İçeriğe geç

Annabel Lee Kitap Alıntıları – Edgar Allan Poe

Edgar Allan Poe kitaplarından Annabel Lee kitap alıntıları sizlerle…

Annabel Lee Kitap Alıntıları

Dünya bütün bir sevdaydı önünde, Mutlulukla sarmaş dolaştın .
Nedir gündüzleri rüya olmayan Gözleri çevresindeki nesnelere Geçmişe dönük bir ışıkla bakan İnsanlar için rüya olmayan ne?
Bilim; Her şeyi kendince değiştiren
Sevdiğim her şeyi yalnız sevdim
Uyanmaya değmez bu dünya Uyuyor tüm Güzellik!
Bulutlar ki tedirgin gökyüzünde
Göz göz binlerce menekşe üstünde
Sürekli, sabahtan akşama kadar
Ürpertiyle sallanıp duruyorlar !
Gündüzlerim hayallerle geçiyor,
Gece rüyalarımda gözlerinin
Siyah gözlerinin parıltısı var,
Parıltısı var ayak izlerinin
Şimdi hangi eterli iklimlerde,
Hangi kasırgalarda dans ediyorlar
Sevilmek mi istersin? – sakın
sapma
Şu anda gittiğin yoldan ayrılma!
Şimdi neysen, olduğun gibi ol da
Olmadığın hiçbir şeye kapılma .
Tüm dostlar uçup gitti – uçan umutlarım gibi
Ruhum, sen kendini üzme!
Sevdiğim her şeyi yalnız sevdim –
Uyanmaya değmez bu dünya
Hastalanınca taptınız..
nerde gözyaşın?
– ya şimdi ağla ya da hiç ağlama sakın!
Gülemeyip de gülmekten çatlayan.
Acılı bir dünyadaydım                    
 Tek başımaydım           
Bir suydu ruhum durgun ve ürkek
Sabah bir olsa diyordum
sığınıp kitaplara
Her şey rüya içindeki bir rüya.  
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Umut bir gecede ya da bir günde
Bir hayal uğruna, bir hiç uğruna;
Büsbütün kayboldu denir mi buna?
Umduğunu bulamayan ruhum
Yatağımda öyle dingin, Yatıyorum ki şu an Ölü gördüğünü sanar Beni gören bir insan
Biliyorum,
çok hazin Bu denli güçsüz kalmak, Uzanmak boylu boyunca Parmağını bile oynatamamak
Ama, boş ver diyorum
Kendimi iyi hissediyorum.
En ateşli aşk sözleri içinde Anne den kutsal bir söz bulamazlar
Bir sevda ki gökte uçan melekler           Kıskanırlardı bizi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sevilmek mi istersin ? sakın sapma
Şu an gittiğin yoldan ayrılma!
Şimdi neysen, olduğum gibi ol da
Olmadığın hiçbir şeye kapılma
Davranışın, inceliğin böylece
Güzellikten de güzel – dünyamızda
Sonsuz bir övgü konusu olacak
Ve sade bir görev olacak aşka.
Bir duygu ki onun ile eşdeğer
Olamaz ne maden ne mücevherler
Anlatılmaz aşk ile, sevda ile –
Ki bu sevda seninki olsa bile..
Solgun taşlarız ama asla güçsüz değiliz..
İstemiş olsan bile adın geçen hiçbir şey
Yazamam, söyleyemem, düşünemem..
Ama kanatlanıp çekip gittiyse
Umut bir gecede ya da bir günde
Bir hayal uğruna, bir hiç uğruna;
Büsbütün kayboldu denir mi buna?
Onlar (ki umut değil) terk etmediler beni..
Umduğunu bulamayan ruhum
Pek güzel dinleniyor burda..
Ay gelir ışır, hayalin erişir
Güzelim Annabel Lee
Orda gecelerim uzanır beklerim
Nedir gündüzleri rüya olmayan
Gözleri çevresindeki nesnelere
Geçmişe dönük bir ışıkla bakan
İnsanlar için rüya olmayan ne?
Tenha bir gülün bile bitmediği
Şu yolumun çevresine yığılan
Kötülükler arasında sevgili
Bir şey var hiç değil, beni avutan
Seninle ilgili rüyalarımda.
Yumuşak bir erincin Cennetini
Yaşar ruhum o düşlerde, orada.
Senle olan anılar benim için
Büyülü, uzak bir ada gibidir
Kuşattığı uğuldayan denizin –
Özgür, uzak, ürperen okyanusun.
Ama orda, hiç değil, duru gökler
O ışıklı adanın tam üstünden
İnsanlara sürekli gülümserler.
Çok şükür! bunalım –
Tehlike bitti,
Sürüp giden o dert
Sonunda gitti –
Yaşam denen ateş
Silahı attı.
Biliyorum, çok hazin
Bu denli güçsüz kalmak,
Uzanmak boylu boyunca
Parmağını bile oynatamamak
Ama, boş ver diyorum –
Kendimi iyi hissediyorum.
Yatağımda öyle dingin,
Yatıyorum ki şu an
Ölü gördüğünü sanar
Beni gören bir insan –
Ve başlayabilir titremeye
Gerçekten ölüyüm diye.
James M. Kieh’e göre bu şiir Poe’nun bütün şiirlerinin anahtarıdır.

Tedirgin vadi: Şairin huzursuz ruh dünyası.

“Lenore” şiirinin öyküsü aynı zamanda Poe’nun şiir sanatının da öyküsüdür. Şiirin ilk biçimiyle son biçimi arasında hayli fark vardır.

Lenore ölüm temasını işler. Poe Bir Şiirin Oluşu başlıklı ünlü yazısında Güzel bir kadın’ın ölümü konularının en şiirselidir, der.

Poe bu aşk şiirini senin için yazdım diye birkaç kadına gönderdikten sonra Bayan Frances Sergent Osgood’a ithaf ederek yayımladı. Şiirden söz ederken kimi araştırmacılar şakacı bir dil kullanarak samimiyetsiz aşkın yetkin örneği sözünü kullanıyorlar. Alışılmış türden bir aşk şiiri değil. Büyük gizemci Poe bu şiirinde âşık olmayı sade bir görev gibi kabul etmektedir.
Poe, Griswold’a Perili saray derken hayallerle dolu bir ruhu kastediyorum, yani rahatsız edilen bir ruhu, der. Çağının yazar ve şairleri Poe’nun zihninin, ruhsal dünyasının zaten perili bir saray olduğunu söylerler.
Bazı eleştirilere göre dizenin ustası Poe bu şiirinde düşün anlamsız ezgisel çağrışımını dile getirir. Özel müzikalitenin içinde fizik ötesi sıkıntı buluruz.

Thule: İngiltere’nin kuzeyindeki bir adaya eski Yunanlıların verdiği isim. Türkçedeki Fizan gibi, Dünyanın en uzak yeri anlamında kullanılır.

Şairin ünlü ve en çok yayımlanan şiiri. Hiçbir şiir Kuzgun kadar şairine çok kısa bir zamanda bu kadar ün kazandırmadı. Şiir efsaneleşti, Poe’nun Kuzgun u yazmak için on yıl çalıştığını ileri sürenler oldu.
“Mutluluk bilimin içinde değil, bilimin edinilmesindedir.”
Kaliforniya’da altın bulunduğunun açıklanmasından sonra Amerika’da korkunç bir altın arayışı ve tutkusu başladı. Kazmayı, küreği, eleği kapan dağlara ve ırmak kıyılarına koştu. Kaliforniya’ya Altın diyarı anlamına gelen El Dorado adı takıldı. Alaycı ve taşlamacı Poe Von Kempelen ve Keşif adlı öykülerinde ve bu şiirinde halkın ateşli altın tutkusuyla dalga geçer. Sembolist bir şiirdir, altın mutluluğu simgeler.
Şair şu ana düşünceyi verir bu şiirde: “Ölüm ruhun entellektüel ve ruhsal kurtuluşudur.”
Kaçıyorsun

Yalnızca gözlerin kalıyor burda.

Onlar gitmeyecekler hiç -zaten hiç gitmediler-

Gözlerini görüyordum yalnızca – her şeydiler benim için

Gözlerini görüyordum yalnızca

– Yalnızca gözlerini saatler boyunca

Gözlerini görüyordum ay batınca

Nice vahşi sevda öykülerini kazıyormuş gibiler

Gökteki nice yıldızdan
Daha parlak
Şu yüreğim
Aydınlanır Annie ile,
Onun ışığı ile,
Annie’nin aşkı ile,
Düşüncenin ışığıyla,
Annie’min gözleri ile.
Şefkatle öptü Annie,
Öptü beni, okşadı,
İncitmeden usulca
Başım göğsüne kaydı
Derin uykuya daldı
Göğsünün cennetinde.
Çok şükür! bunalım –

Tehlike bitti,

Sürüp giden o dert

Sonunda gitti –

Yaşam denen ateş

Silahı attı.

 

Biliyorum, çok hazin

Bu denli güçsüz kalmak,

Uzanmak boylu boyunca

Parmağını bile oynatamamak

Ama, boş ver diyorum –

Kendimi iyi hissediyorum.

 

Yatağımda öyle dingin,

Yatıyorum ki şu an

Ölü gördüğünü sanar

Beni gören bir insan –

Ve başlayabilir titremeye

Gerçekten ölüyüm diye

Şimdi neysen, olduğun gibi ol da
Olmadığın hiçbir şeye kapılma.

Taklitçiler Tanrı şeklinde, yukarda
Çok usul bir sesle söyleşiyorlar
Uçuşarak şurda burda.
Kuklalar bir gidip bir geliyorlar
Şekilsiz varlıkların buyruğunda
Taşıyorlar sahneyi sağa sola
Akbaba kanatlarıyla silkeliyorlar
Görünmez bir Mutsuzluğu.

Cadılar diyarındaki o dulda,
O zifiri karanlık yalnız yolda
GECE adında bir Cin oturuyor,
Kara bir tahtta saltanat sürüyor;
Buralara daha yeni gelmiştim
Daha yeni ayrılıp kurtulmuştum
Thule denen çok uzak iklimlerin sisinden-
UZAY’ın ve ZAMAN’ın ötesinden.

Bu dizelerin yazarı yakın zamana dek
Çılgın gururuyla düşünselliğin
Sözcüklerin gücünü savunuyordu
Yadsıyordu beynindeki salt düşüncenin
Sözle anlatılanlardan üstün olduğunu.
Gördüğümüz, göründüğümüz veya
Her şey rüya içindeki bir rüya.
Çünkü senin ve benim dışımda
Burda uyuyordu bu rezil dünya.
İçimi sızlattı, biraz incindim.

C’s ‘E

Senin uzaktan gelen
Ateşine tutkunum ben
Uyuyor sevdiğim, varsın uyusun!
Sürüp gitsin uykusu! Derin olsun!
Tanrıdan dilerim böyle uyusun
Gözleri hep böyle kapalı dursun
Hayaletler yanından geçerken onun!
Seni görkemle saran sessizliğin!
Gündüzlerim hayallerle geçiyor,
Gece rüyalarımda gözlerinin

Siyah gözlerinin parıltısı var,
Parıltısı var ayak izlerinin

Şimdi hangi eterli iklimlerde,
Hangi kasırgalarda dans ediyorlar.

Saatler parıltılarla uçarken
Göğü hiçbir bulut karartamazken
Ruhum aylak dolaşmasın boşuna
Yüce bağışınla yol göster ona
Tanrının Anası beni bırakma!
Böyle kendinden geçmiş, görkemli büyük yolun
Bittiği yere bakmak, ve ürpererek
Sağda, solda, tüm yolda, al buğular arasında
Görüntünün bittiği uzaklarda
Ürpererek yalnızca seni görmek.
Bana gelince, bozuldu büyülerim
Düştü titrek elimden güçsüz kalemim
İstemiş olsan bile adın geçen hiçbir şey
Yazamam, söyleyemem, düşünemem,
Biliyorum, çok hazin
Bu denli güçsüz kalmak,
Uzanmak boylu boyunca
Parmağını bile oynatamamak
Ömür geçti, zaman aktı
Cesur şövalye yaşlandı
Bir gölgeyle yüreğinde.
Aşkımız uzak aşktan güçlüydü, ötekiler
Bizden yaşça ileri
Bizden başça ileri
Niceleri; ne gökteki melekler,
Ne deniz dibi cinleri
Ruhumu ruhundan ayıramadı onun
Benimdi hep Annabel Lee
Pek hoşnut değillerdi sanki gökte melekler,
Kıskanmışlar mıydı onu ve beni
Evet! Buydu nedeni
Bırakıp gitti beni
Bir mezara gömdüler o diyarda
Deniz kıyısındaki.
Bir sevda ki gökte uçan melekler
Kıskanırlardı bizi.

 

Tüm dostlar uçup gitti
Uçan umutlarım gibi
Nedir gündüzleri rüya olmayan
Gözleri çevresindeki nesnelere Geçmişe dönük bir ışıkla bakan İnsanlar için rüya olmayan ne?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir