Deniz Tarsus kitaplarından Ben Murtaza kitap alıntıları sizlerle…
Ben Murtaza Kitap Alıntıları
Manayı maddede gören yürek katılaşmaz mı ?
Hayvandaki özgürlüğü görmeyince insan kendi esaretini unutur.
Bazen içim öfkeyle doluyor Selim beyi, her şey mübah böyle adamlara diyorum. İnsana hiç düşünmeden sıkıveriyorlar ya.
Baba, ne kadim kuvvetli laf. Ne büyük bir söz. Dağları devirir, dünyayı döner dolaşır, fırtınalar afetler aşar yine de yorulmaz bir söz bu.
Bu toprak ölmeyi ne çok seviyor, hep kan aksın dursun ki alem dönsün. Bilelim, birileri ölürken cihan yaşıyormuş meğer.
İnsanın seçeneği azdır. Av olmaya mahkumdur bazısı. Ölmeye. Bazısı ise avcı olacaktır. Acımasızdır. Gaddarlığı hoşluk görünür. Bir üçüncü insan tipi de var ki nefesini tutar saklanır hiç ortalara çıkmaz ne av olur ne avcı. Yaşıyorken ölüdür, ne yediğini bilmez, gün yüzü görmez.
Bunca hak hukuk, adalet, devlet, yasa var önümüzde. Bunların tamamı düzen getirir. Atladığımız bir gerçek de şu ki gözümüzü kapatıp görmezden geldiğimiz büyük bir sefillik mevcut. Düzenin sefilliği. Kurulu kanunu ezip geçen kişiler var. Apaçık. Yalan dolan, riya diz boyu.
Naiflik insanın mayasından gelir. Allah vergisi derler ya, art niyetli, işgüzar olmak meyil ister. Kötülük kişinin yatkınlığı yoksa sonradan edinilmez. Taklit etse de bünyeye tutunamaz, bir süre sonra terk eder.
Kendine kötülük etmeyi hayır gören bir kimse etrafına şifa verebilir mi hiç?
İnsanın tutunacak bir dalı olmalı. Hepsini çat çat kırdı. Namussuz hayat.
Kaderini her türlü ziyandan sakınmalı insan.
İnsan kendine şifa dağıtmadan etrafına nasıl deva olsun, mümkün mü?
Çoğu ocak derttir.
Fanatik duyguları olan insan tehlikelidir. Bildiği gördüğü habitatın dışına imkânı yok adım atamaz çünkü ödlektir. Ödlek olduğu için fanatiktir. Yalnızlık ölmek gibi gelir o tür insana.
İnsan insan hakkında ne biliyor? Gizemi hep biz yaratmışız.
Yürünen her yol adama en az bir yokuş öğretir. Cebine koyduklarına bak.
Kendime sinirliyim. Kendime. Bu kadar aval aval yaşanır mı?
Kavim değişir. Savaş çıkar. Kan akar. Kentler ölürken hayat kurur. İnsan evine esir düşünce hayvanı da evcilleştirip kendine düşkünleştirir ya. Hayvandaki özgürlüğü görmeyince insan kendi esaretini unutur
Bir insan o kadar sessizse kendi vicdanını susturamadığı içindir. Bir insan hiç dermanı yokken haddinden fazla iş üstleniyorsa bu da kendini cezalandırmak içindir.
İnsan yaşadıkça âşık olmalı. Âşık olmadan şu kan hızlı akmayı beceremiyor.
Ağaç tohumundan çıktı çıkalı çektiği cefanın akisini güzel gönlüyle dalında büyüyen elmanın lezzetine yansıtır ya. Benim de halim aynı.
İnsan kendine şifa dağıtmadan etrafına nasıl deva olsun, mümkün mü?
Çok insan hayatla zehirlenir. Öldüğünü bilse de yaşamayı becerir. Az insan budandığı yerden tazelik akıtmayı bilir.
Bir de garip ki şehir aslında açlık yokluk içinde kıvranıyor. Bu hal, istiflemeye olan açlıktır…
Bu açlığın devası ne, bilmek mümkün değildir. Bu bir zehirdir
Bu açlığın devası ne, bilmek mümkün değildir. Bu bir zehirdir
İnsan insan hakkında ne biliyor? Gizemi hep biz yaratmışız.
Yaşamak, görmek, hatırlamak için çok emek vermek gerek. Anlatacaklarımı duy, bil ki yaşasın, büyüsün sonra da ölsün hikayeler.
Ölümle yaşam, toprakta oynaştıkça çoğalır.
Fanatik duyguları olan insan tehlikelidir. Bildiği gördüğü habitatın dışına imkânı yok adım atamaz çünkü ödlektir. Ödlek olduğu için fanatiktir. Yalnızlık ölmek gibi gelir o tür insana.
Zihnimiz pek garip. Ruh içimize dolar, fevkalade şekil alır. Ancak ve ancak mânâ maddeye dahil olduğu zaman hamil gerçeği zarafetle kabul eder.
Ölmek hepimizin hakkı.
Sustuk. Uzunca bir süre konuşmadık. Bir laf edelim istemedik.
Bu samimiyet belirtisidir, dedi Murtaza, Yan yana oturan iki insan konuşmayı mecbur görmüyorsa. Bitmiştir. O sessizlikte dostluk başlar.
Bu samimiyet belirtisidir, dedi Murtaza, Yan yana oturan iki insan konuşmayı mecbur görmüyorsa. Bitmiştir. O sessizlikte dostluk başlar.
Öyle kolay değil ayrışmak. Sırt çevirmek zor.
Kaybettiğine kavuşmak kıymettir.
Başka göklere yürürken korkuyu düşünmeden dolanmalı, dolanmalı ki kanadımız uzayıp gürelsin.
Fanatik duyguları olan insan tehlikelidir. Bildiği gördüğü habitatın dışına imkanı yok adım atamaz çünkü ödlektir. Ödlek olduğu için fanatiktir. Yalnızlık ölmek gibi gelir o tür insana. Sen de ben de yalnızlığın tillahınıyemiş yutmuşuz. Hangi düşünce kendine tutsak edebilir seni, bir düşün bakalım?
Zihnimiz pek garip. Ruh içimize dolar, fevkalade şekil alır. Ancak ve ancak mana maddeye dahil olduğu zaman hamil gerçeği zarafetle kabul eder.
Ancak ben kırdım ketum kör talihi, Murtaza’yı yazdım. Sözümü tuttum. Yıllarca aradığı ana kucağını bulan can dostum. Kök salsın toprağın yüreğine. Murtaza dağ oldu, Halbaba Murtaza’yı doydu.
İnsan evladının marifeti bu, meyvenin içini emmeyi pek güzel bilir de yemişi kopardığı ağacın kökünü sulamayı beceremez.
İnsanın öldüğünü gözümden anlarsın, kalbinin atıp atmaması mühim değil.
İnsanın tutunacak bir dalı olmalı. Hepsinin çat çat kırdı. Namussuz hayat.
Kaybettiğine kavuşmak kıymettir.
Gelen asker sadece bir kişi değildi ki. O çocuk başta evlat, anası babası özler. Sonra baba olmuştur, çocuğu bekler. Eştir, karısı perişan susar. O harpte yalnız bir kişi bulunmuyor ki yap bakalım hesabını. Ne ocaklar söndü. Yazık günah. Ben hep yaşlandım, ağlak olduk çıktık başına Selim Bey. Peş peşe ölüm, can ziyanı. Gençliğimizin en perişan zamanlarıydı.
Ulan dedim, ulan insan kötünün yanında kötü olup çıkıyor.
Ölesim geliyor bazen. Zor tutuyorum kendimi Selim Bey.
Yürüdüm gittim. Ne ben arkama baktım ne de o peşimden seslendi.
Vazgeçtim. Konuşmayacağım. Ne denir ki böyle ruhu kurumuş insana. Hiçbir dediğim kalbine işlemiyor.
Yaşamak öyle bir şey ki çekip gitmek ölüm gibi rahatlatır adamı.
Vedalaşma fikri ilk defa beni çok üzdü. Boğazıma taş dayandı. Sabaha kadar balkonda otururken ne diyeceğimi düşünüp ağladım. Yalan yok.
Tatillerde bile gitmedim eve. Sen hayal et, nasıl küstürmüşler, küçücük çocuğum.
Kalbinde bir ağrı var ki yüzüne yansıyor.
Kalbinde insana karşı felaket bir tiksinti var. Çığ gibi de büyümüş zamanla. Tanık olduğu olayı kendi kafasında kurduğu mahkemede yargılanmaktan çekinmiyor, insanı yerle bir ediyor.
Affetmek içten gelir. Nefreti, öfkesi, kini biriktirmeyen sağlıklı kimse affettikçe büyür. Yetmez, daha çok affetmek ister.
Sevgim kaybolmadı. İnsanı olduğu gibi sevmek kabullenmek erdem değil de nedir Selim Bey?
Kalp yerinde durmuyor, pır pır. Aman Allah ne güzel his. İnsan yaşadıkça âşık olmalı. Âşık olmadan şu kan hızlı akmayı beceremiyor. Sen hiç aşık oldun mu peki Selim Bey?
Ben yaşamak istemem böyle. İstemem yaşamak. İstemem. Öleyim ben.
Çıktım gittim evden. Ormana vurdum kendimi. Çaresizim, oturdum başladım ağlamaya. Ancak bu öyle bir ağlamak ki yılların birikimi olmalı. Canım yanıyor.
En fenası çocuklara olur ya. Hep aynı hikaye
Şu an bulunduğum yerde güneş doğmaz gece yaşanmaz. Ölümle sınanmayan ruh katidir. Kabadır ama hakikidir. Göller yer değiştirir, şehirler kurulup yıkılır. Ben beklerim. Çok yazık. Çok.
Mânâyı maddede gören yürek katılaşmaz mı?
Mânâyı maddede gören yürek katılaşmaz mı?
Ölmek kötü bir şey değil. Yaşamak bunu gerektirir. Ölmeyi bilmek. Ben de ölmeyi bileceğim, sen de.
Doğruyu konuşacağın insanı akılla seç.
Köye varana kadar dedemi de kara gömdük. İkisinin de mezarı yok. Her gün suya ağıt dökerim.
Ancak zor zamanlarda ne yapmak lazım, bilmezdim. Annem babam da bilmezdi. İnsan bilmediği şeyi çocuğuna nasıl öğretsin?
Murtaza abi annem neden böyle? Köyde kimsenin annesi böyle değil.
Ee naparsın güzel kardeşim, ana baba seçmek kime nasip olmuş?
Ee naparsın güzel kardeşim, ana baba seçmek kime nasip olmuş?
Dur, dedim, Murtaza, senin kaybın acı fakat yasını tutmuşsun, ağıdını yakmışsın. Hayat dediğin yeri gelmiş gül koklatmış yeri gelmiş kan içirmiş ecdadımıza, ancak etme böyle eyleme. Geride kaldı o günler. Tuttuğun yas toprağa denize akmış. Acı demlenmiş, âlem sana yeni civanlar bahşetmiş. Sen hep değişmekten dönüşmekten yana insansın. Eski acıların defterini dürmek sana yakışan yoldur.
Biz savaş kurduk, insanlar ölüyor harpte. Esir olduk ölüme. O yüzden sen de boş durmayacaksın. Savaşacaksın. Makineler icat etmeyi insanlık için önemli işler becermeyi sana yasaklıyoruz. Biz ölüyorsak yok yere, sen de öleceksin bizimle.
Bazen içim öfkeyle doluyor Selim Bey.
Ah Selim bey ah! Hasretim büyür aklıma geldikçe. Ben hayatta hep dost kaybettim. Hep birileri katildi, cana kıydı. Hep.
Ah Selim bey ah! Hasretim büyür aklıma geldikçe. Ben hayatta hep dost kaybettim. Hep birileri katildi, cana kıydı. Hep.
En son çarptım kapıyı çıktım. Bakma iyi de oldu. Dünya kaç bucakmış öğrendim.
Valla ben hala öğrenemedim, kaç bucakmış?
Senin kadar bilemeyiz tabii Murtaza’m. Sen başkasın. Ölene kadar gezecek misin peki?
Ölene kadar gezeceğim beyim.
Valla ben hala öğrenemedim, kaç bucakmış?
Senin kadar bilemeyiz tabii Murtaza’m. Sen başkasın. Ölene kadar gezecek misin peki?
Ölene kadar gezeceğim beyim.
Ölmek hepimizin hakkı. Ben, şu zavallı insan, ölmeyi pekâlâ hak ettim.
Sen okumuş bir kimsesin belli Selim bey. Hikayenin kadrini kıymetini bilecek haldesin. Yaşamak, görmek, hatırlamak için çok emek vermek gerek. Anlatacaklarımı duy, bil ki yaşasın, büyüsün sonra da ölsün hikayeler.
İnsan insan hakkında ne biliyor? Gizemi hep biz yaratmışız.
Yokluğu ile baş etmenin tek yolu okumaktı. Sadece okudum.
Kavim değişir. Savaş çıkar. Kan akar. Kentler ölürken hayat kurur. İnsan evine esir düşünce hayvanı da evcillestirip kendine düşkünleştirir ya. Hayvandaki özgürlüğü görmeyince insan kendi esaretini unutur.
Yaşamak, görmek, hatırlamak için çok emek vermek gerek .
İnsanlar bu kadar namussuz olmayı nasıl kendine yediriyor? İnsanın öldüğünü gözünden anlarsın, kalbinin atıp atmaması mühim değil. İnsanın canı bedeninden farklıdır. Bütün sıkıntımız da buradan gelmektedir.