İçeriğe geç

Arsen Lüpen – Oyuk İğne’nin Esrarı Kitap Alıntıları – Maurice Leblanc

Maurice Leblanc kitaplarından Arsen Lüpen – Oyuk İğne’nin Esrarı kitap alıntıları sizlerle…

Arsen Lüpen – Oyuk İğne’nin Esrarı Kitap Alıntıları

İhanetin bedeli cep yakar
Yalnız yaşayan insanlar genellikle çok konuşkan olurdu.
Temel olan düşünmektir. Her olayın bir açıklaması vardır, aksi çok nadir görülür.
Temel olan düşünmektir. Her olayin bir açıklaması vardır, aksi çok nadir görülür.
Ah! Isidore, hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanılacağını bilmek gerekir.
Başka bir şey olmak istemiyorum Seven bir adamdan başka bir şey olmak istemiyorum. Dürüst bir adam olmak istiyorum çünkü o sadece dürüst bir adamı sevebilir.
Hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
Bir inancı ortaya çıkarmak yetmez, ona bir kesinlik aşılamak da gerekir.
Ama her halükârda, şu bir gerçek ki bazı büyük suçlar ülkelerin geleneklerinde ve hafızalarında iz bırakır. Yerel yıllıklara konu olur. Bir gün, bölgenin bir bilgini yahut eski efsanelerle ilgilenen biri ya da geçmiş hayatın küçük felaketlerinin bir meddahı, bunları bir gazete makalesi konusu yapar veya bulunduğu bölgedeki Akademi’ye bir bildiri konusu olarak sunar.
Araştırmalar, varsayımlar, hatta umutlar tükeniyor
..Minnet aşka dönüşüyor, hayranlık ise tutkuya
Küstahlıklarıyla kurnazlıklarını nazik davranışlarıyla örtmeye kalkışırken aslında müthiş gururları çarpışmıştı.
hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşayacağını bilmek gerekir.
Minnet aşka dönüşüyor, hayranlık ise tutkuya..
Lüpen şimdi burada inzivaya çekilecek; dünyada olup bitenlerle ilgilenmiyor artık, annesi ve eşiyle birlikte köy hayatı yaşayacak. Kibar Hırsız öldü, yaşasın Kibar Çiftçi!
Lüpen’den Isidore’a
Ufaklık, ben yani Lüpen, bu işi on günde çözdüm. Sen on yılda zor çözersin
Aramızdaki fark bu işte
“…Kibar hırsız öldü, yaşasın kibar çiftçi!”
Oyuk İğne, bu bir macera. Ben olduğum müddetçe, macera da olacak ve ben her zaman bir maceraperest olarak anılacağım. İğne elimden alındığında bütün geçmişim de elimden alınmış olacak ama yepyeni bir gelecek başlayacak; barışın ve iyiliğin geleceği; Raymonde bana baktığında utanıp kızarmayacağım bir gelecek…”
“Beautrelet, buradaki kraliyet hazinesinde bulunan taşlardan bir tanesini bile almadığımı tüm dünyaya duyuracaksın. Şerefim üzerine yemin ederim. Buna hakkım yoktu. Buradaki her şey Fransa’nındır.”
Ah! İsidore, hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşayacağını bilmek gerekir. İşte ben bunu biliyorum.
Ben de kendimden emin bir şekilde başıboş kalabilirim; atalarımın, Fransız krallarının bana hazırladığı huzurlu bir emekli hayatı yaşayabilirim; benim için biriktirme nezaketi gösterdikleri hazinelerin tadını çıkarabilirim. Ama hayır, bundan asla vazgeçmeyeceğim. Elimde değil. Zaaflarımız var. Benimki de sensin işte.
Henüz ağlamıyor, ağlamak istemiyordu; yatağına büzülmeyi, umutsuzluğa kapılmayı istemiyordu. İki saattir yaptığı gibi düşünmek istiyordu; düşünmek ve anlamak.
Ben önce düşünürüm ve işin püf noktasını yakalamaya çalışırım. Sonra bu noktayla örtüşen sağlam ve mantıklı bir varsayım kurarım. Ancak ondan sonra verilerin benim varsayımıma uyup uymadığına bakarım.
Gülmek kadere meydan okumaktır..
Temel olan düşünmektir. Her olayın bir açıklaması vardır, aksi çok nadir görülür
Hayat son derece sevilesi bir şeydir, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
Geçmişle bağımı kestim.
Ben bir işe arzum ve hayal gücüm sayesinde girişirim ve başarırım da.
Düşünmek gayet iyidir! Önce görmek gerekir olayları incelemek, kanıtları aramak, işaret noktalarını sabitlemek. Ancak hemen sonrasında, parçaları akıl yürüterek birleştirmek gerekir ki hakikat ortaya çıksın.
Sadece aşık bir adam olmak istiyorum. Ve dürüst bir adam Çünkü o sadece dürüst bir adamı sevebilir. Hem, neden dürüst olmayayım ki? Bu da diğer şeylerden daha onur kırıcı bir şey değil.
Ona baksana. Yürüdüğü zaman vücuda öyle bir salınıyor ki gördüğümde titremeden edemiyorum. Ondaki her şey hareket etmesi ve duruşu sessizliği ve konuştuğunda sesi bana bütün güzel duyguların ve aşkın verdiği büyük heyecanı yaşatıyor. Sana söylüyorum, sadece onun ayak izlerinin üstüne basarak yürümek bile cennette gibi hissettiriyor. Ah Beaurelet, o benim bir zamanlar Lüpen olduğumu unutabilecek mi acaba? Nefret ettiği geçmişini hafızasından silebilecek miyim?
Tüm bunları terketmek ne kadar üzücü! Ne yazık! Hayatımın en mutlu saatleri burada, tek başıma, aşık olduğumu eşyaların yanında geçti. Ve gözlerim bir daha bunları göremeyecek, ellerim bir daha bunlara dokunamayacak.
“Düşünmek gayet iyidir! Önce görmek gerekir. Olayları incelemek, kanıtları aramak, işaret noktalarını sabitlemek ”
Her şeyi feda edeceğim. Başka bir şey olmak istemiyorum Seven bir adamdan başka bir şey olmak istemiyorum.
Evet, Arsen Lüpen! diye haykırdı ayağa kalkarak. Karanlıkların hükğmdarlığından gelmiş tek ve yegâne Lüpen, çünkü görünüşe göre can çekmişim ve bir yeraltı mezarında göçüp gitmişim. Arsen Lüpen: tüm hayatını tayin etmiş, istediği gibi davranmış, mutlu ve özgür yaşamış, bu ana kadar sadece itibar ve imtiyaz ile karşılaştığı bir dünyada bu özgür mutluluğun tadını çıkarmaya hiç olmadığı kadar kararlı Lüpen.
-Araştırmalarınızı harabelere yöneltin. Arsen Lüpen’i bulsanız bulsanız orada bulursunuz.
-Arsen Lüpen mi dedin?
Bu ünlü isim sessizlikte çınladı. Arsen Lüpen, soyguncular kralı, büyük maceracı Hep kazanan ve bir türlü yakalanmayan, günlerce peşine düşülen ama bir türlü bulunamayan adam Arsen Lüpen’di demek!
Ah! Isidore, hayatın hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
İhanetin bedeli cep yakar
Ağlama küçüğüm. Bunlar savaşa atıldığımız andan itibaren, tıpkı senin yaptığın gibi korkusuzca beklenen darbelerdir. Yolunuzu en kötü felaketler gözler Bizim savaşçıların kaderi de budur. Buna cesaretle katlanmak gerekir.’
Düşünmek gayet iyidir! Önce görmek gerekir. Olayları incelemek, kanıtları aramak, işaret noktalarını sabitlemek
Temel olan düşünmektir. Her olayın bir açıklaması vardır, aksi çok nadir görülür.
Gülmek kadere meydan okumaktır.
“Unutacak!Unutacak,çünkü onun için her türlü fedakarlığı yaptım .Zapt edilemez Oyuk İğne’mi ,hazinelerimi ,kudretimi,mineimi kurban ettim.Her şeyi fena edeceğim .Başka bir şey olmak istemiyorum Seven bir adamdan başka bir şey olmak istemiyorum.Dürüst bir adam olmam istiyorum çünkü o sadece dürüst bir adamı sevebilir.
Ben olduğum müddetçe ,macera da olacak ve ben her zaman bir maceraperest olarak anılacağım.
Temel olan düşünmektir.Her olayın bir açıklaması vardır,aksi çok nadir görülür.
hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşayacağını bilmek gerekir.
Butün olayların aydınlığa çıkmasından, birinin ötekiyle ilişkilenmesinden ve muhtemel gerçeği yavaş yavaş oluşturmasından daha büyük bir heyecan tanımıyorum.
Düşünmek gayet iyidir! Önce görmek gerekir. Olayları incelemek, kanıtları aramak, işaret noktalarını sabitlemek
Ah! Isidore, hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşayacağını bilmek gerekir.
Ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
Gücün yetmediği yerde kurnazlık devreye girer. Asıl önemli olan doğru zamanda doğru yerde olmaktır.
Gülmek kadere meydan okumaktır.
‘Seven bir adamdan başka bir şey olmak istemiyorum. Dürüst bir adam olmak istiyorum çünkü o sadece dürüst bir adamı sevebilir. Hem dürüst olmak bana ne zarar verecek? Öbür şeylerden daha az onur kırıcı değil ki!’
‘Şu kadına bir bak. Yürürken nasıl da salınıyor. Titremeden bakamıyorum. Ondaki her şey bende bir aşk ve duygu depremi yaratıyor; hareketleri, ama aynı zamanda hareketsizliği, sessizliği ya da sesinin tonu. Adımlarının izinde yürümek ne hoş bir duygu, ah! Beautrelet, Lüpen olduğumu unutacak mı? İğrendiği geçmişi hafızasından silebilecek miyim?’
“Sus!” diye söylendi Raymonde. “Gülmek kadere meydan okumaktır. Bizi hâlâ bin türlü bela bekliyor olabilir!”
‘Ama en üzücü olanı da, her şeyi terk etmek zorunda kalmam. Ne kadar da güzel! Şu engin deniz, gökyüzü ’
‘Tüm bunları terk edecek olmam ne üzücü! İçim parçalanıyor! En güzel saatlerimi bu odada geçirdim, sevdiğim tüm bu eşyaların karşısında. Bu gözler artık onları göremeyecek, bu eller artık onlara dokunamayacak.’
‘İmkânsız bir mücadele neye yarardı? Sayıları gittikçe çoğalan tuzaklardan kaçındığını varsaydığında bile en nihayetinde en perişanına ulaşacağını bildiği bu beyhude araştırmalar neye yarardı?’
‘Hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.’
Sadece onun ayak izlerinin üstüne basarak yürümek bile beni cennette gibi hissetiriyor.
‘Er ya da geç düşeceğin tuzağın, daha şimdiden ayaklarının altına serili olup olmadığını kim bilebilir?’
Ah! Isidore, hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşayacağını bilmek gerekir.
Bir kapı açılmak için yapılmıştır. Kilidi yoksa onu açacak bir sır mutlaka vardır.
Her seferinde hayal kırıklığına uğramış olsa da, her hayal kırıklığının altında inat etmek için çok daha büyük bir neden buluyor gibiydi.
hayatını sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşanacağını bilmek gerekir.
Yalnız yaşayan insanlar genellikle çok konuşkan olurdu.
Şu biri gerçek ki bazı büyük suçlar ülkelerin geleneklerinde ve hafızalarında iz bırakır.
Her seferinde hayal kırıklığına uğramış olsa da, her hayal kırıklığının altında inat etmek için çok daha büyük bir neden buluyor gibiydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir