İçeriğe geç

Berceste Beyitler 1 Kitap Alıntıları – Emrah Gökçe

Emrah Gökçe kitaplarından Berceste Beyitler 1 kitap alıntıları sizlerle…

Berceste Beyitler 1 Kitap Alıntıları

&“&”

Zâyi olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su
Zâ’il olmaz heves-i zülf-i siyâhım dilden
Hâsıl olmayacağın gerçi bu sevdâ bilirim
(Ey sevgili ! Bu sevdadan her ne kadar sonuç alamayacağımı bilsem de senin siyah saçının hevesi gitmez)
Bâkî
“Hâtırından çıkmasın lutfet hemân mehcûr olan
Olmasın bârî gönülden dûr gözden dûr olan.”

( Ey sevgili! Senden fiziken ayrı düşmüş aşığı lutfet de hatrından çıkarma. Gözden uzak olan bari gönülden uzak olmasın. )

Mükedder hâtrımdan kılmadı bir kimse gam def’in
Safâdan dem uran hem-demleri ehl-i riyâ gördüm
Kâbiliyyet dâd-ı Hak’dır her kula olmaz nasîb
Sad-hezâr terbiyye etsen bî-edeb olmaz edîb
Lâedrî

Kabiliyet Allah’ın bir luftudur, her kula nasip olmaz. Edepsiz birini binlerce kez de terbiye etsen zarif, çelebi bir insan olmaz.

Tarik-i aşkda âkıl re’îs lâzımdır
Hep ittifâk ile Mecnûn’u ihtiyâr ederiz
Sâbit

Aşk yolunda insana aklı başında bir yönlendirici, mürşit gereklidir Oysa biz insanlar bu konuda kendimize hep Mecnûn’u, aklı başında olmayan birini örnek alırız.

Nâ-umîdî-râ Hudâ gerden zedest
Hz. Mevlânâ

Allah, ümitsizliğin boynunu vurmuştur.

Izdırâb-ı cânı vâ-hayfâ ki cânân bilmiyor Başkadır derdim anı cânân değil cân bilmiyor
Muallim Nâcî

Canımın istırabını ne yazık ki canan bilmiyor. Benim başka bir derdim var; bırakın cananı, canın kendisi bile bilmiyor.

N’ideyim zâyi’ edip tûl-i emelle nefesi
Kalmadı zerre kadar dilde bu dünyâ hevesi
Şâhî

Bitmek tükenmek bilmeyen isteklerle nefesimi boşuna tüketmek istemiyorum. Zira gönlümde zerre kadar bu dünyaya ait bir heves kalmadı.

Geh namâz u geh tasadduk geh du’a
Leyse li’l insâni illa mâ se’â

Kâh namaz kılacaksın kâh sadaka vereceksin kâh dua edeceksin.
Şüphesiz ki insan için kendi çalışmasından başkası fayda vermez."*

Lâ edri

Zâlimlere mehl olmasa matlûb-ı İlâhî
Bir demde yıkar âlemi mazlûmların âhı

Sırrı Paşa

Cân u cânân arasında vardı bir cân sohbeti
Cân o cân cânân o cânan sohbet ol sohbet değil

Muvakkitzâde Pertev

Maşukuna Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultânim" diyen ve bir sevgiliye nasıl hitap edilmesi hususunda âdeta ders veren Fuzûlî dedemizin, sevdiği insana bakarken yüreği titreyen ama bunu dile getirmekte zorlanan torunları hâline geldik. Pek çoğumuz fakülteler bitiriyor, diplomalara sahip oluyor, kariyer basamaklarında hızla ilerliyoruz; fakat iki kelâmı bir araya getirip de yüzüne bakmaya kıyamadığımız insana gönül alıcı bir kelâm edemiyoruz. Fuzûlî’den haberi olmayan, Şeyh Gâlib’i tanımayan ve dahi Nâbî tezgâhından geçmeyen neslimiz maalesef estetiğin hikmetle birleşip nasıl muhteşem bir kale hâline geldiğini bilmiyor. Bu eser, o muhteşem kaleye giden yolda bizlere birer işaret levhası olacak küçük; ama çok mühim hükümlerle dolu. “Göçtü kervan kaldık dağlar başında" diyen Yûnus’layın ömrümüzü boşa geçirmeden ve dost kervanını kaçırmadan sâhil-i selâmete ulaşmayı Mevlâ cümleye nasib eyleye.
Neşv ü nemâ bulamaz düşmeyicek hâke nebât
Mütevâzı’ olanı rahmet-i Rahmân büyütür

| Lâedrî

Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü
Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş
Canıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr
Şöyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim
Şarka bakmaz garbı bilmez edepten yok vayesi
Bir utanmaz yüz yaşarmaz göz bütün sermayesi
Hemân kendin sanır mihnetde herkes i’tikâdınca
Felek derler buna bir kimsenin dönmez murâdınca

Sıkıntı çeken insanlar sadece kendilerinin büyük sıkınttlar çektiklerini düşünürler.
Oysa buna felek derler. Aslında bu dünyada hiç kimse arzu ettiği şeylerin tamamına ulaşamaz.

Uğruna cânım fedâdır sev beni cânın kadar
Merhamet kıl sevdiğim meftûnuna şânın kadar
Gül gül dedi bülbül güle gül gülmedi gitti Bülbül güle gül bülbüle yâr olmadı gitti
Aşık oldur kim kılar canın feda cananına
Meyl-i canan etmesin her kim ki kıymaz canına

Aşık canını cananına feda edebilen kişidir.
Canını cananına feda edemeyen kişi, sevgiliye doğru hiç meyletmesin.

Derdmendim yâ Resûlallah devâ ol derdime
Dest-gîr ol yâ Habiballah bu âsî mücrime
Sen şefâ’at kânı varken yalvarayım ben kime?
Ben Resûl-i kibriyânın bülbül-i nâlânıyım
Mücrimim gerçi cemâl-i Mustafa hayrânıyım.

~ Ali Ulvi Kurucu

Tâli’i yâr olanın yâri bakar yâresine.

Keçecizâde İzzet Molla

___

Eğer bir âşığın talihi yerinde ise, onun yarasının hekîmi sevdiği olur.

Hakdan özge nesne yokdur gayrıdan ümmîdi kes,
Aç gözün merdâne bak; ALLAH bes, bâki heves.

Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri

Âh u feryâdın incitipdir âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnud isen gavgâ nedir?

.

Ey Fuzûlî! Senin, aşkından dolayı ağlayıp inlemelerin insanları rahatsız ediyor.
Eğer bu aşkın belâsından hoşnut isen neden bu kadar feryat ediyorsun?

Kıl tevbe seyyi’âtına gözler kapanmadan
Vaktiyle gör hesâbını defter kapanmadan.

~ Huldî

.

Gözlerin kapanmadan önce işlediğin kötü amellerin için tevbe et.
Amel defterin kapanmadan, vaktiyle hesabını gör.

Zâlimin rişte-i ikbâlini bir âh keser
Mani’-i rızk olanın rızkını Allah keser

Rişte-i İkbal: gelecek güzel günler

Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil
Âh u feryâdın Fuzûlî incitipdir âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedir

Ey Fuzûlîl Senin, aşkından dolayı ağlayıp inlemelerin insanları incitip, rahatsız ediyor.
Eğer bu aşkın belâsından hoşnut isen, neden bu kadar feryat ediyorsun?

O zamân ki bezm-i cânda bölüşüldü kâle-i kâm
Bize hisse-i muhabbet dil-i pâre pâre düşdü

Ruhların yaratıldığı can meclisinde istek kumaşları bölüşüldüğü zaman, bize sevgi hissesi olarak, paramparça olmuş bir gönül düştü.

Yerin gülşen nedîmin gül bu feryâdın nedir bülbül.
Ey bülbül! Yerin gül bahçesi, dostun da gül; daha ne diye feryat edip duruyorsun?
Güle gûş etdiremez yok yere bülbül inler
Varak-ı mihr ü vefâyı kim okur kim dinler

Bülbül boş yere inler, gül onun inlemesini duymaz bile.
Sevgi ve şefkat sayfasını okuyup dinleyen kim kaldı ki?

Verdim sana dürc-i dil-i ser-bestemi ammâ
Pek sakla büyük yerden emânet var içinde

Ey sevgili! Başı bağlı, kapalı olan gönlümün mücevher kutusunu sana verdim.
Onu iyi sakla, zira içinde büyük yerden emanet var.

Hezâr gıpta o devr-i kadîm efendisine
Ne kendi kimseye benzer, ne kimse kendisine
Budur devr-i zamânın ittifâkı
K’olur her bir visâlin bir firâkı

Firâk: ayrılık

Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat

(En uzun geceyi gökyüzüyle, yıldızlarla uğraşan ne bilsin. Sen aşk derdine müptela olmuş kavuşamayan aşığa sor ki, geceler kim bilir kaç saat.)

Cihân ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler.
O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Bağ-ı dehrin hem hazanın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz
İlm bir lücce-i bî-sâhildir
Anda âlim geçinen câhildir

İlim sahili olmayan deniz gibidir.
Orada alim geçinen ancak cahildir.

Her ki û ez-hem-zebânî şod cudâ
Bî-zebân şod gerçi dâred sad-nevâ

Gönüldaşından ayrı düşen kimse, yüzlerce nağme de çıkarsa gerçekte dilsizdir.

kış geldi firâk açmadadır sîneme yara
vuslat yine mi kaldı güzel fasl-ı bahâra
Tarîk-i aşkda âkıl re’îs lâzımdır
Hep ittifâk ile Mecnûn’u ihtiyâr ederiz

~Aşk yolunda insana aklı başında bir yönlendirici, mürşit gereklidir.
Oysa biz insanlar bu konuda kendimize hep
Mecnûn’u, aklı başında olmayan birini örnek alırız.

Kişi terk etmeyince rahat-ı hab
Açılmaz bab-i Haktan ana bir bab
Bir kimse uykudaki rahatlığını terk etmedikçe
Ona hak kapısından bir kapı açılmaz.
Kütahyalı Rahimi
El benim dâmen senin ey rahmeten li’l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen afv ile meşhûrsun
– Itrî

(Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen efendim aleyhisselam". Günahkâr el benimi sığındığım etek ise senindir. Senin eteğine sığınıyor, sana güveniyor, senden medet umuyorum. Ben istikamet sahibi bir müslüman olamamakla ve sürekli isyan etmekle biliniyorum; ama Sen "aleyhisselam" affetmekle meşhursun. Beni affet de bana şefaatin nasip olsun)

Ben gedayım, dilenciyim.
Büyük bir padişah olan Dârá gibi ünlü olmayı vadetsen, istemem
Gerçi bugün Mecnun benim. Leyla’yı versen, onu da istemem
Cevâhir kadrini cevher-fürûşân olmayan bilmez
Perîşânım bugün cânâ perîşân olmayan bilmez
(Alvarlı Muhammed Lütfî)
Ya Rab hemişe lütfuna et reh-numa bana
Gösterme ol tariki ki yetmez sana bana
Fuzuli
Ey Rabbim!Lütfunu bana her zaman yol gösterici yap.
Sana ulaşmayan,beni sana getirmeyen yolu,bana asla gösterme.
Kâbil-i feyz olana ehl-i hüner buhl etmez" |Beliğ Mehmed Emin
[ilim, irfan, hüner sahibi insanlar, idraki iyi olanlara, feyiz almaya kabiliyeti bulunanlara tecrübelerini aktarmak hususunda cimrilik etmezler.]
Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice bir gönüle girmektir.
Yunus Emre
Ey hoca!Yunus Emre istersen bin kere hacca git.
Bunlardan daha iyisi icinde hak olan bir gönle girmektir.
Ruyundan olur sinesinin saffeti zahir
Malum ölü ahvali neharin seherinden
Nabi
Bir insanın gönlünün safligi temizliği yüzünden belli olur.
Bir gündüzün nasıl olacağı seherdeki duruma bakılarak anlaşılır.
Deruni aşina ol taşradan bigane sansınlar
Bu bir ziba revisdir akıl ol divane sansınlar
Taşlıcalı Yahya
Gönülden samimi bir şekilde dost ol.
Dışardan görenler ilgisizmis gibi sansınlar.
Öyle güzel bir usul tut ki sen akıllı ol insanlar deli sansınlar
Vefâ her kimseden kim istedim andan cefâ gördüm
Kimi kim bî-vefâ dünyâda gördüm bî-vefâ gördüm

Her kimden ki vefa istediysem, ondan cefa gördüm.
Kimi gördümse şu vefasız dünyada, vefasız olduğunu gördüm.

Yere geçse yeridir ehl-i fazilet çünkü ah
Izz û cahin har u has derya misal üstündedir.
Fazilet ehli insanların dünyevi makam mevki olarak alt kısımlarda yer almasi şaşırtıcı değildir.Denize bakın,ne kadar çer çöp varsa hep üst kısimdadir.
Bedre değil nigâhı cihânın hilâledir
Noksânadır nazarları sanma kemâledir
– Nergisî

(Bu dünyadaki insanlar ayın dolunay hâline değil de parlaklığı ve büyük görünümü sebebiyle hilâle dönmüş şekline bakarlar. Sen zannetme ki güzelliklere bakacaklar, onlar sürekli kusurlara bakarlar.)

İster isen almaya hikmet kitâbından sebak
Hâme-i kudret ne yazmış safha-i eşcâra bak
– Hayâlî Bey

(Eğer hikmet kitabından ders almak istiyorsan, Allah’ın ezelî kudret kaleminin kâinatın sayfalarına yazmış olduğu işaretlere, ibret levhalarına bak)

Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyu
Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş
Niyazi Mısri
Dostun yüzünü görmek için sağa sola bakıp duruyordum.Ben onu dışarda arıyordum, oysa o canımın içinde can imiş.
Hin me-keş behr-i heva an bar-ı ilm
Ta benini der-derun anbar-ı ilm
Hz.Mevlana
Bilgi yükünü,heva ve heves uğruna taşıma ki icindeki ilim ambarını göresin.
Kabiliyet dad-ı Hak’tır her kula olmaz nasib
Sad-ı hezar terbiyye etsen bi-edeb olmaz edib
Laedri

Kabiliyet Allah’ın bir lütfudur,her kula nasip olmaz.
Edepsiz birini binlerce kez terbiye etsen zarif celebi bir insan olmaz

Yâr hâlimden su’âl etse hemân giryân olur
Görmedim çeşmim gibi âlemde bir hâzır-cevâb
| Azmîzâde Hâletî

(Sevgili, hâlimi sual edecek olsa gözlerim hemen ağlamaya başlar. Ben, bu dünyada, gözlerim kadar hazır cevap başka birini görmedim)

Güldürürse bir vakitde hüzn ile eyler hitâm
Bunca peygâmber ki gelmiş var mı giryân olmadık
| Mislî

(Bu dünya, bir vakitte insanı güldürse bile, bu gülmenin sonu muhakkak hüzünle biter. Bu kadar peygamber gelmiş. İçlerinde hiç ağlamayan, dert, ıstırap çekmeyen var mı?)

Güllü diba giydin amma korkarım azar eder
Nazeninim saye-i hâr-ı gül-i diba sen"
~Nedim~

(Ey narin sevgilim! Üzerinde gül işlemeleri olan bir elbise giymişsin. Ben, elbisenin üzerindeki gülün dikenini gölgesi seni incitecek diye endişeleniyorum)

Üç gardaşı şehit veren bacının
Oğulsuz ananın bayramı nasıl?

Dert deşmek değildir gayem, niyetim
Düşündükçe sızlar kemiğim, etim
Gelini dul kalmış, torunu yetim
Ak saçlı ninenin bayramı nasıl?

Cihânda kadr-i vasl-ı yâri mehcûr olmayan bilmez
Harîm-i kurba câ etmiş iken dûr olmayan bilmez

Esrâr Dede

(Sevgiliden ayrı düşmeyen bir insan onunla kavuşmanın kıymetini bilmez. Sevgilinin civarını kendisine mesken etmiş bir insan, oradan uzak kalmayınca kıymetini bilmez.)

Maşukuna Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım" diyen ve bir sevgiliye nasıl hitap edilmesi hususunda âdeta ders veren Fuzûlî dedemizin, sevdiği insana bakarken yüreği titreyen ama bunu dile getirmekte zorlanan torunları hâline geldik. Pek çoğumuz fakülteler bitiriyor, diplomalara sahip oluyor, kariyer basamaklarında hızla ilerliyoruz; fakat iki kelâmı bir araya getirip de yüzüne bakmaya kıyamadığımız insana gönül alıcı bir kelâm edemiyoruz.
Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı

| Osmân Nevres

Hazret-i Hak kevkeb-i ikbâlimiz kılsın sa’id Geceniz kadr ola vü eyyâmınız eyyâm-ı îd. -Lâedrî
[Allah Tealâ ikbal yıldızımızı uğurlu, mübarek kılsın. Geceniz kadir gecesi gibi ve gündüzleriniz de bayram günleri gibi olsun.]
Arz-ı hâl etmeye cânâ seni tenhâ bulamam
Seni tenhâ bulıcak kendimi aslâ bulamam
|Ulvî
Ben gelmedim da’vî için benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldim
|Yûnus Emre
Ehl-i temkînim beni benzetme ey gül bülbüle
Derde yok sabrı anın her lâhza bin feryâdı var
|Fuzûlî
(Ey gül! Sen beni benzetme bülbüle. Ben temkinliyim, sabırlıyım. Bülbül benim gibi değil. Güle olan aşkından dolayı çektiği sıkıntılara tahammülü yok. Her an binlerce feryat ediyor)
Âşiyân-ı murg-i dil zülf-i perişânındadır
Kanda olsam ey perî gönlüm senin yanındadır
|Fuzûlî
Senden bilirim yok bana bir fâ’ide ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
Etsem de abesdir sitem-i hâre tahammül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
|Osman Nevres
Lisân derd-i derûna tercümân olmakda âcizdir
Sükûtundan tahammül ehlinin feryâd olur peydâ
|Ali Emîrî
( Dil, gönül derdine tercüman olmaktan, onu anlatmaktan acizdir. Tahammül ehli olan sabırlı insanların sessizliğinden aslında büyük bir feryat ortaya çıkar)
Urmasın el hançer-i bürrâna zahmet olmasın
Cânı teslîm eyleriz cânâna zahmet olmasın
|Neyli
(Sevgili, keskin hançerine elini uzatıp kendisini yormasın. Biz sevdiğimize canımızı kendimiz teslim ederiz, ona zahmet olmasın)
Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
|Bâkî
(Sesini bu dünyaya Hz. Dâvûd gibi sal.
Çünkü bu gökkubbenin altında sonsuza kadar kalıcı olan yalnızca bıraktığın hoş bir sada imiş)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir