İçeriğe geç

Âşık Şeytan Kitap Alıntıları – Jacques Cazotte

Jacques Cazotte kitaplarından Âşık Şeytan kitap alıntıları sizlerle…

Âşık Şeytan Kitap Alıntıları

“Eğer, dedim kendi kendime, mutlu olmak istiyorsan, bir fâniyle birleşmenin, vücuda gelmenin vakti geldi. İşte bana layık bir yiğit. Onun uğruna vazgeçtiğim aşağılık hısımlar varsın öfkelensin, ne çıkar!”
“Benim gibi sevmeyi öğretmek isterdim size; böylece sırf bu duygu sayesinde bile hemcinslerinizi geride bırakırdınız. Ne var ki insan kibri başka zevkler istiyor. İnsan içindeki kaygılar yüzünden, daha büyük bir mutluluk ihtimalini göremediği durumda elindeki mutluluğun kıymetini bilemiyor. “
gerçi insan ömrü rüyadan başka nedir ki!
Sadece başkalarına göre daha sıradışı rüyalar görüyorum hepsi bu.
Annem bana ilk kılıcımı verirken ömrüm boyunca kadınlara hizmet edeceğime ve bir tekini bile incitmeteceğime dair kılıcım üzerine yemin ettirmişti
bilmediğim bir konu hakkında atıp tutmak yerine susmayı yeğlerim
Siz insanlar hakikatten kaçıyorsunuz: Ancak kör olunca mutlu olabiliyorsunuz
Ey gözyaşları, ne kadar kudretlisiniz! Aşkın en güçlü hususiyeti gözyaşlarıdır herhalde!
Önyargılar sizin içinizi karartmış;aklınıza başvursanız da başvurmasanız da bu önyargılar yüzünden tutarsız ve abes davranışlarda bulunuyorsunuz.Gerçek sorumluluklarınız olsa bile,siz yerine getirilmesi imkansız ya da faydasız sorumluluklar üstleniyorsunuz.
Zira dünyada şans diye bir şey yoktur. Dünyada ne varsa birtakım zorunlu kombinasyonlar sayesinde oluşmuş ve oluşacaktır. Bizler de bunu ancak sayılar ilmiyle kavrayabiliriz
Duyduğum aşk kadar büyük bir gurur da yaşıyordum.
Ruhlar bizim üzerimizde güç sahibi ise, bu gücü onlara veren kendi zayıflığımızdır. İşin özünde bizler onlara hükmetmek için doğmuşuz.
– Gururum aşkıma denkti.
Siz insanlar hakikatten kaçıyorsunuz :Ancak kör olunca mutlu olabiliyorsunuz.
Ey gözyaşları,ne kadar kudretlisiniz !
Aşkın en güçlü hususiyeti gözyaşlarıdır herhalde!
“Bilmediğim bir konu hakkında atıp tutmak yerine susmayı yeğlerim.”
Ne var ki insan kibri başka zevkler istiyor. İnsan içindeki kaygılar yüzünden, daha büyük bir mutluluk ihtimalini göremediği durumda elindeki mutluluğun kıymetini bilemiyor.
Saçlarını parmaklarıyla düzeltmeye çalışıyordu . Dünyadaki en nadide fil dişi tarak bile böyle gür, böyle Latif, böyle harikulade kumaş saçlar arasında gezinmemiştir herhalde. Ben kıpırdanınca uyandığımı anlayan Biondetta yüzünü örten bukleleri parmaklarıyla araladı. İşte o an puslu bir ilkbahar sabahının tatlı serinliği ve rayihaları arasında güneş ilk ışıklarını göstermişti sanki.
Peki ama niye kendimi kaptırıyorum böyle? En büyük korkuyu yendim, öyleyse daha tehlikeli şu duyguyu söküp atmam lazım. Nasıl bir saadet umuyorum ki bundan? Hem, menşei belli;. Huylu huyundan vazgeçer mi?

O tatlı, hummalı gözler adeta öldürücü birer zehir. Sadece yalanlar söyleyen o Latif ağız, naif görünümlü o boyalı enfes dudaklar. Şayet tek bir kalbi varsa, o da sadece hıyanet yaşatmak için çarpıyor.

İnsan ruhu bir savaş alanıdır.
Önyargılar sizin içinizi karartmış; aklınıza başvursanız da başvurmasanız da bu önyargılar yüzünden tutarsız ve abes davranışlarda bulunuyorsunuz.
Doğru yolu bulmak için ulvi bir yardıma başvurduğumuz her seferde, eğer büyük bir şevkle niyaz etmişsek, niyazımız karşılık bulmamış olsa bile, niyaz ederken iç dünyamıza dalarak kendi sağduyumuzun bütün kaynaklarını kullanmış oluyoruz en azından.
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Tetikteki gururum şiddetli arzularımı âdeta frenliyordu.
“bilmediğim bir konu hakkında atıp tutmak yerine susmayı yeğlerim
Bütün bu olup bitenler bir rüya sanki, dedim kendi kendime; gerçi insan ömrü rüyadan başka nedir ki!
Ah Biondetta! İçimde öyle bir aşk var ki
Eğer beni terk etmezsen kendimi sana adayacağım. Yaptığın iyiliklere minnettar olacağım. Sabrının ve meziyetlerinin değerini bileceğim. Sana öyle gönülden bağlıyım ki seni mutlu etmek için bütün iradem ve duygularım emrine amadedir.
Canımın içi, senin kıymetini bilemedim. Eğer ölürsen, ben de yaşamak istemem.
Onu görmemek için sürekli gözlerimi kaçırıyordum, ama karşımda olmadığında bile sürekli gözlerimin önündeydi.
Şayet tek bir kalbi varsa, o da sadece hıyanet yaşatmak için çarpıyor.
Sizin yaşınızda insan durup düşünmeyecek kadar çok şey arzular, hazların peşinde aceleyle koşar.
Ne zalimdir güvensizlik
Onu görmemek için sürekli gözlerimi kaçırıyordum, ama karşımda olmadığında bile sürekli gözlerimin önündeydi.
dünyada şans diye bir şey yoktur. Dünyada ne varsa birtakım zorunlu kombinasyonlar sayesinde oluşmuş ve oluşacaktır.
Peki kendi zihnimin ürettiği vesveselerden kim kurtaracak beni?
“Bütün bu olanlar gösteriyor ki,” diye haykırdım, “ruhumu şeytana kaptırmışım.”
Kendimin en büyük düşmanı benim.
Önyargılar sizin içinizi karartmış; aklınıza başvursanız da başvurmasanız da bu önyargılar yüzünden tutarsız ve abes davranışlarda bulunuyorsunuz.
“Bütün bu olup bitenler bir rüya sanki, ” dedim kendi kendime; “gerçi insan ömrü rüyadan başka nedir ki! Sadece başkalarına göre daha sıradışı rüyalar görüyorum, hepsi bu.”
İyiyi ve kötüyü, iyileri be kötüleri görebiliyorum, ancak insanlarla ilgili öyle bir kargaşa var ki, onlara baktığımda, ilk andan itibaren kimin gerçekten iyi ya da kötü olduğunun ayrımına varmayı her zaman başaramıyorum.
Gözyaşları şüphesiz aşkın en güçlü kozudur.
İnsan ruhu bir savaş alanıdır.
“Haydi dostum gir bakalım pentagramın içine, hayırlı alametler görene kadar da çıkma…”
Tutkunla arana, yerine getirilmesi gereken bir ödevle hatırı sayılır bir mesafe koyacaksın. Daha sonra olacaklar sana yol gösterecektir.
Saygı aşkın çeşnisidir.
Ey aşk, sahtekarlığı sen ediyorsun,
Sahtekar benim sanılıyor.
Zalim itimatsızlık,
İyiliği zehirliyor.
Varlığımda benden korkuluyor,
Yokluğumda nefret ediliyor.
“…davranışımızı düzeltmek için olağanüstü bir desteğe ihtiyaç duyduğumuz anlarda, eğer bu desteği şiddetle arzu edersek, talebimiz yerine gelmese dahi hiç olmazsa bu desteği bulmak için kendi kendimizi dinlerken tedbirliliğimizin bütün getirilerinden istifade edebilecek duruma geliyoruz.”
“…Bilmediğim bir konuda tasvip etmek veya kınamaktansa susmayı tercih etmemdir…”

“Genç dostum, cehaletiniz çok hoşuma gitti. Bu cehalet başkalarının öğretilerine bedel. En azından yanılgı içinde değilsiniz ve eğitimli olmasanız da, eğitilmeye müsaitsiniz.”

Ne zalimdir güvensizlik
Mahveder tüm ihsanı.
Varlığım besler korkuyu,
Yokluğumsa garezi.
Istırabım kuruntuludur,
Sızlanmam hepten yersiz;
Sözlerim rahatsız eder,
Susmam isyan sayılır.
Ey gözyaşları, ne kadar kudretlisiniz! Aşkın en güçlü hususiyeti gözyaşlarıdır herhalde!
Bütün bu olup bitenler bir rüya sanki, gerçi insan ömrü rüyadan başka nedir ki!
Karşımda gördüğüm harikulade bir kadındı ve budalaca bir önyargının kurbanı olmuş, süfli ve aşırı gururum uğruna kendini feda etmiş ve ben de onu o ana dek türlü türlü zalimliğe maruz bırakmıştım.
“Erkek biraz çamurdan, biraz da sudan oluşmuştur. Niçin kadın da çiy damlalarından, dünyevi buharlarla ışık hüzmelerinden ve sıkıltırılmış bir gökkuşağının kalıntılarından oluşmuş olmasın?”
“…Ruhlar bizim üzerimizde güç sahibi ise, bu gücü onlara veren kendi zayıflığımızdır. İşin özünde bizler onlara hükmetmek için doğmuşuz…”
Bütün bu olup bitenler bir rüya sanki, dedim kendi kendime; gerçi insan ömrü rüyadan başka nedir ki! ..
Siz insanlar hakikatten kaçıyorsunuz: Ancak kör olunca mutlu olabiliyorsunuz. Ah, ah! Eğer mutlu olmak isterseniz, çok mutlu olacaksınız!
.. bilmediğim bir konu hakkında atıp tutmak yerine susmayı yeğlerim .
Siz insanlar hakikatten kaçıyorsunuz: Ancak kör olunca mutlu olabiliyorsunuz.
“Tutkunla arana, yerine getirmen gereken bir ödev ve büyük bir mesafe koyacaksın; olaylar yol gösterecek sana.”
Erkek toprak ile suyun karışımıydı. O halde niçin kadın da çiyden, dumandan, ışık huzmesinden, gökkuşağından geriye kalmış parçacıklardan oluşmuş olmasındı ki? Neyin mümkün olup olmadığını kim bilebilirdi?
Sihirlerinin kölesi ve fantezilerinin oyuncağı olmuş, hem idrakimin hem haklarımın zorla sınırlandığı bir vaziyette, varlığımı yüce mertebelere çıkaracak yolları seçmek konusunda tereddüt yaşamaya devam mı edeceğim?
“Ben yalnızlığa, inzivaya, belirsiz ve fanteziye dayanan şeyleri düşünmeye aşık bir insandım. ”
“Siz insanlar hakikatten kaçıyorsunuz: Ancak kör olunca mutlu olabiliyorsunuz.”
“İnsan içindeki kaygılar yüzünden, daha büyük bir mutluluk ihtimalini göremediği durumda elindeki mutluluğun kıymetini bilemiyor.”
“Neyin mümkün olup olmadığını kim bilebilirdi?”
İnsan içindeki kaygılar yüzünden, daha büyük bir mutluluk ihtimalini göremediği durumda elindeki mutluluğun kıymetini bilemiyor.
“Bütün bu olup bitenler bir rüya sanki,” dedim kendi kendime; “gerçi insan ömrü rüyadan başka nedir ki!”
Zira dünyada şans diye bir şey yoktur. Dünyada ne varsa birtakım zorunlu kombinasyonları sayesinde oluşmuş ve oluşacaktır.
O tatlı, hummalı gözler adeta öldürücü birer zehir. Sadece yalanlar söyleyen o latif ağız, naif görünümlü o boyalı enfes dudaklar. Şayet tek bir kalbi varsa, o da sadece hıyanet yaşatmak için çarpıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir