Fyodor Dostoyevski kitaplarından Alçaldılmış və Təhqir Edilmiş İnsanlar kitap alıntıları sizlerle…
Alçaldılmış və Təhqir Edilmiş İnsanlar Kitap Alıntıları
İleriki mutluluklarımı şimdi acı çekerek hak etmem gerek.
Anlık mutluluklar yaşayıp derin hüzünleri tek başına atlatmayı öğrendiğin vakit kimseye de ihtiyacın olmuyor. Siz buna yalnızlık, ben ise huzur diyorum.
İleriki mutluluğumu şimdi acı çekerek hak etmem gerek.
En çok, Prens’in görünüşte harika gülen, içten bakışlı eşsiz gri gözleri dikkati çekiyordu; fakat bunlar Prens’in iradesine pek uymuyordu. Bakışlarına istediği kadar tatlı, yumuşak bir ifade vermek istesin, gözlerindeki ışıltılar elinde olmadan ikileşiyor, okşayıcı, yumuşak parıltılar yanında sert, güvensizlik ifade eden, insanın içine işleyen, kötücül, soğuk bir ışık da seçiliyordu Hayli uzun boyluydu, zayıflığına rağmen zarifti. Yaşından genç gösteriyordu. Koyu kumral, yumuşak saçlarına tek bir kır düşmemişti. Kulakları, elleri ve ayakları şaşılacak kadar kusursuzdu. Prens, gerçekten tam bir asalet örneğiydi. Tiril tiril, son derece zarif giyinmişti. Bir parça gençlere özgü olan giyimi de ona yakışıyordu.
En çok, Prens’in görünüşte harika gülen, içten bakışlı eşsiz gri gözleri dikkati çekiyordu; fakat bunlar Prens’in iradesine pek uymuyordu. Bakışlarına istediği kadar tatlı, yumuşak bir ifade vermek istesin, gözlerindeki ışıltılar elinde olmadan ikileşiyor, okşayıcı, yumuşak parıltılar yanında sert, güvensizlik ifade eden, insanın içine işleyen, kötücül, soğuk bir ışık da seçiliyordu Hayli uzun boyluydu, zayıflığına rağmen zarifti. Yaşından genç gösteriyordu. Koyu kumral, yumuşak saçlarına tek bir kır düşmemişti. Kulakları, elleri ve ayakları şaşılacak kadar kusursuzdu. Prens, gerçekten tam bir asalet örneğiydi. Tiril tiril, son derece zarif giyinmişti. Bir parça gençlere özgü olan giyimi de ona yakışıyordu.
Ama her şeye rağmen adamın yüzündeki her ifadenin yapmacık, hesaplı, taklit olduğu seziliyor, bu da hiç hoş bir etki bırakmıyor, hatta ondan iyice soğutuyordu insanı. Bu yüzün gerçek manasını hiçbir zaman anlayamayacağınıza inanıyordunuz. Daha dikkatle bakınca içinize bu devamlı mankenin altında zararlı, hileci, son derece bencil bir yan olduğu şüphesi geliyordu.
— İmkânsız, herhalde en önemli bölümleri söylememişimdir. Belki o zaman bir şeyler sezdin ama, ben söylemedim.
İlle bize bir şeyler anlatmak istiyordu. Önemli haberler getirdiği halinden belliydi. Ama bundan duyduğu çocukça gurur, yapmacık azamet Nataşa’yı güldürdü. Ben de gülmemi tutamadım. Alyoşa bize hırslandıkça gülmekten katılıyorduk. Alyoşa’nın çocukça hırçınlığı bizi o hale getirdi ki, biri parmağını gösterse Gogol’ün başçavuşu gibi[26] kahkahadan kırılacaktık.
Bir dakika sonra hepimiz deliler gibi gülüyorduk.
Yer değiştirmek baştan başa değişmek demektir.
“Hem bir şey düşünebiliyor mu bakalım? Yüzü öylesine cansız ki hiçbir ifade yok neredeyse.
“Hem bir şey düşünebiliyor mu bakalım? Yüzü öylesine cansız ki hiçbir ifade yok neredeyse.
Nereden çıktığı belli değildi, köpeğini yanından hiç eksik etmezdi. Pastanede kimse onunla konuşmaya cesaret edemiyor, o da kimseyle konuşmuyordu.
Nereden çıktığı belli değildi, köpeğini yanından hiç eksik etmezdi. Pastanede kimse onunla konuşmaya cesaret edemiyor, o da kimseyle konuşmuyordu.
Donuk gözleri, sağa sola kaymadan hep önüne bakar ve eminim, bir şey de görmezdi. Size bakar gibi göründüğü halde, önünde boşluk varmış gibi dosdoğru üzerinize yürürdü. Bu durum birkaç kez dikkatimi çekmişti.
donuk gözleri, sağa sola kaymadan hep önüne bakar ve eminim, bir şey de görmezdi. Size bakar gibi göründüğü halde, önünde boşluk varmış gibi dosdoğru üzerinize yürürdü. Bu durum birkaç kez dikkatimi çekmişti.
marazi duygular da hemen her zaman aldatıcıdır.
Dindar değilim, önseziye, altıncı hisse falan hemen hiç inanmam; yine de belki herkeste olduğu gibi benim hayatımda da açıklanması hayli güç birkaç olay olmuştur. Örneğin o ihtiyar; onunla karşılaştığımda neden daha o akşam başıma olağanüstü bir şey geleceğini sezmiştim ki?
— Size soruyorum, niçin bana öyle dikkatli bakıyorsunuz?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ömrümde onun kadar garip, biçimsiz bir insan görmedim.
“Bana ne bu adamdan?” diye düşündüm, “Tüm bu can sıkıcı Almanlardan bana ne? Nereden çıktı bu hayalci ruh hali? Son zamanlarda kendimde fark ettiğim, böyle incir çekirdeği doldurmaz şeyler yüzünden tasalanmalar, son öykümü öfkeyle didik didik eden, pek derin fikirli bir eleştirmenin de dikkat çektiği üzere bu tasaların yaşamıma ve yaşama vazıh bakışıma ket vurması nereden çıktı?”
Ama dayanamadı, bir iki dakika sonra tekrar gazetenin üstünden şüpheyle bir göz attı; aynı sabit bakış, aynı manasız seyrediş. Adam İvaniç yine ses çıkarmadı. Fakat bu durum üçüncü defa tekrarlanınca kıpkırmızı kesildi, asaletini korumayı ve seçkin bir topluluğun huzurunda, herhalde kendisini temsilcisi saydığı güzel şehri Riga’nın şerefine leke sürmemeyi ödev bildi.
Eski duygularımın hepsini gömdüm, silkip attım. Hatıra nedir bilmiyorum artık
Ah o tatlı çocukluk çağım, neredesin?
Sen de hemen”Ne oldu?”diye telaşa düşersin.Ucunda ölüm var sanki!Karga”gak”dese hemen,”Ne var,ne oldu”diye telaşa düşersin.İnsan her işini sakin sakin karşılamalı,büyütmemeli.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yer değiştirmek,baştan başa değişmektir.
Annem bana,fakir olmak günah değil,zengin olup başkasını ezmek günah,diyordu.
“Hem kendi kendimize üzüntü yaratır, hem yakınırız ”
Ah o tatlı çocukluk çağım, neredesin?
Bana,acı duymak ihtiyacıyla yarasını isteyerek deşiyormuş gibi geldi..İnsan yüreği büyük kayıplar karşısında çoğu zaman bu ihtiyacı duyar.
Acısını körüklemenin verdiği üzüntüden zevk alıyordu.Kaderin baskısı altında ezilen daha niceleri uğradıkları haksızlığın üstüne üstüne gitmekten acı bir zevk duyarlar.
Zavallı çocuğu pek incitmişler.Onun da kendine göre acısı var.Yetmiyormuş gibi ben de derdimi dökmeye başladım,yarasını deştim.”Tok,açın halinden anlamaz”derler.Ben,”Bazen aç olanlarda birbirini anlamaz”derim.
İyi insanlar karşılık beklemeden yardıma koşarlar.Dünya iyi insanlarla dolu kızım.Yazık ki bunlar gerektiği zaman senin yoluna çıkmadı.
Bazı kereler odamda beş aşağı beş yukarı dolaşırken,içimdekileri taşırmak işin kendim de farkında olmadan,birinin bana hakaret etmesini sabırsızlıkla beklerdim.Olağandır bu.Ama bu en çok içinizde kimsenin bilmediği,anlatmak istemediğiniz bir keder varken olur.
İyi insanlar karşılık beklemeden yardıma koşarlar.
Beni kendimden kurtar
o beni kendisini sevdiğim gibi sevmiyor
O anda bütün mutluluğum ölüp gitmişti ,yaşamım ikiye kırılmıştı .Bunu acı acı hissettim
Belirli noktalarda kendilerini zaafa kaptırır, bile bile, şuurlu olarak, vicdanlarına aykırı hareket edebilirler; sonunda mahvolurlar, üstelik bunun böyle olacağını önceden de bilirler.
Benliğimizin en gizli köşelerini olduğu gibi açığa vurabilseydik ; başkalarına , hatta en yakın dostlarımıza sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa , hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk .
Sürdürdüğünüz hayat sizi felakete götürüyor .
Fazla üzülmeyin, zaman her şeyi halleder.
Fazla üzülmeyin zaman herşeyi halleder .
Oysa ömrümüzün sonuna kadar mutlu olabilirdik!
Kötülük edenin suratına alçaklığını haykırmanın üstün bir zevki vardır.
Her aşk geçicidir ama, uyumsuzluk bakidir.
Hayatımda hiçbir davranışımdan dolayı vicdan azabı duymadım.Rahatım bozulmasın,yeter bana!Benim gibiler sayılmayacak kadar çoktur,hepimiz de huzur içindeyiz.Günün birinde dünya batacak olsa yine üste çıkmanın yolunu buluruz.
Aptal adam mutlu adamdır.
Kendi kendini sevmek kuralına taparım ben.Hayat ticari bir uzlaşmadır;paranızı havaya saçmamak şartıyla keyfiniz için dilediğiniz kadar harcayabilirsiniz.Böylece başkalarına karşı görevinizi de yapmış olursunuz.
Ancak bana bir fayda sağlanıyorsa herhangi bir zorunluluk altına girerim.Her şeyi erdeme uygunluk yönünden düşünürsünüz.İnsan erdemlerinin temelinde bencillik olduğunu aklımdan bir türlü çıkartamıyorum.Erdem arttıkça bencillik çoğalır.
Ben bu dünyada keyfince yaşamanın mümkün olduğuna hala inanıyorum.Bu da inançların en iyisidir,zira buna inanmadan kötü bir hayat bile süremezsiniz,zehir içmekten başka çareniz kalmaz.
Evet şairim,dünyanın en güzel,en tatlı şeyi kadındır,hiç şüphen olmasın.
Belki en büyük kahramanlık,insanın hayatta ikincilik ile yetinmesidir.
Keşke imkan olsaydı da herkes, hepimiz, benliğimizin en gizli köşelerini olduğu gibi açığa vurabilseydik; başkalarına, hatta en yakın dostlarımıza, sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa, hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik, dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk.
Herhangi bir meselede kararsızsam hemen kalbime danışırım.Kalbim rahatsa ben de rahatım.Her zaman böyle yapmak gerek.
İnsanın neden sevdiği kolay kolay anlaşılmaz.
Erdem arttıkça bencillik de çoğalır.
İnsanın neden sevdiği kolay kolay anlaşılmaz.
Hem rüşvet yiyor hem hak yolundan ayrılmıyorum. Kuzulara karşı kurt, kurtlara karşı kuzuyum. Kendime göre ilkelerim var: Bir kişinin orduyla baş edemeyeceğini bilir, işimi ona göre tutarım. İşlerimin çoğu da özel, gizli şeyler anlıyor musun?
Yalnız sözle aşk olmaz.
Yalnız içtenlikle, dürüstlükle amaca ulaşılabilir.
Aptal olduğunu anlayan, aptal değildir.
“Alyoşa’yı her şeyden çok sevdiğiniz için mutluluğunu kendi mutlululuğunuzdan üstün tutmalısınız. Bu yüzden ondan ayrılmalısınız.”
“Kusurlarımı, ahlaksızlığımı, sefihliğimi başıma kakıyorsunuz; oysa bütün suçum belki başkalarından daha içten olmam, o kadar. Demin de dediğim gibi, başkalarının kendilerinden bile sakladığı gerçekleri ben açıkça ortaya döküyorum.”
“Keşke imkân olsaydı da (ki insan tabiatı için bu asla mümkün değildir) herkes, hepimiz, benliğimizin en gizli köşelerini olduğu gibi açığa vurabilseydik; başkalarına, hatta en yakın dostlarımıza, sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa, hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik, dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk.”
İleriki mutluluğumu şimdi acı çekerek hak etmem gerek.
Yaşama arzum, hayata inancım vardı!.. Fakat bu düşüncenin ardından bir kahkaha attığımı da hatırlıyorum.