Stefan Zweig kitaplarından Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Olağanüstü Bir Gece kitap alıntıları sizlerle…
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Olağanüstü Bir Gece Kitap Alıntıları
Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikayesidir. Ve hikayeler kalanlara aittir..
Çünkü acı,gidenin değil kalanın hikayesidir.Ve hikâyeler kalanlara aittir.
Sahi nereye olduğunu bilmeden saatlerce yürüten o derdi kime nasıl anlatacaksın.
Bu, korkunç saniyelerin sonsuzluğu boyunca süren bir savaştı.
Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin.
Senden rica ediyorum, beni dinleyeceğin bu çeyrek saat yüzünden yorulma, çünkü ben seni bütün bir hayat boyunca sevmekten yorulmadım.
Çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz.
İnsan, ölümün gölgesi üzerine düşmüşse eğer, artık yalan söylemez.
Bağışla beni, eğer kalemimin mürekkebine arada sırada bir damla acı da karışıyorsa, evet, bağışla
ve insan, ölümün gölgesi üzerine düşmüşse eğer, artık yalan söylemez.
ölümümle sana hiçbir üzüntü vermiyorum bu beni teselli ediyor, sevgilim.
Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim.
Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası.
Yeryüzünde hiçbir şey kuytulardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz.
Fakat beni çıplak bedenimden de tanımadın . O ustaca sevecenlik lerini mutlulukla yaşadım ve gördüm ki , tutkun bir sevgili ile para karşılığı satın alınabilen bir kadın arasında ayrım yapmıyor ve sen kendini tutkuna , benliğinin bütün o israfa yatkın zenginliğiyle hiç düşünmek sizin adayabiliyorsun.
Çünkü daracık hayatı olanlar, kapılarının önüne gelen her yeni karşısında meraka kapılırlar.
Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
Benim hastalığım, umursamazlığım ve unutkanlığımdı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ancak benzeri durumlarda her kadının içgüdüsü, ayrıldığı erkekten tepki beklerdi. İşte ben duygularımın katılaşmış olduğunu o anda fark ettim
.dünyasında emin adımlarda yürüyen bir uyurgezerim ben.
sevecenlikle bekleyen kocalarına onun evinde çocuklar armağan eden kadınlar, yalnız başına, savunmasız haldeyken, adeta denemelerin yapıldığı bir masada bir çocuk doğurmanın ne demek olduğunu bilmezler!
Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası.
İyi olan şey unutulmaz. Seni unutmayacağım.
Ölümüm sana acı verseydi, ölmezdim.
Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikayesidir. Ve hikayeler kalanlara aittir.
İnsanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
beni dinleyeceğin bu çeyrek saat yüzünden yorulma, çünkü ben seni bütün bir hayat boyunca sevmekten yorulmadım.
“Sana, beni asla tanımamış olan sana,”
Her giden, günün birinde yine döner.
Sevgilisi kadın yıllar sonra yabancı bir erkeğin ilk ıslığıyla onu terk edivermeşti.
Bu dünyada yoksulun hep tekme yediğini, alçaltıldığını, kurban edildiğini görmüştüm.
sana teşekkür ederim seni seviyorum,seni seviyorum elveda.
İnsan, ölümün gölgesi üzerine düşmüşse eğer ,artık yalan söylemez .
kimdim ki ben senin gözünde ? Yüzlercesi arasından sadece birisi , sonrası sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası .
Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur .
Evet , diye cevap verdim, Geri dönülür ama o zaman çoktan unutulmuştur.
Ya ben , benim güvenebileceğim kimsem yoktu , kimse bana bir şey öğretmemiş ve beni uyarmamıştı , deneyimsiz ve bilgisizdim : bir uçuruma atlarcasına kaderime teslim olmuştum.
İyi olan şey unutulmaz, seni unutmayacağım
Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölmezdim
Bir ölümü ve ölümsüz aşkı hissetti.
Yalnızca sezebilirsin, fakat asla bütünüyle bilemezsin.
Seni sen kimsen o olarak seviyorum.
“Sana, beni asla tanımamış olan sana”
Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer o zaman ölmezdim..
Sana, beni asla tanımamış olan sana.
Belki de çok açık konuşamıyorumdur, belki de beni anlamıyorsundur.
Çünkü yeryüzündeki hiç bir şey kuytulardaki bir çocuğun fark edilemeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz.
Çünkü kadına göre yaşadığı aşk, ancak karşısındaki erkek tarafından bu boyutta ulaşabildiği takdirde bir ”karşılıklı aşk ” olabilecektir. Bu olmadığı takdirde kadın, büyük tutkusunu hep bir ”bilinmeyen ” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır.
Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası.
Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
Bir ölümü ve ölümsüz aşkı hissetti
Sen,beni asla tanımayan bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden,bir taşa basarcasına üstüme basan,hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için
Orada insanın utanç duyguları bakışlarla çarmıha gerilir, sözlerle kırbaçlanır.
Senin gibilere, hatta senden daha iyilere de yalvarmak, ricada bulunmak güçtür.
Acının ruhumu paramparça ettiği anda bile seni tanrıya şikayet etmedim..
Sahi nereye olduğunu bilmeden saatlerce yürüten o derdi kime nasıl anlatacaksın.
Yalnızca sen beni asla tanımadın..
Kolay ölüyorum çünkü uzakta olduğum için sen hissetmiyorsun..
Sana beni asla tanımamış olan sana..
Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikayesidir. Ve hikayeler kalanlara aittir..
“Seni tanıyorum; belki kendi kendini tanımadığın kadar iyi tanıyorum.”
Pencerelerinde ışık vardı. Yüreğim coşkuyla doldu. Yıllarca bana hep yabancı kent şimdi yaşıyordu.
Benim varoluşundaki her şey ancak seninle bağlantılı olduğu müddetçe anlam kazanıyordu.
Yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz.
Ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez
Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
Sana, beni asla tanımamış olan sana.
Sana, beni asla tanımamış olan sana..
Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
İnsan, ölümün gölgesi üzerine düşmüşse eğer, artık yalan söylemez.