İçeriğe geç

Ben Bir Sisim Kitap Alıntıları – Halil Cibran

Halil Cibran kitaplarından Ben Bir Sisim kitap alıntıları sizlerle…

Ben Bir Sisim Kitap Alıntıları

Sabırla güçlenen, engellere rağmen büyüyen, kışın ısıtan, baharda çiçek açan, yazın bir esinti gönderen ve sonbaharda meyve veren bir şeydir bu
Sevgiyi keşfettim.
Ben bir sisim, Her şeyi örten, ancak hiçbir zaman bir araya getirmeyen bir sis. Yağmur suyuna dönüşmeyen bir
sis. Ben bir sisim. Ve sis benim yalnızlığım,
tek başıma oluşumdur. Ve bunların içinde
açlığım ve susuzluğumdur.
Devlet adami bir tilki, düşünürü bir hokkabaz ve sanati yamama ve taklit olan o ulusa yazık!
Deli de senin benim kadar müzisyendir.
Ne var ki, onun çaldığı aletten melodi sesi gelmiyor
Tahtlarını kurmak için, kalplerinin mutluluğu için, Arap’a karşı Dürzü’yü silahlandırdılar. Sünni’yle boğuşması için Şi’yi teşvik ettiler. Bedevi’yi öldürmesi için Kürd’ü desteklediler. Hristiyan’la tartışması için Müslüman’ cesaretlendirdiler. Ne zamana kadar annesinin kucağında kardeş kardeşle kavga eder? Sevgilinin mezarı başında ne zamana kadar komşu komşuyu tehdit eder? Tanrı’nın gözü önünde haç hilalden nereye kadar uzaklaşır?
Kardeşlerim, her kim olursanız olun,
ister kilisenizde tapinın, ister tapinağınızda diz çökün, ister caminizde dua ediyor olun, sizi seviyorum. Siz ve ben bir inancın çocuklarıyız. Çünkü dinin değişik yolları
hepimize uzanmiş o yüce varlığın
sevgili parmaklarıdır.
Göğsümün bir yanında Isa,
diğer yanındaysa Muhammed oturur.
Eğer ödülse dinin amacı,eğer vatanseverlik kişisel çıkarlar demekse ve eğer eğitim ilerlemek içinse, o zaman inançsız, vatan haini ve cahil bir adam olmayı yeğlerim.
Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.
Gözlerindeki nefreti
dudaklarındaki aptal gülümsemeyle
kapatmaya çalışan kimse ne ahmaktır!
Tek doğruyu buldum, değil, Bir doğruyu
buldum, deyin. Ruha giden yolu buldum, değil, Kendi yolumda yürürken ruhu buldum, deyin. Çünkü ruh, her yolda yürür. Ruh ne bir çizgi üzerinde yürür ne de bir kamış gibi dümdüz büyür. Ruh, sayısız taç yaprakları olan bir lotus çiçeği gibi açılır.
Aranızdan çoğu, insanlaşmışsa da
birçoğu henüz insanlaşabilmiş değildir. Bu gibiler, sisler arasında amaçsızca dolaşarak uyanışını arayan
biçimsiz vücutlu cüceye benzerler.
Kendimi senin bildiklerin ile doldurmuş olsaydım, bilmediklerimi hangi odaya yerleştirirdim
Doğuştan gelen kusurlarını sonradan edindiğin erdemlerinle örtmeye kalkma nė olur. Ben küçük kusurlarıma son derece bağlıyım. Çünkü onlar, bana has birer zenginliktir.
Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak fakat arkana bakma. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de. Unutma, yolcu değişir, yol degisir ama menzil değişmez. Yolcuya bakip yolunu tanıma. Yola bak, yolcuyu tanı! Yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil,
asil vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır.
Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal.
Kaplumbağalar yollar hakkında
tavşanlardan çok daha fazla şey anlatabilir
Sevgiyle yaşamak ve sevgi için yaşamak
dururken, bir insan, ömrünün sonuna ya da zaman onu azat edinceye kadar kendi koyduğu geçersiz kanunların kölesi olarak kalabilir mi? Dikenler ve kafatasları arasında kendi bedeninin gölgesini görmemek için gözlerini yere dikerek ya da yüzünü güneşe dönerek sonsuza kadar durabilir mi?
Sirtinı güneşe çevirirsen
gölgenden başka bir şey göremezsin. Onlara güneş
işaret ettim, onlar parmaklarıma baktılar.
Yanlizlik, ruhsal coşkunun müttefiki olduğu kadar, hüznün de yandaşıdır
düşünce, boşlukta uçan bir kuş gibidir; kelimelerin kafesinde kanatlarını açabilir uçamaz.
Bana sessizliği ver ki,
bilinmezliklerine dalayım gecenin
Mühürleri parçalanmadan kalbim nasıl açılacak?
Sevgi bir bağ olmasın, daha ziyade
Birbirinizi sevin ama, ruhlarınızın sahilleri arasında hareket eden bir deniz
olsun. Birbirlerinizin bardaklarını doldurun ancak aynı bardaktan içmeyin. Ekmeklerinizi paylaşın birbirinkini yemeyin. Beraberce şarkı söyleyin, dans edin,cosun fakat birbirinizin yalnızlığına izin verin. Tipkı bir lavtanin tellerinin ayrı ayrı olup, yine de aynı müzikle titreşmeyi bilmeleri gibi. Birbirinize kalbinizi verin diğerinin saklaması için değil; çünkü yalnızca hayatın eli, sizin kalplerinizi kavrayabilir. Ve yanyana ayakta durun ama çok yakın değil, çünkü bir mabedin ayakları arasında mesafe olmalıdır. Ve meşe ağaciyla selvi ağacı, birbirinin gölgesi altında büyüyemez.
Evlilik, ya ölümdür ya da yaşam ;
arası yoktur bunun .
Susmayı gevezeden,
hoşgörüyü bağnazdan, edebi edepsizden öğrendim.
Bütün bunlardan daha garibi, bu öğretmenlere
hâlâ teşekkür etmemiş olmamdır.
Ne gariptir ki toplum olarak,
aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.
Insanlar salgin hastalıktan korku
ama Iskender ve Napolyon gibi yok edicilerden hayranlıkla söz ederler.
dehşetle
Bağnaz taraflar tamamen sağır bir konuşmacıdır.
Neden bazı insanlar sizin denizinizde yaşayıp dereleriyle övünüyorlar?
Hiçbir zaman
ikinci benliğimle tam olarak uyuşamadım.
Bana öyle geliyor ki varlık probleminin sırri,
ikimizin arasında bir yerde.
Kıskancın suskunluğu çok gürültülüdür.
Bazı insanları görmemek için gözlerimi kapattığımda, onlara göz kırptığımı sanıyorlar.
Ben bir yolcu ve aynı zamanda bir denizciyim.
Her sabah yeni bir tepe keşfederim ruhumda.
Eğer başınıza bir despot geçmişse
bunun sorumlusu sizlersiniz. Yüce Yaratan, alninıza diktatörleri yazmamıştı, bunu sizler kendi kendinize yazıyorsunuz.
Aranızdan bazıları,
Sevinç kederden büyüktür, bazıları da.
Hayır, keder sevinçten büyüktür, demektedir.
Oysa ben sizlere derim ki bunlar birbirinden ayırt edilemezler. Daima birlikte gelirler, biri yanı başınızdayken, öbürü yatağınıza uzanmış uyuklamaktadır.
Yüreğin bir volkansa,
avuçlarında çiçekler açmasını nasıl umabilirsin?
İnsanın kürsüsü, geveze aklı değil , suskun kalbidir.
Varlığımın bir sonu yoktur. İnsanın ruhu, Tanrının yaradılışta kendinden ayırdığı meşaledir
Hem sonsuz ölçüde büyük olan ve hem de
sonsuz ölçüde küçük olan biziz ve biz
aynı zamanda ikisi arasındaki yoluz.
Insanlik, ezel vadilerinden ebed denizine akan bir ışık nehridir.
Ben bu ulu okyanusta bir damlayım yalnızca.
Karlı bir gece vakti dışarıda yazmak istedi. Dışarı çıkıp Central Park’a gitti. Yanına gelen polisler Cibran’a nereli olduğunu sorduktan sonra, polislerden biri şöyle dedi: sizin oradan bir yazar var, ne zaman ki kitapları evime girdi, eşim bana itaat etmeyi bıraktı, artık benimle tartışabiliyor. Sanırım o yazarın ismi Halil Cibran’dı. Hiç duydun mu bu adamı? Cibran da Evet, duymuştum diye cevap verdi .
Gözlerindeki nefreti dudaklarındaki aptal gülümsemeyle kapatmaya çalışan kimse ne ahmaktır!
Topalın koltuk değneğini düşmanın kafasında kırmaması, sağduyunun gereğidir.
Sözler zamansızdır.
Onları zamansızlıklarını bilerek söylemeli ya da yazmalısın.
Hiçbir zaman girmek istemediğin birinin kalbine,
hiçbir zaman ulaşmaya çabalamayışın değil midir senin çirkinlik dediğin?
Bir gerçek her zaman bilinmek ama ara sıra söylenmek içindir.
Sadece kovalandığında hızlı koşabilirsin.
Birlikte güldüğün birini unutabilirsin ama birlikte ağladığını asla!
Cehaletimin sebebini bilseydim alim olurdum.
Mühürleri parçalanmadan kalbim nasıl açılacak?
Dostluk her zaman tatlı bir sorumluluktur,
asla egoistler için bir fırsat değildir.
İki kadın konuştuğunda hiçbir şey söylemezler.
Bir kadın konuştuğunda bütün hayatı açıklar.
Sevgi, titreyen bir mutluluktur.
Her gün gelişmeyen sevgi, her geçen gün ölmektedir.
Sevme gücü, insana verilmiş en büyük hediyedir.
Çünkü seven insandan asla geri alınamaz.
Bir tür kavuşmadır hatırlayış,
unutuşsa bir tür özgürlük.
Dünümüzün borçlarını ödemek için
yarınımızdan ödünç alırız çoğu kez.
Kederin veya sevincin büyüdüğünde dünya gözünde küçülür.
Sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
Sen körsün bense sağır ve dilsiz;
o halde elini ver ki, birbirimizin farkına varalım.
Siyah beyaza şöyle dedi,
”Gri olsaydın, sana karşı hoşgörülü olurdum. ”
Bugüne kadar yalnızca, ”Sen kimsin? ” diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim.
Yüreğin bir volkansa,
avuçlarında çiçekler açmasını nasıl umabilirsin?
Kalplerimizin esrarına ancak kalpleri sırlarla dolu olanlar yol bulabilir.
Toprağın neresini kazarsan kaz,bir define bulacaksın.Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
Ayağına batan dikenler,aradığın gülün habercisidir.
Dün, hayat dairesinde kararsızca dalgalanan bir zerreymişim gibi gelirdi bana.
Oysa bugün, çok iyi biliyorum ki o dairenin kendisiyim.
Ve düzenli zerreleriyle hayat, bütünüyle bende devinmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir