Rabindranath Tagore kitaplarından Aşk Şiirleri kitap alıntıları sizlerle…
Aşk Şiirleri Kitap Alıntıları
Rabindranath Tagore kitaplarından Aşk Şiirleri kitap alıntıları sizlerle
Aşk Şiirleri Kitap Alıntıları
eğer açmışsam sana
yüreğimin ufacık penceresini:
Bil ki var!..
Var mutlaka bir nedeni .
sürükleyip getirdi seni buralara?
çünkü söylemiyor artık yüksek sesle ezgisini.
uçsuz bucaksız gökyüzüm;
yıldızım O’ dur
aydınlatan ışıltısıyla! ..
Bu gezgin yüreğimin merkezinde
yoktu senden başka bir kişi.
Ama yine de biliyorum;
gezgin olan bu yürek
çok ama çok ihmal etti seni.
ne göğün mavisinde,
ne de okyanusun suyunda.
bakacağız birbirimizin gözlerine.
Sonra ayrılacağız başka başka yollara.
Eriyip kendimi yitiriyorum
Çıkagel yine gürül gürül.
Senin gözlerinde buldu göğünü.
yüreğim duyacaktır bu sesi .
geldi eve dönme vakti.
Ah o ellerin ,
bir yağ gibi naif;
bir damla süt kadar taze.
Sona ermiş gibi mevsimlerden.
merhaba diyerek atlayacaksan ölüme;
dedim ya:
Gel benim gölüme.
Nasıl olsa sular örter ve saklar seni
kimse dokunamaz çıplaklığına.
Akşam oluyor – umudum sensin.
Karanlık toz olup dağılacak
Sesin göğe erecek – biliyorsun
Altın ırmaklar gibi yeryüzüne akacak gökten
eğer açmışsam sana
yüreğimin ufacık penceresini:
Bil ki var
Var mutlaka bir nedeni .
Süpür at çöpleri ve zamandan geriye kalan kırıntıları.
Doldur bir tanem boş testileri
ertelenmiş duygulara paydos diyerek hayata yeniden başlamalı
sonra da saçar ışınlarını.
Ve ben bilemem
bu yakan ateşi
nasıl ve nerede saklayacağımı.
kalbinin sırrını kendine saklama.
Anlat bana!
Ve inan bana
kulaklarım değil
yüreğim duyacaktır bu sesi .
Bir o kadar da derin.
Karanlıktır da! ..
Kabuk bağlayan yaralı yüreği
Aşkın acılarını zulasında gizler.
bu ezgiyi
yüreklere yakılan
eğer açmışsam sana
yüreğimin ufacık penceresini:
Bil ki var!..
Var mutlaka bir nedeni.
Boşu boşuna uğraşmayın
çünkü demir atmış yüreğimin karanlıklarına.
kaçıp gittiler bakmadan arkalarına.
Ve artık kimse duymuyor kalbim sesini
çünkü söylemiyor artık yüksek sesle ezgisini.
öğrendi artık
ayrılık makamından çalmasını.
Yalnızca ve yalnızca
acılardır notaları.
almak için seni akıntısına
sürükleyemez de aşkımın okyanusuna.
Ama sen hep durursun orada;
okyanusumun kıyısında
tek başına.
hayata yeniden başlamalı.
yolların başlangıcında.
Bulunmaz ki bir yol izi
ne göğün mavisinde,
ne de okyanusun suyunda.
çiçek toplamaya.
Ne de var karanlıkta
bakabileceğim bir gonca.
Acılar kaldı bana artık
yalnızca
ve yalnızca.
Kopardım senin biricik goncanı
koydum yüreğime
ama dikeni yanıma kâr kaldı.
Gün tükenip kararınca
baktım açılmamış,
sararıp solmuş gonca.
Ve yalnızca acısı kalmıştı bana
Sabahın beşiği yıldızların krallık ülkesi. Ve derinliklerinde kayboldu şarkılarımın hepsi.
bir o kadar da derin.
Karanlıktır da!..
ve yorgun mu yorgun kavallarından çıkan ezgiler.
Anlar mıydın onları, dostum, renkleri olmasaydı sözlerin?
Kendi ezgileriyle söylemek istedim aşkların şarkılarını; ama yalnız yüreğimde duyuluyor o ezgiler, gözlerimse sessiz.
Anlar mıydın onları, dostum, ezgiler olmasaydı?
Ne çıkar güzelliği görünüşünde, gülüşü yalnız yüzündeyse!
Unut bu geceyi gece bitince.
Kimi sarmak istiyorum kollarımla?
Düşler tutsak edilemez ki.
İstekli ellerim boşluğu bastırıyor yüreğime, göğsüm çürüyor.
Yıldızlı uyanık geceler gibi bekliyorum
Konuşmuyorsun — yüreğim dolup dolup boşalıyor
Karşı duruyorum — dayanıyorum
Susuyorum — yıldızlı uyanık geceler gibiyim
De – kuytuma çekilirim – De karanlığa kavuşurum
bu ezgiyi
yüreklere yakılan
Kim istemez ki sahip olmak tüm yıldızlarıyla bu uçsuz bucaksız gökyüzüne?
Ve de bu koca dünyaya, sınırsız nimetleriyle?
Eriyip kendimi yitiriyorum.
Sabahın beşiği yıldızların krallık ülkesi.
Ve derinliklerinde kayboldu şarkılarımın hepsi.
Çiçek olup fışkırakomuş topraktan
Senin ezgindir senin sözlerindir.
Konuş;
kelimeler söylesin şarkını bana.
Karanlıklar sarmış geceyi;
kaybolmuş yıldızlar bulutların arasında.
Yaprakların arasından sesleniyor rüzgar.
Dağıtacağırn saçlanrnı.
Lacivert şalırn sarsın beni gece gibi.
Tutup elini bastıracağırn göğsürne.
Ve orada
Yalnızlığın ufkunda sesleneceğim kalbine.
Sonrada gözlerimi kapayarak
seni dinleyeceğim.
Çünkü bakamam gözlerine.Ve sonra sen susunca
kımıldamadan dalacağız hülya.lara;
yalnızca ağaçlar ıslık çalacak karanlıkta.
Ve gece bitip gün doğunca
bakacağız birbirimizin gözlerine.
Sonra ayrılacağız
başka başka yollara.
Konuş sevgiliını
Konuş;
kelimeler söylesin şarkını bana.
Senin gözlerinde buldu göğünü.
Gözlerin!..
Ah o gözlerin!..
Sabahın beşiği
yıldızların krallık ülkesi.
Ve derinliklerinde kayboldu
şarkılarıının hepsi.
İzin ver bana!
İzin ver de
yitip kaybolayım sonsuzluğunda.
Izin ver bana!
İzin ver de
kafa tutayım bulutlarma,
kanat çırpayım güneşinin sıcağında
Kaçırırım gözlerimi yüzünden, yüreğini titretirse.
Dolaşırken ürkütürsem ansızın, çekilip başka yola
saparım.
Çiçek örerken tedirgin edecekse seni, bahçene
gırmem.
Suyu kabartırsa eğer, dalgalandırırsa,
yüzdürmem kayığımı senin kıyında
Beni hoşgör – beni bağışla – Seni seviyorum.
Yolsuz yordamsız bir kuş gibi öksendeyim
Yüreğim tir tir – örtüsünden kurtulmuş
Şimdi yoksul – şimdi çırılçıplak – şimdi soyunuk
Acını esirgeme benden – Ko sarınsın yüreğim
Ko giyinsin ko kuşansın ko örtünsün – Sonra
beni bağışla Aşkım – beni hoşgör – Seni seviyorum.
Eğer bir lokmacık bile sevemezsen beni
Hiç mi hiç sevemezsen eğer
Acıını bağışla – beni hoşgör – Seni seviyorum.
Bana öyle eğri bakma – ırak durma ellerden
De – kuytuma çekilirim – De karanlığa kavuşurum
Sımsıkı tutarım ellerimle utancıını
Sarıp sarmalarım – dürüp bükerim
O an yüzün eğ benden Aşkım – kaçır benden
Beni hoşgör – beni bağışla – Seni seviyorum
Gün gelir – hayalin erişir karanlık yiter
Meyil verirsin bana – gün gelir
Şimdi çaresizim – yalnızun – kolum kanadun kırık
Beni bağışla Aşkım-beni hoşgör-Seni seviyorum.
Seni seviyorum – Yüreğim mutluluk selinde
Kapıp koyveriyor kendini gurbetiere vanyar
Gülme bu korkulu gidişime – Gülme bağışla Aşkım
Beni bağışla – beni hoşgör – Seni seviyorum
Bağışla!..
Bağışla beni!..
Ulaşılamayan
Sonra da açacaktır sana tüm sırlarını.
Akşam oluyor – umudum sensin.
ve güçlenmeli aşk içinde,
ama sahiplenmemeliyiz sevdiğimizi:
insan arzularının üzerindedir insan ruhu.
İnsan, karşındakinin açlığını gideren
bir yiyecek olamaz.
öpüşmenin mahcup gülücüğünde ve
uzun ayrılıkların gözyaşlarında,
yepyeni biçimlerde, hep o aynı eski aşkı tadarak.
bıkıp usanmadan:
bir yaşamdan diğerine çağlar boyu.
Eğer bugün
yüreğim dayanamayıp
parçalamışsa kozasını
Bil ki sabırsızlıktan.
bu ezgiyi
yüreklere yakılan.
Sesi duyulur yüreklerde
çökünce karanlık, başlayınca gece:
Vurulmuşum ben sana
eğer açmışsam sana
yüreğimin ufacık penceresini:
Bil ki var!..
Var mutlaka bir nedeni.
Hissetmiyor musun!
Sepetindeki yükün çok ağır
dudaklarınsa çok yorgun.
Hangi uzak yolların çıkmazları
sürükleyip getirdi seni buralara?
Geldi zamanı.
bir tanem!
Canımın içi!
Bu saydıklarımdan sonra
türbenin en iç kapısını aç.
Kandili de yak.
Sonra da;
birlikte varalım Tanrının huzuruna.
Aman ha kimseler duymasın
sessizce buluşalım orada.
Hiç kimsenin konuğu da değilim.
Beni bekleyen bir gece var
uzun mu uzun.
Ama ben çok yorgunum.