İçeriğe geç

Aşk-ı Kıyamet Kitap Alıntıları – Büşra Çivicioğlu

Büşra Çivicioğlu kitaplarından Aşk-ı Kıyamet kitap alıntıları sizlerle…

Aşk-ı Kıyamet Kitap Alıntıları

Hem ilk hem sonmuş gibi. En güzeli oymuş gibi. Bunca yıl beklemiş gibi. Beklediğime değmiş gibi. Ben ona resmen Şeytanla bir olmuş gibi Küt diye gidecek gibi. Her yöne sapacak. Ne yap desen yapacak gibi. Ben ona resmen aşığım.
Onun sesi beni kendime getiriyordu. Onun kokusu beni benden alıyordu. Artık yaşama sıkı sıkı tutunmak için bir sebebim vardı.
İyi ki yapmışım!..
Sanki o putmuş gibi. Hayat sırf buymuş gibi. Hem aç hem tokmuş gibi. Hem var hem yokmuş gibi. Ben ona resmen aşığım..
Bilmiyorum belki de kader..
Kul kuldan razı ise Cenabı Allah da cümle kullarından razı olsun.
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, her an ölecekmiş gibi ahiret için çalışın
Her şeyin bir sonu, her sonun bir başlangıcı vardır.
Sen de benim hatalarımdan birisin..
Bazen de belama susuyordum!
Gözüm döndüğünde öldüğümün ya da öldürüldüğümün bir önemi kalmıyordu. Sadece bam telime dokunmamak gerekiyordu.
Ben bu hayatta kaç kez öldüm öldüm dirildim biliyor musun sen?
Sen var ya, vız gelir tırıs gidersin!
Paramparça ümitlerim. Yıkıldı, yıkıldı hayallerim. Yere vurdu sevdiklerim. Hayata, kadere, gücendim..
Şans yüzüme hiç gülmedi.
Dert üstüne dert eklendi.
Dost bildiğim herkes eldi.
Gücendim.. Gücendim..
-Abiler İstanbul nerede?
– Gösterelim anam!
Şerefine sıçtığımın herifi beni bir bok çukurunun içine atmıştı.
Zengin olunca her şeyi yapabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
..o kötü hiçbir şey yapmaz!
Bekara karı boşamak ne kolaydı öyle!
Camının acısı mı? İşte onun tarifi yok.
Ne yani alnımda enayi mi yazıyor?
Celladının önünde öldürülmeyi bekleyen idam mahkumu gibiyim!
Gönül evi viran olmuş,
Ten evi altın olsa ne yazar.
Her ihtimali düşündüm bulamadım çaresini..
Yalnız bilmediği bir şey vardı, ben zaten tescilli bir deliydim.
Ağlıyordum, yirmi sekiz yıllık hayatımda ilk defa ağlıyordum. Arkadaşları tarafından aşksız prens, duygusuz herif diye adlandırılan ben bildiğin ağlıyordum. Hayat bana başka bir yüzünü göstermiş kader ağlarını örmüştü. Ben aşık olmuştum
Ah salak ben!
Hem zaten aşk ne demek bilen var mıydı?
Bok mu vardı bu kadar içtiniz!
Hayallerin bittiği yerde gerçek başlar!
Aha da buraya yazıyorum. Hani bir ilişkim altı ay sürse dişimi kıracagim ve hiç üşenmeyip korktuğum o dişçi masasına gidip implant yaptıracağım, o derece yani Anlayamıyorum ki sorun ne, hangi huyum kötü? Bir bulsam ameliyatla beynimin o kısmını aldıracağım.
Uğruna can vermek istediğiniz adamın içinden gizli bir öküz fırladığında arenada boğanın boynuzlarına takılmak üzere bekleyen kırmızı pelerin gibi oluyordunuz.
Ohaydı yani. Hatta yuhlardan bir demetti. Ah! Bu erkekler!
Kahkahalar arasında boğuluyordum. Hasbinallahtı yani. Bakmak ile görmek arasındaki farkın uygulamalı sınavını veriyordum resmen
Canına yandığımın herifi, beni aşık olduğum gözlerinden mahrum bırakıyordu
Gün ağarınca, boynum bükülür.
Dalarım uzaklara gönlüm sıkılır.
Sorma ne haldeyim.
Sorma kederdeyim..
Ölünceye kadar!
Ölünceye kadar!
Beni unutma olur mu? Unutma beni!..
Seni seviyorum deli şey!
Önemi yok!
Peki, benim duygularıma ne olmuştu? Ben neden ağlayamıyordum? Gözyaşlarımda mı kaybolmuştu benliğim gibi?
Türkiye’nin en zengin iş adamlarından biriydi ama parası bebeğini kurtaramamıştı
Tabii ki Allah’tan ümit kesilmez.
Seni kendime esir ederek bu bencilliği yapamam, anla beni, lütfen
Artık direnecek gücüm kalmamıştı..
Ona mı aşık olmuştum yoksa onun aşkına mı aşık olmuştum bilmiyordum.
Seni asla bırakmam!..
Ne beyazın içindeki var olan siyahın, ne de siyahın içinde kaybolan beyazın hikâyesiydi bu. Renkler ya siyahtı, ya beyazdı, kimi zamansa gri. Aşkın farklı bedenlerde ve farklı renklerde dile geliş hâliydi. Kıyametin içindeki aşkın var olma çabasının hikâyesiydi belki de Aşkın en hâli, aşkın kıyamet hâliydi
Adı Aşktı bunun.
Zamanlaması yoktu.
Aşk olabilmesi için iki kişinin de aynı anda aynı şeyi hissetmesi gerekmiyordu.
Pişmanlık neydi? Kime göre neye göre pişmanlıktı? Bir kişinin pişmanlığı, diğer kişinin hayatının dönüm noktası olabilir miydi?
Ah o gözler!..
Ah alkol sen nelere kadirsin!
Şerefe!..
Cehenneme kadar yolumuz var prenses!
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım!
Hayat ne garip şey!
Sevmek ve inanmak hayatın her evresinde insanların sığındığı bir limandı..
Gidiyorum artık bu şehirden Sessiz sedasız, gizli saklı kaçar gibi gidiyorum!..
Elveda hayal kırıklığım!..
Yaşadığım o kara şeylerden sonra erkeklerden nefret ediyorum dememe rağmen o mavi gözlere aşık olmuş ve küllerimden yeniden doğmuştum
Aşk hayatın tek düzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır!
Bedenim onun bedenine, kokum kokusuna karıştığında, bulutların üzerinde dans eden masallardaki bir prenses gibiydim adeta
Kim bilebilirdi ki? Belki de kader denen şey yoktu? Ya da vardı
Aşkın zamanı ve mekânı yoktu. Kimi can evinden vuracağını aşk karar veriyordu *
Hayat kocaman bir yalansa madem O zaman bu kadar sahteliği içinde doğru olan tek güzeliktir Aşk Ve Evet Aşk hayata karşı işlenen en doğru suç ortağıdır. Geçek aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister, Ve yine Evet Aşk hayatın tek düzeligine , bütün siradanligina en soylu başkaldırıdır! Ve de Yine Evet Ondan korkup kaçmak gerçek sevene , seviyorum diyene yakışmaz?
Adı Aşktı bunun. Zamanlaması yoktu Aşk olabilmesi için iki kişinin de aynı anda aynı şeyi hissetmesi gerekmiyordu. Aşk en yüksek özğürlük biçimi değil de neydi peki?
Yansimada karşılaştığı kendisine yabancıydı. Hırsla başını sağa sola salladı kadın. Bu ben değilim! diye geçirdi içinden. Adım ismim değil,yansimada sıfatın cinsim degil.!
Pişmanlık neydi? Kime göre ve neye göre pişmanlık? Bir kişinin pişmanlığı , diğer kişinin hayatını dönüm noktası olabilir mi?
Ne beyazın içindeki var olan siyahın, ne de siyahın içinde kaybolan beyazın hikâyesiydi bu. Renkler ya siyahtı, ya beyazdı, kimi zamansa gri. Aşkın farklı bedenlerde ve farklı renklerde dile geliş hâliydi. Kıyametin içindeki aşkın var olma çabasının hikâyesiydi belki de Aşkın en hâli, aşkın kıyamet hâliydi
Adı Aşktı bunun.
Zamanlaması yoktu.
Aşk olabilmesi için iki kişinin de aynı anda aynı şeyi hissetmesi gerekmiyordu.
Pişmanlık neydi? Kime göre neye göre pişmanlıktı? Bir kişinin pişmanlığı, diğer kişinin hayatının dönüm noktası olabilir miydi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir