İçeriğe geç

Aşk Varsa Kusur Yoktur Kitap Alıntıları – Fatih Duman

Fatih Duman kitaplarından Aşk Varsa Kusur Yoktur kitap alıntıları sizlerle…

Aşk Varsa Kusur Yoktur Kitap Alıntıları

İnanamam tesadüf diye bir şey olduğuna. Olsa olsa tevafuktur adı bunların
Haydi, gidelim dediğim vakit. Nereye ? diye bile sormadan yürüyen dost. Neden yoksun ?

😒😒

Türküler nazlıdır, lakin çoğu yaslıdır onların
Hayallerini hayalinde var ettiğin birine anlatmak, ne tuhaf!
Ne isterdi bu pervane misal uçmaya müptela gönlüm bilir misin kârî? Asırlar evveline gidip bir çınar ağacının altında oturan dervişin ellerine yapışmak. Sonra sual etmek ona bütün utanmazlığımı lisanıma yükleyerek.Neden demek, neden böyle oldu,Neyi kaybettik,nasıl kaybettik, nereye verdik? demek.Sonra dizlerine başımı koyup asırlarca sürecek bir kâbusa ağlamak isterdim. İsterdim ama muhal olduğunu,imkânsız olduğunu bilerek isterdim. Lakin yapamıyorum işte. Şikâyetçi değilim bu içinde bulunduğum hâlden desem yalan olur
Ne isterdi bu pervane misal uçmaya müptela gönlüm bilir misin kârî? Asırlar evveline gidip bir çınar ağacının altında oturan dervişin ellerine yapışmak. Sonra sual etmek ona bütün utanmazlığımı lisanıma yükleyerek.Neden demek, neden böyle oldu,Neyi kaybettik,nasıl kaybettik, nereye verdik? demek.Sonra dizlerine başımı koyup asırlarca sürecek bir kâbusa ağlamak isterdim. İsterdim ama muhal olduğunu,imkânsız olduğunu bilerek isterdim. Lakin yapamıyorum işte. Şikâyetçi değilim bu içinde bulunduğum hâlden desem yalan olur
Ve biliyorum çoğu vakit anlatmamış olmak anlaşılmamış olmaktan çok daha güzel
Bu dünyada feda edebildiklerin kadar büyüksün
Gözün gördüğü değil, gönle girendir güzel.
Güzel nedir? Gözün gördüğü değil, gönle girendir güzel. Gönülde aşk varsa güzeli aramak niye, güzel olan zaten gelir de bulur seni.
Ve anlıyorum ki biz, aşkı yitirdigimizden, Batının şehvetine aldanıp da kendi aşk sırrımızı tukettigimizden, akıl için gönlümüzü terk ettiğimizden böyle ölü gibi yaşıyoruz. Daha sarih söyleyeyim, sadece nefes alıyoruz.
Gördüm ki her kafirin hareketi kafirce değil ve her muslumanin hareketi muslumanca degil diyor İmam Gazali Hz.
Batı akılsa, doğu gönüldür.
Tasavvuf açlık, azlik ve yalnızlıktı.
Güçsüzüm ben, takatsizim. Şükür dua var.
Her ne olursa olsun, dünyada biz kendi başımıza ve gönlümüze sigdirdigimiz bir alemde, hayalde belki bir muhabbet halkasında diz dize oturalım diye dualar ediyorum.
Vaktin gözümüzü toprak gibi örttüğü, ilhamımı gömdüğü hatta ruhumuzu öldürdüğü bütün sözlerden siyrilalim istiyorum.
İleride uzak bir köşede bir kelime gördüler. O kadar kendini paralarını ki önce hangi kelime olduğunu bilemediler. Oyle degisikti ki halleri, aklından şüphe ettiler. Sonradan,yaklaşınca anladılar ki aşktır bu kelime.
Dışı güzel diye bir yaratılmışa vermişsen aklını elhak delisindir. Amma ki katreyi görüp de deryaya, yıldızı görüp de semaya aşk etmişsen, mecnundur adın.
Sadi Şirazi diyor ki, Eğer sadece dış güzelliği için aşık olduysan birine,bil ki senin aşkın, derinin guzelliginedir. Bir parça et için bunca cefa çektiğine, derde katlandığına değer mi?
İnsan yürümeden gitmek istiyor, okumadan bilmek istiyor, bakmadan görmek istiyor, ağlamadan gülmek istiyor Demem o ki imkansızı istiyor insan.
Sevebildikleri var insanın, sevemedikleri var. Sevmek zorunda kaldıkları, mecbur edildikleri, bildikleri, bilemedikleri hatta Sonra merhameti var, hayreti ve hatta gayreti var nefsini zorladığı.
Yolumuz aynı olmasa da sonumuz aynı
Duyular görüneni, duygular görünmeyeni gösterir.
Aramak cehd, gayret, sabır işi
lakin bulmak nasip
Haydi, gidelim dediğim vakit ‘Nereye?’ diye bile sormadan yürüyen dost Neden yoksun?
Bir güzele meftun olmaz.
Meftun olduğunu güzel bilir.
Haydi, gidelimdediğim vakit. Nereye? diye bile sormadan yürüyen dost. Neden yoksun?
Ben yanlızlığı kuşlardan,
hayali kitaplardan,
hasreti aşıklardan,
edebi Yusuflardan,
hayatı ölümden öğrendim.
Hayalimi hayal et demiyorum
Zira ben, senin hayalini, hayal ediyorum.
Kitaplarda bir dünya bulmuş ve orada kendine bir saltanat kurmuş insanlar
Esasında senin olmayan;ne dinine, ne kültürüne, ne medeniyetine, ne de ahlakına uymayan ne kadar çok tarafın var senin.
Şimdi düşün kârî; sen yalnızken mi hatırlıyorsun sadece O’nu, yoksa yalnızlığını O’nunla mı paylaşıyorsun?
Yalnızlığını bilen Bir’i var. Yalnızken de seninle olan Bir’i var.
Haydi, gidelim dediğim vakit.
Nereye? diye bile sormadan yürüyen dost.
Neden yoksun?
Anlıyorum yakmak için yanmak gerekiyor. Lakin Ben ateşimi söndürecek bir el değil daha da yakacak bir yel arıyorum.
Hiç bir şey olmadan her şey olduğunu söyleyen, hiçi bilmeden hepi isteyen insanlara şaşıp kalıyorum. Ya ben de bir eksiklik var diyorum kendime ya da onlar çok fazla benden.
Bu aşk bahsi Kâl ilmi değil hâl ilmidir biliyorum ve ben de hâline bakıp da aşkı göreceğim bir derviş meşrep insan arıyorum. Lakin var mı, bulur muyum, bulsam da tanır miyim? Bilmiyorum, bilemiyorum, bilmediğime seviniyorum.
Çay ver hafız, çay ver, çare mahdut lakin dert çok.
Belki bilmezsiniz ama bazı vakitlerde aşk ıhlamur da kokar.
Yazmak biri okuduğu vakit, konuşmak biri dinlediği vakit anlamlıymış anladım.
Zira ağlamak gözün zekatıdır.
Dua etmek * Ben kimsesiz, yalnız değilim* demektir.
Zannederim ki göz sadece görmek için halk edilmemiştir de, ağlamak dahi vazifesidir onun.
Biz ahir zaman çocuklarıyız kârî. Gündüz çok eskilerde kaldi da biz gece geçiyoruz bu dünya diyarından. Bilmeyiz gülün gerçekte nasıl koktuğunu, yapma çiçekler taşırız ellerimizde. Aşkı kitaplardan okuruz, suyu şişelerden içer, hayatı hep kestirme yaşarız. Ölen doğandan çok olsa da biz doğanları biliriz mesela, şiir yazmayız, ilhamımız kesiktir, gecelerimiz uykulara esirdir. Uzun uzun namaz kılamayız biz zira zaman namazdan kıymetlidir bizim vaktimizde. Tebessümü tebessüm etmek için değil sadaka vermek ederiz, hiç ağlamayacak gibi güleriz bazen ve hiç gülmeyecek gibi ağlarız.
Şimdi ve çoğu vakit sualleri katık ediyorum geceye. Soru yorum, arıyorum lakin bulamıyorum. Ve en ziyade bir gece
vakti yalnız başıma yudumlarken çayı hep şöyle soruyorum;
Haydi, gidelim dediğim vakit.
Nereye? diye bile sormadan yürüyen dost.
Neden yoksun?
Bazıları susar ağlarken… Ve bazıları yazarak ağlar… Ve kelimeler bazı vakitler her yaradan daha çok acı verir. “Aşk” gibi…
Aşk ki vardır. O vakit yoktur kusuru âşıkların. Zira değil mi ki gönlümüze aşkı koyan da O, her ne duamız varsa duyan da O, bedeni ruhundan bir libas gibi soyan da O…
Demem o ki her ne varsa O’ndandır. Aşk da O’ndan… Dert de O’ndan, derman da O’ndan… Lakin bir tek harf olsa, kusur bulursan söylediklerimde işte bir tek o bendendir. Kusurları örten de bir tek O’dur ve O’nun merhameti elbet ki hepimizden çoktur. Ama gönlüm diyor ki ‘Aşk varsa kusur yoktur’
Bakma kusuruma…
Aşktandır.
Haydi, gidelim dediğim vakit. Nereye? diye bile sormadan yürüyen dost. Neden yoksun?
Evvela özü bilmek gerek ki sen kimsin,nesin? O seninle ama sen neredesin?
Oysa aşkın hakikati Ölümsüz’e olandır.
Gözün gördüğü değil, gönle girendir güzel.
Lâ Edrî mahlaslı şairler var bilirsin. Lâ Mekân isimli yerler var. Lâ diye bir kelam var kârî. Bilmiyorum diye mahlas yazar mı bir şair şiirinin altına? Bilmediği bir mekâna gider mi insan? Bilmiyorum diyebilir mi kolay kolay? İnan söylemesi zor. Bilmem ki nefse bu denli zor geldiğinden midir de iman dahî lâ ile başlıyor..
Elimde çay, dilimde şiir, gözümde hüznü yaşamışlığın Hayalime hayret ediyorum. Ve neden bilmem, yanımda sen de ol istiyorum.
Olsa olsa tevafuktur adı bunların ve ben onca tevafuk gördüm ki tesadüf olamaz ve olmamalı.
Zira aşıklar sükut ederler, söylemez onlar, söyleyemezler.
Aşk inanmak demektir, aşk hayal etmektir, bir maksat uğrunda candan vazgeçmektir, bir mefkureye can telini bağlayıvermektir.
Aşıklara deli diyorlar, ne masal şey!
Kanaatimce yalnız insan bir tahta masanın en ucunda tek başına içendir çayını, benim yalnız dediğim bütün bedenini titreten bir şiir düştüğünde diline söyleyecek kimseyi bulamayan, sessiz kaldığında sessizliğini duyuramayan, canı yandığında bir başka bedenin de canı yanmayandır. Aradığım derde derman değil, aradığım derdimi derdi sayan ben düşünce o ağlayan, ben hata edince saklayandır.
Demem o ki nasıl ki “bal” demekle dil tatlanmıyorsa “aşk” demekle de âşık olunmuyor azizim.
Âşık ölür, maşuk ölür lakin aşk ölmez kârî. Sen bakma şimdi her kelamın aşk ile başladığına, her gönlü hoş olanın “âşığım” diye nara attığına aldanma. Aşk bir başkaca hâl imiş.
Aşklara deli diyorlar, ne masal şey!
Haydi, gidelim dediğim vakit. Nereye? diye bile sormadan yürüyen dost. Neden yoksun?
Haydi gidelim dediğim vakit
Nereye? diye bile sormadan yürüyen dost.
Neden yoksun?
Sen ey gafil! Güneşin vurduğu bir kerpice aşk ediyorsun. Güneş olmasa o kerpiç güzel mi görünür hiç? Ennihayeti bir kara topraktır o da. Sen üzerine güneş değen kerpice değil de ona nurunu veren güneşe bak! Güzel nedir? Gözün gördüğü değil, gönle girendir güzel. Gönülde aşk varsa güzeli aramak niye, güzel olan zaten gelir de bulur seni
Eğer yalnızca dış güzelliği için aşık olduysan birine bil ki senin aşkın derinin güzelliğinedir. Bir parça etin güzelliği için bunca cefa çektiğine, derde katlandığına değer mi?
Kaçmak istiyorum bir eski zaman kıraathanesine, damarlarımda kandan ziyade çay aksın istiyorum. Bir köşeye sinmiş bir neyzen en derunundan üflesin neyini, bir şair aşkını kâfiyeye vursun. Her masada bir kitap bulunsun, okumasada kimse hep orada dursun. Sonra hemen yamacıma gelsin başı sarıklı, dili dualı bir adam. Belki bir şair, belki âşık ama neden bilmem en ziyade bir seyyah.
Modernlik dedikleri şeyin kaybettirdiği en önemli şeyler din ve aşk gibi geliyor bana.
İnsan özler kâri. Öyle çok özler ki. Her şeyi özler ama en çok kendini. İçim sıkkın kâri. O kadar sıkkın ki ağlayınca da anlayınca da geçmiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir