Halil Yaşar Kollu kitaplarından Bilimin Altın Çağı kitap alıntıları sizlerle…
Bilimin Altın Çağı Kitap Alıntıları
David S. Kidder, der ki: Avrupa’nın karanlık çağı sırasında İslam bilginleri,Avrupalı meslektaşlarından bilimsel olarak çok daha ilerideydiler.
Batı dünyası, Müslüman ilim dünyasından, kendi ülkelerine getirdikleri eserleri,sahiplerini ya da kaynaklarını belirtmekten kaçınarak,ya başka bir medeniyetin bilginlerince bulunduğunu ya da kendilerinin bulduğunu iddia ederek sahiplendi.
Bir zamanlar, dünyanın en büyüğü olan bir medeniyet vardı. Mimarları yer çekimine meydan okuyan tasarımlar yapıyor, matematikçileri bilgisayarın keşfine hazırlık yapıyor, hekimleri insan vücudunun damarlarında geziyor, astronomları yıldızlara ad verip, uzayı keşfediyordu. Her ne kadar biz onların farkında olmasak da onlar yaşadığımız dünyayı şekillendirmişti. Size, Müslüman bilim adamlarının medeniyetini anlatıyorum. Doğu’nun beyinlerinin hikayesini.
Kolomb, dünyayı armut şeklinde telakki ediyordu. Müslümanlar ise dünyayı çok daha iyi tanı yorlardı. Enlem boylam derecelerine göre dünya haritalarını, Afrika’nın, Asya’nın haritalarını yapan ilk Müslümanlardır.”
Konu açılmışken kısa bir bilgi daha ekleyeyim, böylece bu haritaların gerçekten Müslümanların elinden çıktığını da size gösterebilmiş olurum. Olayı yine, Fuat Sezgin Hoca anlatıyor; Birkaç ay evvel, araştırmalarım esnasında, Alman bir bilginin bir tespitine rastladım. Bahsettiği konu benim için çok önem li, bunu kitabımda da kullanacağım. İslâm coğrafyasından hiç haberleri yok, kendi kendilerine münakaşa ediyorlar. Alman bilgin şöyle diyor; İnsan, Avrupa kıtasının coğrafyasını araș tırdığı zaman görüyor ki 18. yüzyıla kadar sadece İspanya’nın coğrafyası var. Diğer ülkelerin; Almanya’nın, Fransa’nın coğraf yası yok. Bu bilgiyi 1982’de, bir Alman bilgini söylüyor. Acaba neden İspanya’nın coğrafyası var da diğerlerinin yok? Çünkü İspanya’da, Müslümanlar yaşıyordu da ondan.Córdoba Müslüman Emirliği (sekizinci yüzyılın ortası-1031), Gırnada Emirlik (1031-1492)
Konu açılmışken kısa bir bilgi daha ekleyeyim, böylece bu haritaların gerçekten Müslümanların elinden çıktığını da size gösterebilmiş olurum. Olayı yine, Fuat Sezgin Hoca anlatıyor; Birkaç ay evvel, araştırmalarım esnasında, Alman bir bilginin bir tespitine rastladım. Bahsettiği konu benim için çok önem li, bunu kitabımda da kullanacağım. İslâm coğrafyasından hiç haberleri yok, kendi kendilerine münakaşa ediyorlar. Alman bilgin şöyle diyor; İnsan, Avrupa kıtasının coğrafyasını araș tırdığı zaman görüyor ki 18. yüzyıla kadar sadece İspanya’nın coğrafyası var. Diğer ülkelerin; Almanya’nın, Fransa’nın coğraf yası yok. Bu bilgiyi 1982’de, bir Alman bilgini söylüyor. Acaba neden İspanya’nın coğrafyası var da diğerlerinin yok? Çünkü İspanya’da, Müslümanlar yaşıyordu da ondan.Córdoba Müslüman Emirliği (sekizinci yüzyılın ortası-1031), Gırnada Emirlik (1031-1492)
Bu konu hakkındaki rahatsızlığını, bir papaz şöyle ifade edi yor: Bizim gençlerimize ne oldu ki Müslümanların kıyafetle rini giyiyor, Müslümanlar gibi olmaya çalışıyorlar! Bu söz, ta nıdık geliyor değil mi? Ne yazık ki bilimden ve ilimden geri kaldığımız için günümüz gençliği de şimdilerde Avrupa’ya öze niyor. Eskinin tam tersi. Avrupalılar medeniyetin simgesi ola rak sarık takıyor, Müslüman kıyafeti giyiyorlardı. Yani, demem o ki eğer gençliği kurtarmak istiyorsak bizim tekrar bilimde ve ilimde yükselmemiz gereklidir.
İlim ve sanat, takdir edilmediği ülkeden göç eder.
Felek ne kadar dönerse dönsün,
Ne senin gibi bir âlim, ne de benim gibi bir Türk şairi gelecektir.”
Ne senin gibi bir âlim, ne de benim gibi bir Türk şairi gelecektir.”
Vakti zamanında bir âlim varmış. Her zaman akşam yemeğinde çorba içermiş. Eși de sebebini sormaz, kocasına hep çorba yaparmış. Ama bir gün, bunun hep böyle devam ettiğini görünce, dayanamayıp sormuş; “Neden hep çorba içiyorsun?” demiş. Adam çorbasını içmeye devam ederken kadına cevap vermiş; “Ben hesapladım; katı yemekleri yerken, ağız daha çok çalışıyor ve daha bir çaba gerekiyor. Bu da çorba içmekten iki kat daha fazla zaman demektir. Böylece çorba içerek zaman kazanmış oluyorum. Her akşam bu şekilde zaman kazandığımda, bunu hafta ve ay ile çarptıktan sonra yılda kazandığım zaman öylesine büyüyor ki ben bu zaman içinde ne kadar kitap okurum, biliyor musun?
“12. yüzyıl öncesi İslam dünyasında, öylesine gelişmiş makineler yapılmıştı ki bilim insanları bu makinelerin, 21. yüzyıl teknolojisi olmadan yapılmış olmasına, hâlâ inanamamaktadırlar.”
Kâinat, matematiksel ölçüler esasına göre yaratılmıştır. [Câbir bin Hayyan]
Gök biliminde ilerleyemeyen milletler, büyük millet olamaz. [Uluğ Bey]
Moğollar ”Bağdat’ta öyle kitapları yok ettiler ki haftalarca Bağdat’taki ırmaklardan mürekkep aktı derler. Bilim dünyasına yapılan iki büyük darbeden ilki; Endülüs’te yaşayan ve Müslümanları süren İspanyollar, ikincisini ise Moğollar yapmışlardır.
Evladım;kitap okumak,ibadet etmek gibidir.Kitap okurken,ibadet eder gibi okuyacaksın.Ayrica kitap okuyana da ibadet eden kişi gibi saygı gostereceksin.Sen biri namaz kılarken onun yanına giderek ‘Pardon!Bir bakar mısın?’diye dokunuyor musun? Elbette hayir.O zaman kitap okuyan adama da dokunmayacaksin.Nasil o adamın namazı bitirmesini bekliyorsan,kitap okuyanin da okumasını bitirmesini bekleyeceksin.
İlber Ortaylı’nin bir konuşmasında, çok güzel bir sözü vardı hatırlatmadan geçemeyeceğim.Diyordu ki:Gençlere önerimdir; gittiğiniz okullar size yetmeyecek. Çünkü öyle kurgulandilar.DELİLER GİBİ KİTAP OKUYUN!
..Eğer bu tarihi gerçekleri okumazsak veya yabancıların masa başında yazdığı masalları okursak, kendimizi bilmiş zannederiz. Sadece onların anlattıkları kadar biliriz. Bu yüzden diyorum ki: Başkasının ipi ile tarihe inilmez..
Unutmayın! İmkansız gibi görünen şey,sahip olduklarınız değil cesaretsizliğiniz veya umutsuzluğunuzdur.
Felek ne kadar dönerse dönsün,
Ne senin gibi bir âlim, ne de benim gibi Türk şairi gelecektir.
Ne senin gibi bir âlim, ne de benim gibi Türk şairi gelecektir.
Gençlere önerimdir; gittiğiniz okullar size yetmeyecek. Çünkü öyle kurguladılar. DELİLER GİBİ KİTAP OKUYUN!
Şu an bir savaş sahnesindeyiz. Işler kötüye gidiyor, mühimmatın azalmış. Peki, ne yapacaksın? Yanında cebiri bilen biri varsa, o savaş senin olabilir.
Evladım;kitap okumak,ibadet etmek gibidir.Kitap okurken,ibadet eder gibi okuyacaksın.Ayrica kitap okuyana da ibadet eden kişi gibi saygı gostereceksin.Sen biri namaz kılarken onun yanına giderek ‘Pardon!Bir bakar mısın?’diye dokunuyor musun? Elbette hayir.O zaman kitap okuyan adama da dokunmayacaksin.Nasil o adamın namazı bitirmesini bekliyorsan,kitap okuyanin da okumasını bitirmesini bekleyeceksin.