Ali Türkşen kitaplarından Asla Vazgeçme Asla kitap alıntıları sizlerle…
Asla Vazgeçme Asla Kitap Alıntıları
Dünya güzeli bir doğaya ve yüzyılların derin kültürünü barındıran bir tarihe sahip, yine de yaşaması oldukça zor bir ülkenin vatandaşıyız. Huzur içinde, anlayışla, sevgiyle, saygıyla, yaşamımızdan endişe etmeden bir ömür sürmek istiyoruz. Oysa bizim sıradan bir günde, gayet sıradanlaşan yaşamımız, medeni bir ülkede koca bir ömrün kâbusu olabilir. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bir gün kendinizi huzur ve güvende hissederken ertesi gün hayal dahi edemeyeceğiniz endişeli bir güne uyanıveriyorsunuz.
Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki..
Ama zamanım kısıtlı
Ve sesim ulaşmıyor.
Ama zamanım kısıtlı
Ve sesim ulaşmıyor.
Altı defa düş yedi defa kalk.
Bütün sınavların aslında sizi daha büyük sınavlara hazırladığını gözardı etmemeniz gerekir.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.
Çok büyük bir hayat hedefim vardı ve bu uğurda kaybedecek bir dakikam dahi yoktu.
Okuyan zaten çok okuyor da, okumayanları okumaya özendiremiyoruz.
Hayat onu yaşamayı bilen CESUR insanlarındır.
Coğrafya kaderimiz değil kederimiz oldu.
Adaletin hukukun olmadığı yerde kimseye saygı gösterecek değildim.
İnsanın yüreği, cesareti ancak gerçek tehdit anlarında ortaya çıkıyor.
Asla vazgeçmemek başarıdır elbette ama nerede vazgeçeceğini bilmek daha büyük başarıdır.
Çevrenizdeki zehirli insanların sizi zehirlemesine, hedef çıtanızı aşağı çekmelerine asla izin vermeyin. Hatta zehirlerini size saçmalarına engel olmak için etrafınızda olmalarına, sınırlarınızı belirlemelerine de müsaade etmeyin. Siz kendinize ne sınır koyarsanız, gözünüzü nereye dikerseniz, sınırınız da orasıdır. Şunu da asla unutmayın; size sizden başka sımır koyabilecek kimse yoktur. Siz kendinizi nerede görüyorsanız, oradasınızdır. Kendi kendinizi zehirleme hatasına da düşmeyin. Beyninize yapamayacağınız sinyalini gönderdiğiniz her an yapmamak için başkaca bir engele zaten ihtiyaç yoktur. Engelin de desteğin de yegâne kaynağının kendiniz olduğunu unutmayın.
SAT’ların kitabında imkânsız diye bir kelime yoktu.
Kısaca; cezaevinde tuvalet temizlemek bile olsa, ne iş yapıyorsanız yapın, daha iyisini nasıl yapabileceğinize odaklanarak yapın. Hayatta karşınıza çıkan her bir güçlüğü kendinizi geliştirmek üzere bir fırsata çevirebilirsiniz. Sizi geliştiren zaten yapmaktan hoşlandıklarınız değil, yapmayı istemeseniz de yapabildiklerinizdir.
Cesaret korkmamak değildi, herkes korkabilirdi. Akıl ve mantığa aykırı gelen ne varsa, vücut, zihin ve ruh o tehlikeye tepki olarak sizi o ortamdan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ama cesaret, korktuğunuz hâlde , idealleriniz, hedefleriniz, sevdikleriniz uğrunda yapmanız gerekeni yapabilmekti. Korkusunu yenebilen kişiye cesur deniyordu, korkmayana değil.
Başarı, karşılığında fedakârlık ister. Başarı, tesadüfen, kendiliğinden, hazırlıksız insanların karşısına çıkan bir piyango bileti değildir.
Başarı, başarmaya karar verdiğiniz an ve kendinizi görmek istediğiniz nokta arasındaki boşluğun doğru yöntemlerle doldurulmasıyla gelir. Eğer gerekli hazırlığı yapmadıysanız yani bulunduğunuz nokta ve hedefiniz arasındaki süreci doğru yönetemediyseniz ya yöntem sorununuz vardır ya da hedefinizi gerçekten, ölesiye istememişsinizdir. Böyle yapmadığınız her hedef, uğrunda ölesiye mücadele edeceğiniz , ona ulaşıncaya kadar, bıkmadan, usanmadan, yapmanız gerekenleri her gün yapacak motivasyonu bulabileceğiniz bir hedef olmaz, hoş bir temenni olarak kalır.
Bir kez vazgeçersen bir daha hep vazgeçersin.
Memlekette “Zor bir coğrafyada yaşıyoruz” demek adetten olmuş. Aslında coğrafyanın o kadar zor olduğu falan yok. Siyasilerin kuramadıkları, belki de hiçbir zaman kurmak istemedikleri medeni bir düzene bahane bulmak için uydurdukları bir cümle bu sadece.
O ışık, elinizdeki bu kitabın her sayfasında
Sunay Akın
Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.
– Mahatma Gandi –
Acı size ne zaman durmanız gerektiğini söylemez. Acı, devam ederseniz değişeceğinizi bildiği için sizi geri bıraktırmaya çalışan kafanızdaki küçük bir sestir.
– Kobe Bryant –
Kimsenin ne dediğini ve ne düşündüğünü takmadığın zaman, çok tehlikeli bir özgürlük seviyesine ulaşıyorsun.
Dünya güzeli bir doğaya ve yüzyılların derin kültürünü barındıran harika bir tarihe sahip, yinede yaşaması zor bir ülkenin vatandaşıyız.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bir gün kendinizi huzur ve güvende hissederken ertesi gün hayal dahi edemeyeceğiniz endişeli bir güne uyanıveriyorsunuz.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bir gün kendinizi huzur ve güvende hissederken ertesi gün hayal dahi edemeyeceğiniz endişeli bir güne uyanıveriyorsunuz.
Bizim partili tanıdıklarımız, en zor soruların cevaplarını el altından ulaştıran hoca efendilerimiz var. Havard, Oxford ayarında İmam Hatip Liselerinde okuyup arkadaş kontenjanından sefa sürenlerimiz var. Bir de bir ömür doğruluktan ayrılmayıp ömrünü hapislerde tüketen insanlarımız.
Ferrarimiz yok ki satalım bilge olalım! Otobüs kartımızın dolu olduğu kadar dolu yüreğimiz.
Dünya güzeli bir coğrafyanın, zor zamanlarına denk gelen insanlarıyız. Hele hele Türkiye’nin son on sekiz yıllık yönetiminde birilerine bal, baklava, börek düşerken bize hep keder düştü desek yalan olmaz. Coğrafya kaderimiz değil kederimiz oldu.
Yedi kere düş, sekiz kere kalk.
Eğer herkesi mutlu etmek istiyorsanız, lider olmayın dondurma satın. Bir konuda sorumluluk alıyorsanız, öne çıkıyorsanız gelecek tepkilere de hazırlıklı olmalıydınız.
Ara ve arka sokaklara girmeden hayatı öğrenemezsiniz. Ana yolun güveni, arka yolların güvensizliğinden sizi alıkoymamalıdır.
Neden? Kısa, kısa olduğu kadar da güçlü, hatta tehlikeli bir sorudur. Olur olmaz yerde kullanmamak gerek.
Türkiye’nin üst düzey yönetici yetiştirme konusunda uzman okullarından Kartal İmam Hatip Lisesinden mezunsanız ve hele bir de babasının malı gibi devlet imkanlarını kullanan biriyle arkadaşsanız oldukça şanslısınızdır.
Her insan ayrı bir dünya, ayrı hikâyeler bütünüdür ve hayatta herkese uygulanacak sabit formüller nadiren mevcuttur.
Anormal bir duruma gösterilen anormal bir tepki normal bir davranıştır.
Kul kurar, talih güler.
Kötülerin yaptığı şeylerle başa çıkmak için, iyilerin psikoloğa gitmesi gerektiği tepetaklak bir dünyada yaşıyoruz.
Türkiye’de başınıza bir felaket geldiğinde neden ben? Diye sorgulamaktansa başınıza hiçbir felaket gelmiyorsa; neden ben değil? diye sorguladığımız bir düzen hüküm sürmektedir.
Yara almamış bir talih hiçbir darbeye karşı koyamaz.
Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur
Kibir öldürür, mütevazı olmak hem sizin hem çevrenizdekilerin yüzünü güldürür.
Eğer bulunduğunuz yerdeki işi en az sizin kadar iyi yapabilecek birileri varsa muhtemelen yanlış yerdesinizdir.
Yavaş başarı karakter, hızlı başarı ego oluşturur.
Çünkü büyüklerin yanlışlarını küçüklerin çektiği bir dünyada yaşıyorduk malesef.
Yapamaz mıyım? Yaptığımda bozulma ama!
Hayatta insan en çok yaptıklarından değil yapmadıklarından pişmanlık duyuyor.
Aldığınız eğitim, edindiğiniz bilgi sizi ve dünyayı değiştirmeye bir katkı sağlamıyorsa sadece boşa geçmiş bir zamandan başka bir şey değildir.
Lider yoksa liderliği ele alın.
Yani kısaca, milletçe okumuyoruz, dinliyoruz, izliyoruz, bol bol konuşuyoruz. Bilgimiz yok ama fikrimiz çok.
Bir kez vazgeçersen bir daha hep vazgeçersin
Aslında engel dediğiniz, sizi daha iyi halinize taşıyacak bir basamak tır.
Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir.
Başarısızlık başarıdan daha iyi bir öğretmendir.
Geçmişe etki edeceğiniz her bir değişiklik her seferinde farklı sonuç doğurur. Değiştirdiğinizde ulaşacağınızı düşündüğünüz nokta, tahmininizden çok ötede olabilir. Bu nedenle her değişiklik her seferinde başka bir yola çıkıyorsa, bugün de o sonsuz olasılıktan sadece biridir, böyle kabul edilmesi sıhhatlidir.
Hayatta karşınıza çıkan her bir güçlüğü kendinizi geliştirmek üzere bir fırsata çevirebilirsiniz. Sizi geliştiren zaten yapmaktan hoşlandıklarınız değil, yapmayı istemeseniz de yapabildiklerinizdir.
Yaşam ne bugüne kadar yaşadıklarım ne de bundan sonra yaşayacaklarımdı. Yaşam tam da şu andı.
Vazgeçmediklerimiz vazgeçtiklerimizin katili haline gelebilir.
Bedelini ödemeye hazırsanız başarı da mutlaka size gelecektir.
Başarıya götüren yolun anahtarı, başarmak üzere yola çıktığınız bir hedef uğrunda her gün yeni yetenekler kazanmak, başarmak için mazaret üretmeyip bir yol bulmak, çözüm üretmek, bulamadığımızda tekrar denemek,tekrar,tekrar, tekrar denemektir. Ta ki başarana kadar.
Yara almamış bir talih hiçbir darbeye karşı koyamaz.
Kimsenin ne dediğini ve düşündüğünü takmadığın zaman, çok tehlikeli bir özgürlük seviyesine ulaşıyorsun.
Siz bana güldünüz, alay ettiniz ama emin olun umrumda olmadı. Çünkü ben sizin bana biçtiğiniz hayatı değil, kendi istediğim hayatı yaşıyorum
İç karartma ayinleri
Şimdi vazgeçersen bir daha her zorlandığında vazgeçersin. Beyninin; bırakma, kaybetme, pes etme, vazgeçme, başarısızlık hissini tatmasına izin verme.
Bazen kendimizi çok çaresiz hissettiğimiz, moralimizin bozuk olduğu, tüm dünyanın üzerimize geldiğini düşündüğümüz günler olabilir. Böyle zamanlarda kendimizi motive etmekte de zorlanabiliriz. Ancak şunu asla unutmayın. Her gecenin bir sabahı vardır. Hiçbir acı, hiçbir dert kalıcı değildir. Yeterki siz kendinizi bırakmayın ve çevrenizde bu gibi durumları yaşayanları görmezden gelmeyin.
Albert Camus’nün; ‘Bir ülkede insanları tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın, sözleri anlatmıyor Türkiye’yi. Buna bir değişiklik yapmak lazım; bir ülkenin ahlakını anlamak istiyorsanız, o ülkede ölen insanların ardından nasıl konuşulduğuna bakın, demeli.
Bir insanın ne kadar okuyabileceğini ve okuduğunda neler olabileceğini görmek istediğinizde de herhangi bir kütüphaneye değil, Anıtkabir’de Atamızın kitaplığına gidin.
Bu arada WhatsApp’ı her sabah günaydın şirinliğinde açanları da, başsağlığı mesajlarını bu mecradan göndermeyi uygun bulanları da, her cuma günü hayırlı cumalar mesajı gönderip kalan günlerde bambaşka insanlara dönüşenleri de anlamıyorum.
Bilgimiz yok ama fikrimiz çok.
Sebebiniz her ne olursa olsun, okuduğunuz hiç bir kitap hayata dair size sihirli bir formül vermez.
Hayatta insan en çok yaptıklarından değil yapmadıklarından pişmanlık duyuyor. Bir ömür pişman olacağım bir seçimdense uğrunda ölümüne mücadele edeceğim bir hedef belirlediğim için kendimi son derece mutlu hissediyorum bu nedenle.
Bir kez vazgeçersen bir daha hep vazgeçersin.