Fyodor Dostoyevski kitaplarından Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca kitap alıntıları sizlerle…
Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca Kitap Alıntıları
Deyin ki delinin biriyim ben. Keçileri kaçırdım.
Kıskançlık bir kusurdur..
Geçen her dakika değerli
Dış görünüşünde bile kendine has, ne kadar dalgın olursanız olun bakışlarınızı ansızın elinizde olmaksızın üzerine çeken ve derhal, arkası kesilmeyen kahkalar kopartan bir şeyler vardı.
Artık gücüm kalmadı.”
Derler ki, müzik güzelse, verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur. Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur.
Sizin öfkeniz yüzünden beyninizin içi altüst olmuş.
Yüreğim ağrıyor
Bir yan falancı, öbür yan filancıydı.
Mücevher takmamıştı ama gözleri vardı.
Ama aşırı tutku, hele hele kıskançlık duygusu, bu tutkuların en güçlüsü, en azılısı değil midir?
Büyünün gerçek olduğuna hiç bir zaman inanmazdım ta ki onun gülüşünü görene kadar.
Müziğin iyi yanını, etkilerinin her türden duygumuzla anlaşabilmesinde, uzlaşmasında bulurlar. Şen şakrak adam, seslerde neşe, üzgün adamsa keder bulur. Evet sevinen adamın içinde sevincin, üzülenlerin içindeyse hüznün olduğu gibi
Çünkü efendim, bir adam kötülük yapmışsa, yıkımı bir kuşun gelecek olan fırtınayı önceden sezdiği gibi duyumsar.
Küsmeyi bile beceremediğindir sevdiğin.
Bana toplumun gözüyle bakmayın. Yani demek istediğim şu ki bana ne olur insancıl bakın.
Ama siz de kabul edin ki, kıskançlık bağışlanmaz bir kusur, hatta bir beladır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dış görünüşün bazen ne kadar yanıltıcı olabileceğini ve çiçeklerin altında bazen bir yılanın gizlendiğini acı tecrübelerle öğrendim
Müziğin iyi yanı, etkisinin insanın bulunduğu her ruhsal duruma hitap edebilmesidir. Neşeli bir kişi duyduğu melodilerde neşe, kederli bir kişi ise keder bulur.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kıskançlık affı olmayan bir tutku, dahası felaketin ta kendisidir.
Kıskançlık insanı gülünç duruma düşürür, kıskançlık bir kusurdur!..
Ama böyle ani bir darbeyle yıldırım çarpmışa dönen bir zihinde dolaşmaya başlayan düşünceleri asla bilemezsiniz!
Çünkü tutku istisnai bir duygudur, kıskançlık ise dünyadaki en istisnai tutkudur.
Yaşlılık böylesine alçalırken,Gençlik neler yapmaz?……
Bana göre dünyada hırsızdan daha iğrenç yaratık bulunmaz. Başkası
neyse ne, ama bu senin emeğini, ona döktüğün teri, zamanı çalıyor.
neyse ne, ama bu senin emeğini, ona döktüğün teri, zamanı çalıyor.
Ruhum bunalımda.
Prédestiné diye mırıldandı. Elindeki mektubu sıkıp, soğuk terler dökerek; Mermi suçluyu bulur!
Bir adam kötülük yapmışsa, tıpkı bir kuşun gelecek olan fırtınayı önceden sezdiği gibi, o da yıkımı duyumsar…
Kıskançlık bağışlanmaz bir kusur, hatta bir beladır…
Derler ki; müziğin iyi yanı, etkisinin insanın bulunduğu her ruhsal duruma hitap edebilmesidir…
Küsmeyi bile beceremediğindir sevdiğin.
Baylar kabul ediniz; kıskançlık affı olmayan bir tutku, dahası felaketin ta kendisidir!
Bence insanların en akıllısı, kendine ayda en az bir kere deli diyendir.
Her şeye hayret etmek, elbette, aptallıktır; hiçbir şeye hayret etmemek ise çok daha güzeldir ve bunun iyi olduğu kabul edilir. Fakat gerçekte bunun böyle olduğunu sanmam. Bana kalırsa, hiçbir şeye hayret etmemek, her şeye hayret etmekten çok daha büyük bir aptallıktır. Bununla birlikte, hiçbir şeye hayret etmeyen, neredeyse hiçbir şeye saygı da göstermez. Aptal insan da saygı gösteremez.
Bana herkesin baktığı gibi bakmayın. Yani demek istiyorum ki, bana insanca bakın
Tutku bir istisnadır; fakat dünyadaki en istisnai tutku kıskançlıktır.
Tutku istisnai bir duygudur, kıskançlık ise dünyadaki en istisnai tutkudur.
Derler ki, müzik güzelse , verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur.
Ama tutku, hele kıskançlık, tutkuların en güçlüsü değil midir?
Siz de kabul edin ki, kıskançlık affedilmez bir tutku, hatta belaların büyüğüdür.
Ancak tutku kural dinlemez, kıskançlıksa var olan en müstesna tutkudur.
Kıskançlık bir kusurdur..
Hâlâ yaşıyor musun?
Kıskançlık bir kusurdur. denilmiş. Katılmıyorum.
Hiçbir duygu kullanılmamak bir köşeye atılmak, kötü denilmek için yaratılmamıştır.
Huylar ve duygular en iyi şekilde yönetilebilindiği taktirde kusur olmazlar.
Ve onları yönetebilende olgunlaşmış insandır.
Hiçbir duygu kullanılmamak bir köşeye atılmak, kötü denilmek için yaratılmamıştır.
Huylar ve duygular en iyi şekilde yönetilebilindiği taktirde kusur olmazlar.
Ve onları yönetebilende olgunlaşmış insandır.
Dedik ya işte, hayırsızın biri!
belki de daha çok yaşamak, doğrusu pek tatsız bir yaşam!
– Hah-hah-hah-haaa! Ah, nasıl da mutluyum!
Kıskançlık bir kusurdur..
Ah benim kıskançlığım!..
Şansını bir kez kaybeden, başını dertten kurtaramaz.
Dış görünüşün bazen ne kadar yanıltıcı olabileceğini ve çiçeklerin altında bazen bir yılanın gizlendiğini, acı tecrübelerle öğrendim.
Ben bütünüyle aklımı kaçırmış haldeyim.
Ona duyduğum aşk, beni yavaş yavaş öldüren zehir gibiydi fakat bundan fazlasıyla memnundum.
Rahat yatın! Kımıldamayın!
Gücüm kırıldı; işte bu kadar.
Sen ne düşünüyorsun ruhum?
Kıskançlık bir kusurdur.
Beni bağışlayın, aklım başımda değil.
Görüyorsunuz ki ruhsal bir bunalım içindeyim.
“Üzerinizde ahlaksızlığın damgasını taşıyorsunuz delikanlı.“
“Beni deli mi edeceksiniz?“
“Siz zaten delisiniz.
“Siz zaten delisiniz.
Hırs çok değişiktir ve kıskançlık tüm hırsların en kötüsüdür.
Kaynayan bir semaver gibi öfkeden köpürüyordu.
“Size sırrımı açtığıma pişman oldum vallahi..“
Lakin sizi temin ederim, daha büyük bir nezaketi ve saygıyı hak ediyorum!
Dünyada az mı aptal var!
Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur;
Derler ki, müzik güzelse, verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur.
Memlekette aptal az değil!
Öfke gözünüzü karartmış…
Bana toplumun gözüyle bakmayın.
(Yersiz) Kıskançlığın affedilmez bir kusur ve dahası büyük bir talihsizlik olduğunu sizler de kabul etmelisiniz.
Sen benim narin gençliğimin yoldaşısın, mutluluğun çiçeklerini birlikte kopardık