İçeriğe geç

Ayet Ayet Hayat Kitap Alıntıları – Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu kitaplarından Ayet Ayet Hayat kitap alıntıları sizlerle…

Ayet Ayet Hayat Kitap Alıntıları

Yavuz Bahadıroğlu kitaplarından Ayet Ayet Hayat kitap alıntıları sizlerle

Ayet Ayet Hayat Kitap Alıntıları

Bugün bile ne zaman bir takvim yaprağını koparmaya kalksam içim oynar! Sadece bir takvim yaprağını değil, ömrümün sayılı günlerinden birini daha koparıyormuşum gibi gelir.
Unutmayın ki! Cesareti olmayanın başarısıda olmaz.
Sorular cevaplandırılmazsa, kafalarda büyür!
Unutmayın ki, cesareti olmayanın başarısı da olmaz.
Son söz: Olumsuz şartlardan şikayet, tembelliğe mazeret uydurma sanatıdır!
Müslüman, her türlü musibet karşısında Allah’a sığınıp sabırla dua eder.
Sevmek, sevilmek için acele etmeli. Zira ölüm tepemizde!
Hayata dikkat etmeden, her ayrı günü aynı günmüş gibi yaşıyoruz!
Hadi sizde gülümseyin artık dostlar; çünkü somurtmak problemlerimizi çözmüyor!
Mantıklı olmak yetişkin olmanın şartıdır.
Diyeceğim şu ki, sadece yeni atılımlar,denemeler, taze başlangıçlar yapma gücünü yitirenler ihtiyarlar.
Unutmayın. Ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz!
Oysa hareketsizlik bereketsizliktir
Anladım ki, görebilmek için bakmayı bilmek lazım.
Halbuki bizi tefekkür den kopardılar. Neticede kuru bilgi hamalına dönüştük.
Başarmak istiyorsanız, geri dönüşü unutun, gemileri yakın ve sadece önünüze bakın
Zamanı ertelemek, hayatı ertelemektir!
Zaman zaman sevgisizlikten boğuluyoruz!
Bilin ki mutluluk; hayatın sadece olumsuz yönlerine bakmak yerine, bazı olumlu yönlerine de bakmaktır.
Bilin ki hiçbir şey değişmeyecek! Çünkü herkes kendi aklını beğenir.
Önemli olan problemlere hapsolmamak, hayata olumlu yaklaşmak ve mutlu anları yakalamaya çalışmaktır.
Ve şunu bilmeliyiz ki ölüm dışındaki tüm sorunlar küçüktür!
Önemli olan dünyada kaç yıl geçirdiğin değil, kaç gün mutlu olduğun
Problemlere rağmen gülümseyebilmek hem nimet, hem maharet, hem de saadettir!
Unutmayalım!
Kimse mutluluğu stok edemez!
Kaçan fırsatları kimse geri getiremez!
Herkes bir gün, her türden dostluğa ve arkadaşlığa ihtiyaç duyabilir.
Hayaller, insanı geleceğe taşır.
Gün doğmadan nelet doğar. Elinizden geleni yapın ve rahmetin tecellisini bekleyin.
Artık rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Ufkunuzda ne varsa, o olursunuz!
Kendinizi dünyaya fazla kaptırmayın dostlar. Unutmayın ki mezarlıklar başarılı, zengin, meşhur ve vazgeçilemez ölülerle doludur!
Unutmayalım Dostlar! Hayat her zaman için bir mucizeler tarlasıdır.
Her insan, yapabildiğine inandığı her şeyi yapabilir!
Yakınanlar, ağlayanlar, şikayet edenler ise yolda kalır.
İnsanın önce kendi kendisiyle yarışıdır hayat. Hedefe tırmanışıdır.
Olumlu teşebbüslerde ihlas, ısrar ve sabır gerekir.
Heyecansız ve neşesiz hayat, ölü hayattır. Biz hayatı öldürmüşüz!
Dünya uçsuz bucaksız bir yol!
Hayat yorucu bir yolculuk!
Yaşamak çogu zaman incitici, kırıcı olaylar yığını!
Zaman zaman insan çok yorulur, çok kırılır; taze bir başlangıç yapabilmek için bir yerlere sığınma ve toparlanma ihtiyacı duyar.
Etrafında sessiz, sakin sığınıklar arar.
Kimi zaman iyi bir dost, kimi zaman sırdaş bir arkadaş, kimi zaman eş, ana, baba, kardeş iyi bir sığınak olur yorgun yüreklerimize.
Düşünün! Böyle kaç sığınağınız var?
Ve düşünün! Kaç yorgun yüreğin sığınağısınız?
İnsan alışkanlıklarının esiridir demiş, Yavuz Sultan Selim.
Bir toplumun yüreği biraz da şarkılarda atar. Şarkılarla türküler toplumun ruh dünyasıdır. Bu anlamda şarkı-türkü dünyasına bir bakar mısınız? Görecekleriniz sizi de şaşırtabilir. Çünkü şarkılarımızda neşe yok. Ama istemediğiniz kadar şikâyet, isyan, yakınma, korku, acı, ayrılık, hicran, yıkım var.
Eğer on altı yaşlarında bir çocuk intihar ettiyse, bunun çok ciddi sebepleri olmalı. Her intiharın arkasında mutlaka ciddi ve önemli sebepler vardır, ancak bazı anne-babalar çocuklarının yüreğine ulaşamadıkları için sebep i yakalayamamaktadırlar. Yakalayamadıkları için de intiharı sebepsiz zannetmektedirler.
Herkesin hayatında ‘yalnızlıklar’ vardır. Etrafınız ne kadar ‘dolu’ olursa olsun, etrafınızdakiler yürek ritminizi yakalayamamışlarsa, siz hâlâ yalnızsınız demektir.
Bülbüle de çok yakışmıştı, güle sevdalanmak. Yazık ki, dikenleri batar diye yaklaşmayı göze alamadığı için, uzaktan sevmeyi yeğledi.
Doğruluk , dürüstlük gibi kavramlar günümüzün geçer akçesi değil. Her şeyi Başarı+Para-Güç formülü belirliyor.
Telafisi imkânsiz tek şey var: Ölüm.
Yaşıyorsak sorun yok!
İnsanlar kendileri gibi düşünmenizi, kendileri gibi yazmanızı, sadece hoşlarına gidecek, nefislerini okşayacak şeyler yapmanızı bekliyorlar. Allah’ın emri başka, insanların beklentisi başka.
Ankara’dan yazan bir okurumun mailinde, Benim kendimce düşüncelerim var ve düşüncelerime göre davranıp yaşamak istiyorum cümlesini okur okumaz, Eyvah! çektim içimden, Ateşten gömleği giyenlerden biri daha. Mektubun gerisini okudukça da haklı olduğumu fark ettim. Çünkü bu ülkede tüm farklı düşünenler yadırganır ve yargılanırlar!
Hepimiz dünya denen devasa bir çöplükte yaşıyoruz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.
Yaşanmışlıkları anlatmakla vakit kaybedeceğinize, içinde bulunduğunuz anı yaşamaya kilitlenin. Dün ile meşgul olmayı bırakıp bugüne bakın.
Yavuz Sultan Selim’in şiirini bugünkü Türkçeye çevirmeye çalışırsak:
Bilmem felek gözlerime nasıl bir büyü yaptı ki/Gözümü kan içinde bıraktı, aşkımı arttırdı / Benim gücümün korkusundan aslanlar bile titrerken / Felek beni bir ceylan gözlüye mağlup etti.
Dünya uçsuz bucaksız bir yol!
Hayat yorucu bir yolculuk!
Yaşamak çoğu zaman incitici, kırıcı olaylar yığını!
“İnsan alışkanlıklarının esiridir ” demiş, Yavuz Sultan Selim.
Ne hikmetse, bana cevap vermeye çalışanların hiçbiri yüzüme bakmıyor, yokmuşum gibi yapıyorlardı.
Ama vardım işte
Oradaydım.
Niçin korkuyorlardı?
Sorularınız geçiştirilebilir, istifhamlarınız yasakların kıskacına alınabilir. Ama hiçbir yasak beyninizde çengellenen soru işaretlerini yok etmez. Geçiştirilmeler de sadece kuşkularınızı besler.
Dinimizde şifa makamı türbeler değil, sadece Allah’tır. Kaderi yazan kalem O’nun kalemi, hüküm O’nun hükmüdür. Allah’ın kudret kalemiyle yazdığını hiçbir evliya, hiç bir yatır değiştiremedikten başka, peygamberler dahi değiştiremez.
Olumsuz şartları abartacağımıza, imanımızı ve imkânımızı abartıp, olumsuzlukları aşmayı denesek kuşkusuz hayatımız daha iyi olacak, ama bunu pek başaramıyoruz.
Kendinizi dünyaya fazla kaptırmayın dostlar. Unutmayın ki mezarlıklar başarılı, zengin, meşhur ve vazgeçilmez ölülerle doludur!
Başarılı, zengin, saygın, meşhur ama ölü!
Abartıyor muyum ? Peki yüreğini ve ruhunu kaybetmiş insanla uzaktan kumandalı robot arasında ne fark var ? Ortak noktaları duygusuzluk, duyarsızlık, sevgisizlik, ilgisizlik ve kaba-sabalık değil mi?
İnsan alışkanlıklarının esiridir.
Yavuz Sultan Selim
Hakiki imanı elde eden adam, Kainata meydan okuyabilir.
Sevmek, sevilmek için acele etmeli. Zira ölüm tepemizde!
Hayat ve kâinat bir mektep ve mektuptur!
Yalnızca beklersiniz; beklerken yüreğiniz yorulur, tükenmeye başladığınızı hissedersiniz.
Koşarken de, tırmanırken de hayatı fark edip hayatı verene dua etmeli insan.
Keşke şimdi de birileri bana Hâlâ çocuksun dese
Bir deseler, öyle mutlu olacağım ki
Hiç düşünmüyoruz ki, hayat yersiz ve gereksiz meraklara kurban edilebilecek kadar uzun ve değersiz değildir.
Anladım ki, görebilmek için bakmayı bilmek lazım.
Varmak isteyene yok açıktır
Zamanı ertelemek, hayatı ertelemektir!
Mutluluğu çoğumuz çok uzaklarda ararız, oysa çoğunlukla burnumuzun dibinde keşfedilmeyi bekler.
Belki de elimizdekini fark etmektir mutluluk.
Bilin ki, her şey telafi edilebilir
Telafisi imkânsız tek şey var: Ölüm.
Dert veren derman da verir.
Bu yüzden en olumsuz ortamlarda bile umutsuzluğa düşmemek gerekiyor
Olumsuzluklara teslim olmamak gerekiyor
İtikadı asla elden bırakmamak gerekiyor
Aksi takdirde Rahmeti İlahi tecelli etmez.
O tecelli etmedikçe de hiçbir şey düzelmez.
Hayaller, insanı geleceğe taşır.
Biliniz ki, umutsuzluk insana yaraşan bir şey değildir.
Müslüman ise, asla umutsuzluğa düşmeyen insandır.
Dünyayı kendi çocukluğumuzu yaşadığımız dünya gibi sanıyoruz.
Halbuki her şey çok değişti. Ne dünya eski dünyadır, ne Türkiye eski Türkiye’dir.
Kendinizi dünyaya fazla kaptırmayın dostlar. Unutmayın ki mezarlıklar başarılı, zengin, meşhur ve vazgeçilmez ölülerle doludur!
Hadi, bugün bir değişiklik yapın yüreğinizde. Kışa kilitli yüreğinizi bahara dönüştürün!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir