İçeriğe geç

Arsen Lüpen Seçme Eserler Kitap Alıntıları – Maurice Leblanc

Maurice Leblanc kitaplarından Arsen Lüpen Seçme Eserler kitap alıntıları sizlerle…

Arsen Lüpen Seçme Eserler Kitap Alıntıları

İnsan her şekle bürünebilir, kendini değiştirebilir, her duyguyu verebilir, dehşet, mutluluk, endişe, hepsi Ama ilgisizlik, mutlu ve tasasız bir gülüş taklit edilemez.
Öyle durumlar vardır ki bazen sözler hareketlerden daha fazla tercih edilir.
Hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
Bir yere varacağımız yok. En iyisi her şeyi olduğu gibi bırakmak.
Verilen sözler elbet bir gün unutulacaktır.
Bazı bilmeceleri herkes çözemez.
Geçmişle geleceği birbirinden ayırın.
Lüpen ile dünya tersine döner.
Sizin gibi dürüst bir adam görmeyeli çok olmuştu.
Zavallı bir hayat yaşıyor, sağa sola sürükleniyordu.
Gücün yetmediği yerde kurnazlık devreye girer. Asıl önemli olma doğru zamanda doğru yerde olmaktır.
Bugün sen güçlüsün, yarının ne getireceğini bilemeyiz.
En ince detayına kadar başkalarının işlerine karışan biriyim.
Bir yere varacağımız yok. En iyisi her şeyi olduğu gibi bırakmak.
Bazen en ilgisiz görünen şeyler bile birbiriyle alakalı olabilir.
Kale böylesine erişilmez diye orada bulunan arzuladığım eşyalardan vazgeçmemi bekleyebilir misiniz?
Ben çok kıymetli bir şahıs olduğumdan değil, şans sayesinde onunla karşılaştım.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Normal olmayan düşüncelere boğulmuştum.
Kaçmak zorundaydı. Bu artık onun kaderiydi.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Gölgesini kaybetmiş bir adam gibi hissediyorum.
Zeka ve sapkınlık, ahlaksızlık ve cömertlik karışımı ilginç bir karakter sergiliyorsun.
Saatinizi unuttunuz.
Saatim mi?
Evet, yanlışlıkla cebime girmiş.
Bir kadın vardı, Ganimard, bana bakıyordu. Ve ben onu sevdim. Bunu anlayabiliyor musunuz? Sevdiğiniz kadının bakışlarına maruz kalmak ne demek biliyor musunuz? Dünyada hiçbir şey umrumda olmadı, o kadından başka.
Kendi halimde yaşamama izin vermelerini tercih ederdim.
Hiç kimsenin, ‘İşte Arsen Lüpen orada!’ diyememesi çok daha iyi. Onun yerine benim yaptığım işi görüp tereddüt etmeden, ‘İşte bu Arsen Lüpen’in işi!’ diyebilmeleri asıl mesele.
Neden belli bir biçim ve karakterde olayım ki? Neden hep aynı sıkıcı insan olma riskini alayım? Benim karakterimi yaptığım işler oluşturuyor.
❝ Gücün yetmediği yerde kurnazlık devreye girer. Asıl önemli olan doğru zamanda doğru yerde olmaktır. ❞
❝ Çoğunlukla basit şeyler gözümüzden kaçanlar oluyor. ❞
❝Öncesinde birbirini tanımayan fakat birkaç gündür içli dışlı bir yaşam sürmek durumunda kalıp, okyanusun öfkesine, dalgaların ve fırtınanın şiddetine ve durgun denizin rahatsız edici tekdüzeliğine kol kola meydan okuyan bu kişilerin ne kadar özgün ve samimi olabileceklerini hiç düşündünüz mü? Fırtınaları, güzelliği, tekdüzeliği ve çeşitliliğiyle yaşam bir tür trajik varoluşa dönüşebiliyor; belki de bu seyahate haz ve korku karışımı hislerle başlamamızın sebebi budur. ❞
❝ Görmeniz için bakmanız gerekirdi, kimse bakmadı. ❞
❝ Verilen sözler elbet bir gün unutulacaktır. ❞
Fırtınaları, güzelliği, tekdüzeliği ve çeşitliliğiyle yaşam bir tür trajik varoluşa dönüşebiliyor.
Gücün yetmediği yerde kurnazlık devreye girer
Hiç kimsenin, ‘İşte Arsen Lüpen orada!’ diyememesi çok daha iyi. Onun yerine benim yaptığım bir işi görüp tereddüt etmeden, ‘İşte bu Arsen Lüpen’in işi!’ diyebilmeleri asıl mesele.
İçinde bulunduğumuz bu destansı zamanlarda göz ardı edilen mütevazı kişiliğimin bu cansız ve güçsüz dönemde göze batmadığını söyleyemem. Ama kalabalıkların ahlaksız merakının sadece yalancı bir boşboğazlığa dönüşerek aşacağı sınır var. Özel hayatın sınırına artık saygı duyulmuyorsa vatandaşların hakları nasıl korunacak?
Maskelerimizi çıkaralım, artık ikiyüzlü yalanlar yok. Birbirimiz hakkında ne düşündüğümüzü bilen iki düşmanız biz, birbirine ters davranan düşmanlarız ve sonuç olarak birbirimize düşman gibi davranmak zorundayız.
İki adam arasındaki mücadele anlamadığım bir tarzda başlamıştı. Lüpen ve Sholmes’ün Kuzey Garı’ndaki ilk karşılaşmalarına tanık olmuş biri olarak, iki savaşçının kibirli tutumunu, kibarlık kisvesi altındaki gururlarının korkutucu şokunu, sert darbelerini ve yapmacık tavırlarını gayet güzel hatırlıyordum.
İngiliz dedektif kıpırdamıyordu. Tren istasyonuna giderken tek bir kelime bile konuşmadan dışarıyı izledi. Sessizliği en şiddetli öfkeden bile daha tedirgin ediciydi. Tren istasyonuna geldiklerinde sakince fakat az da olsa öfkesini belli ederek şöyle dedi:
Evet, zeki bir adam olduğu doğru. Bir gün şu an size uzattığım elimle onu bizzat yakalayacağım, Bay Devanne. Arsen Lüpen ve Herlock Sholmes bir gün tekrar karşılaşacak. Dünya küçük. Karşılaştığımız gün
Çok fazla konuşuyorsunuz. Densizliğinizin ve güveninizin aşırılığından sık sık hata yapıyorsunuz.
Biri gevezelik ediyordu, öteki düş kuruyordu, ikisi de kibirlerinin aldığı büyük yarayı aynı maske altında saklıyordu.
Öyle durumlar vardır ki bazen sözler hareketlerden daha fazla tercih edilir.
Gücü yalnızlığında saklı.
Aşılamayacak engel yoktur.
Düşünmeyi bilmek yeterli oldu, pek az kişi bunu biliyor !
Yarış bir sabah sürer, benim yarışım hayat boyu !
Kocaman bir bilinmezliğim ben !
Bilmek için can attığım dünya kadar şey hakkında beni mi sorguluyorsunuz ?
Karanlıklardan çıkmak için takip edilen her iz başka karanlıklarda, başka bilmecelerde sona eriyordu.
Ondaki her şey bende bir aşk ve duygu depremi yaratıyor.
Hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar , ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
Hayatının akışında ansızın oluşan bir girdap gibiydi.
Günler sıradan ve bezginlikle geçti.
Kalabalıkların ahlaksız merakının sadece yalancı bir boşboğazlığa dönüşerek aşacağı bir sınır var. Özel hayatın sınırına artık saygı duyulmuyorsa vatandaşların hakları nasıl korunacak ?
Zafer kazandığını düşündüğün anda ellerinden kaçıp gidecek. Düşünmediğin bir şey olacak: bir hiç, bir kum tanesi; ben de bunu doğru yere, senin hiç bilmediğin bir yere koymuş olacağım.
– Şimdi nereye gidiyorsunuz ?
+ Vardığım olayların genel fikrime uyup uymadığını keşfetmeye.
Düşünmek gayet iyidir !
Trajedi karanlıktan kurtulmuş, yavaş yavaş aydınlığa çıkıyordu.
Temel olan düşünmektir. Her olayın bir açıklaması vardır.
Süslü sözlere gerek yok
Her yerde onu görüyorum , çünkü her yerde o var !
Şu an beynimin içi pazaryeri gibi !
Gücün yetmediği yerde kurnazlık devreye girer.
Yarının ne getireceğini bilemeyiz.
Boş laflar için vaktimiz yok.
Aynı şeyleri konuşup duruyoruz. Bir yere varacağımız yok.
Bazen en ilgisiz görünen şeyler birbiriyle alakalı olabilir.
– Olsaydı görürdük.
+Görmek için bakmanız gerekirdi, kimse bakmadı.
Fakat kendimi olaydaki ironiye gülmekten alıkoyamıyordum.
Gölgesini kaybetmiş gibi hissediyorum.
– Anlayamadım.
+ Anlamanız gerekmiyor zaten.
Bu insanların ne kadar aptal olduğuna inanamazsınız.
– Şikâyet etmelisin.
+Ne işe yarar ki ?
– En azından denemelisin. Yasalar böyle günler için var.
+ Yasalar mı ? Saçmalık ! Siz de yasaları temsil ediyorsunuz fakat bir şeyleri inceliyor ve ipucu arıyor olmanız gerektiği halde kımıldamıyorsunuz bile !
Neden hep aynı sıkıcı insan olma riskini alayım ?
Kim olduğumu artık ben bile bilmiyorum. Aynada kendimi tanıyamıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir