İçeriğe geç

Antikacı Kitap Alıntıları – Bahadır Yenişehirlioğlu

Bahadır Yenişehirlioğlu kitaplarından Antikacı kitap alıntıları sizlerle…

Antikacı Kitap Alıntıları

Hepsi insanın hayatına öyle bir çakılır ki zaman keskin iki dişlinin arasında kıyılır durur. Kurtuluş, sadece kapıyı aralamakla mümkündür.
Benim için her şeyi bırakmış gibisin.
Ya bunun için beni suçlarsan günün birinde
Nasıl yaşamalıyız ve benlik Nasıl yeniden tanımlamalı?
Belki de her şeyin yeniden tanımlandı bir çağdayız, Lakin insan hariç.
insanlık, birkaç yüzyılda bir meydana gelen o büyük dönüşümlerinden sonra yeniden keşfetmeli. kendini bulmayan, asla Dünya ile buluşamaz
Kendi hayatımızın kahramanı olarak mı soluğumuz kesilecek
yoksa içimizdeki kahramanı bulup çıkardığımız takdirde mi soluk alacağız
Yoldaş olmak; yol olmak yoldaş olmak bütünleşip tek bir bütün olmak deyim midir?
Yolda olmak gerçeğin Peşinde olanın evidir. Yolda yürümek Hikmet aşkıyla hakikaten yürümektir. Yolda olmak bir bakımdan da hedefe ulaşmamak tır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmesi de yaşamı. Hikmet’in sırrına ermek istiyorsa Bir İnsan, daimi Arayış ve yaşamın içinde olmalıdır.
Kendini aramayan insanın ceset kutusundan ne farkı var.
Ne olur sanki insanlığı kendi haline bıraksalar.İlla yöneteceğiz derdine düşmeseler. İnsanlara mutluluk vaad edip çıkardıkları krizleri yok etmeye talip oldukları yalanını söylemeseler. Bütün bu felaketler bize rağmen bizi mesut etmek istediklerinden kaynaklanmıyor mu?
Benim için her şeyi bırakmış gibisin.
Ya bunun için beni suçlarsan günün birinde
Öyle olmaz mı zaten, insanoğlu hep bir mazeret aramaz mı yaptıklarına ya da yapamadıklarına. Geçmişte yaşadığı kavgaların mağlubiyetini birinin ya da birilerinin sırtına yükleyip unutmaya çalışır ama asla bir işaret taşı koymayı da ihmal etmez. Günü geldiğinde tekrar tekrar üzerinden geçer, gelişen yaşam zamanlarında tekrar bir muhasebeye girişir, kıyasıya tekrar hesaplaşır. öyle de oluyordu nitekim
Allahın Resulü sallallahü aleyhi ve sellem buyururlar ki :
İşleriniz de kararsız kalırsanız kabir ehlinden yardim isteyiniz.
Asıl sır,kendi içimize yapacağımız yolculukta gizli.İnsan olarak,başka hiçbir varlıkla kıyaslanamayacak kadar gizemli bir varlık olduğumuzu kabul edersek,kendimizi tanımak,bu gizemi çözmek demek
Kurtuluş, sadece kapıyı aralamakla mümkündür.
Belki aradığımız şey , bakmaya hiç cesaret edemediğimiz yerdedir
Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir
İnsanın yaşamak zorunda kaldığı acıyı ve bundan sonra hayatını sarıp sarmalayan hüznü çocuklarına anlatması zor be oğlum. Gençliğinin baharında, hiç yaşamadıkları duyguları evlatlara anlatmak emin ol yalan gibi gelir adama. Unutma, insan yaşadığı zamanın içinde ve kendi menkıbesinin emrindedir.
Sizin gibi dünyaya hiçbir şey olmamaya mahkum edilerek geldikleri halde her şey olmak isteyenler yüzünden
Aşındirir zaman ne yaparsa yapsın insan. Kimi zaman yıkıp geçer bir azgın sürünün toynaklari altında mutluluğu. Ama aşk için zamanla savaşılmaya değer. Sürünün yönünü değiştirip yıkıp yok etmeye, engel olmaya değer.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gerçek, dayanılmaz ama hakikiydi. Bunu çocukluğumdan beri biliyordum. Yetişkin oldum, bizzat kendim dayanılmaz oldum.
Allahtan en çok kim korkar?
İlim sahipleri.
Allahtan kim korkmaz?
Alim olmayanlar.
Demek ki muhatap olan korkar.
Muhatap kılınan yani.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsanoğlu aşkı fethetmez. Aşkın içindedir ve onun tarafından sürüklenir. İnsan kendini yığınların arasında özel hisseder. Seçilmiş hisseder, bu duygu eşsizdir.
Belki aradığımız şey, bakmaya hiç cesaret edemediğimiz yerdedir.
İlim bir noktadır,bu noktayı cahiller çoğalttı.
Kimi zaman acılı bir insanı en kolay, en acılı olan insan sarar.
Çünkü yolda olmak, insanın öz varlığı ile bilgece yaşam yolunda bulunmasıdır.
Allah bir gönlü istiyorsa o gönülde olanlar için şu sözü söyler:
Temizle evini.
○Nasıl, güzel değil mi?
● Anlayamadım, güzel olan ne?
○ Sessizlik. Dinleyin bak.
Kurtuluş, sadece kapıyı aralamakla mümkündür.
Benim için herseyi bırakmış gibisin.
Ya bunun için beni suçlarsan günün birinde
Anlatılan bilgiden ziyade yaşanan bilgi daha kalıcıdır
Kendini aramayan insanın ceset kutusundan ne farkı var?
Ah, bir gemiye atlayıp dolu dizgin gitmek ne güzel olacak.
Kendi hayatımızın kahramanı olarak mı soluğumuz kesilecek yoksa içimizdeki kahramanı bulup çıkardığımız takdirde mi soluk alacağız ?
Ölüm her gönle farklı düşer.
Kendini bulamayan, asla dünya ile buluşamaz.
Kendini aramayan insanın ceset kutusundan ne farkı var değil mi ?
Belki aradığımız şey, bakmaya hiç cesaret edemediğimiz yerdedir.
Kurtuluş, sadece kapıyı aralamakla mümkündür.
Kimi zaman acılı bir insanı en kolay, en acılı olan insan sarar.
Karanlığın dostu ile dost olanlar ışığa ihtiyaç hissetmezler.
Yaralı ruhlar önce kendilerinden kesmeye başlarlar.
Kendi hayatımızın kahramanı olarak mı soluğumuz kesilecek yoksa içimizdeki kahramanı bulup çıkardığımız takdirde mi soluk alacağız?
Bu nasıl bir dünya ki yaşadıkça insana neler gösteriyor. İnsan onca acıya ve kayba rağmen ayakta kalabiliyor. İnsan denen varlık nasıl bir muamma ki kararları zamanla akla kara gibi değişebiliyor.?
İnsan işte İnsan.
Ne kadar kolay kırar insan en yakınındakileri
İçimdeki isyanın uğultusu fırtınada esen rüzgarın uğultusu gibi. Kızgınlığım yüreğimde şiddetli şimşekler gibi çakıyor..
Yağmur tanesi alnıma ve burnumun üzerine düştü. Başımı kaldırıp devamı gelecek mi diye baktığımda üzerime yağmaya gerek duymamış gibi çekip gitti. Yağmur bile beni kendine layık görmüyor, diye geçirdim içimden.
Kendi zamanını tam görmek istiyorsan ona uzaktan bak,zamanın önüne geç yada üzerine çık. Günün içinde değil de üstünde ve önünde yaşa.
İnan bana, cevherine ulaşan insan, mutluluğu da var oluşun özüyle birleştirdiği an hür olacak. Çoğu zaman birine ihtiyaç duymamızın sebebi de bu. Bu yüzden şu an birbirimizleyiz. Hepimiz yolda arayıcıyız, gerçek huzurun arayıcıları. Bu da ancak Allah’a ulaşmak ile mümkün dostum. Lakin bunu kendimizi bulmadan asla başaramayız. Günümüz insanı gerçek olmayan varsayımları içinde barındırdığı için yaradılış özümüze aykırı şartlanmışlıklarla dopdolu ve kirletilmiş olduğu için karmakarışık bir yolun yolcusu. Bu yüzden asla yetinemiyor ve asla gerçek huzura ulaşamıyor.
Kimi zaman acılı bir insanı en kolay, en acılı olan insan sarar.
Hakikat! Hepimiz aslında bunun peşindeyiz. Bunun da esası var olmaktır, bilgece yaşamaktır.
Şunu anladım; hakikati bulma noktasında kesin bilgi, son durum illa bir yere gitmek değil. Asıl sır, kendi içimize yapacağımız yolculukta gizli.
Farkında değil misin, ilahi sistem, yüce varlık, Allah her şeyin sahibi.
Ne kendine acı, ne geçmişi sorgulayarak tükenip git.
Bu akıl, Allah’ı anlamaya başladığında ben olmadığını anlayacak.
Ne kadar kolay kırar insan en yakınındakileri.
Aşındırır zaman ne yaparsa yapsın insan. Kimi zaman yıkıp geçer bir azgın sürünün toynakları altında mutluluğu. Ama aşk iç İn zamanla savaşılmaya değer. Sürünün yönünü değiştirip yıkıp yok etmeye, engel olmaya değer.
Sana ait geceleri yine sana ait gündüzlere çevirecek olan, içindeki has gücündür.
Temiz bir zihnin, aklanmış bir gönlün sahibi ile sohbete başlamak, şifalı bir elin acı çekmiş bir gönle el değmesi anlamına gelir.
Hayatta bazı yaraların kapanması için zamandan fazlasına ihtiyaç oluyor demek ki.
Baba olmak mükemmel olmak değildir çoğu zaman.
“Samimiyetle,kendi kendimize itiraflarda bulunmaktan kaçınmazsak,kendi kendimize barışmanın gerçek temelini atmış oluruz.”
Unutma, insan yaşadığı zamanın içinde ve kendi menkıbesinin emrindedir.
Aslında gerçekte tam bilge olan yalnız Allah’tır, yani her şeyin gerçeğine ilişkin tam doğruyu O bilir. İnsanlar ancak sahibi oldukları az ya da çok bilgi ölçüsünde bilgedirler.
‘Büyüklük’ , nedir aslında?
Yaralı ruhlar önce kendilerinden kesmeye başlar.
Demiyor muydu Arabi; Tövbe insani geçmişte bırakmayan bir pişmanlık ile geleceğe duayla yaklaşmanın gerektirdiği iltica duygusu arasında şimdiki zamanı değerlendirmektir. diye.
İnsanoğlu aşkı fethetmez. Aşkım içindedir ve onun tarafından sürüklenir. İnsan kendini yığınların arasında özel hisseder. Seçilmiş hisseder, bu duygu eşsizdir.
Hayatın kendi haletiruhiyesiyle perdelediği bir şey değil gerçeklik. Tam tersine gerçeklik, bizim onu sarıp sarmaladığımız önyargılar, çocuklukta şahit olduklarımız, alışkanlıkları, katıksız saplantılarla olduğunun çok ötesine savruluyor.
Peki, yaşam devam ederken neden kendimize eziyet ediyoruz?
Nasıl yaşamalıyız ve benlik nasıl yeniden tanımlanmalı? Belki her şeyin yeniden tanımlandığı bir çağdayız, lâkin insan hariç. İnsanlık, birkaç yüzyılda bir meydana gelen o büyük dönüşümlerden sonra merhameti yeniden keşfetmeli. Kendini bulamayan, asla dünya ile buluşamaz.
Sonsuzluğu avuçlarımın içinde saklayacağıma kendimi ne kadar çok inandırmıştım.
Bir kum kadar aciz.
Peki bu, arayanı hiçbir zaman sonuca ulaştırmayacak bir arayış ise? diye sorduğunu hatırladı.
Süreyya söyle cevaplamıştı:
Bunu bana sen mi söylüyorsun? Sen hacca giden karınca misali, bu yolda olmak bile yeterli, derdin. Gitmek için yola çıkmak gerek diyen sen değilmişsin gibi şimdi bana bunu mu soruyorsun?
Yolda olmak; yol olmak, yoldaş olmakla bütünleşip tek bir bütün olmak değil midir? Yolda olmak, gerçeği peşinde olanın evidir. Yolda yürümek, hikmet aşkıyla hakikate yürümektir. Yolda olmak bir bakıma da hedefe ulaşamamaktır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmesi de yaşamı Hikmetin sırrına ermek istiyorsa bir insan, daimi arayış ve yaşamın içinde olmalıdır.
Kendi hayatımızın kahramanı olarak mı soluğumuz kesilecek yoksa içimizdeki kahramanı bulup çıkardığımız takdirde mi soluk alacağız?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir