İçeriğe geç

Benim Kısa Tarihim Kitap Alıntıları – Stephen W. Hawking

Stephen W. Hawking kitaplarından Benim Kısa Tarihim kitap alıntıları sizlerle…

Benim Kısa Tarihim Kitap Alıntıları

Sınırsızlık argü­manı evrenin neredeyse bütünüyle pürüzsüz, sadece küçücük sapmalarla başladığını ileri sürer. Bunlar evren genişledikçe büyür; galaksilerin, yıldızların ve evrende canlılar dahil di­ğer her şeyin oluşumunu getirir. Sınırsızlık koşulu yaradılı­şın, burada oluşumuzun anahtarıdır.
Engelli insanların, yapamadıkları şeylere üzülmek yerine yapabildikleri şeylere yoğunlaşmaları gerektiğini düşünüyorum
Meslektaşlarım için herhangi bir fizikçiyim, fakat kamuo­yu nezdinde herhalde dünyanın en ünlü bilim insanı oldum. Bu hem Einstein dışında bilim insanlarının star şöhretine erişmemesinden kaynaklanıyor, hem de “sakat dâhi” kalıp yargısına çok iyi oturmamdan. Peruk ve güneş gözlüğü takıp kamufle olamıyorum; yapsam bile sandalye ele verir.
Gelecekte bir teori keşfedilse bile, zamanda yolculuğun mümkün olabileceğini düşünmüyorum. Olabilseydi, gelecek­ten gelen turist akmına uğrardık.
Kısacası, güzel bir uzaylı uçan dairesiyle inip sizi içeri da­vet ederse uyanık olun. Kısırdöngü halinde tekrarlayan bi­timli süre tarihlerinden birine düşebilirsiniz.
İnsanların, giderek bilimselleşen ve teknolojikleşen bir dünyada bilinçli kararlar vermeleri için bilimi temel düzeyde de olsa anlamaları gerektiğini
düşünüyorum.
Fakat Hawking haklıysa ve doğru, eksiksiz, tek bir teoriye ulaşırsak, gerçekten Tanrının zihnini okuyabileceğiz.
Taklit, övgünün en samimi şeklidir.
Kitap New York Times çoksatan listesinde 147 hafta, London Times çoksatan listesinde ise 237 hafta gibi rekor bir sürede kaldı, 40 dile çevrildi ve dünya çapında on milyondan fazla sattı.
Sanki dünyadan elimizi eteğimizi çekmişiz, hiçbir şey için uğraşmaya değmezmiş gibi bir tavır içindeydik.
Üniversitede ki birinci yılımda ve ikinci yılın bir kısmında büyük yalnızlık çektim.
Ben de evrenin derinliklerini araştırmak istiyordum. Belki çok küçük ölçüde başarabildim ama hâlâ öğrenmek istediğim çok şey var.
Özünde değişmeyen ve ebedi bir evren kulağa çok daha doğal geliyordu.
On iki yaşımdayken bir arkadaşım başka bir arkadaşımla, benden adam olur mu olmaz mı diye bir torba şekere iddiaya girdi. Bu iddia bir sonuca vardı mı, vardıysa da ne yönde karar verildi, bilmiyorum.
Sosyalleşme konusundaki eksiklerimin bana engel olduğunu hiç düşünmedim.
Evrenin nasıl işlediğini anlarsanız bir bakıma onu kontrol edebiliyorsunuz ne de olsa.
Əgər siz kainatın necə fəaliyyət göstərdiyini anlayırsınızsa, onda müəyyən mənada onu idarə edə bilərsiniz.
DAMTP’deki ofisimin kapısına “Kara deliğini kapalı tut” diye bir çıkartma yapıştırmıştım. Bu bölüm başkanını o kadar rahatsız etti ki, Lucas Kürsüsü’ne seçilmeme önayak oldu, o bahaneyle beni daha büyük bir odaya geçirdi ve eski odamın kapısındaki çıkartmayı elleriyle söktü.
Einstein, kendi kuramından yola çıkan bir öngörü olmasına rağmen, kara delikleri ya da maddenin sonsuz yoğunluğa sıkıştırılabileceğini hiç kabul etmedi.
Yerçekimi maddeyi bir araya toplarken, dönme kuvveti dağıtır. İlk sorum, dönme hareketinin evrenin sıçramasına yol açıp açamayacağı oldu.
İnsan erken ölüm ihtimaliyle yüz yüze gelince, hayatın yaşamaya değer olduğunu, yapılacak bir dolu şey olduğunu idrak ediyor.
Uzak galaksilerden gelen ışığın, spektrumun kırmızı ucuna doğru kaydığını, bunun da evrenin genişlemekte olduğunun kanıtı sayılacağını duymuştum (mavi uca doğru kaysa, evren daralıyor olurdu).
Yaratılış noktası, bilimin çaresiz kaldığı noktadır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Erken ölme ihtimaliyle karşı karşıya kaldığınızda, sizi yaşamın değerini ve hala yapmak istediğiniz birçok şeyi fark etmeye zorlar.
Fizikde hangi okula gittiğinizin veya kiminle tanıştığınızın bir önemi yok. Ne yaptığın önemli.
Eğer evrenin nasıl çalıştığını anlarsanız, o zaman onu kontrol edebilirsiniz.
Einstein, kendi kuramından yola çıkan bir öngörü olmasına rağmen, kara delikleri ya da maddenin sonsuz yoğunluğa sıkıştırılabileceğini hiç kabul etmedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir