İçeriğe geç

Batı-Doğu Divanı Kitap Alıntıları – Johann Wolfgang Von Goethe

Johann Wolfgang Von Goethe kitaplarından Batı-Doğu Divanı kitap alıntıları sizlerle…

Batı-Doğu Divanı Kitap Alıntıları

Niçin her saat içim sıkılıyor?
Hayat kısa, gün uzun.
Gönlüm hep uzaklaşmak istiyor,
Bilmem, acaba gökyüzüne doğru mu;
Uzaklara, hep uzaklara kaçıp gitmek
Evet, kendinden kaçmak istiyor gönlüm.
Yalnız başıma oturuyorsam,
Daha iyi nerede olabilirim?
Keskin bakışlarını daha da keskinleştir!
Burada! – Oku bu kalbi,
Gör hayat yaralarının hilesini,
Gör aşk yaralarının hevesini.
Biliyorsun, beden bir hapishanedir
Ruhu kandırarak içine sokmuşlar.
Niçin sık sık böyle sevimsizsin?
Gençlik, şarapsız sarhoşluktur.
Bana cimri adam diyorsunuz;
Verin bana israf edebileceğim şeyi.
Gökyüzü serpilmiş yıldızların mantosu değil mi?
Her hayat sürdürülebilir
Eğer insan kendini unutmazsa;
Her şey kaybedilebilir
Eğer insan olduğu gibi kalırsa.
İnsanoğlunun en büyük mutluluğu
Şahsiyettir yalnızca
Her hayat sürdürülebilirmiş,
Eğer insan olduğu gibi kalırsa.
Hayat kısa, gün uzundur.
Ve kalp daima ilerlemeyi özler,
Göğe doğru mu, tam olarak bilmiyorum;
Ama hep ilerlemek istiyor,
Ve kendinden kaçmak istiyor.
C e l a l e d d i n R u m i konuşuyor
Dünyada oyalanırsan, rüya gibi geçer
Seyahat et, mekanı bir kader belirler.
Ey dünya, ne kadar yüzsüz ve kötüsün sen!
Besliyor, eğitiyor, aynı zamanda da öldürüyorsun.
Cömert adamı aldatırlar,
Cimri adamı kovarlar,
Anlayışlı olan yanıltılır,
Akıllısı ayrıntıda boğulur,
Sert adamdan yüz çevrilir,
Budala yakalanır,
Bu yalana aldanma,
Aldat! Aldatanı.
Hayat kötü bir şakadır.
Birinin şuyu eksiktir, öbürünün buyu.
Biri az istemez, öbürü fazla istemez,
Beceri ve şans da işin içine girer.
Ve şanssızlık da katılmışsa,
Her insan, istemese de katlanır.
Hayat kötü bir şakadır.
Kendini verdiğin kimseyi
Kendini sevdiğin gibi seveceksin.
Bazen bir kelime gerekir
Ama çoğu zaman susmak daha iyidir.
Evet, o gözlerdi bana bakan,
Evet, o dudaklardı beni öpen.
Kalça dar, beden pek kıvrak,
Tıpkı Cennet’teki şehvet gibi!
Burada mıydı? Nereye gitti?
Evet, oydu, o verdi bana,
Kaçmak isterken verdi bana kendini
Böylece bütün hayatımı esir etti.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Aşk; cilvelenmek, işve yapmak değildir, Bilâkis aşk, hürmettir, sadâkattir.
Yalnızken etrafına bakan kimse Öğrenir, sevginin nasıl yaradığını.
Susan kimsenin derdi azdır ; Insan,dilinin altında gizlenmiş kalır.
Bütün tabiat, içerisinde derin bir harmoni gizleyen bir melodiden ibarettir.
Hakarete uğrayıp yağmalanmak istemezsen, Altınını, gittiğin yeri ve inancını saklamalısın!
Gençlik yıllarında kaleme aldığı Aşkın Mizacı adlı eserindeki kahramanının adının Amine olması bir tesadüf değildir

Sadece uslüp ve muhteva bakımından bu masallardan istifade etmemiş; aynı zamanda kurgu, çerçeve ve biçim olarakta Binbir Gece Masallarından faydalanmıştır.

İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Hamamlarda ve meyhanelerde,
Azîz Hafız,seni anacağım,
Küçük sevgili peçesini serinletir,
Sallarken amber kokulu saçlarını.
Evet,şairin aşk fısıltıları
Hurileri bile özendirsin.
Yalnızken etrafına bakan kimse
Öğrenir, sevginin nasıl yaradığını.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
En büyük mutluluk, kişiliktir.
Aşk bana düşmanca davranıyor!
İtiraf edeyim ki ben de zoraki yazıyorum.
Bir bak mumlara,
Biterken ışık vermiyorlar mı.

Aşk acısı bir yer arıyordu,
Çok ıssız ve kimsesiz bir yer olsundu;
İşte benim ıssız kalbimi buldu,
Ve yuvalandık o boşluğa.

Aşk bana düşmanca davranıyor!
İtiraf edeyim ki ben de zoraki yazıyorum.
Bir bak mumlara,
Biterken ışık vermiyorlar mı?
Ah! Duyuların böyle çok olması
Mutlulukla karışıklık getirir.
Seni görürken, sağır,
İşitirkense kör olmak isterim.
Uzakta da sana böyle yakın!
Ve ansızın gelir ızdırap.
Sonra seni yine duyarım.
Ansızın karşımdasındır.
Durma tercih et
Şimdiyi hatıralara.
Sana tekrar kavuşup
Buseler ve şiirlerle daha yeni coştururken
Sen sessiz sedasız içine döndün;
Nedir seni daraltan, karartan ve rahatsız eden?
Kendini ve başkalarını tanıyan kimse,
Şunu da kabul edecektir:
Doğu ve Batı
Artık ayrılmaz birbirinden.

Düşünerek iki dünyanın arasında
Salınmayı doğru bulurum;
Yani Doğu ve Batı arasında
Hareket etmek en iyisi olsun!

Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Çünkü ben bir insandım.
Ve bu demektir ki savaşçıydım.
Bir zaman dinlediğim şey,
Kalbimden hiç uzaklaşmayacaktır.
Şair, boş yere suskun değildir,
Şiir yazmak zaten bir ihanet!
Çünkü sözler unutulur,
Buse ise içimizde kalır.
Her yerde önemli olan,
Kendimde olmamdır.
Biliyorsun, beden bir hapishanedir;
Ruhu kandırarak içine sokmuşlar;
Orada serbestçe hareket yoktur.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Gençlik, şarapsız sarhoşluktur;
Gökyüzü serpilmiş yıldızların mantosu değil mi?
Aşk da çok nurlandırılmış evren değil mi?
Züleyha’dan Züleyha’yadır
Benim gelmem ve gitmem.
Ah! Duyuların böyle çok olması
Mutluluğa karışıklık getirir.
Seni görürken, sağır,
Seni işitirkense kör olmak isterim.
O parçalanmış dünyanız
Her zaman bütünleşmek ister!
Seni asla kaybetmek istemiyorum!
Aşka, aşk verir kuvvet.
Çünkü o, benim hoşuma gitmek için yazıyor,
Sizse şiir yazıyor ve yalnızca kendinizi seviyorsunuz.
İnsanoğlunun en büyük mutluluğu
Şahsiyettir yalnızca.
Her hayat sürdürülebilirmiş,
Eğer insan olduğu gibi kalırsa.
Yusuf’un cazibesini ödünç almak istiyorum
Senin güzelliğine karşılık vermek için.
Bizi zengin eden, aşk değil mi?
Mekke’ye doğru sürsen de
İsa’nın eşeği bu sayede daha iyi
Terbiye edilmez,
Hep eşek olarak kalır.
Eğer İslamiyet Allah’a teslim olmak demekse
Biz hepimiz Müslüman olarak yaşıyor ve ölüyoruz.
Ne için şükrediyorum Allah’a?
Acı çekmekle bilmeyi ayırdığı için.

Hekimin bildiği hastalığı bilseydi
Ümitsiz kalırdı her hasta.

Bilge kişiler bilgisizlerle tartışırken
Bilgisizliğe düşerler.
İyiliği sırf iyilik sevgisinden yap,
Yaptığın iyilik sende boşa gitmez.
Tam anlatılmamış şey,
Yanlış olarak da kabul edilmez.
Her yerde herkes üstün olmak ister,
Dünyada olduğu gibi.
Zaman benim mülkümdür, tarlam da zaman.
Dünyaya ne katıyorsun? O zaten yapılmış,
Kâinatın efendisi düşünmüş her şeyi.
Kader seni imtihan eder, niçin mi?
O, senin itidalli olmanı ister! Usulca izle onu!
Her saat beni böyle sıkan nedir? –
Hayat kısa, gün uzundur.
Ve kalp daima ilerlemeyi özler,
Göğe doğru mu, tam olarak bilmiyorum;
Ama hep ilerlemek istiyor,
Ve kendinden kaçmak istiyor.
Ey kutsal Kurʼan! Ey sonsuz huzur!
Aynı zamanda da zihin karışıklığı
Ruhen çökertir her insanı.
Çünkü doğru olanı bulmak için,
İnsanın temelden yaşaması gerekir
Hiç kimseden nefret etmiyorum; nefret edeceksem,
Buna da hazırım,
Bütün kitlelerden nefret etmeye hemen.
Ben kendimi özgür ilan ettim
Delilerden de bilgelerden de.
Bir kimse kendini neşeli ve iyi hissediyorsa
Ona hemen komşusu acı çektirir;
Çalışkan insan yaşadığı ve ürettiği sürece
Onu taşlamak isterler.
İnsan, başkaları yaşıyor diye yaşar mı?
Z ü l e y h a konuşuyor
Ayna, güzel olduğumu söylüyor bana!
Söyleyin ona: Yaşlanmak benim de kaderim.
Hayat kötü bir şakadır.
Birinin şuyu eksiktir, öbürünün buyu.
Nereden mi geldim? Bu, hâlâ bir soru,
Buraya kadarki yolum bile pek bilinçli değil.
Kendini verdiğin kimseyi
Kendini sevdiğin gibi seveceksin.
En güzel kız, en iyi gelin değildir;

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir