İçeriğe geç

Atalar və Oğullar Kitap Alıntıları – Ivan Sergeyeviç Turgenyev

Ivan Sergeyeviç Turgenyev kitaplarından Atalar və Oğullar kitap alıntıları sizlerle…

Atalar və Oğullar Kitap Alıntıları

Sevdiğinin gözünde böyle gözyaşı görmemiş olanlar, insanın kalbi minnettarlık ve çekingenlikle titrerken dünyada ne denli mutlulukların olabileceğinden habersizdirler.
En önemli şey , kişiliktir , sayın bayım, kişilik! İnsanın kişiliği kaya gibi dayanıklı olmalı , çünkü her şey onun üzerine kurulur.
İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdr.
Çünkü herşey onun üzerine inşa ediliyor
Saçları iyice kırlaşmış, şişmanlamış görüyorum onu şimdi.
Karakter, azizim, en önemli şeydir: İnsanın karakteri bir kaya gibi sağlam olmalıdır ki, kalan her şey onun üzerine inşa edilebilsin.
Önemli olan tek şey, iki kere ikinin dört etmesi..Geri kalan her şey saçmalık..
Daha şimdiden unutmuştur bile benim varlığımı.
Evlilik nasıl bir şeydir, bir önyargı mı, yoksa suç mudur, insanlar nasıl dünyaya gelir, eşit mi , değil mi, aslında kişilik denen şey nedir?
Kanımın son damlasına kadar savunacağıma yemin ettiğim kadın haklarını savunuyorum.
Kendini iyi yürekli, sade biri sanıyor olmalıydı.
Bir mezarda olan yürek ne kadar ihtiraslı, ne kadar günah işlemiş, ne kadar isyancı olursa olsun, üstünde biten çiçekler bize masum gözleriyle sakin sakin bakarlar.

Bu çiçekler bize, yalnız sonsuz huzuru anlatmazlar, onlar bize aynı zamanda o sonsuz barışı, ölümsüz bir hayatı anlatırlar.

Kutsal, vefalı bir sevginin, fedakâr bir sevginin sonsuz bir gücü olmaması mümkün mü?
Gene yabancı sözcükler!
Sinirlenmeye başlamıştı artık.
İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır, çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor.
Kişilik sayım bayım, en önemlisi budur işte.
Sadece düşmanının üzerine saldırmak için bir bahane arıyordu, ne var ki uzun süre bahane çıkmadı.
Söyleyin neden güzel bir müzikten, hoş geçirilmiş bir akşamdan, cana yakın insanlardan konuşmaktan zevk duyduğumuz zaman bütün bunlar sanki bir yerlerde var olan, ama bizim sahip olmadığımız gerçek, sonsuz bir mutluluğun basit bir kopyasıymış gibi bir his duyuyoruz ? Neden öyle oluyor ? Yoksa siz böyle bir duygu içinde kalmıyor musunuz ?
Bizim olmadığımız yer iyidir.
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Yo, ben öyle kolay teslim olmayacağım.
Daha şimdiden unutmuştur bile benim varlığımı..
Bir ayağımız çukurda artık, tabutlarımızı ısmarlayıp, kollarımızı göğsümüzün üzerinde çaprazlama zamanımız geldi.
Insanların hala sözcüklere bu kadar önem vermeleri çok tuhaf! Sözgelimi, birini dövmesen de bir aptal olduğunu söylesen üzülür. Ama çok akıllısın deyip parasını vermesen bile sevinir
Çok eski bir gerçektir ölüm, ama herkese yeni gelir.
Tersine, düşünen bir insan için ücra yer diye bir şeyin olmadığına inanırım ben.
Seninle ben bir ağaç kavuğunda iki mantar gibiyiz, diz dize otururuz bir yere gidemeyiz. Yalnızca ben kalacağım senin yanında daima.. sen de benim yanımda
Ee, okumayı denedin mi?
– Denedim.
– Ya sonuç?
– Ya ben aptalım ya da bu kitap baştan sona saçma.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Okuyorum, öğrenmeye çabalıyorum, çağın gereklerine ayak uydurmaya çalışıyorum
Gene de zamanı geçmiş diyorlar benim için.
İnsanı bıktıracak o kadar çok şey var ki dünyada!
Kendini beğenmişliği de çok iğrenç!
Baban çok iyi biri, ama geri kafalının teki.
Bir anne o, rahat olmaya hakkı var artık.
Korkmayın, şimdiye kadar hiç kimseye nazarım değmemiştir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Deyimi bilirsiniz: Mutluluk, bizim olmadığımız yerdedir.
Ben kimsenin düşüncesini paylaşmam. Benim kendi düşüncelerim vardır.
Eskiden gençler okuyup öğrenmek zorundaydılar, cahil kalmak istemezlerdi. Bunun için çaba harcarlardı. Şimdi ise gençler: Dünyada her şey saçma dediği an, başarıya ulaşmış olurlar! Gençler bu işe sevinmişlerdir. Öyle ya, eskiden bu tiplere serseri denilirdi. Şimdi ise birden nihilist olup çıktılar!
Dünyada genç ve güzel bir anne ve kucağında tuttuğu sağlıklı bebeğinden daha büyüleyici bir şey var mıdır?
”Zaman bazen kuş gibi uçar, bazen de solucan gibi sürüne sürüne gider ama insanın en çok hoşuna giden, zamanın çabuk mu, yavaş mı geçtiği fark edilmeden geçip gitmesidir. ”
”Ben yine derim ki, bütün yaşamını bir kadının aşkı uğruna bir karta dayandıran ve bu kart elinden alındığı zaman da gevşeyip hiçbir şet yapamayacak hale gelen bir erkek, erkek değildir. ”
Zaman(bilindiği üzere) bazen kuş gibi uçar gider,bazen sümüklüböcək gibi ilerler; ama insanın en çok hoşlandığı,onun çabuk mu, yavaş mı geçtiğinin fark etmemesidir.
Sözgelimi, birini dövmesen de bir aptal olduğunu söylesen üzülür. Ama çok akıllısın deyip parasını vermesen bile sevinir
Sevilmeden sevmekten daha korkunç bir şey yoktur.
Hayallere dalmayı severdi.
Bir hüzün vardı içinde.
Küçük bedeninin her yerinden neşe fışkırıyordu.
İlaç acıdır, ama gene de yutmak gerekir.
Beni anlayamazsınız anne, ikimiz ayrı kuşakların insanlarıyız çünkü.
Dünyada her şey saçma!
Söyleyin neden güzel bir müzikten, hoş geçirilmiş bir akşamdan, cana yakın insanlardan,konuşmaktan zevk duyduğumuz zaman bütün bunlar sanki bir yerlerde varolan, ama bizim sahip olmadığımız gerçek sonsuz bir mutluluğun basit bir kopyasıymış gibi bir his duyuyoruz?
İnsan prensipleri, kuralları nasıl yadsıyabilir, aklım almıyor. Yaşamınızı başka yönlendirebilir?
Öyleyse şunu bilin ki, sizi budalaca, çılgınca seviyorum.
Bazarov:
-Kalmam için bir neden var mı,diye sordu.
Anna hafifçe başını çevirdi:
-Yok mu, burada hoşça vakit geçirmiyor musunuz? Yoksa gidince arkanızdan üzülecek kimse yok mu sanıyorsunuz?
Kişilik, sayın bayım, en önemlisi budur işte: İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır, çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor.
Sanatın ne faydası vardır, bana söyleyebilir misiniz?
Hiç olmazsa insanları öğrenmek, incelemek için ona başvurabilirsiniz.
Kendini beğenmişliği de çok iğrenç !
Zamanımız geçmiş Kim bilir?
— Çok şey bilirsen çabuk yaşlanırsın, diye mırıldandı.
Bayağılığın birden belirmesi yaşamda çoğu kez yararlı sonuç verir: Fazla gerilmiş sinirleri yumuşatır; kendine aşırı güven veya kendini unuturcasına coşku duygularının bayağılıkla ne denli yakın olduklarını göstererek insanı ayıltır.
Deyimi bilirsiniz: Mutluluk bizim olmadığımız yerdedir.
gerçekten, dünyada kucağında sağlıklı bebeğiyle güzel bir anneden daha etkileyici bir şey var mıdır acaba?
Gerçekten, dünyada kucağında sağlıklı bebeğiyle güzel bir anneden daha etkileyici bir şey var mıdır acaba??
Artık yolun sonuna geldim sayılır. Şimdi gelecekle ilgili plânlar yapmanın ne kadar boş bir uğraş olduğunu çok daha iyi anlıyorum.
Ölüm aslında herkesin, Yenidiye düşündüğü Eski bir şakadır.
acılarına öfkelenen hastalar kesinlikle iyileşiyorlardı
Çok şey bilirsen çabuk yaşlanırsın
Çocuklar, onları gerçekten seveni hisseder..
Bir hüzün vardı içinde.
Sağlara ölüden dost olmaz.
Çok eski bir gerçektir ölüm, ama herkese yeni gelir.
Valizimde boş yer vardı, saman dolduruyorum oraya. Yaşam valizimiz de öyledir işte; içinde boş yer kalmaması için eline ne geçerse dolduracaksın.
Hoş bir düştü o… kim hatırlar düşleri?
Boyun eğmeye hazırım. Yalnızca eşitsizlik ağır gelir bana. İnsanın kendisine saygısını yitirmeden boyun eğmesini anlarım ama; mutluluk verir insana bu. Ama hep boyun eğen biri olmak…
Yaşamı, her anının bir anlamı olacak şekilde kurmalı.
Artık öyle bir zamandayız ki karnını duyurabilmek için herkes kendi elleriyle kazmak zorunda toprağını.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir