Fahreddin er-Râzî kitaplarından Allah’ın Aşkınlığı kitap alıntıları sizlerle…
Allah’ın Aşkınlığı Kitap Alıntıları
Eğer Allah Teâlâ’nın göklerin ve yerin nuru olması, duyu organlarıyla algılanan ışık mânâsında olsaydı, o hâlde göklerde ve yerde hiçbir noktanın karanlık olarak kalmaması gerekirdi. Çünkü Allah Teâlâ daimdir. Yok olmaz, yok edilemez.
Ve hiçbir şey O’nun misli ve dengi değildir * ayeti de Allah Teâlâ’nın cisim ve cevher olmadığına delâlet ediyor. Çünkü ileride delillerle göstereceğimiz gibi cevherler birbirine benzerler. Bu durumda Allah Teâlâ cevher olsaydı, diğer bütün cevherler kendisine misil ve denk olurdu. Ve eğer kendisi cisim olsaydı, cevherlerden mürekkeb olurdu ve biraz önceki sonuç yine lâzım gelirdi.
*İhlas, 112/4
‘Kaldı ki Allah’ın sadece ne olmadığının bilinebileceğini savunarak kavranılmazlığa fazla ağırlık vermek, sonuç olarak bizi agnostizmden öteye götürmez. Hatta bu metotla ateizme kapı aralanmış olur.’
Agnostisizm: Bilinemezcilik.
Benzer ve mislin yokluğu bir şeyin yok olduğunu söylemeyi gerektirmez. Böylece ‘bir benzerini görmedikçe ne aleme bitişik ne de ondan ayrı olan bir Mevcudun varlığını düşünmemiz mümkün değildir’ diyenlerin sözünün batıl ve fasıd olduğu ortaya çıktı.
Bir şeyin taayyünü, o taayyüne başka bir şeyde hasıl olmanın mümteni olmasından ileri gelir. Çünkü böyle olmasa o şey, diğer şeyin aynısı olur. İki şeyin aynı şey olması ise aklın bedahetiyle batıl olur.
Bu zikredilen on delik, Allah Teala’nın mekan ve cihetten münezzeh olmasının sarih aklın reddettiği bir husus olmadığını ispatlamaktadır. Aradığımız da budur.
Biz eşyayı görürüz; fakat gören gözümüz kendi kendisini göremez.
Namaz yoktan var eden Allah’a bir tevazu ve yakarıştır.
Allah Teâlâ bir hadisi kutsi’de Ben, benim için kalbi kırılanların yanındayım buyurmuştur.
Mümkinatın (yaratılmışların) tüm kemalâtı, Allah Teâlâ’nın kemaline nispetle adem (yokluk) gibidir.
Kalpte olan her durum yüzde belirir.
Ey kalpleri halden hâle çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzerinde sabit kıl.
Hadisi şerif
Hadisi şerif
Allah, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. O hayy ve kayyûmdur (2/255)
Kayyûm, kendi kendisiyle ayakta olan, başka şeyleri de ayakta tutandır. O’nun kendi kendisiyle ayakta olması, diğer bütün şeylerden müstağni olmasıdır; başkalarını ayakta tutması ise diğer bütün şeylerin O’na muhtaç olmalarıdır.
Kayyûm, kendi kendisiyle ayakta olan, başka şeyleri de ayakta tutandır. O’nun kendi kendisiyle ayakta olması, diğer bütün şeylerden müstağni olmasıdır; başkalarını ayakta tutması ise diğer bütün şeylerin O’na muhtaç olmalarıdır.
Bil ki, Allah’tan başka İlah yoktur.
Muhammed, 47/19
Muhammed, 47/19
Aklın bedaheti, özel sıfatlarla vasıflı olan bir şeyin bulunmasını
ve diğer şeylerin bu sıfatiarda ona muhalif olmasını
kendine uzak görmez. Aklın bedalıeti bunu reddetmediğine
göre anlıyoruz ki bir şeyin benzerinin yokluğundan o şeyin
de yokluğu lazım gelmez.
ve diğer şeylerin bu sıfatiarda ona muhalif olmasını
kendine uzak görmez. Aklın bedalıeti bunu reddetmediğine
göre anlıyoruz ki bir şeyin benzerinin yokluğundan o şeyin
de yokluğu lazım gelmez.
Allah zengin (ve müstağni), siz ise fakirler (ve
muhtaçlar)siniz. Bu ayet, Allah Teala’nın zengin ve müstağni
olduğuna delalet ediyor. Halbuki O cisim olsaydı, zengin
ve müstağni olmazdı. Çünkü cisim mürekkebdir; mürekkeb
ise cüzlerine muhtaçtır. Hem sonra, Allah Teala bir mekan
veya cihete bağlı olsaydı, mekan veya cihete muhtaç olurdu.
Bu durum ise O’nun zengin ve müstağni olmasıyla çelişki
oluşturur.
muhtaçlar)siniz. Bu ayet, Allah Teala’nın zengin ve müstağni
olduğuna delalet ediyor. Halbuki O cisim olsaydı, zengin
ve müstağni olmazdı. Çünkü cisim mürekkebdir; mürekkeb
ise cüzlerine muhtaçtır. Hem sonra, Allah Teala bir mekan
veya cihete bağlı olsaydı, mekan veya cihete muhtaç olurdu.
Bu durum ise O’nun zengin ve müstağni olmasıyla çelişki
oluşturur.
Aklın bedaheti, özel sıfatlarla vasıflı olan bir şeyin bulunmasını
ve diğer şeylerin bu sıfatiarda ona muhalif olmasını
kendine uzak görmez. Aklın bedalıeti bunu reddetmediğine
göre anlıyoruz ki bir şeyin benzerinin yokluğundan o şeyin
de yokluğu lazım gelmez.
ve diğer şeylerin bu sıfatiarda ona muhalif olmasını
kendine uzak görmez. Aklın bedalıeti bunu reddetmediğine
göre anlıyoruz ki bir şeyin benzerinin yokluğundan o şeyin
de yokluğu lazım gelmez.