İçeriğe geç

Balonla Beş Hafta (Gençlik Klasikleri) Kitap Alıntıları – Jules Verne

Jules Verne kitaplarından Balonla Beş Hafta (Gençlik Klasikleri) kitap alıntıları sizlerle…

Balonla Beş Hafta (Gençlik Klasikleri) Kitap Alıntıları

Jules Verne kitaplarından Balonla Beş Hafta (Gençlik Klasikleri) kitap alıntıları sizlerle

Balonla Beş Hafta (Gençlik Klasikleri) Kitap Alıntıları

Her şeye hemencik inanıvermek, akıllıca bir iş değildir
Tehlikelerden söz ediyorsun. Tehlike dediğin şey, her yerde var. Otururken, yemek yerken bile tehlike var.
Seni akıl hastanesine kapatmak gerek! Ben de akıllı sayılmam ya!.. Her ikimiz de yatmalıyız bir süre dostum, iyi olur
Engeller, aşılmak için yaratılmıştır.
Herkesin hayatı bir diğerinin hayatına bağlı.
İnsan öylesine bencil bir hayvan ki!
Hiçbir şey bağnazca hırslardan daha kör değildir.
Alınyazısında asılmak olanlar asla boğulmazlar.
Alınyazısında asılmak olanlar asla boğulmazlar.
Hayatta her şey tehlikelidir; masanın başına oturmak ya da başına şapkayı geçirmek de pek tehlikeli olabilir. Üstelik olacak şeyleri olmuş gibi düşünmeli ve şimdiyi gelecekte görmeliyiz çünkü gelecek, biraz daha uzak bir şimdi den başka bir şey değildir.
Rahatça ulaştığımız bazı şeylerin kıymetini bilemiyoruz
Tehlikeler aşağıda, yukarıda değil.
Şu dünyada bir bitki gibi yaşayıp gitmekte ısrar edersek hiçbir şey öğrenemeyiz, bir mutur gibi cahil kalırız.
Az önce gömdüğümüz ölü sana insanlara ait bütün varlığın fani olduğunu öğretmedi mi?
‘’Herkesin hayatı bir diğerinin hayatına bağlı.”
“Herkesin hayatı bir diğerinin hayatına bağlı.”
“Afrika’daki ilkel topluluklar sonunda medenileştiklerinde daha mı mutlu olacaklardı?.. Hem medeniyetin Avrupa’dan çok orada olmadığından emin miydik?”
“Engeller, aşılmak içindir; tehlikelere gelince, kim onlardan kaçmakla övünebilir ki?”
Rahatça ulaştığımız bazı şeylerin kıymetini bilemiyoruz
Buradan almamız gereken bir ders var;
—Makam mevki, hepsi geçici. İnsan bunlara kendini kaptırmamalı.
En iyisi, her şeyi olduğu gibi kabul etmek
Az önce gömdüğümüz ölü sana insanlara ait bütün varlığın fani olduğunu öğretmedi mi?
Ben yolumu izlemiyorum, yolum beni izliyor.
Şimdiyi gelecekte görmeliyiz; çünkü gelecek, biraz daha uzak bir şimdi den başka bir şey değildir.
Engeller , aşılmak için yaratılmıştır .
Çölü geçmek, okyanusu geçmekten çok daha tehlikelidir. Çöl, alabora olmak dahil denizin bütün tehlikelerine sahiptir; dayanılmaz yorgunluklar ve yoksunluklar da cabası
Kader bazen onları uzaklaştırıyor ama duygudaşlık daima bir araya getiriyordu.
Alınyazısında asılmak olanlar asla boğulmazlar!
Şimdiyi gelecekte görmeliyiz; çünkü gelecek, biraz daha uzak bir şimdi den başka bir şey değildir.
Zayıf bir doğamız var, dedi Fergusson, bu kadar az bir şey bizi yıkmaya yetiyor.
Kuşlar gibi kanat çırparak olmasa da uçmak çok güzel bir duyguymuş..
On dakika sonra nemli bölge geride kaldı.
Kuşkusuz bu konuşma, Londra Kraliyet Coğrafya Derneği’nin en güzel hitabet başarısı olarak kayıtlara geçti. 14 Ocak 1862 yılında Waterloo Meydanı 3 numarada yer alan dernekte kalabalık bir dinleyici kitlesi vardı. Hatibin karşısındaki bu insanlar , dünyanın dört bir yanını dolaşmış ve tehlikeli yolculuklar gerçekleştirmiş isimlerdi. Yorgunluklarina rağmen bu belagat karşısında yürekleri heyecanla doluyordu.
Bir tarafında zenginlik varken bir tarafında fakirlik kol geziyordu.
Acı ile sevinç birbirini takip etti.
Varlığımın son bulduğuna üzülmüyorum dedi misyoner varlığım tanrıya ait.
İyi geceler mümkün olursa tabi.
Ama bu dünyadaki her şey doğaldır. Her şey olabilir.
Ben yolu takip etmiyorum yolum beni takip ediyor.
Çünkü bir şekilde gerçekleştirilemeyen bir şey, başka bir şekilde gerçekleştirilmelidir! Son olarak, çünkü ortasından geçemiyorsak, yanından ya da üzerinden geçmek gerekir!
Hayatta her şey tehlikedir; masanın başına oturmak ya da başına şapkayı geçirmek de pek tehlikeli olabilir. Üstelik olacak şeyleri olmuş gibi düşünmeli ve şimdiyi gelecekte görmeliyiz; çünkü gelecek, biraz daha uzak bir “şimdi” den başka bir şey değildir.
Ancak Fergusson, konuşmak yerine harekete geçmeyi yeğleyen bir eylem adamı olarak akademik birliklerden her zaman uzak durmuştu; zamanın tartışmaktansa araştırma yaparak, nutuk çekmektense keşif yaparak daha iyi değerlendirildiğini düşünüyordu.
-Kocaman bir balonla oldukça yukarıya çıkabiliriz. Bay Brioschi ile Bay Gay-Lussac’ın yaptığı buydu; ama bu durumda ağızlarından, kulaklarından kan geldi. Solunabilir hava yoktu. Birkaç yıl önce iki gözü pek Fransız, Mösyö Barral ile Mösyö Bixio da yüksek bölgelerde tehlikeye atıldı, ama balonları yırtıldı
-Düştüler mi peki?
-Tabi ki! Ama bilginlere yakışır şekilde, hiçbir zarar görmeden düştüler.
İnsan öylesine bencil bir hayvan ki!
Endüstrinin her şeyi sömürüp bitirdiği bir çağda yaşamak çok can sıkıcı olurdu herhâlde! İnsanlar makine icat edeceğiz diye, sonunda onlar tarafından yok edilecekler! Hep dünyanın, üç milyar atmosfer basınçta ısıtılan dev bir kazanın patlamasıyla yok olacağını düşünmüşümdür!
Ben yolumu izlemiyorum, asıl yolum beni izliyor.
Üzüntülerle sevinçlerin böyle birbirini izlemesi ne garip! dedi Kennedy. Kıtlığın ardından gelen bolluk! Sefaleti izleyen bu lüks! Delirecektim neredeyse!
Çalışarak veya bir meşgaleyle düşüncelerinden sıyrılamayan insan, dünyada en acınacak insandır zaten
Az önce gömdüğümüz beden, insani heveslerin geçici olduğunu öğretmedi mi sana?
Asılmaya yazgılı adam suda boğulmaz!
Hiçbir şey bağnazca hırslardan daha kör edici değildir.
Gökyüzü bizi terk etti.
Yapabileceğimiz tek iş nehri aşmaktır. Ama ne bir köprü var, ne de bir kayık.
Sen de geliyorsun, joe. Belki bir Tanrı olacaksın.
“Engeller, aşılmak içindir; tehlikelere gelince, kim onlardan kaçmakla övünebilir ki?”
Asılmaya yazgılı adam suda boğulmaz
Engeller aşılmak için yaratılmıştır.
Kim kaderin bizim için ne planladığını bilebilir ki?
Dikkatli ol dostum. Altın hırsı senin de mi aklını başından alıyor. Daha şimdi gömdüğün bu adam, dünyadaki şeylerin geçiciliğini sana öğretmedi mi?
Karşılaştığı tüm aksaklıklara rağmen hep neşeliydi.
Çalışarak veya bir meşgaleyle düşüncelerinden sıyrılamayan insan, dünyanın en acınacak insanıdır.
En iyisi, her şeyi olduğu gibi kabul etmek …
Alnımıza ne yazılıysa o olur , sabredip göreceğiz .
Ne tuhaf ! Aynı enlemde ve aynı güneşin altında , bir bölge yemyeşil , bir bölge çöl .
Gözü doymaz bir hırsla ne cinayetler işlenir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir