İçeriğe geç

Aşk ve Diğer İhtimaller Kitap Alıntıları – Betül Güçlü

Betül Güçlü kitaplarından Aşk ve Diğer İhtimaller kitap alıntıları sizlerle…

Aşk ve Diğer İhtimaller Kitap Alıntıları

Ve insana asıl zarar veren başkalarından yanlış yaptığını duymak değildir, buna kendisinin de inanmasıdır.
Kalabalıklar arasındaysanız, düzgün bir hayatınız varsa, gülümseyen ve eğlenebilen bir insansanız, içinizdeki o sizin bile anlamlandıramadığınız boşluktan bahsettiğinizde yargılayıcı bir tavırla karşılaşabilirsiniz.
“Güzellik nedir?” Başını kaldırıp geriye, bana bakıyor. Kafasını tutup öne çeviriyorum. “Güzellik ne anlama geliyor diyorum. Kusursuz olmak mı? Toplumun güzellik algılarını tatmin etmek mi? Birilerinin senin güzel ya da çirkin olduğuna karar vermesi mi? Hayır Bayan Renk. Güzellik insanın düşüncelerindedir, yaptıklarında, söylediklerinde. Güzellik birini sevmekte saklıdır. Sevilmekte saklıdır. Kusurlarla dolu olabilirsin ama onlar senin kusurların. Seni sevdiğim sürece benim için dünyadaki en güzel şey sensin.”
“… Bazen ruhunu dinlendirmek için bir şeyler dinlersin, bazen derdini paylaşmak için, bazen de eğlenmek için. Sadece canın öyle istediği için de bir şeyler dinlemelisin Bayan Renk. Okumalısın, izlemelisin. Ne yaparsan yap diğer insanları tatmin edemeyeceksin zaten. O yüzden kimseyi umursama ve yapmayı sevdiğin şeyleri yaparak yaşa.”
“İnsanlar önüne hazır sunulana çok çabuk alışır ve siz onlara her istediklerini öylece verdiğinizde bir şey yapmasalarda sizin hep yanlarında, onlar için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu düşünür. Ve siz karşılık görememekten sıkılıp buna devam etmek istemediğinizde suçlanırsınız çünkü her zamanki davranışınızın aksini yapmışsınızdır ve bu yüzden değiştiğinizi söylerler. Kimse sizin ne kadar bunaldığınızı fark etmez. Kimse artık bir şeyler yapması gereken kişinin kendisi olduğunu düşünmez. Sadece sizi suçlayıp köşelerine çekilirler.”
“Güzellik nedir? Güzellik ne anlama gelir diyorum. Kusursuz olmak mı? Toplumun güzellik algılarını tatmin etmek mi? Birilerinin senin güzel ya da çirkin olduğuna karar vermesi mi? Hayır! Güzellik insanın düşüncelerindedir, yaptıklarında, söylediklerinde.
“Dünya garip bir yer. Bazılarının önüne servetler döker, onları yine de mutlu edemezsiniz, bazıları da bir dondurma ve çiçekli bir taçla dünyanın en mutlu insanı oluverir.”
“Yemeklerin iyileştirici gücünü hafife almayın dostlarım. Hayatın zevkleri küçük şeylerde saklıdır. Yeterki yaşamayı bilin.”
“Onunki gibi insanların direkt ilgisini çeken yeşil gözlerim yok. Olmasını da istemezdim. Kahverengiyi seviyorum.”
“Üzgünüm dostlarım. İnsan denen varlığın mantıksızlıkta sınır tanımadığını size kimse öğretmemiş.”
“Solup giden çiçekler de hayata geri dönebilir. Tek yapmanız gereken onlara sevgi ve ilgi göstermek.”
“Bencil olmaya o kadar alışkınız ki birilerinin, özellikle pek de iyi tanımadığımız birilerinin, çıkarı olmadan bize yardım edeceğine inanamıyoruz. Ama iyi haber dostlarım. Dünyada hâlâ iyi adamlar var.”
“Aslında bakarsanız hiç ilgim olmayan insanların hayatlarına burnumu sokmayı severim. Dertlerini dinlemeyi, çözümler aramayı ve sorunları çözüldüğünde yüzlerinde oluşan minnettar gülümsemeyi görmeyi severim.”
Kimse yapayalnız kalmaz. Yalnız hissedebilir, evet, konuşacak kimsesi olmadığını düşünebilir ama insanı asıl yalnızlaştıran buna gerçekten inanmasıdır. Yalnızlığını kabullenirsen, kötü günlerin geçeceğine olan inancını yitirirsen, savaşı kaybettin demektir. Asıl yalnızlık ve çaresizlik o zaman başlar. Neden biliyor musun? Çünkü boğulacağını kabullendiğinde suyun üstüne çıkmak için çırpınmaktan vazgeçersin ve bu seni öldürür.
Bazen tüm sıkıntılarımızın ve güvensizliğimizin tek nedeni sırtımızı yaslayacağımız biri olmadığını düşünmemizdir. Ve öyle birini bulduğumuzda daha cesur oluruz.
Kendine inandığında başkalarının seni üzmesi o kadar kolay olmaz.
Herkes birilerinin hayatında değerli olmayı, önemsendiğini, sevildiğini bilmek ister. Herkesi seven birileri olur mutlaka ama bunu hissetmek bambaşka bir olay. Ben dahi buna ihtiyaç duyuyorsam, onun bu kadar çaresiz olması anlaşılır bir durum.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Eğer aşık olsaydın kusurları seni bu kadar rahatsız etmezdi. Eğer birbirinize aşık olsaydınız bu kadar bencil olmazdınız ve yine eğer aşık olsaydınız kıskançlıklar ve diğer can sıkıcı tavırlar seni boğmazdı. Aksine onun sevimli bulurdun.
Her insan kendine yaşamı güzel kılacak bir amaç edinmeli. Değerli kılacak. Kimse için değil, kendisi için.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kimse yapayalnız kalmaz Bayan Renk. Yalnız hissedebilir evet, konuşacak kimsesi olmadığını düşünebilir ama insanı asıl yalnızlaştıran buna gerçekten inanmasıdır. Başımıza gelen soyut şeylerin temelinde inanç ve kabulleniş yattığını düşün. Yalnızlığını kabullenirsen, kötü günlerin geçeceğine olan inancını yitirirsen savaşı kaybettin demektir. Asıl yalnızlık ve çaresizlik o zaman başlar. Neden biliyor musun? Çünkü boğulacağını kabullendiğinde suyun üstüne çıkmak için çırpınmaktan vazgeçersin. Ve bu seni öldürür
Her insan kendine yaşamı güzel kılacak bir amaç edinmeli. Değerli kılacak. Kimse için değil, kendisi için.
Belki de aşk anlamsız duyguların sevgiyle sarmalanmış halidir. Belki de aşk insanın açıklayamadığı duygulara taktığı herhangi bir isimdir.
Bencil olmaya o kadar alışkınız ki birilerinin, özellikle pek iyi tanımadığımız birilerinin, çıkarı olmadan bize yardım edeceğine inanamıyoruz.
Etrafınızdakiler tarafından uzun süre görmezden gelinirseniz, bazen gerçekten görünmez olduğunuza inanırsınız. Ve buna her insan farklı tepkiler verir. Kimi öfkesini kusar ortaya, kimiyse yok olmayı tercih eder.
Hayat sonsuz kapıları olan uzun bir koridora benzer.
İnsansın sadece. İnsan bazen yorulur. Tükenir. Bazen mahvolur ve yaşadıklarına son vermek ister. Sonucu ne olursa olsun. Ve seni insan yapan şey, bunun doğru olmadığını fark etmendir.
Kalabalıklar arasındaysanız, düzgün bir hayatınız varsa, gülümseyen ve eğlenebilen bir insansanız, içinizdeki o sizin bile anlamlandıramadığınız boşluktan bahsettiğinizde yargılayıcı bir tavırla karşılaşabilirsiniz.Ve insana asıl zarar veren başkalarından yanlış yaptığını duymak değildir, buna kendisinin de inanmasıdır
Ne yaparsan yap diğer insanları tatmin edemeyeceksin zaten. O yüzden kimseyi umursama ve yapmayı sevdiğin şeyleri yaparak yaşa.
Sinan deyişinde içimi eriten bir şeyler var
Evet diyorum.
Teşekkür ederim, kalbim kırıldığında bunu fark ettiğin ve küstüğümü düşündüğünde benimle barışmaya çalıştığın için, bana kendimi değerli hissettirdiğin için de, seni gerçekten seviyorum ve beni bulduğun için çok mutluyum.
°Bayan Renk°
Ağzımdan çıkanları bir yere çekmeye gerek yok ve o bunu biliyor. Bunu bilmeside ona daha çok aşık olmamı sağlıyor
Kurtuluşu yok değil mi? Boş versenize. Bu öyle güzel bir dert ki, bin dermana değişmem.
Sinan.
konu bayan renk olunca attığım her adımda ayak seslerim adeta, Sana aşığım, diye dört bir yana bağırıyormuş gibi geliyor bana
°Sinan°
Her ruh kurtarılmaya layıktır.
Hayat sonsuz kapıları olan uzun bir koridora benzer. Her kapı başka geleceklere açılır. Önümüzde onlarca ihtimal olsa da tek bir seçim şansımız olur. Seçtiğimiz ihtimalin doğuracağı sonuçları yüzde yüz görmek ise imkansızdır. Ne kadar plan yapsak da ne kadar çok istesek ve savaşsak da hayalimize giden yolda doğru kapıyı seçip geçmediğimizi, kapıdan içeri girip neler olduğunu görene kadar bilemeyiz. Ve genelde doğru kapıyı ilk seferde bulmak mümkün değildir. Onlarca ihtimal varken o kapıyı açmamızın, yanlış olanı seçmemizin sebebini bilmiyorum. Bu kader mi yoksa hayatın düzeni mi böyle cevaplayamıyorum ancak her ihtimalin içinden doğru olanı bulmanın ne kadar nadiren gerçekleştiğini, insanların yanlış kapılarla başa çıkmasının zor olduğunu da biliyorum.
Ne yaparsan yap diğer insanları tatmin edemeyeceksin zaten. O yüzden kimseyi umursama ve yapmayı sevdiğin şeyleri yaparak yaşa.
Başka kimse seni sevmese bile önemli değil. Çünkü ben seni seveceğim. Söz veriyorum.
“Seni bulamayacağım ihtimallerin kapılarını açmazdım Bayan Renk.”
“Onun adını bilmiyorum ama adı ne olursa olsun hayatımın sonuna kadar benim Bayan Renk’im olacağını biliyorum.”
“Peki, Yüzüklerin Efendisi’nden bir karakter olsan, kim olmak isterdin?” Kısa bir duraksamanın ardından cevaplıyor.
“Frodo.”
“Kahraman olmak için mi?”
“Hayır,” diyor bakışlarını elindeki simide indirerek. “Sam gibi bir dosta sahip olmak için. Sam olmasa Frodo yolculuğu tamamlayamazdı bile. Bence kim olduğunun, nasıl bir hayat sürdüğünün önemi yok. Etrafında senin için karşılık beklemeden fedakârlık edecek birileri varsa, dünyanın olmasa bile birilerinin kendi basit hayatlarının kahramanı olabilirsin. Kimse tek başına kahraman olamaz.”
“Eğlence gökkuşağıdır. Ve senin altı renge daha ihtiyacın var. Onları senin için bulacağım.”
Sen bir cani değilsin ki. İnsansın sadece. İnsan bazen yorulur. Tükenir. Bazen mahvolur ve yaşadıklarına son vermek ister. Sonucu ne olursa olsun. Ve seni insan yapan şey, bunun doğru olmadığını fark etmendir.
“Başka kimse seni sevmese bile önemli değil. Çünkü ben seni seveceğim. Söz veriyorum.”
Bazen yanlışları seçsek bile bu o yanlışın bize bir iyilik getirmeyeceği anlamına gelmez ama iyiliklerde oturduğunuz yerde Size gelmez dostlarım. Onları bulmak için yola çıkmalısınız. Büyük bir yanlışlığın içine düşseniz bile seçimlerinizi orada kaybolmak için değil, hayatın içinde kendi benliğinizle var olmak uğruna yapmalısınız. Bu sayede seçimlerinizin sonuçları umduğunuz gibi gitmese bile en azından denediğinizi söyleyebilirsiniz. Ve bunu söyleyebilmek pek çok şeye değer.
Hayatın zevkleri küçük şeylerde saklıdır. Yeter ki yaşamayı bilin.
Bazen tüm sıkıntılarımızın ve güvensizliğimizin tek nedeni sırtımızı yaslayacağımız biri olmadığını düşünmemizdir. Ve öyle birini bulduğumuzda daha cesur oluruz.
Belki de bu yüzden tanımadığım insanlarla konuşmayı seviyorum. Bir yabancıya sorunlarınızı anlatmak kolaydır Çünkü sizi umursamaz hata yaptıysanız Eğer bunu yargılamaz Bunu size karşı kullanmaz sizinle alay etmez ya da sizi rezil etmez onlar çekilmek için hiçbir sebebiniz yoktur bunun verdiği cesaretle konuşursunuz İnsanlar bazen Sadece bir yabancıya sorunlarınızı anlatmak kolaydır. Çünkü sizi umursamaz. Hata yaptıysanız Eğer, bunu yargılamaz. Bunu size karşı kullanmaz. Sİzinle alay etmez ya da sizi rezil etmez. Ondan çekinmek için hiçbir sebebiniz yoktur. Bunun verdiği cesaretle konuşursunuz İnsanlar bazen Sadece içindekileri yüksek sesle söylemeye ve bunu birilerinin duyduğunu bilmeye ihtiyaç duyarlar.
Nasıl olur da sadece yanında yürümekle bile bir insanı mutlu eder?
Bak, bana güven, tamam mı? Yeni insanlarla tanışmak seni zorlarsa ya da canını sıkarsa bana göz kırpman yeterli. Seni hemen oradan çıkarırım ve daha sonra tekrar deneriz. Sen rahat hissedene kadar.
İşaretimiz göz kırpmak mı olacak?
Seni serseri gösterir diye düşündüm, dediğimde küçücük de olsa gülüyor ve gülüşünde açan çiçeklerin kokusu burnuma kadar ulaşıyor.
Kimse yapayalnız kalmaz. Yalnız hissedebilir evet, konuşacak kimsesi olmadığını düşünebilir ama insanı asıl yalnızlaştıran buna gerçekten inanmasıdır. Başımıza gelen soyut şeylerin temelinde inanç ve kabulleniş yattığını düşün. Yalnızlığını kabullenirsen, kötü günlerin geçeceğine olan inancını yitirirsen savaşı kaybettin demektir. Asıl yalnızlık ve çaresizlik o zaman başlar. Neden biliyor musun? Çünkü boğulacağını kabullendiğinde suyun üstüne çıkmak için çırpınmaktan vazgeçersin. Ve bu seni öldürür.
Dışarı çıkarsın ve insanların arasına karışırsın. Gördüğün ilk kişiye ne kadar güzel bir gün olduğunu söylersin. Hayvanlarla oynarsın, parkta basketbol oynayan çocuklara kafa tutup bir maç teklif edersin. Kazanmana imkân olmadığını bilirsin ama maçın sonunda eğlenmiş ve yeni insanlar tanımış olursun. Kitapçıya girip okuduğun kitapları inceleyen insanlarla o kitap hakkında konuşabilirsin. Kimse bir kitapçıda kitaplarla ilgili konuşan insanları yadırgamaz. Ve günün sonunda belki de ortak konular hakkında konuşabildiğin bir arkadaş edinmiş olursun. Evet, belki onlarla hayatındaki sorunları paylaşamazsın, onlara dertlerini açamazsın ama bu dünyanın yapayalnız kalmak için fazla kalabalık olduğunu bilirsin. Oralarda bir yerde seni duyabilecek birileri olduğunu bilirsin. Tek yapman gereken konuşmak, konuşmaya devam etmek. Birini yapayalnız bırakmak insanın kendisinin elindedir.
Aşk tam bir çılgınlık haliymiş dostlarım.
Ona baktığımda, kimse bu kadar mutsuz olmamalı diye düşündüm. Kimse bu kadar yalnız hissetmemeli çünkü herkes sevilmeye layıktır. Her ruh kurtarılmaya layıktır.
Bence kim olduğunun, nasıl bir hayat sürdüğünün önemi yok. Etrafında senin için karşılık beklemeden fedakarlık edecek birileri varsa, dünyanın olmasa bile birilerinin kendi basit hayatlarının kahramanı olabilirsin.
Eğlence gökkuşağıdır. Ve senin altı renge daha ihtiyacın var. Onları senin için bulacağım.
Sevgi bencilliğin pençesinde kıvranan bir duygu değil, özgürleştiren ve cesaretlendiren bir duygu olmalı
Bir yabancıya sorunlarınızı anlatmak kolaydır. Çünkü sizi umursamaz. Hata yaptıysanız eğer, bunu yargılamaz. Bunu size karşı kullanmaz. Sizinle alay etmez ya da sizi rezil etmez. Ondan çekinmek için hiçbir sebebiniz yoktur. Bunun verdiği cesaretle konuşursunuz İnsanlar bazen sadce içindekileri yüksek sesle söylemeye ve bunları birilerinin duyduğunu bilmeye ihtiyaç duyarlar .
Renklerin sadece ışığın kırılmasıyla oluşan bir algılama olmadığını anlamasını istiyorum. Renkler hayattır. Ruh halinizi etkiler, kişiliğinizi yansıtır, duyguları destekler ve diğerlerinin üzerinizdeki izlenimini değiştirebilir
Hayat sonsuz kapıları olan uzun bir koridora benzer. Her kapı başka geleceklere açılır. Önümüzde onlarca ihtimal olsa da tek bir seçim şansımız olur. Seçtiğimiz ihtimalin doğuracağı sonuçları yüzde yüz görmek ise imkansızdır. Ne kadar plan yapsak da ne kadar çok istesek ve savaşsak da hayalimize giden yolda doğru kapıyı seçip seçmediğimizi, kapıdan içeri girip neler olduğunu görene kadar bilemeyiz..
Bence düştüğü yerden kalkabileceğini kendine hatırlatmak için küçük yardımları kabul etmiyor..
Beni yalnızlığımdan çıkarıp birkaç günlük sahte mutluluk verirsen, sen gittiğinde her şey daha da kötü olur. Bunu bana yapmaya hakkın yok.
Renkler hayattır. Ruh halinizi etkiler, kişiliğinizi yansıtır, duyguları destekler ve diğerlerinin üzerindeki izlenimini değiştirebilir.
Mavi Özgürlüktür , Sarı Neşe, Kırmızı Cesaret, Turuncu İse Hayattır..
“Bırakmadığın bir şey var mı ? Ne olursa olsun bırakmam dediğin.”
“Sen varsın.” Diyor sessizce.
Ben Sarsılıyorum iki kısacık kelime göğsümü delip geçiyor ve bir süreliğine bu duyguyu sindirmek için sessiz kalıyorum. Dudaklarımdan titrek bir nefes süzülüyor yutkunarak hissettiğim bu şeyi bastırmaya çalışıyorum.
-Bize çok mu kızgın ?
-Bunu ona sormalısınız. Ama bence sizi özlüyor. Onun sadece birileri tarafından değerli biri olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı.
-Ve sen ona bunu mu verdin ?
-Herkes için aynısını yapardım.
-Peki herkese kırılmasından korktuğun değerli bir şeymiş gibi bakar mıydın ?
“Tamam, bazı duyguları hafife almış olabilirim. Her daim mantıklı olabileceğimi de savunmuş olabilirim. Ama bu, bazı şeyleri tecrübe etmeden önceydi. Yıllarca kafamı ütülediniz garip duygusal problemlerinizle. Şimdi ben kime ağzımı açsam gülmeye başlıyor. Kendim gibi bir arkadaşım yok diye mi oluyor bunlar ?”
Hayatın zevkleri küçük şeylerde saklıdır. Yeter ki yaşamayı bilin
Onu ellerimle başka bir adamla yaşayacağı ilişkiye hazırlamış olmak bile beni üzmüyor çünkü o mutluysa mutlu olacağımı biliyorum benimle ya da bensiz olması önemli değil önemli olan bir daha kaybolmaması.
Her ruh kurtarılmaya layıktır.
Yıldızlı bir gece istiyordum ve o bana gelmiyorsa, ben ona giderdim.
Bir şeyleri bilmekle tecrübe etmenin çok farklı şeyler olduğunu yeni anlıyorum.
Güzellik nedir? Kusursuz olmak mı? Toplumun güzellik algılarını tatmin etmek mi? Birilerinin senin güzel ya da çirkin olduğuna karar vermesi mi? Hayır. Güzellik insanın düşüncelerindedir, yaptıklarında, söylediklerinde. Güzellik birini sevmekte saklıdır. Sevilmekte saklıdır.
Hayatınızdaki insanlara değer vermek onlar için bir şeylere katlanmak anlamına da gelebilir. Birbirinizin hayatına alışmalı, birbirinizin sevdiği şeyleri -kendiniz sevmeseniz bile- kabullenip sevdiklerinizin hatırına değer vermelisiniz. Aileniz, yakın arkadaşınız ya da sevgiliniz için küçük tavizler verebilirsiniz, bu yanlış değil. Yanlış, siz taviz vermeye devam ettikçe karşınızdakinin daha da bencilleşip sizin için kılını kıpırdatmadığı zaman başlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir