İçeriğe geç

Belki Yine Gelirim Kitap Alıntıları – Ahmet Telli

Ahmet Telli’nin kitaplarından Belki Yine Gelirim Kitap Alıntıları sizlerle.

Belki Yine Gelirim Kitap Alıntıları

İnsan mutlaka bir şeyler biriktirmeli, tabi biriktirdiği şey asla dertleri olmamalı…
Ne kazanırsanız kazanın büyüdüğünüzde çocukluğunuzu kaybediyorsunuz. Ve dünyanın en kötü çocukluğu bile özleniyor.
Hayat kimseye güvenmediğin zaman daha mı kolaydı ?
Zamana bırakmıştım her şeyi, en çok da kalbimi ve içimden geçenleri.
Farklı dünyaların insanları değiliz
Ama aynı dünyanın başkalarıyız
Şimdi ikimizin bir fotoğrafı olmalıydı, ama öyle duvara asmalık değil.
Cüzdanda taşımalık da değil.
Telefonda saklamalık hiç değil.
İstiyorum ki kitap arasında unutmalık bir fotoğrafımız olsun.
Bundan üç yüz yıl sonra, birisi o fotoğrafı bulsun ve desin ki:
“Bir adam, bir kadına nasıl bu kadar güzel bakar?
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini sadece kaybettiklerinize bakarak anlayabiliyorsunuz…
İlla normal olmayan bir adam beni bulacaktı. İlla hayata çok başka bakan insanlarla karşılaşacaktım. Başka türlü yaşayamazdım ben. Kabul etmiştim artık benim hayatım buydu.
Bazı acılar anlatılmıyor. Yaşadığınız zaman hissedebiliyorsunuz hepsi bu…
Bazen çekip gidesim geliyor. Çekip gidesi gelen bir başka insana rastlasam belki de çekip gideriz. Yalnızlığa da tahammülüm yok gibi.
İnsan bu hayatta inandığını yaşar derler .
Ben de seni yaşamak için sana inandım .
İnsan mutlaka bir şeyler biriktirmeli, tabi biriktirdiğin şey asla dertleri olmamalı
Ben gerçek bir aşkın kalp kıracağına inanmam…
Bazı şeyler için kaç hakkın kaldığını bilmiyorsun.
Mesela kaç sabaha daha uyanacaksın haberin yok..
İnsanı yaşatan da öldüren de zaman . Sen sadece zamanın sana ne yapacağına karar ver .
Herkes herkesin evi olur sen benim balkonum ol. Seni kendime katamasam da bana ait olduğunu bileyim. Bir sabah güneşe döndüğümde yüzümü o güneşin senin sayende evimden içeri girdiğini de bileyim.
Her şey yoluna giriyordu ama sanki ben yoldan çıkıyordum. Ne kalbimin sahibini bulabiliyordum ne de kalbimin ait olmadığı insandan uzak kalabiliyordum. Ah bu ben kendi felaketimin mimarı oluyordum.
Dünyada herkesin kendine yetecek kadar derdi hep vardı ama merhamet kalp dinlendiğinde ortaya çıkardı..
Yalnızlık kimsenin seçimi olamaz diye düşündüm. İnsan sadece yalnız bırakılırmış…
Bazen acıyı hissetmezsiniz, işte bu dünyanın en kötü şeylerinden biri çünkü bir acıyı hissetmiyorsanız çok daha büyük bir acının içinde kalmışsınızdır.
Gitmek istiyordum. Yalnızlığımı alıp gitmek.
Biraz nemlidir gözlerim aldırma, alışkınımdır…
Çekip gidesi gelen bir başka insana rastlasam, belki de çekip gideriz
Kabul etmiştim artık benim hayatım buydu.
Aşk uzaklardaydı…
– Teşekkür ederim Aras.
– Afiyet olsun Çapraz.
– Biliyor musun bazıları çok sert ama seviyorum.
– Evet bazen ısırdığında dişin kırılacak gibi oluyor
– Olsun. Sevmek böyle bir şey.
– Nasıl bir şey Çapraz?
– Kalbinin dişin olduğunu düşün. Leblebilerin de sevdiğin kişi. Ve her leblebi onun başka bir huyu. Bazı huyları kalbini kırıyor ama yine de sevmeye devam ediyorsun.
İnsan kendine sorduğu sorunun cevabını bilmiyorsa en samimi halini yaşıyor demektir.
Bazı acılar anlatılmıyor.
Yaşadığınız zaman hissedebiliyorsunuz hepsi bu…
İnsanı yaşatan da öldüren de zaman.
Sen sadece zamanın sana ne yapacağına karar ver..
.tek yapabildiğim şey, onunla aynı kitaplara dokunmaktı.
Aynı renkleri giysek bile farklı renklere âşığız.
En güzel yerlerde, en doğru insanlarla yollarımızın kesişmesi ve her zaman en iyisinin değil, en hayırlısının olması dileğiyle…
Kalbim sadece bana aitti. Bu durum çok anlaşılır bence…
İnsan dediğin tekrarlardan ibaret.
Bugün kalbini kıran yarında kırabilir.
Hazırlıklı ol demiyorum ama şaşırma.
– Bütün günümüz böyle geçecek sanırım.
– Nasıl geçecekmiş?
– Her şeyi bana bırakacaksın.
– Kendim dışında evet.
– Tamam.
Bir şeyin değeri para ile ölçülüyorsa o şey birileri tarafından satın alınabilir. Buna da ucuzluk denir.
Sonuna gelemiyordum kalbimin ve aradığımı bulamıyordum yok olup giden ömrüme inat…
Hayat böyledir işte, bir sorun bitmeden diğeri başlar ve çözülen tüm sorunların yerini yenileri alır…
Bir gün iyi bir gün kötüydü ve bir anı bir anını tutmayan bir insanla yola çıkılmazdı…
Hayatın ne getireceği bilinmezdi tıpkı ne götüreceğini bilemediğimiz gibi….
Kokun kadar kayıp tüm çiçeklerin varlığı…
Çakmak kibriti yok eder ama kibrit çakmağı sadece ısıtır.
İnandığınız şeylerin peşinden koşmaya başladığınızda yaşadığınızın farkına varıyorsunuz.
Her insanın dışından içine taşıdığı ve bir ömür kalbinde sakladığı başka bir hikayesi vardır.
Öyle hatalar yapacaktım ki sonunda ben olacaktım. Beni ben yapan doğrularım değil, hatalarım olacaktı. O yüzden en çok hatalarımı sevdim. Belki de her insan gibi…
İçinde siz olmadığınız bir hikaye sizin hikayeniz olabilir mi?
Gereksiz şeylere gereksiz anlamlar yüklüyordum belki de en büyük hatam buydu…
Aklını kullanan kalbinden kurtulacağını zannetse bile gün geliyor kalbinin esiri oluyor.
An dediğimiz geçiyordu ve geriye sadece hatırlayabildiklerimiz kalıyordu…
İnsan elinde olanın değerini bilemediğinden yalnızlaşıyordu…
Bazı şeyler için kaç hakkın kaldığını bilmiyorsun.
Mesela kaç sabaha daha uyanacaksın haberin yok…
Hakkımda ne kadar az şey bilinirse o kadar rahat, mutlu ve huzurlu yaşayacağımı düşündüm hep.
Hikayeler hep değişir ve kimin hikayesini yaşadığınızı size sadece zaman öğretebilir…
Hayat her zaman insana güzel olanaklar sunmuyor. Bunu belki biraz da biz şekillendiriyoruz …
An dediğimiz geçiyordu, geriye sadece hatırlayabildiklerimiz kalıyordu…
Bir şeylere inanan insan her zaman var olmak için mücadele ederdi ve bir şekilde hayata tutunurdu.
Ben şimdi neye inanacaktım peki?
Gitmez dediğim ve istediğini vermediğim anda gidene mi?
Her insanın dışından içine taşıdığı ve bir ömür kalbinde sakladığı başka bir hikayesi vardır…
Sadece merhaba dediğiniz insanları saymazsanız sizler de yapayalnız hissedebilirsiniz.
İnsan kendini birileriyle paylaşabildiği kadar kalabalıklaşıyor…
Sadece merhaba dediğiniz insanları saymazsanız sizler de yapayalnız hissedebilirsiniz.
İnsan kendini birileriyle paylaşabildiği kadar kalabalıklaşıyor…
Aklın gidiş biletini aldığı yerde kalp çoktan dönüş biletini ayırmıştır.
Aşk Belki Yine Gelirimdir. Bazen gördüğünüz rüyanın içindeki mor bir şemsiye, bazen mesafelere inat yanı başınızda duran bir gazoz kapağı, bazense zamanın içinde saklanan gizli bir zamandır aşk.

İnanmaya, hissetmeye ve yaşamaya değer…

Şimdi ikimizin bir fotoğrafı olmalıydı ama öyle duvara asmalık değil. Cüzdanda taşımalık da değil. Telefonda saklamalık hiç değil. İstiyorum ki kitap arasında unutulmalık bir fotoğrafımız olsun. Bundan üç yüz yıl sonra birisi o fotoğrafı bulsun ve desin ki:
“Bir adam bir kadına nasıl bu kadar güzel bakar?
Aslında her şey bir rüyayla başladı. Sahi rüyalara inanır mısınız? Ben inanmazdım. Ta ki aynı rüyayı birkaç kez görene kadar… Uyandığınız an ya da günün herhangi bir anında ne yaparsanız yapın rüyanızın tamamını hatırlayamayacaksınız. Her seferinde en fazla yarısı ya da küçük bir bölümü tamamlanmış bir hikâyeye bakar gibi bakacaksınız rüyalarınıza…

Bir rüyanın peşinden koşmak kimilerine anlamsız gelebilir, bense bununla ilgilenmiyorum. Sadece kalbimin sesini dinlemek istiyorum çünkü kalbimi hafife almaktan, sezgilerimi görmezden gelmekten korkuyorum. Siz sadece şunu düşünün, ya gördüğünüz rüyayı sizinle birlikte bir başkası daha görüyorsa? Ya siz de o Belki Yine Gelirimi yaşıyorsanız ama haberiniz yoksa?

Ve ben gerçek bir aşkın kalp kıracağına inanmam.
Aklın gidiş biletini aldığı yerde, kalp çoktan dönüş biletini ayırmıştır.
Hayat kimseye güvenmediğin zaman daha mı kolaydı ?
Bazı acılar anlatılmıyor. Yaşadığınız zaman hissedebiliyorsunuz hepsi bu…
Hayat kimseye güvenmediğim zaman daha mı kolaydı ?
…”zamana bırakmıştım her şeyi, en çok da kalbimi ve içimden geçenleri.
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini sadece kaybettiklerinize bakarak anlayabiliyorsunuz…
Ne kazanırsanız kazanın büyüdüğünüzde çocukluğunuzu kaybediyorsunuz. Ve dünyanın en kötü çocukluğu bile özleniyor.
Bazı acılar anlatılmıyor. Yaşadığınız zaman hissedebiliyorsunuz hepsi bu.
Yaradılışının doğasında ki doyumsuzluğu en çok neye karşı hissederse farkında olmadan ona ait oluyor.
Bana ait olan her şeyi seviyorum ve sahibi olmadığım hiçbir şeyin düşmanı değilim.
-Hayat öyle bir şey ki bir eksiğin de bir fazlanın da ne getirip ne götüreceğini yaşamadan bilemeyiz.
Bazen acıyı hissetmezsiniz, işte bu dünyanın en kötü şeylerinden biri çünkü bir acıyı hissetmiyorsanız çok daha büyük bir acının içinde kalmışsınızdır.
Bu hikâyedeki tek sorun babamdı çünkü o rolünü oynamaktan vazgeçmişti.
O kadar çok istedim ki o an bana sarılmasını…Sarılmadı.
Bazı acılar anlatılmıyor.
Yaşadığınız zaman hissedebiliyorsunuz hepsi bu.
…Bir yerlerde bir şeyler kötü gidiyorsa başka bir yerlerde karşınıza mutlaka ıyi insanlar çıkar.
Karşınızda bir çocuk varsa durum ne olursa olsun haklı olan odur.
Nasıl kazandın derseniz eğer acıya alıştığınızda kazanıyorsunuz derim.
Daha büyük acılarınız varsa küçük acılar asla canınızı yakmıyor ve sizi yıkamıyor.
Dünyadaki herkesin kendine yetecek kadar derdi hep vardı ama merhamet kalp dinlediğinde ortaya çıkardı.
– O zaman gülümse
Her insanın dışından içine taşıdığı ve bir ömür kalbinde sakladığı başka bir hikayesi vardır.
Yağmur yağdığında yanınızda sadece sokak hayvanları yürür.
İlla normal olmayan bir adam beni bulacaktı. İlla hayata çok başka bakan insanlarla karşılaşacaktım. Başka türlü yaşayamazdım ben. Kabul etmiştim artık benim hayatım buydu.