İçeriğe geç

Babam ve Sevgilim Kitap Alıntıları – Fabio Volo

Fabio Volo kitaplarından Babam ve Sevgilim kitap alıntıları sizlerle…

Babam ve Sevgilim Kitap Alıntıları

Zamansızlık hepimizin sık sık başvurduğu bir kaçış.
Estetik zamanın çocuklarını mahveder ve insanın sahip olduğu tek iyi şeyi, “kişiliğini” yok eder.
Hepsi tek mutluluklarının çocukları olduğunu söylüyorlar. Hayatlarındaki tek güzel şey evlatları. Sanki ilişkileri, üreme için ödenen bir bedel gibi.
insanlar ancak kendilerinden memnun değillerse karşılarındaki insanlara acımasız davranırlar.
Okumak hiçbir zaman insana zeki olmak gibi bir ödül vermez. Özellikle de çok iyi hafızası olanlara. Elbette çok iyi hafızası olanlar da zekidir anlamına gelmez. Ayrıca okul ve üniversiteden bahsediyoruz ama kimi insana kısa süreli bir eğitim bile yeterli olabilir.
Kurallar sanatçının bozması gereken şeylerdir; hatırlanası hiçbir şey asla bir kuraldan çıkmamıştır. Ve hayatta büyük olmak demek onu aramaktan geçer
Herkes bencilliği eleştirir, ama onun sayesinde fark yaratanları ayakta alkışlamaya hazırdır.
Yetenek Tanrı’nın insana verdiği bir hediyedir ama başarı bir görevdir.
Kendisine aşıkmışız gibi davrandığımız kişiler bunula mutlu olmayı öğreniyorlar. Bunu nedeni belki de aşk gerçek olmasa bile onu gerçekten yaşama arzusunun, düşüncesinin ve isteğinin gerçek olması.
Aşk ölüm gibidir: bizi ne zaman vuracağı belli olmaz.
Kitaplarda rastladığımız karakterler, cümleler ve kelimeler bizi olduğumuz yerden olmak istediğimiz yere götüren köprüler gibidirler ve çoğu zaman da eski biz ile yeni bizi birbirlerine bağlarlar.
Bir kitabı severek okuduğun zaman, içine daldığın o sayfalar seni biraz değiştiriyorlar. Yeniden okuduğun zamansa onları değiştiren sen oluyorsun
Tanrı, daha büyük ve daha kesin bir mutluluk hazırlamadıkça, evlatlarının mutluluğuna asla karışmaz.
Ben kendimden bir parçayı öldürmeyi beceremediğim için bizim hikayemizi öldürmüştüm
Hayat güvence altında olan bir şey değildir. Bozulduğu zaman birinin gelip tamir edebileceği bir bulaşık makinesi değildir. Eğer bozulmuşsa bozulmuştur. İstersen, kendi kendine güven dolu bir dünya yaratarak, bu hayatın dışında kalabilirsin ama bu sadece senin hayalindir. Buna daldığın zaman gerçek hayat için elinden hiçbir şey gelmez
Kimi zaman birini, ona yapmış olduğumuz iyilikten ziyade, onun bize yaptıklarından dolayı sevdiğimiz de olur.
Fakirlik daha çok hayatla yüzleştiğin zaman ortaya çıkar
Mesele bir şeyleri nereden aldığınız değil, onları nereye götürdüğünüzdür.
Üretmek zorunda olan insanlar, aynı vampirler gibi, hayatın herhangi bir karesinin kanını emerler. Tek bir söz, bir cümle ya da herhangi bir sohbet duyduklarında, bir lamba gibi yanarlar. İşte tam anlamıyla aradıkları budur. asla birilerinden bir şeyler çaldıklarını düşünmezler.
Bir baba hayatını gerçekten yaşamamışsa, evlat kendi hayatını nasıl yaşayabilir?
Birine alıştığın, ona uyum sağladığın zaman onu sevdiğini zannediyorsun
Terk edilmek üzere olan kişi genelde daha sevgi dolu, daha nazik, daha kabullenir biri olmaya başlar; oysa böyle davranarak durumu daha da kötüleştirdiğini bilmez, çünkü fazla kabullenir olmak da insanı gözden düşürür. Geç kalındıkça kurban daha güçsüz biri olur
“Tüm yarınlarımı tek bir dünle değiştirdim.”
“Okumak,kendini ifade edebilmek için bir türlü bulamadığın doğru kelimeleri bulmak demektir.”
Unutma, yetenek Tanrı’nın insana verdiği bir hediyedir ama başarı bir görevdir.
Kendini bencil hissetme, çünkü değilsin.
Ve sonra unutma ki herkes bencilliği eleştirir, ama onun sayesinde fark yaratanları ayakta alkışlamaya hazırdır.
Kadın ilk kez aşık olduğunda aşık olduğu adamı sever ama ondan sonraki tüm aşklarında aşkı sever.
“Yaşamayı bilmiyorsan yaşıyor sayılmazsın.”
I’ll trade all my tomorrows for a single yesterday

– Tüm yarınlarımı tek bir dünle değiştiririm.

O benim yanımda olmak istiyordu. Birşeylerle aramda olmak değil.
Kadın ilk kez aşık olduğunda aşık olduğu adamı sever ama ondan sonraki tüm aşklarında aşkı sever
Unutma, yetenek Tanrı’nın insana verdiği bir hediyedir ama başarı bir görevdir
Mesele bir şeyleri nereden aldığınız değil, onları nereye götürdüğünüzdür
Tüm yarınlarımı tek bir dünle değiştiririm.
Ve sonunda anladım ki ondan uzaklaştıkça, aslında ona daha çok yaklaşıyordum.
Tüm yarınlarımı tek bir dünle değiştiririm.
İnsanlar ancak kendilerinden memnun değillerse karşılarındaki insanlara acımasız davranırlar.
Herkes bencilliği eleştirir ama onun sayesinde fark yaratanları ayakta alkışlamaya hazırdır.
Hiç kimse bir başkasının yalnızlığına giremezdi.
İnsanlara sessizliği yorumlamalarını yasaklamak gerekir.
Artık ne sevmek ne de sevilmek istemiyordum.
Yavaş yavaş içim ölmeye başladı. Hiçbir şey hissetmiyordum, hiçbir şey gözümü korkutmuyordu.
Tanrı, daha büyük ve daha kesin bir mutluluk hazırlamadıkça, evlatlarının mutluluğuna asla karışmaz.
Hala hayatın bana neden böyle davrandığını anlamakta güçlük çekiyorum. Neden ben?
Kimi zaman mutluluk ve mutsuzluk insanın olaylarla yüz yüze gelebilme cesaretiyle de ilgilidir.
Kimi zaman birini, ona yapmış olduğumuz iyilikten ziyade, onun bize yaptıklarından dolayı sevdiğimiz de olur.
Sessiz kalmayı öğrenmek ve başını her zaman eğik tutmak ; işte gerçek toplum politikası buydu.
Ne hayat! Her şey yüreğimiz ağzımızda yaptığımız bir koşuşturmacadan ibaretti.
Güçsüz insanlara karşı güçlü, güçlü insanlara karşı aciz kalır insanlar.
Yağmurun sesi, özellikle de sabahları sen hala yataktaysan
Mesele bir şeyleri nereden aldığınız değil, onları nereye götürdüğünüzdür.
Fakirlik kimi zaman, sanki bulaşıcı bir hastalığın taşıyıcısı senmişsin gibi, dışlanmana neden olur.
İşte senin aşkı anlatan en güçlü ifaden. Aslında bu iki şeyi birbirine karıştırıyorsun. Birine alıştığın ona uyum sağladığın zaman onu sevdiğini zannediyorsun.
Fazla kabullenir olmak da insanı gözden düşürür.
Onunla sessizlikler güzeldi, yuvarlaktı, yumuşaktı.
Tüm yarınlarımı tek bir dünle değiştiririm.
Birlikte olmak istediğin insanla artık ayrı isen, hiç tahmin etmediğin alanlarda bile kendini onu düşünürken bulursun. Aniden anılarla ve hayallerle kuşatılırsın. Sanki yaşadığın an, küçük bir iz bile bırakmadan hayatından geçer gider gibi gelir ve geçmiş günlerin kıvrımlarında, kuytularında yaşamak şu an yaşamakta olduğunu andan daha güzel gelmeye başlar.
Kadın ilk kez aşık olduğunda aşık olduğu adamı sever ama ondan sonraki tüm aşklarında aşkı sever.
Ne sensiz ne de seninle yaşayamam.
Tüm yarınlarımı tek bir dün için değiştirirdim.
Tüm yarınlarımı tek bir dün için değiştirdim.
Aşk ölüm gibidir: bizi ne zaman vuracağı belli olmaz. Ölümden kaçınılmaz ama belki bir kontrol noktası olabilir; mesela o ânı biz kendimiz seçebiliriz. Ama bu durum aşk için geçerli değil. Onu planlayamazsınız, aşık olmaya karar vermek gibi bir şey söz konusu olamaz. Dünyamızı altüst edecek kadın veya adamın hayatımıza ne zaman gireceğini bilmeden yaşarız.
Ne sensiz ne de seninle yaşayamam.
Kurallar sanatçının bozması gereken şeylerdir; hatırlanası hiçbir şey asla bir kuraldan çıkmamıştır. Ve hayatta büyük olmak demek onu aramaktan geçer.
Daima kendi etrafımızda dönerek aynı şeyleri görüp aynı şeyleri yaptıkça alışkanlıklarımız ve kendi zekâmızı kullanma olanağımız kaybolur, sonra da yavaş yavaş her şey biter, katılaşır, tıpkı bir kas gibi körelir.
Hiç doğmamış bir babanın oğluyum. Bunu, onun hayatını gözlemleyerek anladım. Kendimi bildim bileli gözlerinde hiçbir zaman mutluluk görmedim: Belki biraz memnuniyet ama asla neşe olmadı o gözlerde.
Bu durum benim de kendi hayatımdan zevk almamı daima engelledi. Bir baba hayatını gerçekten yaşamamışsa, evlat kendi hayatını nasıl yaşayabilir? Kimileri bunu becerebilir ama ne olursa olsun yorucu bir iştir. Suçluluk duygularının üretildiği, ağır tempoda çalışan bir atölye gibidir.
Tüm yarınlarımı tek bir dünle değiştiririm.
Sanatın bile tamamen özgür olması için, planlanmış olması gerekir.
Unutma, hayat ölümcül bir hastalıktır. Bu yüzden keyfini çıkarmak lazım. Bugün iyi misin? Değerini bil!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir