İçeriğe geç

Bəyaz Zanbaqlar Ölkəsində Kitap Alıntıları – Grigory Petrov

Grigory Petrov kitaplarından Bəyaz Zanbaqlar Ölkəsində kitap alıntıları sizlerle…

Bəyaz Zanbaqlar Ölkəsində Kitap Alıntıları

Dipnot: Robinson Crusoe adlı eserde geçen hikâyeyi, yazar Daniel Defoe’nin, İbn Tufeyl’in “Hay bin Yakzan” (Ruhun Uyanışı) adlı Şark Klasiği’nden alıp uyarladığı, edebiyat çevreleri tarafından tespit edilmiştir.
“Gözleri böyle bakan biri kimseyi öldüremez.’’

“Gözlerim nasıl?’’

“Hüzünlü ve keder dolu. Ruhunuz çok hastalanmış.”

“Hayattaki düzensizliğin en büyük nedenlerinden birisi şudur: Herkes hayatta zengin olmak istemekte, fakat hiç kimse hayatını düzene sokmak istememektedir.”
Halkın karanlığa gömülmesi ve akıl tutulması yaşaması bu baykuş ve puhu kuşlarını, geceleri uçan bu yırtıcıları mutlu etmektedir. Puhu kuşları ışığı sevmezler, güneş gözlerini acıtır çünkü. Bu nedenle bütün ülkelerin, halkların ve bütün zamanların baykuşları ve puhu kuşları aydınlık düşünce ve bilgiyi sevmemişler ve bugün de sevmiyorlar.
Küfür etmek medeniyetsizliğin belirtisidir. Eğer yiğitliğinizi göstermek istiyorsanız, bunun için daha asil çözümler bulunuz.
Kışladaki her bir asker, canlı birer elmastır.
Hayattaki ağır yersizliğin başlıca sebeplerinden birisi de herkesin hayatta iyi yer edinmek isterken kimsenin hayatı yerleştirmek istememesidir. Lev tolstoy
Halk da bilsin ki memurlar, halkın hizmetçileridirler. İş için size müracaat edenlere, sıkıntı veren sinek muamelesi yapmayın.
Zavallı halk! Hem acı çeken, hem çektiren, hem soyguna izin veren, hem de soygunu yapanın ta kendisi halk! Amerika’yı keşfetti insanlık, yağmaladı, yine de fakir kaldı. Tanrı sevgisi uğruna gösterişli tapınaklar inşa ettiler, tapınakların önündeki meydanlarda binlerce insanı yaktılar. Tanrı’ya duydukları sevgi adına öldürdüler. Bazıları da Tanrı sevgisi uğruna öldü.
Zavallı korkaklar kendi ihtiyaçlarının kölesi olmuşlardı.
-Spor yapın iyi ve uzun süre yüzmeyi öğrenin. hızlı kaymayı öğrenin. güreşte Uzun süre ayakta kalın. yükseğe ve uzağa atlayın
– şarkı söylemeyi öğrenin, bir müzik aleti çalın. güzel dans etmeyi öğrenin
-toplumda hareket etmeyi öğrenin ilginç bir sohbet arkadaş olmayı öğrenin öğütleri dinleyin ve öğüt verin onları ezberleyin.
“Ben karanlık köşelerde kandiller yaktım. Daha iyi yanmaları içinse onlara yağ ekledim.
Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır.
Gençliği görmeyin karşınızda , kendinizi görün. Gençlik , siz onu nasıl yetiştirdiyseniz öyle..
Tanrı hakkında ne konuşuyor ne düşünüyorlar.Tanrı ve din , onların hayatlarında hiçbir rol oynamıyor….Onları hıristiyan sayıyoruz , kendilerine de öyle diyorlar, ama ne konuşmalarında , ne düşüncelerinde İsa ya , onun öğretisine yer var…
İnsanlarda tanrıya olan ihtiyacı , yemeye, içmeye , nefes almaya , başka insanlarla birlikte olmaya duyulan ihtiyaç gibi uyandırın..
Her görüş gerçeğin diğer yarısıdır.
Kendiniz yanın ve başkalarını tutuşturun, ta ki etrafınız aydınlık oluncaya değin..
Sağlıklı bir ruh sağlıklı bedende bulunur.
Finlandiya’nın top kovalayacak insanlara ihtiyacı yok. Finlandiyalıların ekonomik, sosyal, zihinsel ve ahlaki yaşamlarını yönlendirecek, güçlü önderlere ihtiyacı var.
Mikroplar aynı zamanda toplumun ve halkın manevi alanlarında da mevcuttur. Belki de veba mikroplarından daha tehlikelidirler.
Fakat vatan için ölmek değil, vatan için yaşamak daha kahramancadır.
Ve bazı şuursuz gençlerin, onların peşi sıra akılsız libarellerin ateizmin özgür düşünce olduğunu savunması beyhudedir.
“Halkı unutmayın. Hepiniz halkın arasından çıktınız. Peki hangisini tercih ediyorsunuz şimdi? Eğitimsiz kardeşlerinizden kaçmayı mı, yoksa insanların yaşamlarını daha iyi hale getirmeyi mi? Kitlelerin kültürel uyanışı için ne yapıyorsunuz?”
Hatta bazıları Bu yeni icatlar da ne oluyor? diyordu. Kurs murs olmasın! Öğretmenlere mi ders verecekler?
Onları eğitmek ve kadim kültürlere sahip ülkeler arasına sokmak sizin görevinizdir. Unutmayın ki insanlarınızın cehaleti, edepsizliği, sarhoşluğu, hastalığı, yoksulluğu sizin de utanç verici suçunuzdur.
Bilge bir atasözü vardır: “Yeni toplumlar beraberinde yeni şarkılar getirir.” Kuşaklar değişiyor. Yenileniyor. Beraberlerinde de yeni kavramlar, yeni arzular, yeni talepler getiriyorlar.
Zavallı korkaklar, kendi ihtiyaçlarının köleleri
Basın, sokak fahişelerinin albümlerine döner.!
Mene Tekel Peres. Düşüncesiz olmayın!
“Kabahat gençlerde değil, sizde. Sizler gençleri
nasıl terbiye ederseniz, onlar da öyle yetişir. Gençlere ne eğitim verdiniz?
Küfür etmek medeniyetsizliğin belirtisidir.
Her halk ya büyük insanları ya da kişiliksiz insanları yetiştiriyor. Ve ruh haline bağlı olarak onları iktidara getiriyor. Halkta değerli olan bir şey var mı? Veya yok mu? Halkın aklı, halkın iradesi, halkın vicdanı gelişiyor mu? Yoksa çürüyorlar mı, zehirleniyorlar mı? Yoksa zavallı utanç verici var olmalarına mı harcanıyor? Burada hayatın karakteri ve bizim emeğimizle ilgili bir soru saklıdır. Ülkemizde neyle meşgulüz? Halkımızın kaderinde ki rolümüz ne?
İnsanlar şahsi sorumluluklarının farkına varmadığı sürece, ülkelerinin kalkınması da mümkün olmayacaktır. Her vatandaş, yaşamın yaratıcısı olmalı.
r. ‘Her halk layık olduğu şekilde
yönetilir.’
Sev, sev, sev! İnsanları sev! Her çeşit insanı sev! Yaşayan her varlığı sev! Tüm dünyayı sev. Ağacı da taşı da tarladaki kum tanesini de gökteki yıldızı da sev. Her şeyi sev! Her şeye hayat vereni sev!
Bir millet nasılsa, devlet adamlarıda onlar gibidir
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
..çocuklar da artık sözüyle özü bir olmayan toplumdaki bu insanların davranışlarını ve eylemlerini taklit ederek büyürler
Aydın olmak,modaya uygun elbise,şapka ve kolalı gömlek giymek değildir.
Aydın zümre, milletin beyni gibidir.
Millet,sizi iyi bir öğrenim gördükten sonra,bir maaşa konasiniz;akşamları kahvelerde iskambil vb.oyunlar oynayasiniz diye okutmamistir.
Böyle yapanlar gerçek aydin değildir.
Onlar,aydınların küflenmişidir.
Tanrı halkın ruhunda ölüyor!
Bu ölümden daha feci ne olabilir?
Dinsizliği düşünce özgürlüğünden sayıyorlar. Dinsizlik halkın ruhunun yoksulluğudur, hastalığıdır.
Böcekler gibi, önemsiz, kişisel uğraşlarınızın ve dertlerinizin batağı içinde kıvranmayınız. Bunun yerine devletin temellerinin yenilenmesini ve toplumun bundan sonra alacağı eğitimin yöntemini düşününüz.
Beyaz Zambaklar Ülkesi’nin insanları, her şeyden önce başka insanların hak ve özgürlüklerini düşünürler. Orada özgürlüğün değeri büyüktür.
Çocuklar evlerinde yetimler gibi büyüyorlar.belki karınları iyi doyuyor, giydirilip kuşandırıyorlar,sağlıklarıyla ilgileniyorlar ama çocuk aklının ve ruhunun sağlığını , temizliğini , beslenmesini pek az düşünüyorlar..
“İnsanlar özünde kötü, kaba ya da acımasız değildir. Ağır çalışma, ihmaller ve sürekli hor görülmeleri yüzünden mutsuz ve çaresizdirler.”
Yanmaktan yorulmayın. Işık saçın ve etrafınız aydınlanana kadar başkalarına da yol gösterin. Yolunuzda çabuk bir başarı beklemeyin..
Küfretmek medeniyetsiz neyin belirtisidir. Eğer ettiğinizi göstermek istiyorsanız, bunun için daha asil çözümler bulunuz.
Her halk ruh haline göre içinden ya büyük şahsiyetleri ya da değersiz insanları çıkarıp iktidara getirir.
Suç gençlerde değil, sizdedir. Siz gençleri nasıl terbiye ederseniz, onlar da öyle yetişir. Gençlere verdiğiniz terbiye nedir? Sadece hiç!..
Işık bir kere sönerse, siz ikinci kere yakın.
Zavallı halk!.. Zavallı insanlar Hem soyulurlar hem de birbirlerini soyarlar.
İnsanlar tatlı yalanlardan hoşlanırlar.Krallar ,
bakanlar ve bütün diğer yöneticiler pohpoh-
lanmayı severler.
Şu kuralı asla unutmayınız: Her işi zamanında yapmak lazımdır. Gerektiği zamanında da eğlenmelidir!
Bacakları öküz ayağı gibi güçlü, ama beyinleri koyun beyni gibi zayıf insanlar bizim idealimiz değildir.
Artık halk da bilsin ki, memurlar, halkın hizmetçileridirler. İş için size müracaat edenlere, sıkıntı veren sinek muamelesi yapmayın.
Din; insanın dünyaya, insanlara, tarladaki otlara olan bağlılık duygusudur. Eğer böyle bir bağlılık yoksa ne devlet, ne toplum, ne de aile var olur. Hatta insan dahi olmaz.
Devlet denilen şey, üst katları geniş pencereli, yüksek tavanlı,sütunlu, bol ve temiz havalı ve aydınlık; alt ve bodrum katlarıyssa karanlık, rutubetli, dar ve penceresiz bir şato değildir.
Ülke insanının çoğunluğunun eğitimden yoksun bırakılması cinayettir. Devletin kendi kendini yok etmesi, intihar etmesi demektir.
Ölü insanlar, halkın aklına da kalbine de dokunmayan ölü kelimeleri telaffuz edip duruyorlar.
Gençleri suçlamayın, kendinizi suçlayın. Siz onları nasıl yetiştirir, nasıl terbiye edersiniz öyle büyürler. Peki sizin verdiğiniz terbiye nedir? Hiç. Anneler mutfak, alışveriş, temizlik, çamaşır gibi ev işleriyle meşgul. Babalar ise görevleriyle, ticaretle, kendi işleriyle. Gece geç saatlere kadar kafe ve kulüplerde oturup kâğıt oynuyorlar. Çocuklarıyla hiç ilgilenmiyorlar. Hem zamanları yok, hem yoruluyorlar, hem de bıkıyorlar.
Her şey entelektüel ve manevi olmaktan uzak, fiziksel bir güçle karşı karşıya olduğunuzu gösteriyor. Herkül güçlü bir vücuda, güçlü kemiklere, güçlü kaslara sahip bir adamdır, ancak akıllı bir adam değildir, bir düşünce ve ruh kahramanı değildir.
Genç nesli değil kendinizi suçlayın. Siz nasıl yetiştirdiyseniz, gençler öyle olacaklar.
Herkes hayatın yükünden, ıstırabından ve kargaşasından şikâyet ediyor, ancak hiç kimse daha iyi hale getirmek için bir şey yapmak istemiyor.
“Yolunuza engeller çıkacak, başarısızlıklar olacak, düşmanlarınız, yaptığınız işe karşı gelenler bazen zafer elde edecekler, ama siz sönmeyin. Ümitsizliğe kapılmayın! Hiçbir zaman ellerinizi indirerek vazgeçmeyin.”
“Çocukların önünde onların size saygı duyacakları ve sizi, sahip olduğunuz erdemler sayesinde sevebilecekleri gibi davranın.”
“Herkes hayattan bir şey almak ister ama ona bir şey vermek istemez.”
Və o günlər indi unudulsa da, əvvəl-axır yaşanıb
İnsan gərək heç kimin qarşısında heç vaxt yıxılmasın, alçalmasın. Bu fikir deyir ki,insan həyatı- elə fasiləsiz mədəni yaradıcılığın özüdür; insan həyatı- sərt qüvvələrlə, özüylə, özündən kənardakılarla əbədi mübarizədən ibarətdir.
Balaca və qorxaq soxulcanlar,siz ancaq sürünməyi, titrəməyi və yaltaqlanmağı bacarırsınız. Siz qorxunun övladlarısınız,siz dini də əbədi təlaş,sonsuz titrəyiş, bitib-tükənməyən ah-nalə və fasiləsiz yalvarış kimi anlayırsınız. Əgər siz həqiqətən də ruhən Yaradanın övladları olsaydınız,onda həyat yaradar,əkib-becərər,yerlə sürünməkdənsə, başınızı torpağa qoymaqdansa, yuxarı can atardınız.
Halk kabadır. Halk katı yüreklidir. Halk tembeldir. Halk aç gözlüdür. Halkın hiç kimseye, hiçbir şeye saygısı yoktur.
Kendi aydın kesimine sahip olmayan ülke bedbahttır, şanssızdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir