İçeriğe geç

Avşarlar ve Dadaloğlu Kitap Alıntıları – Ahmet Özdemir

Ahmet Özdemir kitaplarından Avşarlar ve Dadaloğlu kitap alıntıları sizlerle…

Avşarlar ve Dadaloğlu Kitap Alıntıları

&“&”

Neden onu görünce
Karışıyor ellerin birbirine
Onu görünce neden
Kendini bırakıp gidiyorsun giderken

Bırakıp gidiyorsun ve sende
Sevinç gibi bir acı koyuluyor
Öyle durup kalıyorsun gecende

Onu görünce sende neden
Bin tohum ekiliyor birdenbire
Birdenbire nice ürün kaldırılıyor
Onu görünce neden hızlanıyor
Suların akışı kendi kendine

O gidince neden başka birisin
Adın başka, susuşun başka, sesin başka
O gidince hiç kimse değilsin
Tükenmiş bir rüzgârsın ağaçta

Yedi iklim dört köşeyi dolandım
Meğer dünya her tarafta bir imiş
Ben dünyayı Al-Osman &‘ın sanırdım
Meğer dünya dört sultanlık yer imiş

Okuttuğun tutmaz oldu alimler
Kalktı da kitaptan arttı zülümler
Terlemeden mal kazanan zalimler
Can verirken soluması zor imiş

Selam söylen Reyhanlı’da Arap’a
Hesap etsin yaz ayına ne kaldı
Nevruz biter sümbül biter gül biter
Top top edip dermemize ne kaldı

Seçin ağalar da kötüyü seçin
Yiğitin üstüne kemhalar biçin
Yavuz at besleyen el malı için
Bölük bölük bölmemize ne kaldı

Ulam ulam olmuş galan yazılar
Ceren avlar gök boncuklu tazılar
Altı, Arap atlı şahbaz gaziler
Cıda vurup binmemize ne kaldı

Babına da Dadaloğlu’m babına
Koç yiğitler sığmaz oldu kabına
Kamalağın kar’ardıcın dibine
Silah çatıp yatmamıza ne kaldı

Avşarlar, Yozgat-Bozok yöresinde sürgündeyken Tecirliler ile Ceritler, Reyhanlı oymağının hayvanlarını sürüp kaçırıyorlar.
Reyhanlı ileri gelenleri Tecirliler’den ve Ceritler’den hayvanlarını geri istiyorlarsa da onlar: Hayvanlarınızı sürüp kaçıranlar biz değiliz, Avşarlar’dır" diyorlar.
Bunun üzerine Reyhanlı beylerinden Arap adlı bir bey, Avşarlar’a atıp tutuyor: "Yaz gelince Avşarlar’dan öcümüzü alacağız, onlar hazır olsunlar" diye bu tarafa haber gönderiyor.
Ve işte Dadaloğlu’da bu şiirle, “sürgünden dönmelerine ve hesap sormalarına az kaldığını” ifade etmek istiyor, Arap’a cevap veriyor:

Selam söylen Reyhanlı’da Arap’a
Hesap etsin yaz ayına ne kaldı
Nevruz biter sümbül biter gül biter
Top top edip dermemize ne kaldı

Seçin ağalar da kötüyü seçin
Yiğidin üstüne kemhalar biçin
Yavuz at besleyen el malı için
Bölük bölük bölmemize ne kaldı

Ulam ulam olmuş galan yazılar
Ceren avlar gök boncuklu tazılar
Altı, Arap atlı şahbaz gaziler
Cıda vurup binmemize ne kaldı

Babına da Dadaloğlu’m babına
Koç yiğitler sığmaz oldu kabına
Kamalağın kar’ardıcın dibine
Silah çatıp yatmamıza ne kaldı

Avşarlar, Yozgat-Bozok yöresinde sürgündeyken Tecirliler ile Ceritler, Reyhanlı oymağının hayvanlarını sürüp kaçırıyorlar.
Reyhanlı ileri gelenleri Tecirliler’den ve Ceritler’den hayvanlarını geri istiyorlarsa da onlar: Hayvanlarınızı sürüp kaçıranlar biz değiliz, Avşarlar’dır" diyorlar.
Bunun üzerine Reyhanlı beylerinden Arap adlı bir bey, Avşarlar’a atıp tutuyor: "Yaz gelince Avşarlar’dan öcümüzü alacağız, onlar hazır olsunlar" diye bu tarafa haber gönderiyor.
Ve işte Dadaloğlu’da bu şiirle, “sürgünden dönmelerine ve hesap sormalarına az kaldığını” ifade etmek istiyor, Arap’a cevap veriyor:

Selam söylen Reyhanlı’da Arap’a
Hesap etsin yaz ayına ne kaldı
Nevruz biter sümbül biter gül biter
Top top edip dermemize ne kaldı

Seçin ağalar da kötüyü seçin
Yiğitin üstüne kemhalar biçin
Yavuz at besleyen el malı için
Bölük bölük bölmemize ne kaldı

Ulam ulam olmuş galan yazılar
Ceren avlar gök boncuklu tazılar
Altı, Arap atlı şahbaz gaziler
Cıda vurup binmemize ne kaldı

Babına da Dadaloğlu’m babına
Koç yiğitler sığmaz oldu kabına
Kamalağın kar’ardıcın dibine
Silah çatıp yatmamıza ne kaldı

Yine tuttu Gavur Dağı boranı
Hançer vurup acarladın yaramı
Sana derim Mıstık Paşa öreni
İçindeki bunca beyler nic’oldu

Çınar sana arka verip oturan
Pöhrenk ile sularını getiren
Yoksulların işlerini bitiren
Samur kürklü koca beyler nic’oldu

Elem geldi elde değil gaziler
Akar gözüm yaşı çağlar ne deyim
Sağ selamet geçticeğim Binboğa
Sual eyler benden dağlar ne deyim

Deh bire deh bire nazlı kır atım
Yarsuvat ‘ta kaldı atım pusatım
Gelinler dul kaldı yavrular yetim
Gelir babam deyi ağlar ne deyim

Elde gezer koç yiğidin cıdası
Kara geldi bin iki yüz senesi
Koc’aslan Kenan’ın Elif anası
Çıkar yollarımı bağlar ne deyim

Gelin yarenlerim yanıma gelin
Beni sağ komayın bir kılıç çalın
Sekiz yüz çadırda sekiz yüz gelin
Al çıkarır kara bağlar ne deyim

Der Dadal’ım yoyamadım düşleri
Dikemedim şehidime taşları
Yarsuvat’ta olup biten işleri
Sual eyler benden sağlar ne deyim

Ceritler Ceyhan (Yarsuvat) nehrinin sol kesiminde, Avşarlar da sağ kesiminde kışlarlardı. Otlak ya da başka bir nedenle Ceritler ile Avşarlar çetin bir savaşa tutuşurlar. Bu kavgada Avşarlar yenilgiye uğrarlar ve Kozan üstlerine doğru çekilirler.
Anlatılır ki, Avşarların 900 atlısından ancak yüz kadarı kalmıştır.
Üstelik “benim ailemde başka erkek kalmadı, Kenan’ımın başına bir hâl gelirse neslim kesilir” demesine rağmen ölenler arasında bulunan ve cesedini dahi almadıkları 16 yaşındaki Koc’aslan Kenan’ı babaannesini ikna ederek Dadaloğlu almıştır.
Dadaloğlu bu duruma çok üzülür, Biz Yaylalara, Binboğa dağlarına bu olanları – olayları nasıl anlatırız, onlara ne diyeceğiz" diyerek hayıflanır ve bu şiiri söyler.

Fırsatı ganimet bildi kötüler
Böyle kalmaz padişahın çağları
Eninize boyunuza eğlenin
Sizin olsun Binboğa’nın dağları

El kalmamış Binboğa’ya çıkacak
İp kalmamış salıncağa takacak
Hemen Avşar mıdır başa kakacak
Bir gün olur geri gelir sağları

Kadir Mevla’m eğer izin verirse
Hak-adalet er geç yerin bulursa
Eğer bir gün Avşar geri gelirse
Kovgun eder sizin gibi beyleri

Dadaloğlu’m Yetim Ali oldu adın
Ne meskenin kalmış ne kalmış yâdın
Yazıcıoğlu derler harammış sütün
Ben takmıştım taşıdığın tuğları

Avşarlar, Yozgat-Bozok yöresine sürgün edilmiştir. El-oba dağılmıştır, insanlar perişan olmuşlardır. Bu kargaşada Dadaloğlu da yakalanıp Payas kalesindeki zindana atılır. Fakat Dadaloğlu hasırdan bir kanat yapar, bu zindandan (kaleden) atlayarak kaçar ve kurtulur.
O sıralar Afşin’in Tanır kasabasında Şerefli Beylerinden Yazıcıoğlu adında bir Türkmen beyi vardır. Dadaloğlu, kaçak olduğundan bu beyin yanına sığınır, kılık- kıyafet değiştirerek bu beyin hizmetine girer. Adının da Yetim Ali olduğunu söyler. Günler böylece gelir, geçer.
Bir gün Yazıcıoğlu yörenin ileri gelenlerine büyük bir şölen verir. Bu şölene Malatya’dan, Maraş’tan, Antep’ten ve Kilis’ten ünlü konuklar çağrılır.
Yenilir, içilir, sohbet koyulaşır. Dönüp dolaşır söz Avşar’a gelir. Yazıcıoğlu:
Avşarlar çok kavgacıydılar, sürgüne gittikleri iyi oldu. Onlar bizi Binboğa’ya çıkartmıyorlardı, hayvanlarımızı sürüp götürenler de onlardı" der. Daha da atıp tutar, çok ağır konuşur.
Beri yanda Dadaloğlu da bu şölende bulunmakta ve bu söylenenlere, hakaretlere tanık olmaktadır. Nihayet dayanamaz, kılık kıyafetine bakmadan sazını omuzladığı gibi meydana atılır ve konukların huzurunda bu şiiri söyler.

Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımız temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir

Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

“Kirman” İran’da kılıcı ile ünlü bir kent.
“Temren” Mızrğın ucundaki sivri metal
“Davlumbaz” Kös, Büyük davul.

Kozan’dan Binboğa’ya kadar olan bölge sarp dağlar, gür ormanlar, derin vadiler ve geçit vermez yerlerle doludur. İnsan o dağlara varınca kendini her türlü takipten, tehlikeden kurtulmuş sayar.

Yine padişahtan ferman gelmiştir. Avşarlar iskân olsun, belli bir toprağa bağlansın istenmiştir. Ama Avşarlar Çukurova’nın uçsuz, bucaksız bataklıklı, sivrisinekli, sıtmalı toprağında kışlarlar fakat baharda Torosların, Binboğa’nın, Uzunyayla’nın ala karlı ve de soğuk sulu yaylalarından vazgeçmek istemezler.

Bir ilkbahar günü Avşar göçü Dörtyol’un doğusunda bulunan Bağrıaçık yaylasından Çukurova yoluyla Toroslara doğru hareket eder. Avşar’da göç günleri önemlidir. Rengârenk giysilerle kınalı eller deve kervanını çeker. Develerin dizlerine takılan çanlar kendine özgü bir müzik havası içinde salına salma yayla yolunu tutar.

Göç Uzunyayla’ya gitmekte olsun, beri taraftan 1865 iskânını yapanlardan Ahmet Cevdet Paşa …ve ekserinin yaylakları Uzunyayla olup, orada ise muhacirin-i Çerakise iskân olunmak devletçe mukarrer olduğundan, bu sene aşiretler Fırkai İslahiyyece yaylaya gitmekten men olunmuşlardır.
Osmanlı Uzunyayla’ya Çerkezler’i yerleştirmek için karar verdiğinden Türkmenler’e, o arada Avşarlar’a Uzunyayla’ya gitmek yasaklanmıştır. Padişah böyle ferman eylemiştir.

Fakat onları yaylalara gitmekten padişah fermanı bile engelleyemez. Sonunda ölüm de olsa bile.
Kendisi de bir Avşar olan Dadaloğlu şiirinde işte bu dramı anlatıyor.

Selam söylen Reyhanlı’da Arap’a
Hesap etsin yaz ayına ne kaldı
Nevruz biter sümbül biter gül biter
Top top edip dermemize ne kaldı

Seçin ağalar da kötüyü seçin
Yiğitin üstüne kemhalar biçin
Yavuz at besleyen el malı için
Bölük bölük bölmemize ne kaldı

Ulam ulam olmuş galan yazılar
Ceren avlar gök boncuklu tazılar
Altı, Arap atlı şahbaz gaziler
Cıda vurup binmemize ne kaldı

Babına da Dadaloğlu’m babına
Koç yiğitler sığmaz oldu kabına
Kamalağın kar’ardıcın dibine
Silah çatıp yatmamıza ne kaldı

Avşarlar, Yozgat-Bozok yöresinde sürgündeyken Tecirliler ile Ceritler, Reyhanlı oymağının hayvanlarını sürüp kaçırıyorlar.
Reyhanlı ileri gelenleri Tecirliler’den ve Ceritler’den hayvanlarını geri istiyorlarsa da onlar: Hayvanlarınızı sürüp kaçıranlar biz değiliz, Avşarlar’dır" diyorlar.
Bunun üzerine Reyhanlı beylerinden Arap adlı bir bey, Avşarlar’a atıp tutuyor: "Yaz gelince Avşarlar’dan öcümüzü alacağız, onlar hazır olsunlar" diye bu tarafa haber gönderiyor.
Ve işte Dadaloğlu’da bu şiirle, “sürgünden dönmelerine ve hesap sormalarına az kaldığını” ifade etmek istiyor, Arap’a cevap veriyor:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir