İçeriğe geç

Alev Kitap Alıntıları – Karen Marie Moning

Karen Marie Moning kitaplarından Alev Kitap Alıntıları sizlerle.

Alev Kitap Alıntıları

Huzursuz, canı sıkkın ve görünmezdim. Bir kadın için çok tehlikeli bir durumdu.
Barrons’un beni görmesini, karanlık gözlerinin tutkuyla yanmasını ve hafifçe kapanmaya başlamasını seviyordum.
Solarak yok olmaktan korkuyordum.
Çok uzun süredir, gerçekleri inkar ederek ve kaybının ağırlığı altında ezilerek, sonsuz acılar çekiyordu.
Özgür irade aryası neşeli bir şeydi, güç kullanma kakofonisi ise acımasız, çirkin ve soğuktu.
Anı yaşadı, içine çekti, varlığının taneciklerine görkemli bir ana dönüşme fırsatı verdi.
Tek bir öpücük için bile beni kandırırsın."
"Tek bir öpücük için dünyaları yok ederim."
Çok sayıda hırsı vardı.
Kadınınki ise bir taneydi.
Sevmek.
Yaşamak, seçim yapmaktır. Kendiniz için seçtiğiniz kuralların dışında kural yoktur.
Ben görünmezim."
"Ah, tabii ki… Neden olmayasın?"
Her şeyi mantıkla açıklayamazsın."
Bir zamanlar bana kral derdin. Şimdi yalan söylüyor, eski sevgilimi beceriyor ve bana kendimi becermemi söylüyorsun. Dikkat et Lor. Sen değişmiş olabilirsin ama ben değişmedim."
Hiçbir şey hissetmemek, içten ölmekti, özellikle de Dani gibi her şeyi çok yoğun hisseden biri için.
Yaşadığımız an, sahip olduğumuz tek şey.
Geçmişe kök salmamızın tek sebebi, şimdiyi kucaklayamamaktı.
Sürekli ayakta kalıp en tepeye çıkmak kolay iş değildi.
Onu seviyor muyum? Evet. Kusursuz mu? Hayır. Ben kusursuz muyum? Hayır. Tamam, sorun çözüldü. Şimdi uyuma zamanı.
Gerçek: Güvende olmak diye bir şey yoktur. Sadece tetikte olmak, hayatta kalma azmi ve bu konuda acımasız olmaya niyetli olmak vardır.
Gerçek: Ben de kusursuz değildim.
Gerçek: Aşk kusursuz değildir.
Gerçek: Yalnız doğar ve yalnız ölürsünüz.
Gerçek: Bir insanı asla tamamen tanıyamazdınız.
… Varlığımın en harika gecesiydi." Bir kahkaha attı ve başını iki yana salladı. "Ve sen ondan kurtulmak için can atıyordun. Ben aslında anıyı senden gizlemek istemiyordum. Anıyı lanet olasıca gırtlağından içeri sokmak istiyordum. Yüzleşmeni, istemeni, beni arzulamanı, sevişirkenki gibi kararlı bir biçimde sahip olduğumuz şey için savaşmanı istiyordum. İşte Bayan Lane, çok değerli anılarını geri kazandın. Şimdi beni terk edecek misin?"
Biz neysek oyduk. Eylemler her şeydi.
Ah, haftanın ahlaki isyanı. Buna ‘iznin’ yoktu. İnsan yakalanmayacaksa her şeyi yapabilir. Dünyadaki yerini böyle anlayabilirsin. Ve gücünü. Güç o izni verir."
… Kendin hareket edemiyorsan, dünyayı hareket ettirecek bir şey bul."
Bazılarımızın sevgisi çok güçlüydü. Bazılarımız, hayati bir parçamız olan sevgiyi dizginleyemiyorduk.
Hüzün, özel bir şeydi.
Ölüm, bir kitapta okuyamayacağınız son bölümdü. O bölümden önceki halinize dönmeyi çok ister ama asla başaramazdınız.
Bir gerçeğin farkındaydım. Merhametle gelen ölüm, geriye kalanlar için hiç de merhametli değildi.
Hastayla ilgilenen için, sevdiğinin yaşadığı deneyim çok yoğun ve acı verici olur, ama onu kaybettikten sonra, yokluğunun çok daha acı verici bir şey olduğunu öğrenirdi. Artık yanınızda olmadıklarında nasıl yürüyeceğinizi veya nasıl nefes alacağınızı bile bilemezdiniz. Nereden bilebilirdiniz? Dünyanızın onların etrafında döndüğünü fark ederdiniz.
Dünyaya ne kadar dar bir pencereden baktığımı fark ettim. Hayat bir buz dağı gibiydi ve ben sadece tepesini görüyordum.
Beni nasıl zorladığına dikkat et Ryodan. Ben küçük bir kız değilim. Senin içini dışına çıkartabilirim. Senin dünyayla oynadığın gibi seninle oynayabilirim. Artık tek değilsin. Her konuda senin dengin oldum."
Ryodan’a dokunmak benim Barrons’a dokunmam gibi, eve geri dönmeye mi benziyordu?
Soğuk bir kış gününde, güneşin altında uzanan kedi gibiydi. Uzun süredir hayalini kurduğu bir şeyin tadını çıkarıyordu.
Birbirlerini öpecekler mi, öldürecekler mi emin değildim. Belki de ikisini birden yapacaklardı.
Zümrüt rengindeki buz, gümüş çelikle buluştu.
… En son ayakta kalan olmak için bitmek tükenmek bilmeyen bir yaşama arzusuna sahip olmak gerek. Savaşı en çok isteyen kazanır. Ateş gerekir, lanet olasıca özünü yakıp kavurmasına izin vermen gerekir."
… Hiçbir şey hissetmemek, ışık hızıyla seyahat etmek gibi. Buna özgürlük deniyor."
Kalbimdeki acı belki azalır diye elimi göğsüme koydum.
Yüzü bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibiydi. Porselen bir güzelliği vardı, güçlü ve buz gibiydi.
… Bazı suçlar kişiseldir. Kanın intikamını sadece kanı dökülen alabilir. Ona verebileceğim tek hediye buydu."
Ryodan ile ben… Aile veya onun gibi bir şeydik. Öğk.
Beni böyle bırakamazsın!"
"Tabii ki bırakabilirim. Endişelenme bebeğim. Başladığımı bitirmek için döneceğim."
Neden herkes beni hemen ispiyonluyordu?
Barrons, Senin küçük bir beynin olduğunu mu söyledi? Gerçekten mi?" diye sordu.
"Görünüşe göre öyle. Ayrıca, tehlikeli olmadığımı düşünüyor."
"Ah, onu neden bağlandığını şimdi anladım."
Yalnız. Sokaklarda tek başına. Pis. Yırtık bir kot pantolon. İki morarmış göz, her yerinde Yara izleri. Dünyada kimse onu kullanmaktan başka bir şey düşünmemiş ve bunun farkında."
Saçmalık. Hayatın para birimi tutkudur. Ve her para birimi gibi çift taraflıdır: Acı, zevk, neşe, üzüntü. Paranın bir tarafını cebine sokman mümkün değildir. Ya hepsi ya hiçbiri."
Saçmalık. O kadar zeki değildi. Triad oyununda bir kez onu yenmiştim. Bir defa. Neredeyse on bin yıl önce.
Barrons, O, Pri-ya değil," dedi.
"Ama Mac…"
Barrons, "Yalan söyledi," dedi.
Tanrım, beni hemen ispiyonlamıştı.
Prensesler bizi dönüştüremiyor. Lanet olsun. Mac şimdi burada olsa…"
Barrons, "Benim," dedi. "Asla o çizgiyi geçmeyeceksin. Mac ile bir sorunun varsa bana gelirsin. Ben onun kalkanıyım. Onun lanet olasıca ikinci derisiyim."
Esmerler sizi bir şeylere zorlarlardı. En narin ve kırılgan görünenler bile.
Ryodan bir süre bir şey söylemedi. Tekrar konuştuğunda, sesi kısık ve boğuktu. Sanki benim Dani’m öldü."
Lanet olasıca, çok güzel."
Buz gibi soğuk."
Bir kez başardı. Yine başarır. Mac’in içinde söndürülemez bir ışık var."
Yüzüm aydınlandı, kendimi üç metre boyunda ve kurşun geçirmez gibi hissettim.
Ne diyorlardı? Genç öl ki cesedin güzel görünsün.
Korkuyordum. Korkmaktan nefret ediyordum.
Bazen yaptığınız en kahramanca şey, dışarıdan bakanlar için pasiflik gibi görünebilirdi. Bazen yürüdüğünüz en zorlu ve uzun yol, sahne basamaklarını inişiniz olurdu.
Bir mezar taşım olacaksa ne yazacağını ben seçmek isterdim.
Kendini kurtaramayan Disney prensesine mi dönüşecektim?
Kanının tadını aldım. Lanet olasıca ruhunu biliyorum. Seni Chester’s kulübünde hissettim ve bu akşam da hissediyorum."
… ve sevgi, insan öldü diye ölmezdi.
Hayat zamanla sizi öyle değiştirirdi ki aynaya baktığınızda kendinizi tanımazdınız.
Hayalleri vardı. Benim artık olmadığım her şeydi.
Bana yaşamayı öğret," dedim.
Geçmişte benden çaldığın anılar yüzünden kafam karıştıysa beni affet."
"Sen her şeyi unutmaya o kadar hevesliyken, o anıları senden çalmak daha kolaydı," diyerek ateş açtı.
Bazı şeyler kutsaldı. Öyle olmadığı gösterilene kadar.
Müzik ruhumda vardı ve onu dışarı çıkartamıyordum.
Hayal bile edilemeyen bir şeyle, çarpışmaya kendinizi nasıl hazırlardınız?
Ah, geçmişte kalmış sığ yaşamım.
Çoğu sabah uyandığımda hala yaşamama bile şaşırıyordum.
Zaman su gibi akıp geçiyordu.
Yumuşak bir ses tonuyla, Tanrım, çok güzelsin," dedi.
Sahip olduğumuz şeyleri paylaşmazdık
Aramızda mesafe olsa bile, arzuyu, gücü ve sevgiyi hissedebiliyorduk.
Bir erkeği unutmanın en iyi yolunu biliyor musun?"
"Lobotomi?"
Tüm yok edici eylemler, yeterince zaman tanınırsa, aslında yaradılışa sebebiyet vermez mi?
İş bitince bu konuda pazarlık yapmayacaksın."
"Doğru baskı uygulanırsa her konuda pazarlık yapılabilir."
Sanırım güzeldim.
Sen neden hiç değer vermiyorsun?"
Kadının gitmesine asla izin vermeyecekti.
Ölümün bana ne kadar yakın olduğunu fark etmeden yürüyüp yoluma devam mı etmiştim?
Sesi çok güzeldi. Eskiden kendisine hoş isimler takardı. Aynı sözcükleri tekrar duyabilmek için dünyaları yok ederdi.
Onca zamandır kendisine onun gibi dokunan olmamıştı.
Barrons beni güçlü kollarına alıp korumak istedi.
Kadını gördüğü anda içini kaplayan mutluluk, küllere dönüşüyordu.
Bana bir kez daha ahbap dersen ölürsün."
Yolun geri kalanında kimse başka bir şey söylemedi.
Resmini çek."
"Diğer yerlerde çektiğim onlarca resim var."
"Ben sana bir şey söyleyince düşünme. Konuşma. Nefes bile alma."
"Durum değerlendirmesi, resim çekmek için düşünmek ve nefes almak gerek. Aksi halde…"
"Lanet olasıca dediğimi yap."
"Burnunun veya burnumun resmini çekebilirim ya da…"
"Konuşmaya devam edersen bir burnun olmayacak."
Bence ona göstersek daha iyi olur. Anlatmak işe yaramıyor. Zeki olduğunu söylememiş miydin?"
"Barrons’un sözüne inandım."
Dancer, "Demek ki yanlış bilgiymiş," dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir