N. Ahmet Özalp kitaplarından Bilgelikler Divanı kitap alıntıları sizlerle…
Bilgelikler Divanı Kitap Alıntıları
Allah’adır tevekkülümüz i’timâdımız
Baş eğmeyiz adilere alçak dünya için,
Allah’adır tevekkülümüz, güvenimiz.
Bâkî
Var âna kıyas eyle ne söyler budalâmız
Mecnun ile tartışmaya gitti akıllılarımız,
Var ona kıyas eyle, ne söyler alıklarımız.
Keçecizâde İzzet Mollâ
Acebdir kâh söz taşa geçer insâna kâr etmez
Yıkardı Ferhat ahıyla dağları, duymadı Şirin,
Tuhaftır, kimileyin söz taşa geçer, insana işlemez.
Ziyâ Paşa
Âh-i mazlûm ile elbette söner çok sürmez
Ne kadar parlak yansa da zalimin mumu,
Mazlumun ahı ile elbette söner, çok sürmez.
Lâ
Günde beş kerre vuzu’ ile tahâret gelmez
Kötü niyetlerle düşüncesi kirlenmiş olan,
Günde beş kez abdest alsa da temizlenemez.
Yenişehirli Avnî
Müterâkim olıcak sînede icrâ-yı garaz
Kendine zarar vermeye başlar,
Biriktikçe kalpte kötü niyetler.
Belîğ
Kitâbsız yaşayan inkılâbsız yaşamaz
Şeriatla ayaktadır, din ve devlet binası,
Kitapsız yaşayan, kargaşasız yaşayamaz.
Râşid Ayıntabî
Hâl çetindir, eğer uymazsa hâle sözümüz.
Şeyhülislam Yahyâ
Döneklerden bin dostun olsa, birisinden vefa gelmez.
Koca Râgıb Paşa
Coşarsa rahmet denizi af dilemeye gerek kalmaz.
Nâbî
Yaradılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü
Nazar eyle ileri, pazar eyle götürü,
Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.
Yûnus Emre
“Mevte bir sâat daha yaklaştın ey gâfil!” deyu
Sanma ki saat çalar, bil başına tokmak vurur,
“Ölüme bir saat daha yaklaştın ey gafil!” diye.
Ziyâ Paşa
Eşek yine eşektir atlastan olsa çulu
Adam adamdır olmasa da bir pulu,
Eşek yine eşektir atlastan olsa da çulu.
Lâ
Ahmed Behcet
Hacerdir hadd-i zâtında fakat ziynet verir yâkût
Ağaçtır özünde ama dehşet verir tabut,
Taştır özünde ama güzellik verir yakut.
Lâ
Hem rüşvete hem mürteşî vü râşîye lâ’net
Allah kapasın, açıldı rüşvet kapısı,
Hem rüşvete, hem alan ve verene lanet.
Sünbülzâde Vehbî
Ya dîn ola ya ırz ile nâmus ola âlet
Lanet olsun o mala ki, kazanmaya onu,
Ya din olur ya da onur ve namus olur araç.
Ziyâ Paşa
Cihân tükense tükenmez beyân-ı aşk u mahabbet
Dil kesilse, kesilmez aşk ve sevginin dili,
Dünya tükense, tükenmez aşk ve sevginin sözü.
Nev’î
Sarkar elbette toprağa meyveli ağaç.
Lâ
Gelmek istemle, gitmek izinle.
Lâ
Tevhid eri tespih ve papaz kuşağına etmez iltifat.
Şeyh Gâlib
Kim sâbıka-i şöhret-i şeytân unutulmuş
Ustalaşmış o kadar halk düzenbazlıkta,
Ki şeytanın geçmiş şöhreti unutulmuş.
Nâbî
Meğer zamânede gaddarlık zarâfet imiş
Söz bilir oluyor kim ki vefasız olsa,
Meğer zamanımızda gaddarlık zarafetmiş.
Koca Râgıb Paşa
Ahbâb ile mahabbet o da bir zamân imiş
Şimdi münafıkçadır görüşmeler zamanede,
Dostlarla muhabbet, o da bir zamanlarmış.
Enderunlu Vâsıf
Değil insânlar ol zümreye hayvânlar ağlarmış
Hayvandan aşağı sayarmış bilgisizi bilgeler,
Değil insanlar, o zümreye hayvanlar bile ağlarmış.
Vâsıf
Gözün aç göz göre aldanma Vâsıf reng-i fânîye
Yarın ukbâda bugün nefsine uyanlar ağlarmış
Gözünü aç, göz göre aldanma Vâsıf ölümlü surete,
Yarın öte dünyada, bugün nefsine uyanlar ağlarmış.
Vâsıf
İkbâl ü baht kendine yâr olmuş olmamış
İnsan odur ki, değiştirmez duruşunu,
Şansı kendine yar olmuş, olmamış.
Seyyid Vehbî
Vaizin cehennem ateşi dediği ayrılıkmış.
Usûlî
Suskunluğu bir mezarın, bir çığlıktır derin, dehşetli.
Menemenlizâde Tâhir Bey
Virdin olsun her nefes Allah bes bâki heves
Dünyadan elini yıka, halktan umudu kes,
Zikrin olsun her nefes: Allah bes, bâki heves.*
Lâ
* : Allah yeter, gerisi boş istektir.
Müddet-i devr-i felek bir demdir âdem bir nefes
Akıllı adama gelmez dünya malından gurur,
Dünyanın dönüşü bir andır, insan bir nefes.
Bâkî
Zaglar âzâde bülbüller giriftâr-ı kafes
Dünya gülşeninde ermez bu sırra hiç kimse,
Kargalar neden özgür, bülbüller neden kafestedir?
Firâkî
Etme izhâr-ı hüner etmeye mecliste heves
Bülbüle dâm-ı belâ oldu lisâniyle kafes
Hüner göstermeye etme mecliste heves,
Bülbüle bela tuzağı oldu diliyle kafes.
Ahmed Paşa
Hey’et-i mecmuaya bî-mağzı baş etmek abes
Balık baştan kokar derler, meseldir Nâilî,
Millete bir beyinsizi baş etmek saçmadır.
Nâilî-i Cedid
Olur yükselmesi kiminin, kiminin düşmesine neden.
Lâ
Papağanı dilidir kafese düşüren.
Ahmed Paşa
Kim kurtulmuş dünyadan canından kurtulmadan?
Keçecizâde İzzet Mollâ
İbn Mülcem iken Ali görünür
Çok münafık vardır veli görünür,
İbn Mülcem iken, Ali görünür.
Osman Nevres
Şimdi âkıl odur zamânede kim
Ketm-i irfân edib deli görünür
Günümüzde akıllı odur ki,
İlmini gizleyip deli görünür.
Nevres
Tâc ü destâr ile tefâhur eden
Açamaz başını keli görünür
Taç ve sarıkla övünen,
Açamaz başını, keli görünür.
Nef’î
Ne çâre bî-vefâsın âh insâniyetin yoktur
Güzelsin, eşsizsin, tarz ve tavrın hep bellidir,
Ne çare ki vefasızsın, ah insanlığın yoktur.
Hâlet Çelebi
Kendi bulmazsa da bir gün olur evlâdı bulur
Halka zulmedenin sonu hayır olmaz,
Kendi bulmazsa da bir gün olur evladı bulur.
Lâ
Zîrâ görünce sûretini büt-perest olur
Sakın eline ayna vermen o kâfirin,
Zira görünce yüzünü putperest olur.
Nef’î
Mürtefi’ oldukça şemsin sâyesi maksûr olur
İktidarda yöneticilerin azdır himmeti,
Yükseldikçe güneşin gölgesi kısa olur.
Diyarbakırlı Said Paşa
Tâli’in yüz döndürürse dostların düşman olur
İşlerine ve şansına güvenme hiçbir zaman,
Şansın yüz çevirirse, dostların düşman olur.
Andelîb (Mehmed Es’ad)
Sonunu fikr etmeyen sonra peşîmân olur
Olgun kişi, her nefeste sonunu düşünür,
Sonunu düşünmeyen, sonra pişman olur.
Nahifî
Ger altuna yapışsam o sâat türâb olur
Denizden su istesem, serap olur,
Altına yapışsam, o saat toprak olur.
Zâtî
Her gazalı sanma kim deşt-i Hotan âhûsudur
Huy güzelliği başka, görünüş hoşluğu başkadır,
Her ceylanı sanma ki Hotan bozkırı ceylanıdır.
Koca Râgıb Paşa
Filhakîka sözümü gûş et müselmânlık budur
Kendin için düşündüğünü kardeşin için de düşün,
Sözümü dinle benim, gerçek Müslümanlık budur.
Muhibbî (Kanûnî Sultan Süleymân)
Kimseyi dil-teng-i âzâr etme sultânlık budur
Kalb-i mûrı taht-gâh eyle Süleymânlık budur
İnciterek kimsenin gönlünü kırma, sultanlık budur,
Karıncanın bile kalbine taht kur, Süleymanlık budur.
Nazîm
Hayber-i nefsin helâk et Şâh-ı Merdân’lık budur
Ekmek için övme bilgisizleri, bilgisizlik budur,
Benlik Hayber’ini yok et, Şah-ı Merdan’lık budur.
Seyyid Seyfullah
Yıkıldı gitti cihândan dayansın ehl-i kubûr
Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur,
Yıkıldı gitti dünyadan, dayansın ehl-i kubur.*
Hoca Neş’et
*Ehl-i kubur: Mezar sakinleri
Unuturlar seni bîçâre hemân ölmeyegör
Kim anar yoluna can verdiğini ey Yahyâ
Unuturlar seni zavallı, hemen ölmeyegör.
Şeyhülislam Yahyâ
Bâğ-ı bahâra neyledi bâd-ı hâzânı gör
Aldanma makam ve şansına, kalmaz bu rüzgâr,
Bahar bahçesine güz yelinin neylediğini gör.
Bâkî
Başka şâhit aramak zâittir
Görünüşün ahlakına tanıktır,
Başka tanık aramak fazlalıktır.
İbnülemîn Mahmûd Kemâl
Ab ü dâne serpilir insânı kısmet gezdirir
İsteyerek dünyada kimse gitmez gurbete,
Su ve ekmek serpilir, insanı kısmet gezdirir.
Lâ
İçyüzü vîrân dışı ma’mûr şeklin gösterir
Benzer ikiyüzlülerin durumu bir köşke,
İçi virandır, dışı bayındırmış gibi görünür.
Es’ad Muhlis Paşa
Mansıbda âşinâları bî-gâne gösterir
Devlet aynasının bu da anlaşılmaz bir sırrıdır,
Makama oturunca, tanıdıkları yabancı gösterir.
Keçecizâde İzzet Mollâ
Hânenin şenliği içindeki sesten bilinir
Gönülde ateş varsa, ney gibi nefesten bilinir,
Evin şenliği, içerden gelen sesten bilinir.
Âftâbî
Âkıl edebsizden edeb öğrenir
Eller içinde bu mesel söylenir:
Akıllı, edepsizden edep öğrenir.
Atâyî
Servet efzâyiş bulunca ağniyâ hissetlenir
Dolu kâse, Çin porseleni olsa da ses vermez,
Servet arttıkça, zenginler daha da cimrileşir.
Koca Râgıb Paşa
Her hacâlet âdeme sû-i karîninden gelir
Kötülükler insana kendinden gelir,
Her utanç insana, kötü yakınlarından gelir.
Diyarbakırlı Said Paşa
Bil kadr-i ömrünü kişi dünyaya bir gelir
İnsan bu gönül avutan meclise bir gelir,
Bil ömrünün değerini, kişi dünyaya bir gelir.
Sabrî (Mehmed Şerif)
Subha şeref veren nefes-i vâ-pesindir
İnsanın yüzünü ağartan güzel sondur,
Sabahı şereflendiren gecenin son anıdır.
Râşid
Bilir dert ehli ânı yâre üzre yâre müşkildir
Dayanmak sevgilinin cevrine, ellerin yergisine zordur,
Bilir dert çekenler bunu, yara üstüne yara zordur.
Derviş Paşa
Noksâna nazar eyleyen ahbâb değildir
Sevginin gereği eksikleri gidermedir,
Eksikliklere bakan dost değildir.
Haşmet
Ânınçün zirve-i câha çıkan ekser edânîdir
Tenezzül etmez ülkü adamı dünya çirkefine,
Yüksek makamlara çıkanlar, çoğun en alçaklardır.
Erzurumlu Hâzık
Küçüktür sanma zîrâ necm-i gisû-dâr âlîdir
Uzaktan seyredip de emekçileri küçümseme,
Küçük görünmeleri, yıldızların yüksekliğindendir.
Muallim Nâcî
Şimdi âr eylememek bâis-i ni’met gibidir
Terbiye kaldı bir işkembeci dükkânında,
Şimdi utanmazlık, geçim kaynağı gibidir.
Kâzım Paşa
Zâlime cevr ü ezâ kılma ibâdet gibidir
Kibirlilere kibirlenmek sadaka sayılır,
Zalime cezasını vermek ibadet gibidir.
Manastırlı Nâilî
Bu bender-gehte herkes dirhem ü dinâra tâbidir
Ne yasaya, ne baskı ve güce, ne sultana tâbidir,
Bu dünyada herkes gümüş ve altına tâbidir.
Ziyâ Paşa
Bin ma’rifet zamânede bir âferînedir
Bilgi ve sanat öylesine ucuzladı ki,
Bin yapıt günümüzde bir aferinedir.
Nâbî
Ebnâ-yı dehr her hünere âferîn verir
Ya Râb bu âferîn ne tükenmez hazinedir
Zamane adamları her ürüne “aferin” verir,
Rabbim, bu “aferin” ne tükenmez hazinedir!
Nâbî
Ârifin izzeti kemâl iledir
Bilmezin övünmesi makam ve malladır,
Bilgenin değeri ise olgunlukladır.
Âhî
Noksânadır nazarları sanma kemâledir
Dünya halkı dolunaya değil hilale bakar,
Eksikliğedir bakışları, sanma olgunluğadır.
Nerkis
Ne bende aşk ne sende cemâl kalmıştır
Gönül sevmeyi âdet edinmiş, yoksa,
Ne bende aşk, ne sende güzellik kalmıştır.
Lâ
Ne bende aşk ne sende cemâl kalmıştır
Gönül sevmeyi âdet edinmiş, yoksa,
Ne bende aşk, ne sende güzellik kalmıştır.
Lâ
Nizâm ancak efendi sûret-i defterde kalmıştır
Alçaklar dünya düzenin saflığını bozdular, şimdi,
Düzen ancak, efendi, defterin biçiminde kalmıştır.
Enderunlu Vâsıf
Sakın aldanma bu dehre ikiyüzlü münâfıktır
Ne güneşinden zevk al, ne ayından mutluluk um,
Sakın aldanma bu dünyaya, ikiyüzlü münafıktır.
Hayâlî (Vardar Yeniceli)
Tiz-reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır
Erişir hedefine aheste giden,
Acele edenin ayağına eteği dolaşır.
Hâtemî (Edirneli İbrahim)