Kristin Hannah kitaplarından Ay Bahçesi kitap alıntıları sizlerle…
Ay Bahçesi Kitap Alıntıları
Hayat tercihlerden, basit ve dolambaçsız tercihlerden oluşuyordu.
Bir çocuk için babasının yüzü değil, kalbinin iyiligi önemlidir.
Yatağa uzanmak, örtünün altına girip uyumak istiyordu. Uyumak, uyumak, uyumak ve bir daha hiç uyanmamak istiyordu.
Ben çoğu zaman yalnızım.
Senin yıllar önce görmekten vazgeçtiğin, inanmayı bıraktığın şeyler benim için gerçekleğini koruyor. Kim daha büyük bir yanılgı yaşıyor? Peri masallarına inanan çocuk mu yoksa inanmayan yetişkin mi?
Eğer beni sevmen gerekiyorsa, sebepsizce sev. Aşk uğruna sev. Ben onun gülüşünü, bakışını, o hoş sesini seviyorum ya da onu benim gibi düşündüğü, içimde hoş duygular uyandırdığı için seviyorum deme. Bu özellikler zamanla değişebilir ya da sen değiştiğini sanırsın. Ve bu özelliklere duyulan aşk çabuk biter.
-Daha dikkatli dinle. Johann güzel bir sesin müzik olabileciğini söyledi. Ben şimdi her yerde müzik duyuyorum.
– Burada müzik yok Selena. Yalnızca rüzgârın ve denizin sesi var. Sıradan sesler.
– Günün birinde onu sende duyacaksın.
– Burada müzik yok Selena. Yalnızca rüzgârın ve denizin sesi var. Sıradan sesler.
– Günün birinde onu sende duyacaksın.
Hayat kimseye adil, dürüst ya da iyi davranmıyordu.
Değişim acı verirdi Tıpkı beklentilerin, hayal kırıklığına uğramanın acı verdiği gibi
Geçmişi umursamıyordu, tek istediği gelecekti.
Bazen aklımızdan geçenleri söylemek hepimiz için zordur.
Kalbi ve ruhu, kederden, hüzünden ve gözyaşı dökmekten yorulmuştu.
İyileşme, spiritüel bir sanattır. Bedeni kurtarmak için yürek ve ruh gerekir.
Hepimiz beklediğimiz şeye er ya da geç kavuşuyoruz.
Güzel anıların yanında kötülerinin hiçbir önemi yok.
Camın ötesindeki dünyayı yaşamayı, yağmurun o bilinmez kokusunu almayı ve rüzgârın çoktan unuttuğu öpücüğünü hissetmeyi istiyordu. Bir şeyin parçası olmak istiyordu.
Tek ihtiyacı olan şey zamandı. İnsanlarla zaman geçirmek, tek başına zaman geçirmek Baskı altında kalmadan zaman geçirmek
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kişi beklentilerinin ve normalliğin ötesine bakabilirse buradaki büyülü güzelliği görebilir. Beklenmedik bir şey görebilir. Bir armağan
Kim daha büyük bir yanılgı yaşıyor? Peri masallarına inanan çocuk mu yoksa inanmayan yetişkin mi?
Onunla bir gün geçirebilmek için ölmeye razıydım ama Tanrı bana yıllar verdi.
Hayalin nedir?
Hayal mi? Bilmiyorum, ölene dek seni sevmek olabilir.
Aptal. Bu bir hayal değil, bir gerçek.
Hayal mi? Bilmiyorum, ölene dek seni sevmek olabilir.
Aptal. Bu bir hayal değil, bir gerçek.
“Ve değişim acı verirdi… Tıpkı beklentilerin, hayal kırıklığına uğramanın acı verdiği gibi…”
“Fikirlerim, duygularım ve inançlarım beni tanımlayan özelliklerdir, anımsayamadığım kelimeler değil.”
“Gelecek, geçmişten daha önemli.”
“Kalbi ve ruhu kederden,hüzünden ve gözyaşı dökmekten yorulmuştu.”
“İyleşme, spiritüel bir sanattır. Bedeni kurtarmak için yürek ve ruh gerekir.”
“İçlerindeki iyiliği bulduklarında günahları da bağışlanacaktı.”
“Bir çocuk için babasının yüzü değil,kalbinin iyiliği önemlidir”
“Napıyorsun?
-Dünyayı izliyorum”
-Dünyayı izliyorum”
“Gelecek geçmişten daha önemli”
“Bana güvenmeyi öğretecek misin?”
-“Sana kimsenin dünyanın karanlık taraflarını göstermeyi ve hayallerini yıkmayı benden daha iyi öğretemeyeceğinden eminim”
-“Sana kimsenin dünyanın karanlık taraflarını göstermeyi ve hayallerini yıkmayı benden daha iyi öğretemeyeceğinden eminim”
Anıların pusuda beklediği ama saldırıya geçmediği ıssız evine dönmek istedi.
Güzel anıların yanında kötülerin hiçbir önemi yok.
O cennetten düşen bir meleğe bakıyordu. Belki deTanrı’nın ta kendisine.
”İlk kez dürüstlüğünün aslında bir kalkan olduğunu fark etti. Dürüstlüğünü kesici bir alet gibi kullanıyor, yapmak istemediği konuşmaları kısa kesmek ve hissetmek istemediği duygulardan kaçınmak için ondan faydalanıyordu. Kör bir dürüstlüğün arkasına gizlenmişti. ”
Hepimiz beklediğimiz şeye er ya da geç kavuşuyoruz.
Bir çocuk için babasının yüzü değil, kalbinin iyiliği önemlidir.
Güzel anıların yanında kötülerin hiçbir önemi yok ..
Eğer beni sevmen gerekiyorsa, sebepsizce sev .
Aşk uğruna sev. Ben onun gülüşünü, bakışını o hoş sesini seviyorum yada onu benim gibi düşündüğünü, içimde hoş duygular uyandırdığı için seviyorum deme.
Bu özellikler zamanla değişebilir,
Yada değiştiğini sanırsın
Ve bu özelliklere duyulan aşk çabuk biter
Aşk uğruna sev. Ben onun gülüşünü, bakışını o hoş sesini seviyorum yada onu benim gibi düşündüğünü, içimde hoş duygular uyandırdığı için seviyorum deme.
Bu özellikler zamanla değişebilir,
Yada değiştiğini sanırsın
Ve bu özelliklere duyulan aşk çabuk biter
‘Bazen aklımızdan geçenleri söylemek hepimiz için zordur’
Hepimiz beklediğimiz şeye er yada geç kavuşuyoruz.
Aşk Ancak aşk insana böylesine yakıcı bir acı verebilirdi. Sonunda şairlerin neden hep aşkı yazdığını, neden şarkıların bulunan ve kaybedilen aşkların hikăyesini anlattığını anlamıştı. Çünkü hayat ancak aşk varken yaşanıyordu, onsuz bu korkunç boşluktan başka bir şey yoktu.
Aileler böyledir. Sürekli büyürler. Günden güne birer birer büyüyüp değişir ama şaşırtıcı bir şekilde aynı kalırlar.
Onu sevdiğini nasıl anladın?
Dışarıda yağmur yağdığını nasıl anlarsın? Ya da acıktığını, üşüdüğünü veya yorulduğunu nasıl anlarsın? Darwin bunun en şiddetli içgüdü olduğunu düşünüyordu -türlerin devamı için doğa kendine bir eş bulur- ve belki de haklıydı. Ama o duyguyu hissettiğinde bunun bilim olduğunu düşünmüyorsun. Büyü, diyorsun.
Fikirlerim, duygularım ve inançlarım beni tanımlayan özelliklerdir, anımsayamadığım kelimeler değil.
Gelecek şöyle dursun yarını düşünmeyi bile kendine yılarca yasaklamıştı.
İyileşme, spiritüel bir sanattır. Bedeni kurtarmak için yürek ve ruh gerekir.
Hepimiz beklediğimiz şeye er ya da geç kavuşuyoruz.
Kelimeler yine beyniyle dili arasında bir yerde kaybolmuştu.
Belki de iki kişi bir yükü daha kolay taşırdı.
Sonunda müziği duyuyorum.
Ben seni hiç unutmadım.
“Bu kadar basitti, inanılmaz derecede basit Selena başından beri haklıydı. Hayat tercihlerden, basit ve dolambaçsız tercihlerden oluşuyordu.”
“Aşk Ancak aşk insana böylesine yakıcı bir acı verebilirdi. Sonunda şairlerin neden hep aşk yazdığını, neden şarkıların bulunan ve kaybedilen aşkların hikayesini anlattığını anlamıştı. Çünkü hayat ancak aşk varken yaşanıyordu, onsuz bu korkunç boşluktan başka bir şey yoktu.”
“Güzel anıların yanında kötülerin hiçbir önemi yok. Onu sevmek her şeye değerdi.”
Sana aşık olabilirim
-Senin kalbin var mı, peki?
– Bir kalp
_ İnsanın duygularının, hayallerinin ve arzularının saklandığı yer.
– Bir kalp
_ İnsanın duygularının, hayallerinin ve arzularının saklandığı yer.
İnsanların seni reddetmesine alıştığını biliyorum. Bir yerden sonra artık bunu beklemeye başlıyorsun.
Bazen çok beyin hasarlı davranıyorsun.
Bir kadından beklenebilecek her şeye sahipti. Neşeli, duyarlı, masum, baştan çıkarıcı
Bugüne kadar tanıma mutsuzluğuna eriştiğim en kör, en bencil, en benmerkezci adamsın. Midemi bulandırıyorsun.
Bazen aklımızdan geçenleri söylemek hepimiz için zordur.
“Kişi beklentilerinin ve “normalliğin” ötesine bakabilirse buradaki büyülü güzelliği görebilir. Beklenmedik bir şey görebilir. Bir armağan ”
Ve Ian aniden anladı. Her şey bir anlam kazandı. Tanrı hepsinden iyi taraflarını ortaya çıkarmalarını istemişti. Ondan, Selena’dan, Elliot’tan her birinin kendi ruhunun derinliklerine inip onuru, aşkı ve gerçeği bulmasını istemişti.
İçlerindeki iyiliği bulduklarında günahları da bağışlanacaktı.
İçlerindeki iyiliği bulduklarında günahları da bağışlanacaktı.
Bir çocuk için babasının yüzü değil ,kalbinin iyiliği önemlidir.
Onu özlemişti.
Tanrım, onu bulutlu bir günde güneşi özlediği kadar özlemişti.
Tanrım, onu bulutlu bir günde güneşi özlediği kadar özlemişti.
İnsanların seni reddetmesine alıştığını biliyorum. Bir yerden sonra artık bunu beklemeye başlıyorsun. Ama acı çekmeye de devam ediyorsun. Hayatın boyunca o yaranın ötesini görebilcek birini, tek bir kişiyi bekleyip duruyorsun.
Hayat tercihlerden, basit ve dolambaçsız tercihlerden oluşuyordu.
Göz göze geldiler ve o beklenmedik anda Elliot birbirlerini anladıklarını, anlayıp kabullendiklerini fark etti. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştı. Daha önce hiç acısını böylesi bir dürüstlükle ve savunmasızlıkla paylaşmamıştı. Ve şimdi, acısını paylaştıktan sonra inanılmaz bir duyguya kapıldı. Mucize gibiydi. Sanki korkuyu paylaşmak onun etkisini hafifletmişti. Belki de iki kişi bir yükü daha kolay taşırdı.
Biliyor musun, bazı kültürlerde -yoksa hikaye mi, bilmiyorum- her neyse, bir yerlerde insanlar yara izlerini değerli bir ruhun nişanesi olarak görürlermiş. Açıkçası küçük bir yara izimin olmasını isterdim. Benim sorunumdan çok daha iyi.