İçeriğe geç

Bensiz Biz Olmaz Kitap Alıntıları – Serhat Yabancı

Serhat Yabancı kitaplarından Bensiz Biz Olmaz kitap alıntıları sizlerle…

Bensiz Biz Olmaz Kitap Alıntıları

Çoğu kişi ikinci evliliği birincinin sabunu olarak görür. Kendini hem çevresine hem varsa çocuklarına hatta hem de eski eşine kanıtlamak için hızla yapar.
Siz kraliyet ailesi değilsiniz…
Babasının prensesi,
annesinin kralı,
ailesinin gözbebeği,
evin nazlısı…
Bu rollerle büyüyen çocuklar, ileride aynı rolü devam ettirmek için ona uygun kişileri seçer ya da seçtikleri kişilere bu rolleri dayatırlar.
Babasına âşık kızlar, onu el üstünde tutacak, her şeyine koşacak, kendisinden bir şey beklemeyecek eşler ararlar. Oysa bunu aşılayan baba da sağlıksızdır. Babasının prensesi olan kızlar, ilişkilerde daha fazla sorun yaşıyor. Hayatındaki erkeklerde babasını arıyor.
Oğluna âşık bir annenin oğluyla da kızına âşık bir babanın kızıyla da evlenirken “iyi düşün”. Siz yine de eşlerine âşık olanların çocuklarını tercih edin.
İnsanlar eşlerine veya sevgililerine bağımlı değillerdir.
Onlar üzerinden yaşadıkları duyguya, konfora, güvenli alana bağımlıdır.
Sağlıklı hiç kimse her türlü yanlışa rağmen seni sevemez. Bu ancak bağımlı bir ilişki olabilir.
Sana saygı göstermeyen, seni olduğu gibi kabul etmeyen, değerlerini, düşüncelerini ve dahası kişiliğini kabul etmeyen birinin seni sevmesi, onun işine yaramandan öteye gitmez. İnsan, saymadığını sevmez. Sadece şartları vardır. Bu şartlar sağlandıkça ilgi gösterilir. Evet, sevgi verilmez, sadece ilgi gösterilir.
Sürekli sevene ve ilgi gösterene değil, sevgi ve ilgiyi göstermeyene ya da gıdım gıdım verene odaklanır
Tıpkı bir çift ayakkabı gibi.
Siz de bir çiftsiniz. Sağ ayakkabı sen, sol ayakkabı o..
Var mı birbirinden üstünlüğü?
Farklısın, üstün değil
Neden ona “eş” denilir bilir misin? Hayatına eşlik etsin diye, kölelik değil.
Sevgi emek değil, davranış şeklidir.
Evlilik; çocuk üretme fabrikası, başkalarına kendini kanıtlama vitrini, toplumsal sistemi sürdürme yükümlülüğü olan bir sistem değildir. Evlilik sistemi ne ile karşılaşırsa karşılaşsın en büyük enerjiyi karı koca ilişkisinden alacaktır.
En küçük tartışmada kimse seni terk etmez. Eden, zaten kafasına koymuş bahane beklemiştir.
Sürekli bir kurtarıcının olduğu yerde her zaman en az bir bencil vardır, yoksa da doğar.
Kıpırdamadan değişim olmaz.
Bencil biri başkasının hayatından çok beslenirken, bağımlı biri ise başkasını daha çok besleyendir.
Seni temsil eden davranışlarındır, niyetlerin veya beklentilerin değildir.
Kalbimizi, davranışlarımız temsil eder.
Sonuçta duygular masanın üstündeki toz gibidir, üflersin geçer. Hiçbir acı da üzüntü de kalıcı değildir.
Herkes birbirine yardım etmeli ama kimse diğerini hayat boyu sırtında taşımamalı.
Seni seven insan, “hayır“ dediğinde bile sana karşı tavrı değişmeyen insandır.
Ancak kendi ayakları üzerinde duran insanlar seni sen olduğun için sever.
Kırıldıkça gelişmezsin, kırıldığın yeri çalışırsan gelişirsin.
Başkası üzerine mutluluk kurulmaz. Başkasının memnuniyeti üzerine mutlulukta değerlik de sağlanmaz. Ve ailesini önemsemeyen gerçekten ve içten olarak kimseyi umursamaz.
Her insanın yas tutma şekli veya negatif duygularla baş etme şekli kendini temsil eder, ayrıldığı kişiyi değil.
UNUTMA: Her acı geçer; acıyı olay değil baş etme şeklimiz uzatır. Ve sonuçta ilişki iki kişilik, ayrı tek kişiliktir
Yaşamsal sorumluluğumuzu üstlenmedikçe bizi azıcık besleyen ama bizden çok şey götüren ilişkilerin tuzağına düşmekten kurtulamayız.
Geçmişin negatif etkisini azaltmak için
bugünü pozitif yaşa.
Kaygı ile yüzleşmeden bağımlılık bitirilemez.
Susma, ifade et.
Bağırma, konuş..
Talep edilmeyen emek kıymetsiz olur.
Kıpırdamadan değişim olmaz.
Her şeyi sunarsan emeğin kıymetsiz olur.
Kendi çöplüğünde mutlu olan başkasının çöplüğünü karıştırmaz.
Seni temsil eden davranışlarındır.
İnsan ancak kendisi olduğu yerde mutludur..
İnsan ancak olduğu gibi kabul gördüğü yerde güvende hisseder..
İnsan ancak korku ile değil, sevgi ile bağlı olduğu kişiye kendini ait hisseder..
Içinde sevgi bulundurmayan , iyi niyet taşımayan , sert ve kırıcı olan hiçbir eleştiri , kalıcı davranış değişikliği yaratmaz. En fazla korku yaratır, korkunun ömrü de diğer kişinin kendine güvendiği veya riski göze aldığı yere kadar kadardır.
Hayat geçiyor .
yaşamını kaygıyla, kalbini öfkeyle, bedenini yorgunlukla doldurma.
Gerçekler, bilmeyenlere bedel ödetir.
Eşlerine aşık olanlarının ,çocuklarını tercih edin.
Çocuklarınızı bir prens veya prenses gibi yetiştirmeyin! Siz kraliyet ailesi değilsiniz
Babasının prensesi, annesinin kralı, ailenin göz bebeği, evin nazlısı

Çünkü
Elin oğlu prens olmadan prenses yapmaz seni!

Muhtaç olduğun kişiye karşı dik duramazsın
Mantık daha çabuk karar alır ,duygular daha geç biter.
Korkularına itaat etmek yerine onları kaldırmaya odaklan
Köpürtmeden sev mesela
Sadece kendi ayakları üzerinde duran insanlar seni sen olduğun için sever.
BANA YAPILAN HAKSIZLIKLARA RAĞMEN YAKINLARIMLA İLİŞKİMİ SÜRDÜRMELİ MİYİM?

Şayet ilişkini sürdürmek istiyorsan:
– Yüzleşmekten kaçınma. Mutlak olarak yaşadıklarını bir şekilde ifade et. Anlamasalar, kabul etmeseler bile en azından bilsinler.
– Susmadan ve bağırmadan iletişimi sürdür. Yani susan ya da konuştuğunda bağıran biri olma. Gri tonda iletişim en sağlıklısıdır.
– Belki bunu pek çok kez denemek zorunda kalacaksın ama her defasında da susmak yerine hissettiklerini ve beklentilerini ifade etmekten kaçınma.
Her şeye rağmen olmuyorsa:
– Olmak zorunda mı? Olmuyorsa zorlamaya gerek yok. Bir ilişki ancak iki tarafın karşılıklı adım atması ile gelişir.

Bize hakaret edilmesi, saygı gösterilmemesi, bize kendimizi değersiz hissettirmesi durumunda sınır çizmek için tanımamıza gerek yok. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz olmalı.
Olur da yaşadıklarını unutursan, onun sana kazandırdığı tecrübeyi de unutur, aynı olayları tekrar yaşarsın .unutma.
İnsan saygı duymadığını sevemez,sevilmeye layık görmez çünkü
Degersizlestirme, güvensizlik,sadakatsizlik,ilgisizlik, sorumsuzluk hangi sevgiyi bitirmez ki?
Her izin veriş, arka planda bir ihtiyacı giderir.
Ne söylersen söyle, etkiyi içerikten çok, üslubun ve ahengin belirleyecektir.
Haklı olmaya değil, mutlu olmaya odaklan. Haklı olmaya odaklanırsan çözüme değil, kazanmaya, mutluluğa değil, hırsına odaklanırsın. Oysa az önce mağlup ettiğin ve suçlu ilan ettiğin biriyle nasıl 2 dakika sonra normal bir ilişki sürdüreceksin?
Necip Fazıl’a sormuşlar: “Kırılan kalp yine sever mi?”
Üstat da “Evet,” demiş
Adam, “Peki,” demiş, “Üstadım, siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?”
Necip Fazıl da cevap vermiş: “ Peki sen hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi?”
Bir ilişkide kişiliğiniz ile ilişkiniz arasında kalıyorsanız, yanlış yerdesinizdir.
Unutmaya çalışma.
Olur da yaşadıklarını unutursan, onun sana kazandırdığı tecrübeyi de unutur, aynı olayları tekrar yaşarsın.
Geçmişin negatif etkisini azaltmak için bugünü pozitif yaşa.
Dişine göre değil, düşüne göre seç.
Her konuda tartışanların elle tutulur sorunları yoktur.
Hep aynı insanları seçmek, kişinin senaryosuna oyuncu almasıdır.
Sadece tek mutluluğu eşine yüklersen, zamanla onu da tüketirsin.
Yeterince tanımadan duygularını teslim etme. Tanıdığında vazgeçmek zaman alır.
İnsanların işine çok yarıyor olman, seni çok sevecekleri anlamına gelmez.
Kendini mutlu edemeden kimseyi mutlu edemezsin.
Her şeyin benim seçimim olduğunu kabul ediyor, ve artık kimseyi suçlamıyorum.
Kendimden eminim artık.
Her lafa itibar etmiyorum.
Kendimi başkalarının notuyla ölçmüyorum.
Kendimi sevdirmek yerine sadece sevilmeye bırakıyorum.
Kendimi kimseyle kıyaslamıyor, kimseye de kanıtlamak zorunda hissetmiyorum.
Kimsenin ön yargısıyla uğraşmıyorum.
Anlamak istemeyene laf anlatmıyorum.
Kimseye kendimi zoraki sevdirmeye çalışmıyor, kimseyi sevmek için de kendimi zorlamıyorum.
Kimse için hayatımı feda etmiyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir