İçeriğe geç

Ateşböceğinin Şarkısı Kitap Alıntıları – Kristin Hannah

Kristin Hannah kitaplarından Ateşböceğinin Şarkısı kitap alıntıları sizlerle…

Ateşböceğinin Şarkısı Kitap Alıntıları

Bizi biz yapan anılarımızdır Tul .Sonunda valizine koyup yanına aldığın şey anıların oluyor yalnızca. Aşk ve anılar unutulmuyor.
– Ne zamandır acı çekmiyormuş gibi davranıyorsun?
– (Bu soru beni derinden yaralamıştı) Neden sordun?
– Çünkü bazen içimizdeki kaynak gözyaşlarıyla dolar ve sonunda taşar.
Bazen söylenmiş sözler unutulmaz; özellikle de öfkeyle söylenenler.
«İyi ol. Sessiz ol. Sana söylenenleri yap. Doğrudan sorulmuş sorulara yanıt ver, asla bilmediğini söyleme, babanın sana zarar verdiğinden asla bahsetme. Başına gelenlerden annenin haberi olsa da umursamadığını söyleme. Ah hayır. Asla üzüldüğünü de söyleme. En çok da bundan nefret ederler.»
Ama her hikâyenin bir sonu vardır, değil mi? Sevdiğin insanları kaybettiğinde bir şekilde yola devam etmen gerekir.
Yola tek başına devam etmeyi denemişti. Gerçekten denemişti. Kendince hâlâ da deniyordu ama bazen bir kişi hayata tutunmanızı, ayakta durmanızı sağlardı. Ve o yardım elini kaybettiğinizde, eskiden ne kadar güçlü olursanız olun, yere ne kadar sağlam basmak isterseniz isteyin düşüp kendinizi yerde bulabilirsiniz.
Ama cümleleri silmek gerçekleri silmiyor.
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz düş içinde bir düş.

Edgar Allan Poe

Geçmişi telafi edecek bir ilaç yok
Hiç kimse sizi anneniz kadar iyi tanıyamazdı.
Daha çok vaktiniz olduğunu düşünürken aslında hiç olmadığını görüyordunuz.
Ben seni özgür bırakmaktan korkarken sen de nasıl kendin olabileceğini bilemiyordun
Bizi biz yapan anılarımızdır. Sonunda valizine koyup yanına aldığın anıların oluyor yalnızca. Ölürken hayatının film şeridi gibi gözünün geçmesi de bu yüzden. İstedigin anıları yanında götürüyorsun
Keder sinsi bir şeydir, davetsizce gelen ve geri çeviremediğiniz bir misafir gibi sürekli gidip gelir.
Vazgeçmen gerekinceye kadar devam et ve vazgeçmek istediğinde de durma.
Nefesini dışarı verdi ama aldığının bile farkında değildi .
Keder sinsi bir şeydir,davetsizce gelen ve geri çeviremediğiniz bir misafir gibi sürekli gidip gelir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
O gün bizim başlangıcımızdı. Aradan otuz yıl geçti Tully ve kate. Sen ve ben dünyaya karşı. Seninle sonsuza dek dost kalacağız.
Bazen, eğer yeterince gökyüzüne bakarsan, gökyüzünden etrafına ateş böceği gibi küçük beyaz noktaların düştüğüne yemin edebilirsin. Belki de bu sokağın adı burdan geliyordur
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bazen birini rahatlatmaya çalışmak yalnız bırakılmaktan daha çok acı verir.
-Korkuyorum.-Tabii ki korkarsın. Sen annesin. Korku bu işin tanımı.
Vazgeçmen gerekinceye kadar devam et ve vazgeçmek istediğinde de durma.
Bizi biz yapan anılarımızdır, Tul. Sonunda valizine koyup yanına aldığın şey anıların oluyor yalnızca. Aşk ve anılar unutulmuyor. Ölürken hayatının film şeridi gibi gözünün önünden geçmesi de bu yüzden. İstediğin anıları yanında götürüyorsun. Valizini topluyorsun anlayacağın.
Önüne geçemeyeceğin bir acı yoktur.
Ruhundaki acıyı terk etmek doğru değildi. Tam tersini yapmalıydı. İncelemek tek teselliydi. Acıya yüz çevirmektense soğuk bir günde giyilen bir palto gibi acılara bürünmeliydi.
Biri seni üzdüğünde, hayattan zevk alamadığında ya da bizim müziğimiz çaldığında. Dinle ve beni hisset. Ben anılarında var olacağım.
Bazı acılar yabancılarla paylaşmayacak kadar derindi..
Vazgeçmen gerekinceye kadar inanmaya devam et ve vazgeçmek istediğinde de durma.
Bazen söylenmiş sözler unutulmaz; özellikle de öfkeyle söylenenler
Bazen eğer şanslıysan bir çift göze bakıp bütün geleceğini görebiliyorsun
Her geçen dakika bir irade zaferiydi.
Endişe küçüktür ama gölgesi büyüktür.
Anılar can yakmaktan başka işe yaramıyordu.
Tully ve Annesine çok üzüldüm katee ve ailesine de çok üzüldüm. Kate yaşıyor olsaydı keşke
Daha çok vaktinizin olduğunu düşünürken aslında hiç olmadığını görüyordunuz.
Uzun zaman önce, hayatımın en kötü gecesinde ateşböceği yolu denen kapkaranlık bir sokakta yapayalnız yürürken ruhuma dokunan biriyle karşılaştım
Nasil oluyor da onu sevdigini soyleyen insanlarin hicbiri bu kadar kotu gorundugunu fark etmiyordu?
Bizi biz yapan anilarimizdir. Sonunda valizine koyup yanina aldigin sey anilarin oluyor yalnizca. Ask ve anilar unutulmuyor. Olurken hayatinin film seridi gibi gozunun onunden gecmesi de bu yuzden. Istedigin anilari yaninda goturuyorsun. Valizini topluyorsun anlayacagin.
Bazen söylenmiş sözler unutulmaz; özellikle de öfkeyle söylenenler
Annem dedi ki ağlamak kötü bir şey değilmiş babacığım
Anılar canını yakmaktan başka işe yaramıyordu
Acıyacağını bile bile kendini tutamayıp yarasının kabuğunu yolan bir çocuk gibiydi
Keder sinsi bir şeydir, davetsizce gelen ve geri çeviremediğiniz bir misafir gibi sürekli gidip gelir.
Keder sinsi bir şeydir, davetsizce gelen ve geri çeviremediğiniz bir misafir gibi sürekli gidip gelir.
Ölürken hayatının film şeridi gibi gözünün önünden geçmesi de bu yüzden. Valizini topluyorsun anlayacağın.
Yönünü bulmak istiyorsan hem köklerinin nerede olduğunu hem de gitmek istediğin yeri bilmelisin.
Ne kadar zamanımızın kaldığını bilemezdik ama elimizdeki bu zamanla neler yaptığımız bizim elimizdeydi.
Endişe küçüktür ama gölgesi büyüktür.
Kendimize anlattığımız bir hikaye gerçek olmasa da olur.
Bazen söylenmiş sözler unutulmaz; özellikle de öfkeyle söylenenler.
Her yerde kötü şeyler, haksızlıklar oluyordu ama biz görmüyorduk. Bakışlarımızı kaçırıyorduk.
Nefes almakta zorlanıyordum. Bunca adaletsizlik karşısında çığlık atmak , ağlamak, haykırmak ya da bağırmak istiyordum.
Sevdiğin insanları kaybettiğinde bir şekilde yola devam etmen gerekir.
Eşyalara bu kadar önem verdiğini görmek Dorothy’yi her zaman güldürmüştü. Eğer şanslılarsa hayatta asıl neyi gözlerinin önünden ayırmamaları, gerçekte neyin endişelenmeye değer olduğunu günün birinde öğrenirlerdi.
İşte böyle. Benim gibi gerçek bir geçmişi olmayan kayıp bir kız olarak büyüdüğünüzde sizi sevdiğini düşündüğünüz insanlara deli gibi bağlanıyorsunuz.
İnan bana hayat gerçekten de oradan oraya savuruyor. Ve sonunda da ölüyorsun.
İncelemek tek teselliydi. Acıya yüz çevirmektense soğuk bir günde giyilen bir palto gibi acılara bürünmeliydi. Kayıpta huzur, ölümde güzellik, pişmanlıkta da özgürlük vardı.
Daha çok vaktiniz olduğunu düşünürken aslında hiç olmadığını görüyordunuz.
Yalnızlık çukuruna bakıp ne kadar derin ve karanlık olduğunu gördü.
Geçmişi telafi edecek bir ilaç yoktu.
Bazı acılar yabancılarla paylaşılmayacak kadar derindi.
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz düş içinde bir düş.
Müzik, müziğimiz iksir misali damarlarımdan geçip içimi dolduruyordu. Hiç düşünmeden müzikle birlikte sallanmaya başladım. Gülümsemem gerektiğini biliyordum ama hüznüm çözülüp yeniden canlanmaya başlamıştı. İnsanların bana nasıl baktığını görüyordum. Gözlerini dikmişlerdi. Her nasılsa oraya ait değilmiş gibi görünüyordum. Ama onlar tanımıyordu. . .
. . . ben hep yanında olacağım. Müziğimizi her duyduğunda ya da gözünden yaş gelinceye kadar güldüğünde yanında olacağım. Gece gözlerini kapatıp anımsadığında orada olacağım. Her zaman. . .
Ama her hikayenin bir sonu vardır, değil mi? Bir şekilde yola devam etmen gerekir.
Her yerde kötü şeyler haksızlıklar oluyordu ama biz bunu bilmiyorduk.
Dua etmek fayda ediyor mu?
Olmamı istediğiniz kişi gibi davranmaktan bıktım artık!
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz düş içinde bir düş.
Edgar Alan Poe
Bazen söylenmiş sözler unutulmaz; özellikle de öfkeyle söylenenler.
Zaman tüm yaraları sarar.
Ne zamandır acı çekmiyormuş gibi davranıyorsun?
Bazen söylenmiş sözler unutulmaz. Özellikle de öfkeyle söylenenler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir