İçeriğe geç

Ben, Malala Kitap Alıntıları – Malala Yusufzay

Malala Yusufzay kitaplarından Ben, Malala kitap alıntıları sizlerle…

Ben, Malala Kitap Alıntıları

“Ancak bazen gözyaşlarım , başka biri ağlamaya başlamadan önce akacak kadar özgür hissetmezler kendilerini.”
Ülkesine yapılan darbeden sonra kız çocuklarına eğitimi yasaklayan Taliban’a rağmen umutla, istekle okula gitmiş ve eğitim hakkını savunmak için çeşitli barışçıl protestoların başında bulunmuştur
Sesimizin degerini ancak susturuldugumuzda anlariz
Ben sadece bir kerecik, başka bir öğrencinin izlerini taşımayan, babamın parasıyla alınmış, yeni bir kitabım olsun istiyordum, o kadar.
Sesimizin değerini ancak susturulduğumuzda anlarız.
Ve sadece iyi bir kazanan değil , iyi bir kaybeden olmayı da öğrenmelisin.
Önce komünistleri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü komünist değildim.
Sonr sosyalistleri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü sosyalist değildim.
Sonra sendikacıları götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü sendikacı değildim.
Sonra Yahudileri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim.
Sonra Katolikleri götürdüler, Sesimi çıkarmadım, çünkü Katolik değildim.
Sonra beni götürmeye geldiler, Benim için sesini çıkaracak hiç kimse kalmamıştı
-Martin Niemöller
Taliban vadimize geldiğinde ben on yaşındaydım. Münibe ile Alacakaranlık romanları okuyor ve vampir olmaya özeniyorduk.
Nek Muhammed ile ilgili ne düşünürseniz düşünün, Amerikalılarla savaş halinde değildik ve onların gökyüzünden topraklarımıza saldırmaları karşısında şaşkına dönmüştük.
Mesele artık insanların ağaç kesmelerine engel olmaya çalışmaktan çıkmış, aynı zamanda eğitim ve demokrasi mücadelesine dönüşmüştü.
İyiliği karşılığı ancak iyilikle ödenir. “Teşekkür ederim” gibi ifadelerle ödenmez.
“Hata yapma özgürlüğü olmadığı sürece özgür olmaya değmez”
M.Gandhi
Babam, “Ben senin özgürlüğünü koruyacağım, Malala,” diyordu. “Sen hayallerinden vazgeçme.”
Peşaverli şair Rahmet Şah Sayel o günlerde ünlü bir şiir yazmış. Afganistan’da olanları “Bizim savaşımız değil, iki fil -ABD ve Sovyetler Birliği- arasındaki savaş” olarak tanımlamış.
Köylü çocukların en büyük umudu, inşaatlarda çalışmak için Suudi Arabistan’a ya da Dubai’ye gitmekmiş.
Yusufzaylar, bütün toprakları aşireti erkek üyeleri arasında paylaştırmışlar. Veş adı verilen bu özel sisteme göre, beş ya da on yılda bir, bütün aileler köyleri değiş tokuş ediyor ve yeni köyün topraklarını erkekler arasında yeniden dağıtıyorlarmış; böylece herkesi verimsiz topraklar üzerinde olduğu gibi verimli topraklar üzerinde de çalışma şansı oluyormuş. Bunu rakip klanların birbiriyle savaşmaktan alıkoyacağına inanılıyormuş.
Babam, tapınakla caminin nasıl kusursuz bir şekilde yan yana durabileceğini anlatan “Butkara’nın Kutsal Emanetleri” adlı da bir şiir yazmıştı:
“Minarelerden gerçeği sesi yükseldiğinde / Buda gülümser /Ve tarihin kopan zinciri yeniden birleşir.”
Malalai (Peştun halk kahramanı), biz Peştuların Jean d’Arc’ıdır. Afganista’da birçok kız okuluna onun adı verilmiştir.
Lisede, Sherlock Holmes hikâyeleri okurdum ve bu Dr. Watson’ın ünlü dedektif ortağı olmadan önce yaralandığı savaş olduğunu öğrenine çok gülmüştüm.
Bir çocuk, bir öğretmen, bir tükenmezkalem ve bir kitap dünyayı değiştirebilir.
Kötü insanlardan gelen iyi şeyleri kabul etme.
Kötü insanlardan gelen iyi şeyleri kabul etme.
Eğer başın ağrırken doktora dişinin ağrıdığını söylersen, o doktor sana nasıl yardımcı olabilir ki? Doğruyu söylemek zorundasın. Doğru, korkuyu yok eder.
Biri kalemlerinizi elinizden aldığında, eğitimin ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz.
Eğitim bizim hakkımız, dedim. Şarkı söylemek de öyle. İslam bize bu hakkı tanıyor, ayrıca her kız ve erkek çocuğunun okula gitmesi gerektiğini söylüyor. Kuran bilginin peşinden koşmamız, çok çalışmamız ve dünyamızın gizemlerini öğrenmemiz gerektiğini söylüyor.
Bugün okuduğum en güzel cümle belki de buyduKötü insanlardan gelen iyi şeyleri kabul etme.
Taliban beni susturmak için vurdu. Ama onun yerine, artık söylediklerimi tüm dünya dinliyordu.
Babam, Taliban’a karşı konuşmaya cesaret etmiş babam, bazen hiçbir şey söylememenin de çok yüksek sesle konuşmak anlamına gelebildiğini öğreniyordu.
Yaklaşan olayların gölgesi, kendilerinden önce düşer.
En iyi politika dürüstlüktür.
“Önce komünistleri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım çünkü komünist değildim.
Sonra sosyalistleri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım çünkü sosyalist değildim.
Sonra sendikacıları götürdüler,
Sonra Yahudileri, sonra Katolikleri
Sonra beni götürmeye geldiler.
Benim için sesini çıkaracak hiç kimse kalmamıştı ”
İnsanlar susarsa hiçbir şey değişmezdi.
Haksızlığa maruz kalan ve sonra da susturulan bütün kızlar
Sesimizi birlikte duyuracağız
Ben, Malala!
”Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir. ”
Bazı insanlar hayaletlerden, bazı insanlar örümceklerden ya da yılanlardan korkar; o günlerde biz insanlardan korkuyorduk.
‘Kötü insanlardan gelen iyi şeyleri kabul etme.’
“Bir insana gözlerini ya da ciğerlerini verebilirsin ama gülümsemesini veremezsin”
Bu benim hayatım, nasıl yaşadığım benim seçimim.
Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.
Ben iyi bir kızdım.Yüreğimde yalnızca insanlara yardım etme arzusu vardı. Ödüller ya da para umurumda değildi. Allah’a hep dua ederdim : ” İnsanlara yardımcı olmak istiyorum, ne olur bunu yapmama yardım et. ”
Ülkemiz çıldırıyordu. Nasıl oluyordu da katilleri çiçeklerle ödüllendiriyorduk?
Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.
Kimsə qələmini əlindən alanda təhsilin nə dərəcədə əhəmiyyətli olduğunu başa düşürsən
Korkuyorduk ama
korkumuz, cesaretimiz kadar güçlü değildi.
– Nəyə görə onlar qızların məktəbə getməsini istəmirlər? – atamdan soruşdum.
-Onlar qələmdən qorxurlar
Örtünme yalnızca peçeyle olmaz, örtünme yürektedir.
The Talib leaned in the back window. His eyes bored into mine. “Sisters,” he said to both of us, “you must wear a burqa. You are bringing shame.”
Here was a Talib with a machine gun just inches from my face. How was I bringing shame? I wanted to ask him. I was a child, a ten-year-old girl. A little girl who liked playing hide-and-seek and studying science. I was angry, but I knew it would do no good to try to reason with him. I knew I should have been afraid, but I only felt frustration.
Bir elması küçük bir mücevhere dönüştürmek için pek çok kez yontmak gerekir.
Başınıza bir silah dayasam ve İslam’ın doğru din olduğunu söylesem, İslam’ı kabul edebilir miydiniz? Eğer bu dünyadaki her insanın Müslüman olmasını istiyorlarsa neden kendilerini iyi Müslümanlar gibi göstermiyorlar???
“Batıl yok olmaya mahkûmdur, hak hakim olacaktır.”
O zamanlar 11 Eylül’ün bizim dünyamızı da değiştireceğinin ve vadimize savaşı getireceğinin farkında değildik.
Ben de kalemim ve kalemden çıkan sözcüklerin makine tüfeklerden, tanıklardan ya da helikopterlerden daha güçlü olabileceğini fark etmiştim.
Peace in every home, every street, every village, every country – this is my dream. Education for every boy and every girl in the world. To sit down on a chair and read my books with all my friends at school is my right. To see each and every human being with a smile of happiness is my wish.
I am Malala. My world has changed but I have not.
When I received prizes for my work at school I was happy as I had worked hard for them, but these prizes are different. I am grateful for them, but they only remind me how much work still needs to be done to achieve the goal of education for every boy and girl. I don’t want to be thought of as ‘the girl who was shot by the Taliban’ but ‘the girl who fought for education’. This is the cause to which I want to devote my life
Some people choose good ways and some choose bad ways. One person’s bullet hit me. It swelled my brain, stole my hearing and cut the nerve of the left side of my face in the space of a second. And after that one second there were millions of people praying for my life and talented doctors who gave me my own body back. I was a good girl. In my heart I had only the desire to help people. It wasn’t about the awards or the money. I always prayed to God, ‘I want to help people and please help me to do that.’
We human beings don’t realise how great God is. He has given us an extraordinary brain and a sensitive loving heart. He has blessed us with two lips to talk and express our feelings, two eyes which see a world of colours and beauty, two feet which walk on the road of life, two hands to work for us, a nose which smells the beauty of fragrance, and two ears to hear the words of love. As I found with my ear, no one knows how much power they have in their each and every organ until they lose one.
Bazı sınırlar aşılamaz.
Devlet görevlileri sizin patronunuz değil! Onların size hizmet etmesi gerek! Bunun için maaş alıyorlar ve hizmet etmek zorundalar!
Ama üç ya da dört kez kazanmış olsan da, eğer çaba harcamazsan, bir sonraki zaferin de senin olacağının garantisi yoktur.
Burası Landikas adlı iyi bir bölgede iki katlı bir binanın zemin katıymış; öğrencilerin toplanabilcekleri, duvarlarla çevrili bir avlusu da varmış. Bundan önceki kiracılar da okul işletiyorlarmış: Ramada Okulu. Sahibi okula bu adı vermiş çünkü daha önce bir kez Türkiye’ye gitmiş ve Ramada Otel’i görmüş!
Cehalet, siyasetçilerin insanları kandırmalarına, kötü yöneticilerin yeniden seçilmesine olanak tanıyordu.
Köylü çocukların en büyük umudu, inşaatlarda çalışmak için Suudi Arabistan’a ya da Dubai’ye gitmekmiş. Bu nedenle, yetmiş iki bakirenin olduğu cennet fikri çekici görünüyormuş. Babam her gece Allah’a dua ediyormuş: ” Allahım, ne olur Müslümanlarla kafirler arasında savaş çıksın, ben de senin uğruna ölüp şehit olayım. ”
Geceleri korkumuz güçlü olur, Cani, ama sabahları, aydınlıkta, cesaretimizi yeniden kazanırız.
Korkuyorduk ama korkumuz, cesaretimiz kadar güçlü değildi.
Ziya’nın rejiminde, çocukluğumuzdan beri bilere öğretilen İslam’ın beş şartı -Allah’a inanmak, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan ayında oruç tutmak ve ömrünüzde en az bir kez Hac’a gitmek- yanında cihat dinimizin altıncı şartı olmuş adeta.
Cinnah, ”Kadınlarla erkekler yan yana olmadığı sürece hiçbir mücadele başarılı olamaz. Dünyada iki güç vardır; biri kılıç, diğeri kalem. İkisinden daha kuvvetli olan üçüncü güç ise kadınların gücüdür. ” dermiş.
Halalarımın tek mahrumiyeti okul değilmiş. Sabahları babama kaymak ya da süt verilirken, kız kardeşleri sütsüz çay içerlermiş. Yumurta varsa, sadece oğlanlar arasında paylaştırılmış. Akşam yemeği için tavuk kesildiğinde, kızlar kanatlar ve boyunla yetinirken, babam, ağabeyi ve büyükbabam enfes göğüs etinin tadını çıkarırlarmış. ”Daha küçücük yaşımda, kız kardeşlerimle aramdaki farkı hissedebiliyordum, ” diyor babam.
Fazlullah’ın adamları, sağlık görevlilerinin çocuk felci aşısını yapmasını yasaklamıştı. Bu aşıların, Amerikalıların Müslüman kadınları kısırlaştırmak için hazırladığı bir tuzak olduğunu söylüyorlardı.!
Oğlanlar ve yetişkin erkekler kentte, kasabada özgürce dolaşırken, annem ve ben yanımızda bize eşlik edecek bir erkek akrabamız olmadan dışarı çıkamıyorduk. Bu erkek akraba, beş yaşında bir oğlan bile olabilirdi ama! Gelenek böyleydi.
”Birçok Peştu erkeği bunu asla yapmaz; sorunları kadınlarla paylaşmak acizlik göstergesi olarak kabul edilir. ”Karısına bile akıl danışıyor! ” derler, hakaret olarak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir