Sona Ertekin kitaplarından Arızanın Merkezine Seyahat kitap alıntıları sizlerle…
Arızanın Merkezine Seyahat Kitap Alıntıları
&“&”
Akıllı bir kadın olması ne yazık ki şapşallığına şifa değildi. Bir zamanlar tanıdığı bir bilge, daha doğrusu sevimli ve çatlak bir ihtiyar ona şöyle demişti: Boku görüyorsan, kokusunu alıyorsan ve üzerine basmıyorsan aydınlanmışsın demektir." Ama aydınlanmak herkesin tercihi değildir.
Efendi birini gördüm mü çok hoşuma gider. Ben de hemen öyle olmak isterim.
Herkesin kendini kader kurbanı, hassas ve kırılgan bir empat" ilan etmesi sinir bozucuydu. Hatta "kişisel gelişim" adı altında okuduklarını yalan yanlış yorumlayarak kendi egosunu goygoylamak insanları daha da yalnızlaştırıyordu ama bu enerji hırsızlığı olayı Leyla’nın aklına yatmıştı.
Ne var ki kahkahaların öksürüğe karıştığı bir yaştaydı.
…aylarca kıyafetlerinin üzerine, tam kalbinin olduğu yere her gün çarpraz bir yara bandı yapıştırmıştın ya…be günlerden bir gün bir ona rastlayınca sırf yara bandını görmesin diye elimi kalbinin üzerine koyup titreyerek bir şeyler gevelemiştin be hepsi çok çocukcaydı. Bir daha asla böyle güçsüz ve zayıf olmak, bir daha asla böyle incinmek istememiştin. Duvarları ilk kez o gün keşfetmiş, o günden sonra o yaralı oyuncağı bir daha asla görmemiştin…
Şampuanın bittiği anda gideceksin arkadaş. Her yerden, herkesten, her şeyden…
Senin hayatında olan, olmuş ya da artık olayan o şey her neyse koca bir uzay gemisi gibi gölgesi dünyamıza düşüyor ve üşütüyor beni…
Fırtınadan, yangından, selden korkmuyordu belki ama insan denen canlıdan ödü kopuyordu ve haksız sayılmazdı…
Aslında yabancılara sır vermek dünyanın en ferahlatıcı şeylerinden biridir…
Önemli olan akmak; dalgalara binmek…Sörf yapmak gibi. Mutluluğa bir eşya gibi sahip olmaya çalışırsan onu kaybedersin. Şemsiyeni kaybetmek gibi…Şemsiyen varsa kaybedersin, yoksa kaybetmezsin. Kaybedecek bir şeyin yoktur çünkü …
Huzurlusun evet. Ama mutlu değilsin! Kendini kandırma…"
Ayıp olan ahtapotları zevk için öldürmekti…
…Ama insanlar böyle değildir. Ya fazlalıktan ya eksiklikten şikayet eder dururar çünkü bütünü algılamaktan acizdirler. Hareket edebilmelerini, akışı sağlayan tek mucizeyi, yani boşluğu yok etmek için ellerinden geleni yaparlar. Oysa boşluk olmadan akış da olmaz. Sonra bir fırsatını bulup boşluğu doldurdukları anda da akamadıkları için şikayet etmeye başlarlar…
Dünyanın neresinde olursam olayım senin daktilonun tuhaf bir şekilde hafif yukarıdan bastığı o büyük &‘W’ hafifini tanırım."
Herkesin kendini kader kurbanı, hassas ve kırılgan bir empat" ilan etmesi sinir bozucuydu. Hatta "kişisel gelişim" adı altında okuduklarını yalan yanlış yorumlayarak kendi egosunu goygoylamak insanları daha da yalnızlaştırıyordu ama bu enerji hırsızlığı olayı Leyla’nın aklına yatmıştı.