İçeriğe geç

Ben Bir Başkasıdır Kitap Alıntıları – Arthur Rimbaud

Arthur Rimbaud kitaplarından Ben Bir Başkasıdır kitap alıntıları sizlerle…

Ben Bir Başkasıdır Kitap Alıntıları

Haklıydım, bugün bizimle pek az uyuşan kadınlarımızın temizlik ve saflığının asalağı olan, bir okşama fırsatını bile kaçırmayan şu herifleri horgörürken.
ceset olsaydın ancak bu kadar öldürebilirlerdi seni.
kutsal buldum sonra
aklımın düzensizliğini.
ben bir başkasıdır.
alabildiğine neşeliysek kimin umurunda gülünç olmak?
başardım aklımın arınmasını bütün insancıl umutlardan.
bir iskelet olmak için gelmedim dünyaya!
Arthur Ribaud
Şair Ateş hırzısıdır
Şair gören görmüş olan insandır
Gizlere nufus etmiş
bu keşfi yaşamışbu keşfin sonuçlarını
öteki insanlara verendir.
Paris savaşın Türküsü şiirinden bır alıntı
keyfi yerinde bizim burda kırsalların
çömelmiler ne güzel duvar diplerine
dinliyorlar cıtırtısını kuru dalların
dans ederken kızıl alevlerde
Pamuktan sığınağında uyur
ılık hoş kokulu meltem
ipek ve yün yuvasında uyur
güleç yüzlü meltem
meltem kanatlarını açarken
pamuk sığınağında doğrusu
çiceklerin çağrıdığı yere koşarken
çok güzel kokar o ılık soluğu
Kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini
Bir güldürüdür yaşam, hepimizin yaşamak zorunda olduğu.
Demek ki şair gerçekten ateş hırsızıdır.
İnsanlıktan sorumludur şair, dahası hayvanlardan da sorumludur; bulgularını duyumsatmak, yordamlatmak, dinletmek zorunda olacaktır; oradan getirdiği şeyin biçimi varsa, onu biçimli verir; biçimsiz ise biçimsiz aktarır. Bir dil bulmak zorundadır, zaten her söz bir düşünce olduğu için, bir evrensel dilin zamanı gelecektir! ( )Ruha ruh olacaktır bu dil, her şeyi, kokuları, sesleri, renkleri, düşünceyi bulup çıkaran düşünceyi özetleyen bir dil. ( )Göreceksiniz, materyalist olacaktır bu gelecek. Hep Uyum ve Armoni ile yüklü olan bu şiirler kalıcı olmak için yazılacaktır. Aslında, yine de bir parça eski Yunan şiiri olacaktır.
Şairler yurttaş oldukları için bu kalıcı sanatın işlevleri olacaktır. Şiir artık eyleme ahenk tutmayacak; önde olacaktır.
Bu tür şairler var olacaktır! Kadının sonsuz köleliği sona erince, kadın kendi varlığıyla, kendisi için yaşamaya başlayınca, şimdiye kadar iğrenç olan erkek ona özgürlüğünü geri verince, kadın da şair olacaktır. Kadın da bilinmezi bulgulayacaktır! Kadının düşünce evrenleri bizimkilerden farklı mı olacaktır? – Tuhaf, akıl ermez, yeniden sürgün veren, nefis şeyler bulacaktır; biz bunları alacağız ve anlayacağız.
Arthur Rimbaud
Kâhin olmak, kâhin’e dönüşmek gerekir diyorum.
Şair, bütün duyuları uzun süre, sonsuzca ve bilinçle karıştırarak, düzensizleştirerek kâhinleşir. Yani, sevginin, acının, çılgınlığın bütün biçimlerinde kendini arar; kendinde tüm ağuları tüketir ve bunların yalnızca en özlü, en güzel kısımlarını tutar kendinde. Şairin, tam bir inanca, tam bir üstinsan gücüne gereksinim duyduğu, herkesin arasında en büyük hasta, en büyük cani, en büyük lânetli ve en yüce Bilgin olduğu dille anlatılmaz işkencedir, acıdır bu! Çünkü bilinmez’e ulaşmaktadır şair!
Arthur Rimbaud
BEN bir başkasıdır. Eğer bakır, bir borazan olarak uyanırsa, onun bir suçu yoktur. Bu benim için gün gibi ortada. Düşüncemin doğuşuna tanık oluyorum: Ona bakıyor, onu dinliyorum: Kemanın yayını harekete geçiriyorum: Senfoni derinlerde kımıldamaya başlıyor ya da bir sıçrayışta sahneye geliyor.
Arthur Rimbaud
Dipnot:
İnsan kendi kendini anlayamaz, şairin kendinde meydana gelen değişimleri kavramaya çalışması onu bir deha yapmaya yetmez. Rimbaud, daha sonra, bir önceki mektubun keman imgesinden borazan imgesine geçiyor bu mektupta, ama kemanın yayını harekete geçiriyorum. diyerek kemana dönüş yapıyor. Şairde ortaya çıkan bir gönül gözüyle görme gücü, ortalama insanın düzeyinin üzerinde olan düşünme, sanatın (senfoni) ana çizgisi olan bu düşünce, esin olarak da adlandırılabilir. Rimbaud’ya göre nesnel şiir yazmak isteyen şairin Ben’i bir başkasının, başkalarının Ben’i olmalıdır.
Özdemir İnce
Rimbaud, şaire gerçek işlevini, eski Yunan’daki anlamını vermek istemektedir: Şair, yaratıcı, büyücü ve kâhin(bilici) olmalıdır aynı anda ve zamanda. Şair yalnızca her şeyi anlamak, her şeyin giz perdesini açmakla yükümlü değildir, aynı zamanda çağdaşlarını da sürüklemelidir: Şair önde olacaktır.
Bu mektubun en önemli bölümü kâhinlik yöntemini açıkladığı cümledir: Şair, bütün duyuları uzun süre, sonsuzca ve bilinçle karıştırarak, düzensizleştirerek kâhinleşir. Rimbaud, dış dünyayı, nesnel gerçekliği algılamamıza, tanımamıza yardımcı olan beş duyumuzun düzenini değiştirerek, bu duyular arasında etkileşim ilişkileri kurarak kendimizi ve dünyayı çok değişik boyutlarda algılayabileceğimizi açıklıyor. Bu çok önemli. Şair kendi varlığında bütün delilikleri, bütün düzensel değişimleri geliştirerek toplumun dışına çıkar ve en büyük hasta, en büyük cani, en büyük lanetli olur, ama aynı zamanda, bilinmez’e ulaştığı için de en yüce bilgin’dir. Mektubun bu bölümünde mistik, gizemsel bir anlam bulunduğunu yadsımamız olanaksız gibi. Bu gizemsel anlam da, üstgerçekçilerin yorumlarına yıllar önceden arka çıkıyor: Şiir, bir bilgi olanağı, gündelik gerçekler dünyasını aşma aracı, herkes için, bilinmezden gizlerini söküp alma gücü oluyor: Yani, şair ateş hırsızıdır.
Özdemir İnce
BEN bir başkasıdır. Kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık! Hiç bilmedikleri konularda tartışan bilinçsiz insanları küçümsüyorum!
Arthur Rimbaud
Dipnot:
Oldukça basit bir psikolojik gözlemi dile getiren bu cümle üzerine binlerce anlam araştırması yapıldı. Rimbaud, kendisinde şair yeteneği olduğunu, kendi sandığı kişiden ya da Izambard’ın tanıdığı kişiden bir başkası olduğunu fark ediyor, Tanrı tarafından tutulmuş, esinin gizemli etkisiyle değişime uğramış bir varlık, sanki ani bir Tanrısal esinin etkisiyle kendisini keman olarak duyumsuyor. Tıpkı bir masa gibi, bir sandalye gibi keman da ağaçtan yapılmıştır; şair de öteki insanlar gibi etten ve kemikten yapılmıştır, ama ona uyumlu bir ses çıkarma yeteneği verilmiştir. Öte yandan nesnel şiirden yana bir şairin bireyselliğinden kurtulup bir başkası olması, onun öznel şiirden kurtulmasını sağlar.
Özdemir İnce
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Rimbaud, bireyin Ben i sorununa bir başka ve geleneksel bakış açısının dışında bakmaktadır. Bu formül zamanın Fransa’sında, romantik BEN’in yanı sıra kartezyen (Dekartçı) BEN’i de yıkmaya çalışarak kimlik sorununa el atmaktadır. Ben ve bir başkası sürekli değişim ve yenileşmeyi de temsil etmektedir bireyin kişiliğinde: Ben olarak kalmayı sürdürecek değişmez ben değil, bir başkası olma yeteneği olan değişimsel bir ben .
Özdemir İnce/1991
Bir seçkin müzik eksikliği var tutkumuzda.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsanlıktan sorumludur şair.
Ben bir başkasıdır. Kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık.
Bir seçkin müzik eksikliği var tutkumuzda.
yaşamak olanaksız artık benim için
Yüreğim örselenmiş dalım kırılmışsa benim.
Küfürleri bitip tütünleri de tükenince
Ne yapacağım ben, ey çalınmış yüreğim?
kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini..
Bilmiyorsun nereye gittiğini, bilmiyorsun niçin gittiğini oraya, gir her yere, yanıtla her şeyi. Bir ceset olsaydın ancak bu kadar öldürebilirlerdi seni.
Peygamberlere inanırdı o zamanlar erkekler ve kadınlar. Şimdilerde devlet adamına inanıyorlar.
Bedbahtların ıstırabına acımayı öğretmedi mi size aşkın mızrağı?
Bulundu yitik!
Ne? Sonsuzluk,
Denize eklenmiş güneştir
Sonsuzluk
Tuhaf! Durdu yaşamın saati az önce. Dünyada değilim artık.
Talihliyim daha çok acı çekmediğim için.
Küfürler bitip tütünler de tükenince
Ne yapacağım ben, ey çalınmış yüreğim?
Hıçkırık olacaklar hepsi meyhane türkülerinde.
BEN bir başkasıdır. Kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık! Hiç bilmedikleri konularda tartışan bilinçsiz insanları küçümsüyorum.
Kana bulamak isterdim zenginliğimi tepeden tırnağa.
Kana bulamak isterdim zenginliğimi tepeden tırnağa.
Benim üstünlüğümü sağlayan şey, kalbimin olmamasıdır.
Şiir sözcüklerle değil dünya ile yazılır, düşünen kalp ve hisseden beyinle yazılır. Sözcükler yeryüzüne inmedikçe, nesneye dönüşmedikçe şiirin kazanı kaynamaz. Gerisi gevezeliktir!
“Uykularımın ve en küçük devinimlerimin geldiği bu bölgeyi hangi iyi kollar, hangi güzel çağ geri verecek bana?”
“Çok güçlü olduğumuz zaman, – kim geriletebilir bizi? Alabildiğine neşeliysek, -kimin umurunda gülünç olmak? Çok kötü olduğumuz zaman, -bize bir şey yapamazlar.
Süslenin, oynayın, gülün. -Hiçbir zaman fırlatıp atamayacağım Aşkı pencereden. “
Her görünüşten, her kişilikten insanlardan oluşan duygusal toplulukların yoğun ve hızlı düşü.
Kıyımla kendinden geçerek, kan dökerek gençleşebilir mi insan? Sızlanmadı halk. Kimse de destek olmadı görüşleriyle.
İdam edildi bildiği bütün kadınlar: Nasıl bir talan bu güzelliğin bahçesinde!
Neye yarar çağcıl dünya, bunca zehir ortaya çıkıyorsa!
Çoktan alışıyorum buna. İki iyi çocuk olarak görüyordum bizi, hüzün Cennetinde özgürce dolaşabilen. Uyum içindeydik Ama içe işleyen bir okşamadan sonra şöyle diyordu: ‘ Artık ben burada olmadığım zaman ne kadar tuhaf gelecek her şey sana, şimdiye kadar yaşadıkların Gitmem gerekecek çünkü bir gün uzaklara Hiç hoş olmasa da sevgili ruh ‘
Bir güldürüdür yaşam, hepimizin yaşamak zorunda olduğu
Başardım aklımın arınmasını bütün insancıl umutlardan.
Kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini .
Bilmiyorsun nereye gittiğini, bilmiyorsun niçin gittiğini oraya, gir her yere, yanıtla her şeyi. Bir ceset olsaydın ancak bu kadar öldürebilirlerdi seni.
Kendimi hep bu geçmişte düşünüşüm son bulmayacak. Ama her zaman yalnız; kimsesiz; dahası hangi dili konuşuyordum ben? Neydim ben geçen yüzyılda? Ancak bugün buluyorum kendimi. Yok artık göçebeler, yok artık anlaşılmaz savaşlar.
Önlem aldım toplumsal düzene karşı. Uzaklaştım. Ey büyücü kadınlar, ey yoksulluk, ey kin, hazinem sizlere emanet edildi!
Başardım aklımın arınmasını bütün insancıl umutlardan.
Kadının sonsuz köleliği sona erince, kadın kendi varlığıyla, kendisi için yaşamaya başlayınca kadın da şair olacaktır. Kadın da bilinmezi bulgulayacaktır! Kadının düşünce evrenleri bizimkilerden farklı mı olacaktır?- Tuhaf, akıl ermez, yeniden sürgün veren, nefis şeyler bulacaktır; biz bunları alacağız ve anlayacağız.
Şair olmak isteyen insanın yapacağı ilk özel çalışma, kendi varlığını bütünüyle tanımaktır; kendi ruhunu arar, onu dikkatle inceler, onu sınar, onu öğrenir. Kendi ruhunu tanıdığı andan itibaren onu geliştirmek zorundadır Kâhin olmak, kâhin’e dönüşmek gerekir diyorum.
Göreceksin uluyacağım sokaklarda. Zırdeli olmak istiyorum. Kesinlikle mücevher gösterme bana, yerlerde sürünürüm, halının üzerinde acıdan kıvranırım yoksa. Kana bulamak isterdim zenginliğimi tepeden tırnağa. Çalışmayacağım asla
(Sayıklamalar, ?)
Benim üstünlüğümü sağlayan şey, kalbimin olmamasıdır.
Düzyazı şiirin keşfi, vezin ile kafiyenin şiirdeki egemenliğinin sona ermesi, modernite duygu ve düşüncesinin tipik bir ürünüdür. Şiir böylece geleneksel bukağılarından kurtulmuş; vezinli ve kafiyeli nesir cümlesi olan dizenin yerini şiirsel söylem almıştır.
Özdemir İnce
Modernite, aydınlanma felsefe ve eyleminin hayat, düşünce, sanat ve endüstri alanlarına etki ve yansımasının bir sonucu. Bir devrim! Biçimsel olmaktan çok içeriksel ve zihinsel bir devrim. Kısaca söyleyemek gerekirse, modernite gelenekten kopmaktan başka bir şey değil. Kökeninde düşünce olduğu için de modernleşen şey yılkı atına benzemez.
“insanın yapacağı ilk özel çalışma kendi varlığını bütünüyle tanımaktır. kendi ruhunu arar, onu dikkatle inceler, onu sınar, onu öğrenir.”
“Nasıl da yaşlı bir kıza dönüşüyorum, ölümü sevmek cesaretinden yoksun kalarak!”
“Kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık.”
“Kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini ”
“Kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık.”
Sair olmak isteyen insanın yapacağı ilk özel çalışma, kendi varlığını bütünüyle tanımaktır; kendi ruhunu arar, onu dikkatle inceler, onu sınar, onu öğrenir. Kendi ruhunu tanıdığı andan itibaren onu geliştirmek zorundadır
Zaten kimse düşünmüyor bir başkasını. Yaklaşmasın kimse. Hiç kuşkusuz, şüpheli kişiyim, sanığım günah işlemekten.
Bir güldürüdür yaşam, hepimizin yaşamak zorunda olduğu.
Nasıl da yaşlı bir kıza dönüşüyorum, ölümü sevmek cesaretinden yoksun kalarak!
Aklımın tutsağı değilim ben. Özgürlük istiyorum. Nasıl ele geçireceğim özgürlüğü? Bıraktı beni uçarı istekler. Gerek yok artık özveriye. Kendime yer ayırıyorum, sağduyunun bu meleksi merdiveninin son basamağında.
Başardım aklımın arınmasını bütün insancıl umutlardan. Bir yırtıcı hayvanın sessiz sıçrayışıyla üzerine çullandım her kıvancın.
Küfürler bitip tütünler de tükenince
Ne yapacağım ben, ey çalınmış yüreğim?
Hıçkırık olacaklar hepsi meyhane türkülerinde
Göreceksin uluyacağım sokaklarda. Zırdeli olmak istiyorum. Kesinlikle mücevher gösterme bana, yerlerde sürünürüm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir