İçeriğe geç

Aşiretten Devlete – Osmanlı Tarihi 1 Kitap Alıntıları – Alphonse de Lamartine

Alphonse de Lamartine kitaplarından Aşiretten Devlete – Osmanlı Tarihi 1 kitap alıntıları sizlerle…

Aşiretten Devlete – Osmanlı Tarihi 1 Kitap Alıntıları

Türklerin ilerleyişini durdurmak için yapılacak tek şey, bunların çekindiği Latin-Bizans birliğinin sağlanmasıdır. Konsil toplanmasını talep et. Her iki kiliseyi birbirine düşüren fikir ayrılığı, arzulanan birliğin kurulmasına hep engel olacaktır. Fakat Türkler daima Birliğin kurulması endişesi ile yaşayacaklar ve sizin nihayet başarıya gittiğinizden kuşkulanacaklardır.
Kiliselerin içindeki altın ve gümüş kupalar göz kamaştırıyordu. Sultan Murad’ın askerlerinden biri almak istediği altın kupalardan birini, başına geçirmiş ancak külahı ile pek örtememişti. Bu haliyle sultanın dikkatini çeken asker çağrıldı ve ganimetinin vergisini ödemediğinden dolayı kınandı. Ama, Sultan Murad, külahın altında gözüken altın şeritin duruşunu beğenmişti. Suçlu asker affedildi ve bundan böyle Osmanlı Ordusu subaylarının savaş külâhları altına altın bir şerit ilave edilmesine dair buyruk verildi.
Avrupa içine yayılan topraklar, Edirne’yi mecburen Osmanlıların merkezi ve başkenti yapıyordu. Sultan Murad (1.Murad) oraya, Bizans İmparatorlarının rakibine yaraşır zerafette bir saray yaptırdı.
Mimarîler dinlerin kızıdır. İnsanoğlunun Tanrı’nın adını yazdığı bu taş yığınlarını sarsıtmak için Tanrı fikrinden başka hiçbir düşüncenin yeterli olmadığı inancı kalplere dolar. Hintliler, Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Gotlar ve Bizanslılar, kutsal inançlarının dehası ile herbiri değişik mimari eserler yaratmışlardır.
Hıristiyan manastırlarının, uydurma mûcizelerin ve hatalı bilgilerin nasıl ölçüsüzce çoğaldığını, bunların cahil keşişler elinde nasıl İncil’in saf kaidelerini bozmakta kullanıldığını, Suriye’ye yaptığı geziler sırasında tespit etmiş olan Hz. Muhammed, tehlikeyi önceden kestirerek şöyle demiştir: İslamiyette keşiş yoktur
Özel birliklerinin bütün rütbelerinin isimleri, nafakalı asker olduklarını belirtecek şekilde veriliyordu. Albaylar Büyük Çorbacı; üst ve alt subaylar, biri Mutfakçıbaşı, diğeri Subaşı olarak niteleniyordu.
Orhan Bey’in kumandanlarından biri Konur Alp, diğeri Akça Koca idi; her ikisi de Osman Beğ zamanından beri savaşlarda pişmişlerdi. İstanbul’un Asya kasabası olan Üsküdar’a yürüme iki saatlik mesafede olan Samandra Kalesi ve bütün o bölge iki kumandan sayesinde fethedildi. O yüzden Karadeniz kıyısındaki kentlerden birinin adı Akçakoca, yarım adanınki ise Kocaeli olarak kalmıştır.
Konstantin başkent değiştirdikten sonra, Roma İmparatorluğu tek elden idare edilemeyecek kadar ağırlaştı ve çok geçmeden çözüldü. Teodosiyus’un oğulları arasında ikiye pay edilen İmparatorluk’tan doğudaki, başkent seçtiği şehrin adını alarak Bizans İmparatorluğu diye anıldı. Bu imparatorluğun karışık halklarından Yunan topluluğu diğer topluluklara hükmediyordu. Doğu Romalılar ve İmparatorlar, İTALYA ROMALILARIndan yalnız kendini beğenmişliği ve despotluğu miras aldılar. Aşırı lüks, çılgın âdetler, gevşeklik, Devlet içinde hadımların ve kadınların hüküm sürmesi, nesilden nesile karakterlerin ve gücün kadınlaşmasını sağladı. Sarayın en âdi işlerinde kullanılan köleler olan hadımlar, orduların kumandasını ellerine geçiriyor, patrik, konsül olabiliyorlardı. İstanbul’da hâlâ eski Roma’nın hürriyet âbidesi gibi kalan Senato’sunda, bunların mermerden veya bronzdan heykelleri dikiliyordu.
Bitişik otlakların mevcudiyeti, çobanların karşılıklı mücadeleleri ve hayvan sürülerinin sık sık el değiştirmesi, iki ırk arasında ilk temasları ve kavgaları doğurdu. Fâtihleri yaratan uzun savaşlar böylece ilk defa çobanlar arasında başlamış oluyordu.
Avrupa içine yayılan topraklar, Edirne’yi mecburen Osmanlıların merkezi ve başkenti yapıyordu. Sultan Murad (1.Murad) oraya, Bizans İmparatorlarının rakibine yaraşır zerafette bir saray yaptırdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir