Reşat Nuri Güntekin’in eserlerinden Bir Kadın Düşmanı Kitap Alıntıları sizlerle.
Bir Kadın Düşmanı Kitap Alıntıları
Denizlere baktığınız kadar, dönüp arkanıza baksaydınız neler görürdünüz!
İnsan bir kere dünyaya geliyor… Öldükten sonra mezara girmeyi anlarım… Fakat yaşarken…
Kitap okumaktan ve sevdiklerimin hasretini çekmekten başka işim, eğlencem yok.
Bazen karanlıkta parlayan bir cam kırığını pırlanta sanırız.
Sevmekten korkan birinin başına gelebilecek en kötü şeydin sen!
Fakat yüreğimdeki gizli yaralar vücudumdakilerden çok daha derindi.
Seni çok göresim geldi.
Küçük yaşımdan beri insanlar arasında, bir çölde gibi, yapayalnız yaşıyorum.
Artık kalbim öldü. Sevmeye kudretim kalmadı.
İnsan bir kere dünyaya geliyor. Öldükten sonra mezara girmeyi anlarım, fakat yaşarken…
…kendimi geçen seneki kadar iyi hissetmediğimi senden saklayamayacağım. Fakat bence bunun asıl sebebi senin hasretindir.
Kitap okumaktan ve sevdiklerimin hasretini çekmekten başka işim, eğlencem yok.
İnsan, bir kere dünyaya geliyor… Öldükten sonra mezara girmeyi anlarım, fakat yaşarken…
Etrafımdaki kalabalığın içinden yalnız bir gölge gibi geçtim.
Kendimi bir nehrin akıntısına bırakmış gibiyim… Bakalım nerelere sürükleneceğim.
Dünyanın aksiliklerine akıl ermez…
Ah Nermin, şu dünya bir bitip tükenmez aksilikler dünyasıdır…
Evet, hiçbir eksiğim yok… Dekor mükemmel… Hava âlâ…
Kendi derdim için “en korkuncu” dedim. Çünkü başkalarının şikâyetini işitemediğimiz için kendi ıstırabımızı daima her ıstırabın fevkinde görürüz ki bu da ruhlar arasındaki ebedi ayrılığın bir başka neticesidir.
Nahif, hassas, çekingen bir çocuktun. Bunlardan başka, mahzun ve yalnızdın. Bu yaradılışta, bu vaziyette bir kimsenin insan cemiyetleri içinde hali haraptır…
İşte böyle küçük hanım… Görünüşe aldanmamalı…
Siz yalnızlığın hakiki manasını bilmiyorsunuz… İnsan, yalnızlığı hariçte değil, kendi içinde aramalı.
İnsanlar ancak ehemmiyet verdikleri kimselere kızarlar.
Zannederim ki dünyanın tükenmez yorgunluklarından sonra mezarlarına giren ölüler de bu kadar rahat uyurlar.
Güneş aydınlığında öyle bir hassa var ki sade dünya değil, insanın beyninin içi de aydınlanıyor.
Kitap okumaktan ve sevdiklerimin hasretini çekmekten başka işim, eğlencem yok.
Öyle görünüyor ki, artık bekleyecek birşeyim kalmadı…
İnsanların her biri bir türlü deli…
Evet sevda denen şeyi tanımadan dünyadan geçecektim…
Benim kabahatim düşündüğümü söylemekten ibarettir…
Dünyada noksansız, arızasız saadet var mıdır?