İçeriğe geç

Aşkın Öteki Yüzü Kitap Alıntıları – Edith Wharton

Edith Wharton kitaplarından Aşkın Öteki Yüzü kitap alıntıları sizlerle…

Aşkın Öteki Yüzü Kitap Alıntıları

Amerikalıların eğlenceden dönme isteklerinin, eğlenceye gitme isteklerinden daha fazla olduğu dur
Hepimizin sevdiği sıradan insanlar vardır .
Haz alacağı bir şey üzerine düşünürken aldığı haz , o şey gerçekleşiyorken duyduğu hazdan daha fazlaydı .
Haz alacağı bir şey üzerine düşünürken aldığı haz, o şey gerçekleşiyorken duyduğu hazdan daha fazlaydı.
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Yanlış düşünülebilir, yanlış anlayabilir veya yanlış yapabilirsin; ama yanlış hissedemezsin.
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Aslında hepsi, gerçek şeylerin asla söylenmediği, yapılmadığı ve hatta düşünülmediği; sadece birtakım gelişigüzel sembollerle temsil edildiği bir dünyada yaşıyorlardı.
Evliliği diğer evliliklerin çoğu gibi, bir yanda cehalet, diğer yanda ikiyüzlülükle ilerleyen, maddi ve toplumsal çıkarlar uğruna bozulmayan yavan bir birliktelik olacaktı.
Onun kalbi de hiç şüphesiz, canla başla atıyordur, ama ritmi farklıdır, diye düşündü. Farklılık, bu genç insanların istedikleri her şeyi elde edebileceklerine kesin gözüyle bakmalarından, bizim ise istediklerimizi öyle her zaman elde edemeyeceğimizi kabul etmemizden kaynaklanıyor. Sadece merak ediyorum, elde edileceği kesin olarak önceden belli olan bir şey için, insanın kalbi öyle çılgınca çarpabilir mi?
Siz, terk edilmiş bir evin duvarlarında asılı kalan ‘Bir beyefendinin portresi’ isimli resimler gibisiniz. Kollarınızı sıvayıp çamura bulanana dek hiçbir şeye yeteri kadar sahip olamayacaksınız, hiçbiriniz!
Archer, Haberi yok. Tahmin etmedi. Acaba o benim arkamdan gelseydi, ben fark eder miydim? diye düşündü ve sonra aniden kendi kendine, O yelkenli, Kireç Kayalığı’ndaki feneri geçmeden önce dönmezse çekip gideceğim, dedi.
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Hiçbir şey dünyanın şu ana kadar kat ettiği mesafeyi anlatmak kadar zor olamaz.
İşte, orada, yan yana ve güvenli bir şekilde odadaydılar. Ama kendi kaderlerine öylesine zincirlenmişlerdi ki dünyanın iki ayrı ucunda gibiydiler.
Peki sen benden ne yarattığının farkında mısın?
Senden mi? diye kekeledi solmuş bir yüz ifadesiyle.
Evet. Ben, senin benim olduğundan daha çok senin eserinim. Ben bir kadınla, başka bir kadın dedi diye evlenmiş bir adamım.
Gerçek yalnızlık, insanın taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
A lie by day, a lie by night, a lie in every touch and every look; a lie in every caress and every quarrel; a lie in every word and in every silence.
“Do you know—I hardly remembered you?”
“Hardly remembered me?”
“I mean: how shall I explain? I—it’s always so. Each time you happen to me all over again.”
( ) For a long time I’ve hoped this chance would come: that I might tell you how you’ve helped me, what you’ve made of me—
And what do you make out that you’ve made of me?
Of you?
Yes: for I’m of your making much more than you ever were of mine. I’m the man who married one woman because another one told him to.
It’s a hundred years since we’ve met—it may be another hundred before we meet again.
Yanlış düşünebilir, yanlış anlayabilir ve ya yanlış yapabilirsin; ama yanlış hissedemzsin.
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Gerçek insanların, gerçek şeyler yaşadığı yerlerin olduğuna hep inanmışımdır.
-Romanlardaki karakterler gibi davranamayız ki, değil mi?
– Neden olmasın, neden olmasın, neden olmasın?
Genç kadın hayali yaralarını cesur gülümsemesinin arkasına saklamasını öngören bir terbiyeyle yetiştirilmişti.
Augusta tanrı aşkına son düşlerimi de yıkma.
Görüyorsunuz ya mösyö, hayatın yüzüne bakabilmek için tavan arasında yaşamaya değer, öyle değil mi? Ama nihayetinde, o tavan arasının kirasını ödeyebilmek için yine de kazanması gerekir.
Fikirlerin meydana getirdiği hava solunabilecek en güzel havadır.
İnsanın takdirlerin kölesi haline gelmeyip, kendi entelektüel özgürlüğünü korunması ve sürdürmesi her şey değer.
Gerçek insanların, gerçek şeyler yaşadığı yerlerin olduğuna hep inanmışımdır.
Je me suis évadée.
Peki ya özgürlüğüm? Hiç mi bir şey ifade etmiyor?
Hepimiz katlanmış kâğıt bebekler kadar birbirimize benziyoruz. Duvara çizilen şablon desenler gibiyiz. Sen ve ben, kendimiz için yeni bir yol çizemez miyiz?
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Her şey etiketlenebilir ama herkes değil.
Kadınlar özgür olmalı. En az bizim kadar.
Daima böyle olurdu.
Sadece merak ediyorum, ulaşılacağı önceden kesin olan bir şey için insanın kalbi böylesine coşkuyla çarpar mı?
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Senden vazgeçmeden seni sevemem.
Senden vazgeçmeden seni sevemem.
Ama ben ihtiyatsız biriyim. Mutlu olduğumda anı yaşarım.
Gerçek yalnızlık,insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Eğitimden geçmemiş insan doğası içten ve masum değildi; içgüdüsel bir üçkağıtçının girdap ve savunmasıydı.
Bir kez daha evliliğin kendine öğretilenin aksine güvenli bir liman değil,keşfedilmemiş denizlere yapılan bir yolculuk olduğunu düşündü.
Nihayetinde hepimiz riyakâr değil miyiz?
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Yaşamına onun dışında kim karışabilir ki? Kocası fahişelerle yaşarken genç bir kadını diri diri toprağa gömen bu ikiyüzlü zihniyetten nefret ediyorum.
Yanlış düşünülebilir, yanlış anlayabilir veya yanlış yapabilirsin; ama yanlış hissedemezsin.
Sadece merak ediyorum, ulaşılacağı önceden kesin olan bir şey için insanın kalbi böylesine coşkuyla çarpar mı?
Sen de yanımda otur da hayallere değil, gerçeklere bakalım.
Seni tekrar görene kadar değişmemiştim.
Bence tekdüze olan sadece ölümdür.
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Aslında hepsi, gerçek şeylerin asla söylenmediği, yapılmadığı ve hatta düşünülmediği; sadece birtakım gelişigüzel sembollerle temsil edildiği bir dünyada yaşıyorlardı.
Durdu ve öfkeli bir şekilde purosunu yaktı.
Kadınlar özgür olmalı. En az bizim kadar
Bir süre sonra birbirimizin köşelerini törpülemiş olacağız.
Fikirlerin meydana getirdiği hava solunabilecek en güzel havadır.
Şimdi başka türlü düşünemem. Senden vazgeçmeden seni sevemem.
Senden vazgeçmeden seni sevemem.
Her gün aynı insanları görmek belki de hatadır.
Nihayetinde hepimiz riyakar değil miyiz ?
Eğer kendi dünyam küçükse, onlarınki de küçük.
Ama sonra sen geldin işte Ve hatırladığım her şeyden çok daha ötede bir yerdesin. Benim istediğim, özlemle, susuzlukla geçen günlerin ardından seninle geçirebileceğim bir iki saatten çok daha fazlası.
Yanlış düşünebilir, yanlış anlayabilir ve ya yanlış yapabilirsin; ama yanlış hissedemzsin.
Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.
Onun hayalini ayrı bir yerde saklı tutmuştu. Ama öyle yaptıysa bile, o yer her gün gidip dua edilemeyen küçük bir mabedin andacı gibi bir yer olmalıydı.
Sanki kalbini elinde, azıcık kımıldasa dökülecek olan bir fincan çaymış gibi taşıyordu.
Kendisini ne zaman şiir kitabı okurken görse sesli okumasını istediğinden, akşamları tarih kitabı okumaya başlamıştı. Kendi sesini beğenemediğinden değil, yorumlarını önceden hep tahmin etmesindendi.
O an zeki yalancıların detay verdiğini, en zekilerinin ise hiç vermediklerini nerede okuduğunu düşündü.
Her şey etiketlenebilir ama herkes değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir