İçeriğe geç

Azra & Bir Aşk Masalı Kitap Alıntıları – Sümeyye Ertürk

Sümeyye Ertürk kitaplarından Azra & Bir Aşk Masalı kitap alıntıları sizlerle…

Azra & Bir Aşk Masalı Kitap Alıntıları

Bir zamanlar hiç kapanmayacak dediğimiz yaralarımız, zamanla kabuk bağlamıyor muydu?
Yaşanan şeylerden ziyade yaşanmayan şeyler daha da ukte olur insanın içinde. İnsan yaşadığını unutur belki ama yaşayamadığını asla unutamaz.
“Kalp denkliği olanlar ayrılsalar da bir süre sonra buluşurlar mutlaka ”
Her gün yeni bir alemin kapısı açılır her insana. Her doğan güneş, bilinmezlikler getirir aslında. Bazılarına güzellikler bazılarına umutsuzluklar taşır. Kimine göre beklentidir yeni gün, kimine göre boşa bir bekleyiş Her gün yeni bir hayattır hem, her insana. Kimine yaşam, kimine yaşamama
Birine bu denli sevdalanmak, insanın hayatından birçok fırsatı çalıyordu belki.
Kendi hayatından da nice fırsatları kaçırmasına sebep olmamış mıydı yaşadıkları?
Kısa cümleler kurmayı adet edinmişti bu ara. Uzun yorgunlukları olan insanlar kısa cümleler kurarlar ya hani
Ne kadar da olur olmaz şeylere üzülmüş, kendini değmeyecek insanlar için harap etmişti. Yalnızdı kalbi, ne zamandır ama yalnız olmak yanlış kalpte olmaktan daha iyi değil miydi? Çok değer vermişti sevdiklerine, belki de sevgi zehirlenmesi! Vuku bulmuştu kim bilir.
Dua eder ve bilirdi ki Rabbi bir kuluna dua etme isteği veriyorsa bu istek o duayı kabul etmek istediği içindir
Zaman kimileri için çabuk geçmesi istenilen, kimileri için de durması için dua edilen bir mefhum Yıllardır ayrı sevgililer buluşunca, ey zaman, geçme dur, diye seslenirken içlerinden, kavuşmayı bekleyenler aksın diye dua ederler zaman için Herkesin farklıdır beklentisi, beklediği Kimi olmayacak şeyler için dua eder, kimi zamanında dua ettiği şeyler olmadı diye şükreder
“İnsan çoğunlukla severken yaralınır,sevildiği zaman yaralırı iyileşir.”
,yarınlar dünden daha güzel olacak sabret
“Yeni bir sabunu övmek için yapılan, ama başka iyi sabunların da olduğunu belirten bir afiş karşısında ne yapılır? Omuz silkilir.”
-Elimden ne gelir deme insanoğlu, senin elinde ne hazineler gizlidir bilemezsin. Dua ile açılmayan hazine kapısı yoktur şu fani hayatta
Elinizde bir altın onu pazarda satmaya çalışırsanız herkes ona elma, portakal muamelesinde bulunur. Ama bu elinizdeki altının altın olmadığından değil, oradakilerin altının kıymetini bilmemesinden kaynaklanır.
Bütün sahte alışkanlıklar kabir kapısına kadardı işte.
Yaşıyormuş insan, kimsenin yokluğu , birinin katili olmuyormuş.
Önemli olan onları unutmak değil, onlarla birlikte yaşamayı öğrenebilmek.
Gönül bu, aklın doğru dediğine tamam dediği nerede görülmüş ki?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kalpler ancak Allah’ın zikriyle tatmin olur.
Gülerkenki anılar çok çabuk silinir zihnimden ama gözyaşı dökerken yanımda olanları asla unutmam.
Anne çocukluğundur senin, anılarındır. Bayramındır anne, elini öptüğünde bayramdır.
Kızgınlık gürültülüdür, kırgınlık ise sessiz.
Yaşanan şeylerden ziyade yaşanmayan şeyler daha da ukde olur insanın içinde. Insan yaşadığını unutur belki ama yaşayamadığını asla unutamaz.
Bu dünyada herkes birini buluyor abi ama birbirini bulmak çok zor.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsanların en fakiri umudunu kaybedenler değil miydi?
İnsan ancak sevdiğinin gözlerinde kaybolur.
Gözünü güneşe kapatan sadece kendine gece yapar.
-Her hayat bazen karanlığa girer ama muhakkak karşısına bir ışık çıkar: Yeter ki sen karşına çıkacak ışığa gözlerini kapatma.
İnsan siz diye hitap ettiği birine tam anlamıyla açamaz kalbini.
İnsan ne kadar kabul ederse yaşadıklarını, yaşadıkları da onun o kadar yakasını bırakır.
insanlar herkesin yüzündeki hüznü göremezler Selim bey. Herkeste kendisindeki hüznü göreni göremezler. Bu iki kişi bir araya geldiyse muhakkak ruhları anlaşmıştır ve paylaşacak bir şeyleri vardır. Belki de kader onları bir araya getiriyor diyelim.
oysa kimsenin hayatında vazgeçilemeyecek insan yoktur, öyle zannedilen insanlar vardır.
Tahtını yapıyor insan da evladının bahtını yapamıyor
Herkes kalbinin güzelliği kadar bir hayat yaşadın diyorum sadece.
Evlenenlerin arkasından Allah bozmasın denir ya hani ben hiç sevmiyorum bu sözü. Allah kimsenin arasını bozmaz, yeter ki insanlar bozmasın.
Aşk köprüler kurmaktı kalpler arasında.
Karınları bir şekilde doyuyordu insanların ama ruhları açsa, ömür boyu mutlu olamıyorlardı. Sonra sorunlu bireyler, sorunlu evlilikler çıkıyordu ortaya.
Bazen olayları doğru yorumlayabilmek için olaylardan biraz uzaklaşmak gerekir.
Bedelini ödemediğin sevda senin değildir.
Merhamet bir evlilik için hiç de yeterli bir duygu değildir.
-Kiminin cümleleri hayattır insana. Kimininki ise hayatına son verir. Arı da yılan da aynı havayı solur ama kimi bal verir dışarı, kimi zehir.
Gözlerinin içine bakmaya utandığım zamanlarda bu odada yüreğinin içine bakmıştım
Keşke büyüdüğümüz zaman yaşadığımız acılar da annemiz öpünce geçse
kalp yarası başkaydı. Onu sadece yaşayan kişi bilirdi. Merhemi ise sadece sevdiği sürebilirdi. Sadece sevdiği öpebilirdi kalbindeki yarayı, sadece o iyileştirebilirdi.
Neden sorusu insanı isyana götürür kızım.
Aşırı solcudur aşk, insanın sol tarafında hedef alır ve bir daha oradan çıkmaz!
İnsan kendi acısını daha çabuk sarıp sarmalayabiliyor, oysa sevdiğinin yarası daha çok acıtıyor yüreğini. Hele de elinden bir şey gelmiyorsa
Her şeyden huzur duyabilmek, baktığı her yerde yaratıcının sanatını görebilmek kadar rahatlatan başka bir şey var mıydı şu dünyada insanı?
O zamanlar zaman her şeyin ilacıdır, diyordu. Şimdi ise tersten okuyordu zamanı. Namaz iyi geliyordu her şeye. Teslim oluyordu Yaradan’a. Bütün dertlerden emin oluyordu o zaman.
İnsanın en büyük dostu da düşmanı da kendisidir. Vicdanından, duygularından nasıl kurtulur ki insan, nereye gitse kurtulur?
Ne kadar farklı olursa olsun sadece bütün insanların gözyaşları aynıdır, aynı renk akar gözyaşları
Annesinden saklamak istemiyordu. Bu terbiye ile büyümüştü çünkü. Ne olursa olsun şaka bile olsa, kötü bir şey de yapmış olsanız yalan söylemeyin sözüydü, kulağına takılan küpe. Her şeyin bir çözümü vardır, yeter ki siz çözümü dışarda arayıp olayı iyice çözümsüz hale getirmeyin, derdi babası.
Yalnız olmak yanlış kalpte olmaktan daha iyi değil miydi?
Sevgi vardı onun Reçetelerinde. İlgi vardı, huzur vardı. Huzur ise Allah’la yakınlığa bağlı olarak gelişirdi. Başkalarına iyilik yaparken iyileşirdi çoğu hastalık, başkasının gözyaşlarını silerek kabuk bağlardı yaralar.
-Yani aralarında kültür sorunu olmasa, dini olarak, hayat olarak her şekliyle uyuşuyor olsalar ama adamın kızın kendisini sevdiğinden haberi olmasa ne yapardın, söyler miydin adama onu sevdiğini?

-Ben söylemezdim, dua ederdim galiba.

-Nasıl yani?

-Allah’ım onun kalbini benim kalbime eş et, diye.

Ayakta kılmak istiyordu ama namazını. Allah’ın karşısında ayakta, ama boynu bükük durmak istiyordu elif gibi. Sonra dal harfi gibi bükülmek, en sonunda da mim gibi olmak istiyordu ki namaz kılarken adam olabilsin. Allah’u Ekber diye ellerini tekbire kaldırdığı zaman elinin tersiyle her şeyi arkasına atmak istiyordu artık.
Akşam olmuştu. Havalar soğuk, akşamlar uzundu. Mutlu insanlar için gülmeye, hastalar için acı çekmeye, kafası karışık olanlar içinse düşünmek için çok vakit vardı daha. Sabaha çok vardı.
Fizik tedavi kolay bir şey değil aslında, hem bedeni hem ruhu yorar.
Dua eder ve bilirdi ki Rabbi bir kuluna dua etme isteği veriyorsa bu istek o duayı kabul etmek istediği içindir..
Zaman kimileri için çabuk geçmesi istenilen, kimileri için de durması için dua edilen bir mefhum.. Yillardır ayrı sevgililer bulusunca, ey zaman, geçme dur, diye seslenirlerken içlerinden kavuşmayı bekleyenler aksın diye dua ederler zaman için.. Herkesin farklıdır beklentisi, beklediği Kimi olmayacak seyler için dua eder, kimi zamanında dua ettigi seyler olmasi diye şükreder.
Gitmek zordu elbette. Oysa unutmak koca bir devrim.
Kalbinize iyi bakın demek istiyordu hastalarına. Hem sihhat bakımından, hem de taşıdığı duygular açısından. Kötü şeyler koymayın kalbinize, kibir olmasın mesela hele yalan hiç. Küçümsemeyin kimseyi, hor görmeyin, aşağılamayın
Kuş kafeste doğarsa, uçmayı bir hastalık olarak görür.
Ben hayırlısı demenin sırrını öğrendim bu yaşa kadar. Tevekkül etmenin, Rabbim sana bıraktım demenin güzelliğini. Allah hepimizin hakkında en hayırlısını versin. Gönüllerimize layık olduğumuzu değil de kendi ihsanından versin.
Bazen hayatımızdan bazı şeylerin gitmesine izin vermeliyiz ki daha iyilerine yer açılsın, öyle değil mi?
Hayırlısı demeyi bilmiyordu insan. İleriyi görememe pahasına kendi istedikleri olsun diye çırpınıyordu. Bir gün bu istekleri gerçekleştiğinde kendisini hiç mutlu etmeyeceğini bilmeden
Kalbinin derinliklerinde saklıyordu sırrını. Zaten bunun için değil miydi kalbin göğüs kafesinin arkasında oluşu? Gizlenenleri daha iyi saklamak için
Şımarıklık herkeste bulunmayacak kadar lüks bir davranıştı
Bir kalpten binlerce kalbe akmanın yoludur belki de roman. Sabırdır, emektir, uykusuz gecelerin gülen yüzüdür.
Büyük aşklar ya sonsuzdur ya da onsuz
Küçükken elimizin üzerini ısırarak saatler yapardık ya sanki zamanın nasıl canımızı açıtacağını tahmin etmiş gibi
Küçükken elimizin üzerini ısırarak saatler yapardık ya sanki zamanın nasıl canımızı açıtacağını tahmin etmiş gibi
Zaman kimileri için çabuk geçmesi istenilen, kimileri içinde durması için de dua edilen bir mefhum Yıllardır ayrı sevgililer buluşunca, ey zaman, geçme dur, diye seslenirlerken içlerinden, kavuşmayı bekleyenler aksın diye dua ederler zaman için Herkesin farklıdır beklentisi,beklediği .. kimi olmayacak şeyler için dua eder, kimi zamanda dua ettiği şeyler için olmadı diye şükreder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir