Maurice Leblanc kitaplarından Arsene Lupin – Kibar Hırsız kitap alıntıları sizlerle…
Arsene Lupin – Kibar Hırsız Kitap Alıntıları
“Bu Öpücük masajından daha rahatlatıcı hiçbir şey yoktur dünyada.Sinir sistemi düzene girer kan deveranı normalleşir,damarlarda iyileştirici bir ılıklık bütün vücuda yayılır.Manyetik geçişler gibi”
Arsen Lüpen, centilmen ev hırsızı, mobilyalar geçerli olduğu zaman yine gelecek.
Hiç kimsenin,’İşte Arsen Lupen orada!’ diyemememesi çok daha iyi.Onun yerine benim yaptığım bir işi görüp tereddüt etmeden, ‘İşte bu Arsen Lupen’in işi!’ diyebilmeleri asıl mesele.
Gücün etkisiz kaldığı yerde kurnazlık hüküm sürer.
Evet, yaman adam ve öyle bir adam ki size uzattığım şu eli, onun omuzuna koymak zevkini mutlaka tadacağım. Görüyorsunuz ya, Arsen Lüpen’le Herlok Şolmes’in günün birinde karşılaşacaklarına inanıyorum. Evet, dünya, onların karşılaşmalarını önleyemeyecek kadar küçüktür.
herkes bilmece çözmeye yetenekli değildir.
Geçmiş ne kadar uzakta kaldı!
İşte böylece, hak yerini bulmuş oluyordu. Cinayet hiçbir zaman cezasız kalmaz, erdem her zaman armağanım görür.
Ben hayatta kaldığım sürece diyordu Ondan ayrılmayacağım.
Kuvvetin sökmediği yerde, kurnazlık söker.
Bu işin altında hoşuma gitmeyen bir takım dolaplar dönüyor. Ben gidiyorum. İyi akşamlar.
Karanlıkta belirsizce yürüyor ve durmadan aynı engele çarpıyormuşuz gibi sürekli bir öfke içindeydik.
En tutarsız sonuçlar çok kere bir tek nedene dayanır.
Yatağıma uzandım ve her zamanki gibi uyuyabilmek için, masamda her gece beni bekleyen kitabı aldım.
Şu da var ki, tutarlı ve mantıklı olmanın üstüne titreyen bir insanın hayatında her şey aynı amaca hizmet etmeliydi. Sonra birazcık reklam da asla zararlı değildi.
Bütün bunlar beni hayran edecek kadar ustaca düşünceler! Doğrusu tebrikler! Bu ne parlak hayal gücü!
Görmek için bakmak gerekir, oysa bakılmamış.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“En tutarsız olayların bazen tek bir kaynağı olur.”
Sonucu belli, eşit olmayan bir yarıştı bu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Arsen Lüpen dün gıyabi olarak yirmi yıl kürek cezası yedi. Bu duruma göre bugün ortalıkta görünecek kadar ihtiyatsız davranması olacak şey değil. Üstelik gazeteler, onun cezaevinden o ünlü kaçışından sonra bu kış ilk kez Türkiye’de görüldüğünü haber vermediler mi?
Ne var ki insanın kendini tanıyamadığı haller oluyor; işin son derece üzücü yanı bu. Şu anda, gölgesini yitiren insanın duyabileceği şeyi duyuyorum içimde. Kendimi arayacağım Ve yeniden bulacağım.
Görünüş de ne demekmiş? İnsan onu dilediği gibi değiştirir.
Nasıl oluyor da çok saydığım, kendisine içimden gelerek sırlarımı açtığım eski bir dost güvenimi kötüye kullanabiliyor! Böyle bir adam mısın sen? Çok fena Ne oldu sana böyle kuzum?
Hayır, kesin düşüncem, bozulmaz kararım budur. Hiçbir şey beni bu kararımdan döndüremez, asla uzlaşmam.
Çok üzgünüm efendim, cüzdanımı unutmuşum. Bana bir kaç günlüğüne kredi açacak kadar adımı tanıyorsunuzdur belki: Arsen Lüpen.
Sessizliği en şiddetli öfkeden bile daha tedirgin ediciydi.
gazete sütunları en uydurma hikayelerle dolup taşıyordu. Ve işin tuhafı, halk bütün yazılanlara inanıyordu.
Tepiniyor çırpınıyordu, iflas edip de beynine kurşun sıkmaktan başka çaresi kalmayan bir adam halini almıştı adeta.
Efendi dedi soyulacak kişilere önceden haber vermek hiç de adet değildir. Özellikle Arsen Lüpen böyle saçmalıklar yapacak adam değildir.
Onu ebediyen yitirmiştim, benim için bitmişti, bitmişti o artık.
Vay! Vay! Çok ileri gidiyorsunuz!
Tuhaf yolculuk! Oysa ne iyi başlamıştı! Bana gelince, bu yolculukta hiç de eşref saatinde görünmedim. Provans, insanların en tatlı dillisi tarafında yönetilen süratli, konforlu bir transatlantiktir. Burada en seçkin sosyete bir araya gelmişti. İlişkiler kuruluyor, eğlenceler düzenleniyordu. Toplumdan ayrılmış olmanın, bilinmeyen bir adadaymışız gibi kendi alemimize dalmanın ve dolayısıyla birbirimize yaklaşmak zorunda kalmanın tadını çıkarıyorduk adeta. Ve birbirimize daha çok yaklaşıyorduk
Aslında yaşam dediğimiz şey bir tiyatro sahnesinden farksız. Bu sahnede gök gürültüsü de var, güneşin doğuşu da.
Suç hiçbir zaman cezasız kalmaz ve doğruluk her zaman kazanır.
Çoğunlukla basit şeyler gözümüzden kaçanlar oluyor.
İnsanlar sadece dışarıdan görüneni bilmekle yetinip asıl gerçeği göremiyorlardı.
Verilen sözler elbet bir gün unutulacaktır.
Şehirde yaşamak çok pahalı.
Kim olduğumu artık ben bile bilmiyorum. Aynada kendimi tanıyamıyorum.
Bu sebeple, siyah inciyi alabilmek için sesizlikten daha sessiz, karanlıktan daha görünmez olmalısın
Ve bana olan güveni sayesinde onun sadık tarih yazarı olabildim
Taklit edilmeyecek bir elyazısı yoktur
Gölgesini kaybetmiş bir adam gibi hissediyorum.
Gücünü yitirdiğin yerde kafanı çalıştıracaksın.
”Suç hiçbir zaman cezasız kalmaz ve doğruluk her zaman kazanır. ”
Şimdi dinleneceğim, güzelce yemek yemeye başlayacağım ve yavaş yavaş yeniden kendim olacağım. Başkasına dönüşmek, gömlek değiştirir gibi kişilik değiştirmek, yeni bir ses, görünüş, bakış, el yazısı yaratmak harikaydı ama bazen öyle bir an geliyor ki kendini tanıyamıyorsun, bu da oldukça üzücü. Şu an, gölgesini kaybetmiş bir adam gibi hissediyorum. Tekrar Arsen Lüpen olmak bana iyi gelecek..
Kaçamayacağım bazı sorumluluklarım var. Artık yarın dinlenirim
Gölgesini kaybetmiş bir adam gibi hissediyorum
Hani bizim başkanın dediği gibi, her haltın altından kalkabilmek için önceden on yıl kendini hazırlayacaksın.
Kimsenin ‘ Bu adam yüzde yüz Arsen Lüpen diyememesi bence daha iyi. Önemli olan, yanılmaksızın, ‘Bu işi Arsen Lüpen yapmıştır’ demeleri
Bu olayda kesin Lüpen’in parmağı var dedi savcıya.
Sen Lüpen’e kafayı taktın. Her yerde onu görüyorsun!
Her yerde onu görüyorum, çünkü her yerde o var!
Sen Lüpen’e kafayı taktın. Her yerde onu görüyorsun!
Her yerde onu görüyorum, çünkü her yerde o var!
Aslında yaşam dediğimiz şey bir tiyatro sahnesinden farksız. Bu sahnede gök gürültüsü da var, güneşin doğuşu da hem monotonluğun hem de çeşitliliğin sergilendiği bir sahne bu.Belki de bu yüzden hayat dediğimiz bu kısa yolculuğa çıktığımızda hem heyecan hem de korku doluyuz.
En taş kalpli insanın bile kalbini sızlatacak suçlar bu kalede işlendi..
Hiç kimsenin, İşte Arsen Lüpen orada!’ diyememesi çok daha iyi. Onun yerine benim yaptığım bir işi görüp tereddüt etmeden, ‘ İşte bu Arsen Lüpen’in işi!’ diyebilmeleri asıl mesele..
Neden belli bir biçim ve karakter de olayım ki? Neden hep aynı sıkıcı insan olma riskini alayım?
Hatta bir keresinde bana şöyle demişti:
Kim olduğumu artık ben bile bilmiyorum. Aynada kendimi tanıyamıyorum
Kim olduğumu artık ben bile bilmiyorum. Aynada kendimi tanıyamıyorum
Geminin en rütbelileri bile onun karşısında güçsüz kalmıştı, canı ne isterse yapabilirdi. Eşyalarımız ve hayatlarımız Arsen Lüpen’in elindeydi
Arsen lüpen! Yeri gelince şöför, dedektif, kitapçı, Rus fizikçi, İspanyol boğa güreşçisi, pazarlamacı, yağsız delikanlı veya bir yaşlı moruk olabilen bin bir surat..
Aslında yaşam dediğimiz şey bir tiyatro sahnesinden farksız. Bu sahnede gök gürültüsü de var,güneşin doğuşu da. Hem monotonluğun hem de çeşitliliğin sergilendiği bir sahne bu. Belki de bu yüzden hayat dediğimiz bu kısa yolculuğa çıktığımızda hem heyecan hem de korku doluyuz.
İnandık, çünkü inanmak istedik
Her zaman çalmak , kandırmak ve kötülük yapmak zorunda değilim . – İyilik de mi yapıyorsunuz ? + Vakit bulunca .
Bay Lüpen, dünyada beni şaşırtmayan iki adam var. Önce ben, sonra siz.
Kibar hırsız öldü,,, yaşasın kibar çiftci
Birbirini sevenlerin ayrılıktan korkacakları bir şey yoktur Hayat onları daima birleştirir..
Kimse mucize yapamaz Ne ben ne de bir başkası. Düşünürüm, indirgerim, bir sonuç çıkarırım ama tahmin etmem. Sadece aptallar tahminde bulunur.
Suç hiçbir zaman cezasız kalmaz ve doğruluk her zaman kazanır
Kızgın değilim! Bütün elleri kazanmak can sıkıcı bir hal alıyordu. Sizi yüzükoyun düşürmek için elimi uzatmam yeterliydi. Bu sefer ben yerdeyim. Yakaladınız, üstat!
Lüpen’in kimseye ihtiyacı yoktur. Ben, yalnız yürümeyi sevenlerdenim.
Para hangi kapıyı açmaz ki
Bana hep şu soru sorulmuştur.
Arsen Lüpen ‘i nasıl tanıdınız?
Arsen Lüpen ‘i nasıl tanıdınız?
Onu tanıdığımdan artık kimsenin şüphesi yok. Bu şasırtıcı adamın yaşamındaki ayrıntıları acıklarken ve, çürütülemez doğruları sergilerken keza bazı eylemlerini nasıl gerçekleştiğini aktarırken başkaları gibi sadece nasıl göründükleri e göre yorumlamadım..
Onların arkasında yatan gizli nedenlere baktım, tüm bunlar onunla çok samimi olduğumu göstermez. Zaten Lüpen böyle şeylerden hoslanmaz. Ama
Arkdaşca ilişkimiz sayesinde bana hep içini dökmüştür.
Kontes Dreuxs – Soubise, Kraliçenin kolyesi’ni yılda iki, üç kez ancak özel davetlerde, örneğin Avusturya Elçiliğinde verilen balolarda yada
Leydi Billingstone’nun akşam yemeklerinde beyaz gerdanına takardı
Leydi Billingstone’nun akşam yemeklerinde beyaz gerdanına takardı
Başkan çaresizlik içinde sanığa dönerek yumuşak bir sesle sordu ;
Nasıl ve ne zamandan beri adaletin pençesine düştünüz, anlatırmısınız
Nasıl ve ne zamandan beri adaletin pençesine düştünüz, anlatırmısınız