İçeriğe geç

Başka Bir Mutluluk Fikri Kitap Alıntıları – Marc Levy

Marc Levy kitaplarından Başka Bir Mutluluk Fikri kitap alıntıları sizlerle…

Başka Bir Mutluluk Fikri Kitap Alıntıları

Həyatda təsadüflər yoxdur, yalnız görüşlər var .
Bizim qarşılaşmamız iki tənhalığın görüşü idi.
O, yanımda olan zaman özümü gözəgörünməz kimi hiss etmirdim; varlığımı, yaşadığımı hiss elətdirirdi o mənə. Onun yanında mən yaşayırdım.
— O, çox fərqlənirdi.
— Kimlərdən?
— Hər kəsdən. O, hamı kimi deyildi. Amma insan sevəndə hər zaman belə düşünür.
Xatirələr çox qəribə şeydir. Bəziləri elə bil ki, onlarla qidalanır, sanki həyat onlardan asılıdır, sanki ölümü onlardan uzaqlaşdıran məhz xatirələrin varlığıdır. Bəziləri isə ömürlərinin qalan hissəsini rahat yaşaya bilmələrinin tək yolunu onlardan qurtulmaqda görürlər.
Onun çox qəribə baxışları var, bu baxışlar çox kədərli uşaqlıq dövrü keçirmiş bir insanın baxışlarıdır.
Nixon hükümeti kitlesel katliamlar gerçekleştiriyordu, askerî sanayi nin kodamanları semirsin diye milyonlarca kadın ve çocuk ölüyordu. Bir bomba karşılığında kaç hastane odası, bir tank ya da bir helikopter karşılığında kaç okul, bir askerî araştırma programı karşılığında kaç sosyal konut inşa ediliyor? İşlenen suçlar o kadar vahimdi ki, dünyayı değiştirmek istememek mümkün değildi. Bize bütün o isimleri taktılar, kızıl, terörist, naif, ütopist. Dünyayı değiştiremedik ama bugün, yeryüzünün en güçlü ülkesinin başkanı bir siyahi, onun yemin ettiği gün annenin çok gözyaşı döktüğünden eminim zira biz senin yaşındayken bu hayal bile edilemeyecek bir şeydi.
Artık hiçbir şey sizin zamanında olduğu gibi değil,diye fısıldadı Milly. Öyle mi? Yani dünyada savaş yok, yozlaşma bitti, hapishanelerde hiç masum insan yok, hücrelerde beyazlardan çok renkli insanlar yok, ne bir siyasetçi ne de bir hükümet iktidarını kötüye kullanıyor, eşitsizlikler geçmişte kaldı, basın gerçekten bağımsız, özgürlükler sürekli arttı ve muhalefet liderleri hep birlikte huzur için de yaşıyor? Eğer öyleyse, bu koşullarda hayatını kamu sal alanda sergilemekten neden kaçınasın ki?
Özgürlük bir oyun değil, bir gerekliliktir, ne anlama geldiğini anlamak için ondan yoksun kalmış olmak gerekir.
Fakat Jackson zenci olduğu için günleri ve geceleri eziyetle, aşağılanmayla ve fiziksel şiddetle geçiyordu. Boyun eğmeyi reddediyordu. Her is yan ettiğinde onu dışkıyla kaplı, hiç havalandırması ol mayan, yıkanmasının yasak olduğu, uyuduğu ve yemek yediği yerde ihtiyaçlarını da gidermek zorunda olduğu bir mezbele olan tecrit odasına atıyorlardı.
bizi zindana atan bu adamlar, pazar günleri ailece ayine gidip Tanrı’dan merhamet dileniyorlardı. Vasat insanlar, Tanrı yanlarında olduğu için yaptıkları her şeyin normal olduğu hissine kapıldıkları dinsel bir çoşkuya sığınırlar. Gaddarlıklarının sınırı yoktu ama ben, her darbe yağmurunda Vietnamlı çocukla rin üzerine yağan napalm bombalarını düşünürdüm ve en talihsiz olan sen değilsin derdim kendi kendime.
Hapishanedeki seslerin yankılanmasını duyduğunda ürperirdi, sürgülerin şaklaması duşlardaki muslukların gıcırtısı, şiddetin bastırılmış ugultusu, kaybedecek bir şeyi olmayanların umutsuzluğunun nihai surları.
Eline bir kalem geçtiği anda ne duvarlar de parmaklıklar seyahat etmesini engelleyebiliyordu.
Gençken yaptığımız her şey, savaşarak, kaçarak ve gizlenerek geçen bu yıllar, başka bir mutluluk fikri uğru naydı ve ben, asıl olanı kaçırmak için elimden geleni yaptım.
Polis ilk defa bir kampüste öğrenci lere gaz sıkıyordu. Bu pisliğin nelere yol açtığını bilemez sin. Nefessiz kalıyorsun, kusmaktan için dışına çıkıyor, gözlerinin yanıp kavrulduğunu sanıyorsun. Göğsün sıkı şiyor, vücudun kasılıyor.
Şiddet bir zehirdir, bir kez damarlarına girdi mi uyuşturucu gibidir, kalbine dokunmadığını düşünür sün ama o beynini kemirir.
Beni içeri tıktıklarında yirmi iki yaşındaydım, şimdi otuz yıl fazlam var. Bu otuz yıl boyunca günlük hayatımı emirler düzenledi. Uyanma, duş, öğünler, çamaşırhane de çalışma, avluda voltalar. Benden çalınan on bin dokuz yüz elli üç gün. Ne kadar özgür kalacağımı bilmiyorum
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Onlarla sadece iki kelime edip gitmek niye?
Bir şey demedim çünkü beni tanımadı.
Oysa eğleniyor gibi gözüküyordunuz.
O şakalar yapıyordu, ben de karşılığında eğleniyormuş gibi yapıyordum, nezaket gereği.
Neyin karşılığında?
Bunun bana verdiği acı karşılığında.”
Hanna, şu hayatıma bak, günlerimi bir köstebek gibi yeraltında gizlenerek geçiriyorum.”
Ama akşam çıkıyorsun, açık havada dolaşıyorsun, ne yiyeceğine sen karar veriyorsun, kendi yatağında uyuyorsun, benim bunların hiçbirine hakkım yoktu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Daha önce, hiç, sana bir şeylere mal olan, önemli bir işi yerine getirdiğin oldu mu, kendinden vermeni, en çok ihtiyacın olan şeyi paylaşmanı gerektirecek bir eylemde bulunduğun? Bu yolculuk, benim hayatımın bir sonuca varması demek, yıllarca her gece bunun hayalini kurdum ben. Sana bunu birlikte yapmayı öneriyorum, bu yolculuk olmadan asla tanıyamayacağın insanları, belki de kaderini değiştirecek insanları tanıma fırsatı sunuyorum sana. Kadere hiç inanmaz mısınız?
Benim yurdum orman, takvimim mevsimler, saatim de güneş.
Sürdüğüm hayat bana gayet uygun, diye cevap verdi Tom, orada özgürüm. Kurtların ortasında mı? Herkesin kendi bölgesi var, birbirimize saygı gösteriyoruz. Ender rastlanır türden bir zekâya sahip hayvan lar onlar, kimi zaman insanlardan bile zekiler. Onlar katil değil, sadece beslenmek için öldürüyorlar.
Kıskançlığın yüzünden ondan nefret etmek yerine, onu sevmeye çalış. Kimse kimseye ait değildir. Onu mutlu et, böylece onu elinde tutarsın. Şimdi, beni şehirde berhangi bir yere birak ve onun yanina koş.
Herkesin sıradan tanımı farklıdır.
Az sonra beni bir yolun kenarında bırakacak ve bir daha da görmeyeceksin, seni hiç yargılamadan dinleye bilecek birine içini dökmek istersen şimdi tam zamanı. Helen tereddüt etti ve uzun bir iç çekti.
Bunu neden yapıyorsun?
Çünkü giyemeyeceğim kadar çok kıyafetim var. Ay rica yenilerini almak için de iyi bir nedenim olacak. Sana sorduğum soru bu değildi. Neden buraya gelip tanımadığın biri için risk alıyorsun? Sizi tanımıyor değilim ki. Max bana sizden o kadar çok bahsetti ki siz de hayatımın bir parçası oldunuz, tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir parçası.
Artık anlamını bilmediği birçok kelimeyle karşılaşıyordu.
Gençliğinde kelime dağarcığının zenginliğiyle gurur du yardı, artık anlamını bilmediği birçok kelimeyle karşılaşıyordu.
Parçası olmaya hazırlandığı dünya hakkında hiçbir şey ya da neredeyse hiçbir şey bilmediğinin farkındaydı.
Tom şoföre işaret etmek için kolunu kaldırdı ve otobüsün kapıları açılırken, tüm bu yıllar boyunca hiç bir şeyden korkmaz gibi görünmekle birlikte, bir kadın karşısında savunmasız kalan bir erkeğin saklı olduğunu sonunda kabul edip kendisiyle alay ederek gülümsedi.
Anılar ne kadar da tuhaf, diye düşündü yüzüne buz gibi suyu çarparken. Kimileri, hayatları onları ölümden uzak tutan bir ipe bağlıymışçasına anılardan beslenir; kimileriyse kalan zamanı aydınlatmak için anılarını silerdi.
Tesadüf yoktur, sadece buluşmalar vardır.

Paul Éluard

Hep insanlardan nefret ettiğini diyordu ve doğru söylemiyordu..
bu məhdudlanmış sakit həyatınla kifayətlənmə. Bir ideal uğrunda mübarizə apar. Sən hətta Don Kixotluq belə eləsən, inan sənin səylərin hədər yerə getməyəcək
Adaletsizlik ve kötülük, iyi insanlar el çektikçe yayılır.
O yüzden, sana yalvarırım onun hatrına, küçük sakin bir hayatta yetinme. Bir ideal uğruna savaş, Don Quijote gibi savaşsan da buna her zaman değer. Acı içinde biri ile karşılaşırsan, yoluna devam etme, sokakta aç birine rastlarsan bu kabul edilemez duruma son vermek sana düşer, derisi seninkinden farklı bir renkte olduğu için kötü muamele gören bir insanla karşılaşırsan sende bukalemun gibi renk değiştir, sana kendi tanrılarından başka Tanrı olmadığını söyleyenlere ise, dünyayı bu kadar renkli yaratanın ve bu kadar çeşitlilikle bezeyenin O olduğunu hatırlat. Hem kendi onurunun hem başkalarının onurunun bekçisi ol.
Yani dünyada savaş yok, yozlaşma bitti, hapishanelerde hiç masum insan yok, hücrelerde beyazlardan çok renkli insanlar yok, ne bir siyasetçi yine de bir hükümet iktidarını kötüye kullanıyor, eşitsizlikler geçmişte kaldı, basın gerçekten bağımsız özgürlükler sürekli arttı ve muhalefet liderleri hep birlikte huzur içinde yaşıyor?
Sosyal ağlar yalnızlığa birebir.
( )
Yanlış anlamadıysam, uzaktaki insanlarla yakınlaşırken yakındakilerden uzaklaşılıyor.
Sevdiğin insanlar, onları içinde hissettiğin sürece asla ölmezler.
Sevinçlerden ve hayal kırıklıklarından, zafer anlarından ve başarısızlıklardan ibaret bir yaşam.
Şiddet bir zehirdir, bir kez damarlarına girdi mi uyuşturucu gibidir, kalbine dokunmadığını düşünürsün ama o beynini kemirir.
Sadece iyi olduğu için biriyle hayatını paylaşmazsın, senin içini titrettiği, seni güldürdüğü için paylaşırsın, seni engellemeden yanında olduğu için, o yan odadayken bile onu özlediğin için, sohbetleri kadar sessizlikleri de sana bir şeyler anlattığı için, senin iyi yanların kadar hatalarını da sevdiği için, akşam uykuya dalarken ölümden korktuğunda seni yatıştıran tek şey onun bakışını, ellerinin sıcaklığını düşünmek olduğu için. İşte bu nedenlerden biriyle bir hayat kurarsın ve bu biri, üstelik iyi biriyse ne güzel, bu bir artıdır, ama sadece bir artı!
Həyatda təsadüflər yoxdur, yalnız görüşlər var.

Pol Eluard

İnsanlar demək olar ki hər zaman eqolarının təriflənməsinə ehtiyac duyurlar və bunu başqalarının etmədiyini gördükdə bu vəzifəni öz üzərilərinə götürürlər
-İnsanın özü özünü aldatması çox pis şeydir.
-Amma başqalarını aldatması yaxşıdır, hə?! Bu yalanı ürəyiniz istədiyi yerə qədər sürdürmək necə, o da yaxşıdır?!
*
-İnsanın kendi kendini kandırması çok kötü bir şey.
-Ama bir başkasını kandırması iyi, öyle mi?! Bu yalanı gönlünüz istediyi yere kadar sürdürmek nasıl, o da mı iyi?!
Mən belə başa düşdüm ki, sosial şəbəkələr uzaqda olan insanları yaxınlaşdırır, yaxındakı insanları isə bir-birindən uzaqlaşdırır.
*
Ben şöyle anladım, sosyal medyalar uzakta olan insanları yaklaştırır, yakındakileri ise bir-birinden uzaklaştırır.
-Həyat düşündüyün qədər də asan deyil, Milli
*
-Hayat düşündüyün kadar da basit değil, Milly
Kim həyatında bir dəfə də olsa, getməyi arzulamayıb?
*
Kim hayatı boyunca bir defa da olsun gitmek istememiş?
Sənin üzrünü də qəbul edəcəyəm, əgər nə vaxtsa məndən diləsən təbii ki
*
Özrünü de kabul edeceğim, bir gün benden dilersen tabi ki
.
-Evinə aldığın dostun sənin qonaqpərvərliyindən istifadə edərək oğurluq edir və bu sənə gülməli gəlir?
-Gümüş çərçivədəki fotoşəkil o qədər də böyük şey deyil, həyat ona o fotodan daha böyük şeylər borcludur
-Ürəyə hökm etmək olmaz.
O bunu deyib dəstəyi asdı..

*

-Kalbe hükm edilmiyor.
Şunu söyleyip telefonu kapattı..

Gençken yaptığımız her şey, savaşarak, kaçarak ve gizlenerek geçen bu yıllar, başka bir mutluluk fikri uğrunaydı ve ben, asıl olanı kaçırmak için elimden geleni yaptım.
Azadlıq oyun deyil, zərurətdir. Yalnız ondan məhrum olduğun zaman onun nə demək olduğunu anlayırsan
Biz sevdiyimiz insanlara nə qədər boş, mənasız sözlər deyirik. Amma ürəyimizdə onlara demədiyimiz o qədər söz qalır ki
Sevdiyimiz insanlar heç zaman ölmürlər, onların xatirəsini biz hər zaman qəlbimizdə özümüzlə daşıyırıq
Bilirsən, bəzən bir qığılcım həyatın məşəlini yandırmağa bəs edir
O, müharibədən bir çox yaralarla qayıtmışdı, amma heç bir qəlpə onun xəyalpərəst ruhunu dəlib keçə bilməmişdi
Qonşu otağa keçdikdə artıq onun üçün darıxmağa başladığına,onun səssizliyini belə maraqlı bir söhbət kimi dinlədiyinə görə,sənin çatışmayan cəhətlərini belə çox sevdiyinə görə onunla həyatını paylaşırsan
Sevdiyimiz insanlar heç vaxt ölmürlər,onların xatirəsini biz hər zaman qəlbimizdə daşıyırıq
Nə qədər ki gec deyil azadlığının dadını çıxar,ondan istifadə et,ruhunu azad burax!
Xatirələr çox qəribədir. Bəzi insanlar elə bil ki,onlarla qidalanır,sanki həyat onlardan asılıdır,sanki ölümü onlardan uzaqlaşdıran məhz xatirələrin varlığıdır. Bəzi insanlar isə ömürlərinin qalan hissəsini rahat yaşaya bilmələrinin tək yolunu onlardan qurtulmaqda görürlər
Mən hər şeyi unuda biləcəyimi düşünürdüm va bunu bacaracağıma da inanırdım. İllər keçdi. Gördüm ki, bu sandığım qədər də asan bir şey deyilmiş. Bacarmadım. Keçmişlə bütün əlaqələrini kəsməklə, sən yavaş-yavaş özünü da, keçmişdə kim olduğunu da unutmağa başlayırsan
Biz insanlığın və ədalətin hökm sürdüyü bir dünya üçün mübarizə aparırdıq..
Bilirsən,bəzən bir qığılcım həyatın məşələni yandırmağa bəs edir
Bir insanla alicənab olduğuna görə deyil,içini titrətdiyinə,üzünü güldürdüyünə,səni göyün 7ci qatında hiss elətdirdiyinə,ayaqlarını yerdən kəsdiyinə görə həyatını paylaşırsan. Qonşu otağa keçdikdə artıq onun üçün darıxmağa başladığına,onun səssizliyini belə maraqlı bir söhbət kimi dinlədiyinə görə,sənin çatışmayan cəhətlərini belə çox sevdiyinə görə onunla həyatını paylaşırsan
Azadlıqlar ölkəsində o niyə zülməti,qaranlıq dünyanı seçdi?
-Çünki elə məhz bu azadlıqlar,nəslinin ucaltdığı hündür divarlar arxasında zaman keçdikcə məhbusa çevrilirdilər.Bu divarlar arasında həddi-buluğa çatmayanların çox az haqlara malik olduğu divarlar idi
Mənim etibar edəcəyim, ürəyimi aça biləcəyim tək dostum mənim kölgəm idi. Bir tərəfdən bu yaxşı idi, yeganə dostum hər zaman mənimlə razılaşır, mənimlə mübahisə etmirdi
Odur ki, onun adından sənə yalvarıram, bu məhdudlaşmış sakit hayatınla kifayətlənmə. Bir ideal uğrunda mübarizə apar. Sən hətta Don Kixotluq belə eləsən, inan sənin səylərin hədər yerə getməyəcək. Əgar qarşına əziyyət çəkən biri çıxsa, ona yardım et, küçədə ac birinə rast gəlsən onu doyuzdurmadan buraxma, dərisi başqa rəngdə olan biri ilə kiminsə pis rəftar etdiyini gördükdə, sən o saniyə dərinin qara rəngli olduğunu düşün, o ki qaldı öz tanrılarından başqa Tanrı olmadığını iddia edənlərə onlara dərisi qara olanları da, bu gözəl, rəngarang, möcüzələrlə dolu dünyanı da bir olan Tanrı yaratdığını söylə. Başqalarının ləyaqətini də an azı özününkü qədər qoru. Yaxşı insanlar geriyə çəkildikdə ədalətsizlik və pislik baş alıb gedir
Sən bir insanla yan-yana yaşayırsan, onunla bir çarpayını bölüşürsən, ən məhrə. sirlərini paylaşırsan. Sonra siz ayrılırsınız, bir gün küçədə təsadüfən rastlaşırsınız və yad insanlar kimi bayağı söhbətlər etməyə başlayırsınız.
Bu ikiüzlülük deyil, bəs nədir? Ondansa yolunu dəyişmək daha doğru olmazmı?
Mən belə başa düşdüm ki, sosial şəbəkələr uzaqda olan insanları yaxınlaşdırır, yaxındakı insanları isə bir-birindən uzaqlaşdırır!
Sənin dediyin o axmaqlar hamısı həmfikirdirlər.
– İçi boş, kütbeyin insanlar hər zaman cəmiyyətdə çoxluq taşkil edir
Amma bəzən düşünmədən dəlicəsinə hərəkətlər etmək adamın xoşuna gəlir
Sizin heç qürurdan yalan danışdığınız vaxtlar olmayıb? Mən hər zaman qürurlu olmuşam, indi də eləyəm. Hər zaman da belə qalacağam
Həyatda təsadüflər yoxdur, yalnız görüşlər var)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir