Recep İhsan Eliaçık kitaplarından Ali Şeriati kitap alıntıları sizlerle…
Ali Şeriati Kitap Alıntıları
Yiyecek ekmeği olmayan aç insan, yalın kılıç herkese saldırmalıdır; çünkü herkes onun açlığından sorumludur.
Allahım! Ölürken bana; yaşarken boşu boşuna geçip gitmiş zamanın verimsizliğine hayıflanmayacağım bir hayat ve boşunalığının yasını tutmayacağım bir ölüm ihsan et.
İnsan, hayatı boyunca kazandıkları ölçüsünde değil, aksine kendisinde hissettiği ihtiyaçlar ölçüsünde insandır.
Ne bizi bilen ne de bizim bildiğimiz insanlara karşı savaşlara sürüklediler bizi. Hiçbir zaman küçümsemediğimiz insanları öldürmeye zorlandık. ( ) Bir düşünüre göre bir savaş, birbirlerini tanımayan; fakat birbirlerini çok iyi tanıyan insanlar adına iki grubun yaptığı harplerdir. Bizi savaşa zorlayanlar öldürmeye ve öldürülmeye zorladılar. Eğer zafer kazanılırsa başkalarıydı ganimete konan, biz değil.
Bir insanın meydan hakkında ne düşündüğünden, onun medeniyet, uygarlık, kültür ve şehir hayalini çıkarabilirsiniz. Sence meydanlarda ne olmalı? Sence bu ülkede ne olmalı? Buna peygamber diyor ki, bir kadın bir yerden bir yere giderken Allah’tan başkasından korkmamalı, adam zekât verecek kimse bulamamalı, diyor. Peygamberin rüyası buyken bunların rüyası (AVM, rezidans, cami). Dolayısıyla Türkiye’deki Ali Şeriatî okumaları tümüyle boşa gitmiştir.
Ali Şeriatî, her dini anlamak için öncelikle O dinin (ideolojinin, dünya görüşünün) öncelikle tanrısı, kitabı, peygamberi (önderi) ve yetiştirdiği simalar iyi bilinmelidir. der.
Eğer bir haksızlığı engelleyemiyorsanız, en azından onu herkese anlatın.
“Kur’an kurslarında Kur’an’ın ne dediğini değil de Arapça harflerin nasıl okunduğunu öğretmeye devam ettiğimiz sürece kimse gelişmiş, erdemli , ahlaklı bir toplum beklemesin.”
İyi dost , yalnızlıktan iyi ; yalnızlık da kötü bir dostla oturmaktan iyidir .
Dostum Felsefi’nin fedakarlığına katlandığım on yedi gün boyunca ne acılar çektim ben! O siyasi bir mahkûm ben ise adi bir suçluydum. O halkın özgürlük fedaisi, ben kendi servetimi koruma fedaisi… Öyle mi!
Ne kadar aşağılık bir şey! O siyasi bir suçluydu ve suçu belliydi. Beni kurtarmak için kendisini öne atmıştı. Sorguculara beni tanımadığını söylüyordu. Siyasi olaylara karışmadığımı söylemek istiyordu böylece.
Ama ben kendi kurtuluşum için bu alçaklığa katlanabilir miydim? Ben özgür olayım ama arkadaşımı işkencecilerin eline bırakayım, öyle mi?
(Yalnızlık Sözleri – Fecr
Hiçbir diktatörün elinde tutsak olmak istemiyorsan,
sadece bir şey yap;
Oku, oku, oku..
“Dün komşumuz açlıktan öldü, bugün cenazesinde kurban kestiler!”
Bana; ‘Biat et, iki masa dışında istediği masaya otur’ dediler. Ben ise gidip kızıl kale askeri zindanlarındaki hücrelere girdim.
Bir süre sonra eli boş dışarı çıktım. Bu defa ülkenin ‘yeşil kale’ zindanlarına düşmüş gibi oldum.
Bağ ve bahçeye kavuşan diğer arkadaşlarımla kendimi kıyaslayınca sevinç, şükür ve şevk deryasında boğuluyorum.
O en büyük lekeye takılıp kalmadım; dünyaya bulaşmadım.
Okuyun diyor, okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.
Hüzün, yok olanın eksikliğinden, üzüntü ise var olanın eksikliğinden kaynaklanır.
“İnsan bazen hiç kimsenin olmamasına ne kadar da muhtaç.”
Büyük paralar harcayıp ihtişamlı camiler yaparlar, sonra da içine oturup fakirlere dua ederler!
– Ali Şeriati
Eğer din ölümden önce bir işe yaramazsa, ölümden sonra hiçbir işe yaramayacaktır .
Çocuktum. Anneme; “Ağaca çıkacağım, yardım et.” dedim. Başkasının çıkardığı yerden inemezsin, düşersin.” dedi.
Bunu hiç unutmadım. Ne kadar doğru olduğunu büyüyünce anladım.
Dün komşumuz açlıktan öldü.Bügün cenazesinde kurban kestiler.
Eğer din ölümden önce bir işe yaramazsa, ölümden sonra hiçbir işe yaramayacaktır.
Radyo haramdır? Satın almayın.
Film? İzlemeyin.
Televizyon? Seyretmeyin.
Mikrofon? Kullanmayın.
Üniversite gitmeyin.
Modern bilimler? Okumayın.
Oy? Vermeyin.
Resmi iş? Yapmayın.
Kadın? Hişt! Adını anmayın!
Dünyayı saran sanayi devrimine, değişen dünya sistemine, Eskimolara buzdolabı satan bu kurnaz sermayeye karşı durarak onu engellemeye çalıştılar. Tamamen ”eski düzeni ” savundular. Batı hamlelerini geri püskürtmek için tek sermaye ve silahları ise yalnızca iki kelime idi:
Birincisi ”Haram. ”
Ikincisi ”Hayır ! ”

”Eğer din ölümden önce bir işe yaramazsa, ölümden sonra hiçbir işe yaramayacaktır.”
Hiçbir diktatörün elinde tutsak olmak istemiyorsan,
sadece bir şey yap;
Oku, oku, oku.
Hiçbir diktatörün elinde tutsak olmak istemiyorsan,
sadece bir şey yap;
Oku, oku, oku..
Çocukken yan komşumuzun bir horozu vardı. Sabah erkenden ötüyordu, sonra sesi kesildi. Komşumuza horuzu sordum, dedi ki; sabahları bizi uyandırdığı İçin kestik. Yıllar sonra üniversiteye katıldığımda anladım ki, kim insanları uyandırıyorsa, maalesef kesilmeye mahkumdur.
Esas fakirlik…
“Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir.
Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir.
Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur.
Fakirlik, kağıt imha makinasında, gazete parçalayan bir bıçaktır.
Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur.
Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir,
fakirlik “düşünmeden” geçirilen bir gecedir”.
“ Dün komşumuz açlıktan öldü, bugün cenazesinde kurban kestiler. ”
En şaşalı otellerde kalarak, en pahalı turlarla yolculuk yaparak ve bir milyon Müslüman arasında hepsinden daha seçkin ve daha ayrıcalıklı olarak mutlu bir hac ibadeti ifa eden kişi, inançta İbrahim, davranışta Nemrut gibidir”
Hiçbir diktatörün elinde tutsak olmak istemiyorsan,
sadece bir şey yap;
Oku, oku, oku.
‘Sadece devletin konuşma hakkına sahip olduğu bir memlekette hiçbir söze inanmayın.’
“Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir.
Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir.
Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur.
Fakirlik, kağıt imha makinasında, gazete parçalayan bir bıçaktır.
Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur.
Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir,
fakirlik “düşünmeden” geçirilen bir gecedir”.
Çocukken yan komşumuzun bir horozu vardı. Sabah erkenden ötüyordu, sonra sesi kesildi. Komşumuza horuzu sordum, dedi ki; sabahları bizi uyandırdığı İçin kestik. Yıllar sonra üniversiteye katıldığımda anladım ki, kim insanları uyandırıyorsa, maalesef kesilmeye mahkumdur.