İçeriğe geç

Arifler Yolunun Edepleri Kitap Alıntıları – S. Muhammed Saki Hasimi

S. Muhammed Saki Hasimi kitaplarından Arifler Yolunun Edepleri kitap alıntıları sizlerle…

Arifler Yolunun Edepleri Kitap Alıntıları

Tasavvufta hedef, kalbi gafletten uyandırıp Yüce Allah’a bağlayarak ebedi huzuru ele geçirmektir. Bunun en birinci ve en kolay yolu, kalbi devamlı zikirle meşgul etmektir.
Aşkta bencillik olmaz, ben diyen aşık olamaz..
Bir nimete ulaşan kimse için asıl tehlike onu kendi nefsinden bilip, ben yaptım, ben çalıştım, ben kazandım diyerek gaflete düşmesidir.
Edeb, aklın tercümanıdır. Demek ki herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.
Niyeti güzel olan güzel sonuç alır; kötü olan,
yolda kalır.
Hak yolu kalple başlar. Kalp, karar merkezidir. Kalbin kesin kararına niyet denir. Niyet işin evvelidir. Niyet, amelden hayırlıdır. Niyet, samimiyettir. Samimiyet, bütün hayırların anahtarıdır.
Sizler niyetinizi ALLAH için güzel yapın,
her işiniz güzel olur, güzel sonuç verir.
.
Kulun güzel niyetini ALLAH bilsin yeter.
~
,
Gözünü korumayanın gönlü karışık olur.
~
Edeb, insanın içinde bulunduğu makama ve hâle uygun hareket etmesidir. Edeb, şerefli şeylerin hakkını vermek ve her yerde haddini bilmektir.
Tasavvufun kaynağı, Doğu’nun felsefesi, Batı’nın bâtıl dinleri değil, Kur’an ve Sünnet’tir.
Herkes ayrı bir imtihan içinde olduğunu unutmasın.
Bir kimsenin veli olduğunun en büyük alameti, yüzünü görenlerin, meclisine ve sohbetine girenlerin yüce Allah’ı zikretmesi, kalbinin dünyadan soğuması, ahirete yönelip ibadete ısınmasıdır.
Ey yüce Rabbim! Senin işin ne güzeldir! Sen bir kulunu sevmek isteyince onu bir dostuna gönderirsin. Dostuna gönderdiklerini de seversin.
Hak yolcusunun sözü ile işi bir olmalıdır. İçinde bulunduğu hale uygun konuşmalı ve davranmalıdır. Ehli olmadığı, bilmediği, tatmadığı hallerden ve ilimlerden bahsetmemeli, onu kendisine mal etmemelidir. Halini ve haddini bilmelidir.
Bizim terbiye yolumuz, nefeslere varana kadar her anını uyanık geçirme üzerine kurulmuştur. Uyanık sûfî, iki nefes arasını bile zikirle geçirir.
Hoca Ahmed Yesevî (k.s) de Yusuf-i Hemedânî’nin halifesi ve Abdülhâlik-ı Gucdüvânî’nin yol arkadaşıdır. Bu iki büyük veli aynı kaynaktan terbiye almışlardır. Tarihte ve günümüzde Türkler’in ekseriyeti bu iki koldan gelen manevi feyiz ve terbiye ile tanışmıştır.
Sâdâtlar, sûfileri en çok münkirlere karşı uyarmışlardır. Büyükler sohbetlerinde demişlerdir ki:

Bir kimse papazla oturup kalksa, aynı kaptan, aynı kaşıkla yese içse, ondan gördüğü zarar, bir münkirden gördüğü zararın yanında hiç kalır.

Büyükler, Virdi olmayanın vâridi yani manevi hali ve feyzi olmaz demişlerdir.
Herkes ayrı bir imtihan içinde olduğunu unutmasın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir