Machado de Assis kitaplarından Asabiyeci kitap alıntıları sizlerle…
Asabiyeci Kitap Alıntıları
Bugüne kadar delilik, aklıselim okyanusunda küçük bir ada olarak düşünüldü. Ama ben artık onun hiç de bir ada değil koskoca bir kıta olduğundan şüpheleniyorum.
Bizim sende görmekte hiç zorlanmadığımız üstün niteliklerini, niçin kendinde görmek istemediğini biliyor musun? dedi Rahip. Diğer tüm niteliklerine güç katan bir tanesi var ki, işte o yüzden: alçakgönüllülük.
Ben bir avuç asiye, hatta işin uzmanı olmayan herhangi birine asla hesap vermem.
Fakat eğer benden kendime ihanet etmemi bekliyorsanız, daha fazla konuşmamız anlamsız olur.
Ben bilimden anlamam ancak aklı başında sandığımız onca kişi deli diye tımarhaneye kapatıldıysa, gerçek delinin Asabiyeci olmadığını nereden bilebiliriz?
Bir fikrin bu kadar çabuk benimsenip yayıldığı daha önce hiç görülmemişti.
Her ne kadar saçma veya bozuk de olsa alışılmış düzeni kökünden değiştirmek daima zordur.
Bilimle haşır neşir olmak bazen kendi başına tedavi edicidir.
Bilgelik, sabır, hoşgörü, doğruluk, sadakat ve sağlam ahlak sahibiydi – birini zırdeli yapmak için gerekli tüm nitelikler onda vardı.
…yani, normalliğin temelinde dengesizlik vardı ve anormal olanlar, yani gerçek hastalar, dengeleri yerinde ve bütünüyle akıl sahibi kişilerdi.
O günden sonra, akıl hastanesinin nüfusu eskisindende hızlı bir şekilde arttı. Biri, en sıradan bir yalanı —hatta açıkça kendine yarar sağlayacak bir yaşanı— dahi söylemeye görsün, anında Yeşil Ev’e kapatılıyordu. Dedikodu kumkumaları, züppeler, bulmaca çözerek saatlerini geçirenler, başkalarının yaşamlarına burunlarını sokmayı alışkanlık haline getirenler, otorite sarhoşu yetkililer Asabiyeci’nin ajanları bunların hepsini içeri tıkıyordu.
Ben bilimden anlamam ancak aklı başında sandığımız onca kişi deli diye tımarhaneye kapatıldıysa, gerçek delinin Asabiyeci olmadığını nereden bilebiliriz?
Bilimsel mizaç, doğası gereği sabırlıdır.
Bilgelik, sabır, hoşgörü, doğruluk, sadakat ve sağlam ahlak sahibiydi – birini zırdeli yapmak için gerekli tüm nitelikler onda vardı. ✒🕯
Bilimle haşır neşir olmak bazen kendi kendine tedavi edicidir.
Asabiyeci, Dona Everista’nın hastalığının, tam tanımıyla giysisevicilik olduğunu söyledi; tedavisi mümkündü.
İnanması zor ama çıngırakçıbaşı sayesinde tüccarlar düşük kaliteli malları daha pahalıya satabiliyor ve üçüncü sınıf yazarlar kendilerini dahi olarak yutturabiliyordu.
Çok sayıda hasta, aşk yüzünden aklını yitirmişti.
ama ben salt bilimsel ve insan odaklı bir açıklama peşindeyim – ve sanıyorum ki, böyle bir açıklama var.
Bilgelik, sabır, hoşgörü, doğruluk, sadakat ve sağlam ahlak sahibiydi – birini zırdeli yapmak için gerekli tüm nitelikler onda vardı.
Bugüne kadar deliliğin, aklın engin okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tam tersine, koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
Çok sayıda hasta, aşk yüzünden aklını yitirmişti.
“Ruh sağlığı” diye haykırdı. “ bir doktor için amaçların en yücesidir.”
Dona Evarista’nın yüz hatlarının, tek başlarına güzel ya da birbirleriyle uyumlu olmaması nedeniyle, Doktor Tanrı’ya ancak şükredebilirdi; böylece karısının çekiciliğine kapılarak baştan çıkmayacak, bilimsel araştırmalarını ihmal etmeyecekti.
Arap ilminin coşkulu bir öğrencisi olan Doktor Bacamarte, Kur’an’daki bir ayette Hz. Muhammed’in delileri kutsal ilan ettiğini çünkü Allah’ın onları günah işlemesinler diye düşünceden yoksun bıraktığını buldu. Bu ayeti evin ön cephesine oydurdu. Ama papaz ve piskoposu gücendirmemek için alıntıyı 8. Benedict’e atfetti.
Bilgelik, sabır, hoşgörü, doğruluk, sadakat, ahlaki dayanıklılık Tam bir deliyi oluşturan özelliklerin hepsine sahipti.
Hakim yağdırmaz hükümleri
Düzenbazı soyan düzenbaz olunca
Düzenbazı soyan düzenbaz olunca
Şimdiye kadar delilik, akıl sağlığı yerinde olanlar arasında bir ada olarak görülüyordu. Deliliğin bir ada değil de bir kıta olduğundan şüphelenmeye başlıyorum.
Onu neşeyle karşıladı fakat bilge bir adamın yapması gerektiği gibi ihtiyatla gösterdi neşesini.
Sıradan bir adam ile bir dahinin kusursuz simgeleri! Biri gözünü şimdiki zamana ve onun tüm gözyaşlarına, yoksunluklarına diker, diğeri ise kendisinin şekillendireceği geleceğin görkemli şafaklarına bakar.
Bugüne kadar deliliğin, aklın okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tam tersine, koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
Ruhu nelerin tedavi edebildiğine akıl sır ermiyor.
Hakim yağdırmaz hükümleri
Düzenbazı soyan düzenbaz olunca
Düzenbazı soyan düzenbaz olunca
Bilgelik, sabır, hoşgörü, doğruluk, sadakat, ahlaki dayanıklılık Tam bir deliyi oluşturan özelliklerin hepsine sahipti.
Şimdiye kadar delilik, akıl sağlığı yerinde olanlar arasında bir ada olarak görülüyordu. Deliliğin bir ada değil de kıta olduğundan şüphelenmeye başlıyorum.
Sıradan bir adam ile bir dahinin kusursuz simgeleri! Biri gözünü şimdiki zamana ve onun tüm gözyaşlarına, yoksunluklarına diker, diğeri ise kendisinin şekillendireceği geleceğin görkemli şafaklarına bakar.
normalliğin temelinde dengesizlik vardı ve anormal olanlar, yani gerçek hastalar, dengeleri yerinde ve bütünüyle akıl sahibi kişilerdi
Bugüne kadar deliliğin, aklın engin okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tam tersine, koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
Bilimle haşır neşir olmak bazen kendi başına tedavi edicidir.
Bir hırsızdan çalan hırsıza
Hakimler vermez asla ceza
Hakimler vermez asla ceza
“Ben bilimden anlamam ancak aklı başında sandığımız onca kişi deli diye tımarhaneye kapatıldıysa, gerçek delinin Asabiyeci olmadığını nereden bilebiliriz?”
Bugüne kadar deliliğin, aklın engin okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tam tersine, koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
”Insanoğlunu dev bir istiridye kabuğu gibi düşün ”, dedi. ”Ilk görevimiz, Soares, inciyi, yani aklı, ele geçirmektir. Bir başka deyişle, aklın doğasını ve sınırlarını belirlemeliyiz. Basit bir tanımla delilik, bu sınırların dışında kalan her şeydir. Fakat zihinsel yetilerimizin dengesinden başka nedir ki akıl? Dolayısıyla, herhangi bir konuda bu dengeden yoksun bir kişi, delidir. ”
Asıl delilik, aynı çatı altında birlikte yaşayabileceğini sanmaktır
Bugüne kadar deliliğin, aklın engin okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tem tersine koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
Her ne kadar saçma veya bozuk da olsa alışılmış düzeni kökünden değiştirmek daima zordur.
Ne kadar saçma veya bozuk da olsa alışılmış düzeni kökünden değiştirmek daima zordur.
Gülünç dediğimiz şey, sadece gaddarlığın kılık değiştirmiş halidir.
Hakim yağdırmaz hükümleri
Düzenbazı soyan düzenbaz olunca
Düzenbazı soyan düzenbaz olunca
Şimdiye kadar delilik, akıl sağlığı yerinde olanlar arasında bir ada olarak görülüyordu. Deliliğin bir ada değil de kıta olduğundan şüphelenmeye başlıyorum.
Bugüne kadar deliliğin, aklın engin okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tam tersine, koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
Her ne kadar saçma veya bozuk da olsa alışılmış düzeni kökünden değiştirmek daima zordur.
Bilimle haşır neşir olmak bazen kendi başına tedavi edicidir.
Bilim, demişti Majesteleri’ne tek makamımdır; İtaguai ise tüm evrenim.
Ne kadar saçma veya bozuk da olsa alışılmış düzeni kökünden değiştirmek daima zordur.
Gülünç dediğimiz şey, sadece gaddarlığın kılık değiştirmiş halidir.
Hep gösterişli bir evin, özenle hazırlanmış bir bahçenin ve nadir mobilyaların hayalini kurmuştu ve şimdi de hayallerine kavuşmuş, yarı emekliliğini evinin sefasını sürmeye adamıştı.
Ama yoksulluk yavaş yavaş geldi. Bolluktan zenginliğe, zenginlikten refaha, refahtan yoksulluğa, yoksulluktan sefalete düştü.
Sadece kendisine musallat olan bir şeytanı olduğunu düşünen Sokrates.
Gerçekten de bilimin doğası bu Soares: hiç bitmeyen sorgulama!
Birkaç hasta, aşk yüzünden akıllarını kaybetmişlerdi.
Ona sadece saygılarını sunmakla kalmayıp onu tebrik ettiler ki bu o zamanın toplumu için önemli bir saygınlık ölçüsüydü.
Ruhun sağlığı! diye haykırdı, Bir doktor için en yüce hedef!
Ölümsüz defne yaprakları
Bugüne kadar delilik , aklıselim okyanusunda küçük bir ada olarak düşünüldü. Ama ben artık hiç de bir ada değil koskoca bir kıta olduğundan şüpheleniyorum.
Ruhu nelerin tedavi edebildiğine akıl sır ermiyor.
Asıl delilik , delilerin aynı çatı altında birlikte yaşayabileceğini sanmaktır.
Kronikçiler, Pina’nın bağışlanmasının şu atasözüne ilham verdiğini iddia ediyor:
Bir hırsızdan çalan hırsıza
Hakimler vermez asla ceza
Ahlaka aykırı olsa da son derece faydalı bir atasözüdür.
Bir hırsızdan çalan hırsıza
Hakimler vermez asla ceza
Ahlaka aykırı olsa da son derece faydalı bir atasözüdür.
Coelho’dan hoşlanmayan Peder Lopes, onun ne zaman birinin yanından ayrıldığını görse, Dante’den bir alıntıyı -kendisine ait küçük bir değişiklikle- yinelerdi:
La bocca sollevo dal fiero pasto Quel seccatore *
Fakat rahibin bu sözleri, Coelho’ya duyulan genel saygıyı etkilemezdi çünkü kimileri bu yorumun kişisel husumetten kaynaklandığını düşünür, kimileri de bunun Latince bir dua olduğunu sanırdı.
*( Haşere başını, acımasız aşından kaldırdı. Peder Lopes, Dante’nin peccator, yani günahkar ı yerine, seccatore yani haşere yi kullanıyor. Günahkar Kont Ugolino bir başka günahkarın başını kemiriyordu. Cehennem, XXXIII. Kıta)
La bocca sollevo dal fiero pasto Quel seccatore *
Fakat rahibin bu sözleri, Coelho’ya duyulan genel saygıyı etkilemezdi çünkü kimileri bu yorumun kişisel husumetten kaynaklandığını düşünür, kimileri de bunun Latince bir dua olduğunu sanırdı.
*( Haşere başını, acımasız aşından kaldırdı. Peder Lopes, Dante’nin peccator, yani günahkar ı yerine, seccatore yani haşere yi kullanıyor. Günahkar Kont Ugolino bir başka günahkarın başını kemiriyordu. Cehennem, XXXIII. Kıta)
Çıngırakçıbaşını, ahaliye bir şiir okusun diye tutmak bile mümkündü. Bu sistem, mütemadiyen toplumun huzurunu kaçırdığı halde, neredeyse mucizevi etkinliği sayesinde uzun süre ayakta kaldı. İnanması zor ama çıngırakçıbaşı sayesinde tüccarlar düşük kaliteli malları daha pahalıya satabiliyor ve üçüncü sınıf yazarlar kendilerini dahi olarak yutturabiliyordu. Görüldüğü üzere, eski zamanların geleneklerinin yüzyılımızca büsbütün hor görülmesi gerektiğini iddia edemeyiz.
Bugüne kadar deliliğin, aklın engin okyanusundaki küçük bir ada olduğunu sanıyorduk. Oysa ben artık onun küçük bir ada değil, tam tersine, koca bir kıta olduğundan şüphelenmeye başladım.
Ruhu nelerin tedavi edebildiğine akıl sır ermiyor, diye düşündü. Bu hanım, onu sevmediğimi sandığı için iğne ipliğe döndü. Ona Rio de Janeiro’yu sunduğumdaysa hemen iyileşti. Bu olguyu da kafasına not etti.
Bacamarte kırk yaşlarındayken, bir Bölge Hakimi’nin dul karısıyla evlendi. İsmi Dona Evarista da Costa e Mascarenhas olan kadın, güzel ya da alımlı değildi. Doktorun amcalarından biri sözünü esirgemeyen bir adamdı ve ona neden daha çekici bir kadın seçmediğini sormuştu. Dona Evarista’nın sindirim sistemi kusursuz, görme yetisi mükemmel, tansiyonu da normal, diye yanıtlamıştı doktor; ciddi hiçbir hastalığı yoktu ve idrar tahlili de negatif çıkmıştı. Büyük olasılıkla kendisine sağlıklı ve gürbüz çocuklar verecekti. Fizyolojik üstünlüklerine ek olarak, Dona Evarista’nın yüz hatlarının, tek başlarına güzel ya da birbirleriyle uyumlu olmaması nedeniyle, Doktor Tanrı’ya ancak şükredebilirdi; böylece karısının çekiciliğine kapılarak baştan çıkmayacak, bilimsel araştırmalarını ihmal etmeyecekti.
Bilgelik, sabır, hoşgörü, doğruluk, sadakat ve sağlam ahlak sahibiydi-birini zırdeli yapmak için gerekli tüm nitelikler onda vardı.