İçeriğe geç

Aşkın Meali 1 – Hz. Yusuf ile Züleyha Kitap Alıntıları – Sinan Yağmur

Sinan Yağmur kitaplarından Aşkın Meali 1 – Hz. Yusuf ile Züleyha kitap alıntıları sizlerle…

Aşkın Meali 1 – Hz. Yusuf ile Züleyha Kitap Alıntıları

Hayat dediğin bir kuyu değil mi? Kimin kovasına düş kırıklıkları dolar, kiminin kovasına gökten zemzem yağar.
Aşk insanı kalbine götürür.Kimi kalpler ilk ve son kez fethedilen bir ülke gibidir ,kimi kalpler ise içi cesetle dolu yağmalanmış bir virane .
Bu dünya bir sürgün yeri sanki. Yoruldum karşılıksız sevgilerden. Yoruldum kendimi anlatamamaktan. Senin yokluğunda soluksuz kalmak da kötü, sen olmadıktan sonra nefes almak da
Anladı Züleyha. Hayat uzun bir gece, sabahı olmayan. Bildi Züleyha. Ölüm tek kişilik bir yolculuk, tek kişilik bir yağmur. İstemeden girecekti bu yola. Yolun sonu ya hayr ola ya şer ola.
Hakkı perdeleyen taşlar çatlasın. Allah’ı bulan yürekler ağlasın!
“Dünya zulmün ve imtihanların yeşerdiği bir bataklıktır. Yusuf ki bataklıktan çıkmış kanlı bir gece gülüdür.”
Anladı Züleyha. Hayat uzun bir gece, sabahı olmayan. Bildi Züleyha. Ölüm tek kişilik bir yolculuk, tek kişilik bir yağmur. İstemeden girecekti bu yola. Yolun sonu ya hayr ola ya şer ola.
Zindan benim için daha hayırlıdır
Et, kemik, kaş , göz ve yüz güzel olsa ne olmasa ne .Hepsi toprağın altında çürümeyecek mi nasılsa .Kalbini güzelleştir Züleyha
Ey kalbim! Dayanmalıyız Yusuf’suzluğa
Tutkular gönlümüzü deli gömleği gibi sardı. Ey Yusuf bir gömlek de bize gönder! Açılsın gönlümüz.
Aşk; nefsinin kırbaçlanmış duvarında kendini terbiye edebilen yüreğin zikridir.
Kimi kalpler ilk ve son kez fethedilen bir ülke gibidir, kimi kalpler ise içi cesetle dolu yağmalanmış bir virane.
Aşk insanı kalbine götürür.
Anladım ki, kula köle olunur ama aşık olunmazmış. Seni sen için sevmiştim. Meğerse sevilen Allah için sevilirse güzelmiş.
Bu dünya nasıl bir yerdir ya Rabbi! Gönülde seven çok, gözde sevilen yok.
Bu dünya bir sürgün yeri sanki. Yoruldum karşılıksız sevgilerden.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sevmek bir imtihandır. Sevdiğinden mahrum kalmak ise apayrı bir imtihan.
Sahipsiz kelimeler gibiyim. Hangi cümleye sığınacağını bilmeden kendini alfabesinin uçurumundan atan!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gidiyorum seni emanetim bilerek. Helalleşelim kara gözlüm Allah’ın huzuruna günahlarımla çıkarma beni.
Anladım ki yaşamak ne kadar ucuz, kederi ise ederinden pahalı.
Kime dayanırım, dayanamazken sana?
Aşk gecenin en uzun demine bir buselik hece bırakmaktı: Ah
Ey Allah’ım! Senin aşkın ne büyük.
Ben öyle bir çölüm ki, her yağmur damlasını daha bağrıma düşmeden, kurutuyorum.
İnsan, içindeyken yangının neleri yaktığını bilemiyor. Bilmek için geride kalan küllere bakmak gerek.
Sevmek, her defasında yeniden ölmek.
Aşk görüntüye göz kırpanların görünürde ne denli zavallı olduklarını bilmekmiş.
Havva’sını buldu adem Arafat’ta, benimse her yürüyüşlerim çıkar Araf’a.
İnsan yüzünü ne tarafa dönerse dönsün her yer yüreğin gördüğü kadardır.
Her aşkın miladı da miadı da gidişlere gebedir!
Yardım et Allah’ım!
Yardım et! Herhangi birine değil, sana muhtacım.
Allah’ım! Bir ayetine, yüklediğin anlamların
zerresini bile anlamaya kalkışmakla bana tattırdığın anlık sevinç ve mutluluk için dünyaları feda etmeye değer.
Hamdsiz yüreğim, bedenimde ne kadar da ağır bir yükmüş. Hamdsiz ruhum, ne kadar da cansız bir naaş gibi dirilikten uzakmış.
Hakkı perdeleyen taşlar çatlasın. Allah’ı bulan yürekler ağlasın!
Dünya hayatı geçicidir. Bilmiştir. Cennetin yolunun cehennemden sıçrayarak açılacağını anlamıştır.
Ne mutlu sevilene
Bir çift gözü gelişine feda etmemi çok görme, ben seni gönül gözümden sevmişim.
Ne güzeldir beklenen gelecekse, yolda gözleri, kulağı haberde beklemek.
Bilesin ki yari uyuyanın yarası uyumaz.
Herkesin yarım bir sevdalığı, yama giymiş umutları vardır. Ömür ya sevdayı ya yamayı tel tel söker.
Hangi harf bir araya gelir de anlatır ki gece karası gözlerimdeki tufanı?
Var olan ne ki? Bizi yokluğuyla üzenler var.
Kişi kalbiyle göremedikçe, gözleriyle gördüklerinin ona bir faydası olmaz. Allah buyuruyor: Yalnız gözler kör olmaz; fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir.
Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. Ruhu teskin olanın kalp gözü sürekli açık kalır.
Seni seven ruhunu sevendir. Bedenini seven kimse, beden solunca, senden uzaklaşıp gidiyor. Ama ruhunu seven kimse, ruhun daha iyi olmaya çalıştıkça, hiçbir zaman seni bırakmıyor.
Kendinizi tanıdığınız kadar hürsünüz, tanımadığınız kadar mahkum.
Allah’ı anmadan çıkan her nefes ölü bir nefestir.
Hiç kimse, başkasının üzüntüsünü ya da sevincini hakkıyla anlayamaz.
Bir derin sessizlik. Nerede bir sessizlik var orada binlerce huzur
Kötülük nedir? İnancınızı Allah aşkından başka tarafa yönlendiren düşünce İşte kötülük budur!
Aşk kutsaldır; kirli gönüllerde yuva yapmaz!
Yüreğiniz yettiğince bir ateş düşer nasibinize. Şükredecekseniz eğer, ateşe değil bu ateşi gönderene şükredin!
Yusuf’la, Züleyha’nın hikâyesi Kur’an-ı Kerim’de kıssaların en güzeli diye tamamlanır. Bu hikâye kıskanan ve kıskanılan, kaçan ve kovalayan, naz ve niyaz, hüzün ve sevinç, hayâ ve hayalperest, şehvet ve iffetin hikâyesidir.
Sen dost ara, düşmanı nasılsa şeytan doğuruyor.
Aşk insanı kalbine götürür.
Kimi kalpler ilk ve son kez fethedilen bir ülke gibidir, kimi kalpler ise içi cesetle dolu yağmalanmış bir virane.
Bu dünya bir sürgün yeri sanki. Yoruldum karşılıksız sevgilerden. Yoruldum kendimi anlatamamaktan. Senin yokluğunda soluksuz kalmak da kötü, sen olmadıktan sonra nefes almak da
Aşkın Meali gözyaşlarında okunurdu. Aşkın mecali gözyaşlarına tahammülden geçerdi.
Ey sevgili sen varsan aşkın varsa sanma ki sıradanız. En büyük aşkın hediye ettiği âşıklarız.
Hayat dediğin bir kova değil mi? Kiminin kovasına düş kırıklıkları dolar, kiminin kovasına gökten zemzem yağar.
Anladı Züleyha. Hayat uzun bir gece, sabahı olmayan.
Sabır su gibidir ; öfke ise rüzgar. Biri kayayı parçalar, öteki kayanın tozunu alır.
Koştum. Koştum ama nereye? Konuşacak kimsem yok ki. Sorular var her yanımda. Sormak istedim. Ama kime? Soracak kimsem yok ki.
Bir acıya tahammül edebilmek, ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş.
Aşk görüntüye göz kırpanların görünürde ne denli zavallı olduklarını bilmekmiş.
Ancak bedeli ödenmiş aşkları hatırlar insanlar.
Yanıldım. Yanılgım tek kişilik, yalnızlığım mahşeri kalabalık.
Hayat dediğin bir kuyu değil mi? Kiminin kovasına düş kırıklıkları dolar, kiminin kovasına zemzem yağar.
Ey Rabbim! Mülkten bana nasibimi verdin ve bana rüya ilmini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni salihlerinin arasına kat.
Ayrı düşmek değil midir zaten ölümün diğer bir adı?
Aşkla var olduğum yerde yine aşkla yok olayım.
Ne güzeldir beklenen gelecekse, yolda gözleri, kulağı haberde beklemek.
Ömrüm boyunca aşktan çekindim. Aşkın hikâyelerinden ve aşkın sahiplerine çektirdiklerinden hep korktum. İçinde hep gözyaşı, feryat figanlar olan ne çok hikayeler duydum. Ama bilmiyordum ki en hazin gözyaşları ile yazılan hikâyenin kendi hikâyem olduğunu. Ömrüm boyunca ne özlemi ne de özlemin gecelerini kaldırabilirim. Ne de kalbim buna dayanabilir. diyordum. Senin gözlerinse bambaşka. Kalbimi benden alarak sana âşık olmamı emrettiler. Ve böylece kendimi aşkın içinde erirken buldum.
Kalp ruhsuz yaşarken onun ilacı aşktır. Kalbimin aşkı suçlarken yine de seni seviyordum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir