İçeriğe geç

Albalı Bağı Kitap Alıntıları – Anton Çehov

Anton Çehov kitaplarından Albalı Bağı kitap alıntıları sizlerle…

Albalı Bağı Kitap Alıntıları

Çoğu kez de hiçbir yaşama isteği olmuyor içimde.
‘Banane dünya telaşından.’
🙂
Birlikte kitaplar okuyacağız, çok kitap okuyacağız.
🙂
Nereye baksak; karanlık, rutubet, ahlaksızlık..
Ne kadar renksiz bir yaşamı var hepinizin, ne kadar çok boş laf ediyorsunuz.
Yaşam geçip gitti, hiç yaşamamışım gibi.
Şu dünyada her şeyin bir sonu var.
Sonbahar akşamlarında okuyacağız, çok kitap okuyacağız; önümüzde yeni, olağanüstü güzellikte bir dünya açılacak…
Benim içimdeyse, sanki çok, çok eskiden doğmuşum gibi bir duygu var
Çoğu kez de hiçbir yaşama isteği olmuyor içimde.
Namuslu, dürüst insanların ne kadar az olduğunu anlamak için herhangi bir iş yapmaya kalkışmak yeter.
Ya hüngür hüngür ağlayacak, ya avazım çıktığı kadar bağıracak, ya da düşüp bayılacağım şimdi.
Kesin olarak karar vermek gerek, zaman bizi beklemiyor.
Kimim ben, neden varım, belli değil
Eğer bir hastalığa karşı çok fazla tedavi öneriliyorsa, bu hastalığın tedavisi yok demektir. Düşünüyorum, kafa­mı çatlatıyorum, bir sürü çare geliyor aklıma, bir sürü. Ama bu, doğru dürüst tek bir çare yok demektir
Sanırım sonsuza kadar öğrenci kalacağım ben
Ümidimi hiçbir zaman yitirmem.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Pek çok kitap okuyacağız ve önümüze harika yeni bir dünya açılacak.
İnsan konuşmak istiyor, ama konuşabileceğim biri yok Benim kimsem yok.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Benim tanıdığım aydınların büyük çoğunluğu hiçbir şey araştırmaz, hiçbir şey yapmaz ve şimdilik kılını bile kıpırdatmazlar. Kendilerini aydın diye adlandırırlar ya, hizmetçi kadını “sen” diye çağırır, köylülere hayvana davranır gibi davranırlar. Doğru dürüst öğrenim görmezler, ciddi hiçbir şey okumazlar, hemen hemen hiçbir şey yapmazlar, bilimin sadece sözünü ederler, sanattan pek az anlarlar. Hepsi ciddidir, hepsinin
yüzünden düşen bin parçadır, ciddiyet konusunda hiçbiri burnundan kıl aldırmaz, durmaksızın felsefe yaparlar… Ama tüm bu aydınların gözleri önünde işçiler çok kötü beslenmekte, yastıksız uyumakta; tahta kurullarının cirit attığı, leş kokulu, rutubetli, ahlaksızlığın hüküm sürdüğü tek göz odalarda otuz kırk kişi barınmaktadırlar. Nereye baksan karanlık, rutubet, ahlaksızlık… Ve çok açık bir şey ki, biz de tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir.”
“Ne kadar renksiz bir yaşamı var hepinizin, ne kadar çok boş laf ediyorsunuz.”
“Canım öyle konuşmak istiyor ki. Ama kiminle konuşacaksın… Kimsem yok.”
“Ah bağrımdaki taşı, omuzumdaki yükü atabilseydim, unutabilseydim geçmişi!”
“Ah bağrımdaki taşı, omuzumdaki yükü atabilseydim, unutabilseydim geçmişi!”
Çok açık bir şey ki, bugünü yaşamak için önce geçmişin kefaretini ödememiz, onun hesabını görmemiz gerekir. Bu kefaret de ancak acı çekerek, olağanüstü, sürekli bir emekle ödenir.
Ne boğucu hava. Bu gece sanırım fırtına patlar. Siz ya felsefe yapıyor ya da yoksulluktan dem vuruyorsunuz. Size göre yoksulluktan daha büyük mutsuzluk olamaz. Ama bence paçavralar içinde dolanıp da bir dilim ekmeğe muhtaç olmaktan çok daha beter şeyler vardır Fakat, sizin anlayacağınız bir şey değil bu
diyorum ki, halkın kendisi iyi ama düşüncesi kıt.
Yalnızım, yapayalnız. Bir şey söylemek için yüzyılda bir açarım ağzımı ve sesim bu boşlukta kederle çınlar ve hiç kimselere ulaşmaz..
Yüreğim sizinle dopdolu
Aşkınız duygulandırıyor beni ama, karşılık veremiyorum, hepsi bu.
MEDVEDENKO – Neden hep karalar giyersiniz siz?
MAŞA -Hayatımın yasını tutuyorum. Mutsuzum.
Yaşam geçip gitti, hiç yaşamamışım gibi.
Yaşamınızda hiç değilse bir kez olsun gerçeğin doğrudan doğruya gözlerinin içine bakın.
Namuslu, dürüst insanların ne kadar az olduğunu anlamak için herhangi bir iş yapmaya kalkışmak yeter.
Yaşam geçip gitti, hiç yaşamamışım gibi.
Nereye baksak karanlık, rutubet, ahlaksızlık
Yaşam geçip gitti,hiç yaşamamışım gibi..
Sen çok akıllı ve korkunç birisin. Kadınların seni deli gibi sevmesi gerekir.
Namuslu, dürüst insanların ne kadar az olduğunu anlamak için herhangi bir iş yapmaya kalkışmak yeter.
Çok kitap okuyacağız; önümüzde yeni, olağanüstü güzellikte bir dünya açılacak..
Uyuyamıyorum. Uyku tutmuyor.
Dünyada mutluluk verebilecek tek şey, taze, şiir dolu, insanı hülyaların dünyasına çeken bir aşk olabilir ancak! Ben böyle bir aşk yaşamadım daha!
Namuslu, dürüst insanların ne kadar az olduğunu anlamak için herhangi bir iş yapmaya kalkışmak yeter.
Çok kitap okuyacağız; önümüzde yeni, olağanüstü güzellikte bir dünya açılacak
Gidenlerin şerefine içiyorum Kalanlara da mutluluklar diliyorum.
Bana ne dünya telaşından, bana ne dosttan düşmandan
Nereye baksak karanlık, rutubet, ahlaksızlık
Buralar bana göre değil zaten. Yaşayamıyorum, elimde değil. Buradaki cehaleti gördükten sonra, benden pas
, insanoğlu fiziksel yapısı itibariyle önemsiz bir varlık ise büyük çoğunluğu kaba, akılsız, son derece mutsuz ise gururlanmanın ne anlamı var? Artık kendimize hayranlık duymayı bırakıp yalnızca çalışmalıyız.
Ne yaparsan yap öleceksin.
Ah çocukluğum benim, o lekesiz yıllar
Her gün başıma bir talihsizlik geliyor. Şikayet etmiyorum, alıştım.. hatta gülüyorum bile.
Ah, karşılık görmüş aşkın ateşiyle
Isınabilseydi yüreğim
Ömür boyu öğrenci olarak kalacakmışım gibi geliyor bana.
Çok kitap okuyacağız, önümüzde yeni, olağanüstü güzellikte bir dünya açılacak.
Ömür boyu öğrenci olarak kalacakmışım gibi geliyor bana.
Her terbiyesizliğin bir ölçüsü vardır!
Kimim ben, neden varım, belli değil
Karşılıklı aşkın ateşiyle ısınırdı yürek.
Ne yaparsan yap öleceksin
Eğer bir hastalığa karşı çok fazla tedavi öneriliyorsa, bu hastalığın tedavisi yok demektir.
Sessizliğin içinde yalnız kalmak korkunç.
Zaman diyorum, geçip gidiyor.
Yaşam geçip gitti, hiç yaşamamışım gibi.
Ah, tüm bunlar geçseydi bir an önce, şu kırık dökük mutsuz yaşamımız bir yoluna girseydi
Ah bağrımdaki taşı, omuzumdaki yükü atabilseydim, unutabilseydim geçmişi!
Uyuyamıyorum. Uyku tutmuyor.
Yaşam geçip gitti, hiç yaşamamışım gibi.
çok kitap okuyacağız; önümüzde yeni, olağanüstü güzellikte bir dünya açılacak
Bir çiçek gibi. Öyle duygulu bir kızım ki ben, tatlı sözleri korkunç seviyorum.
Ah çocukluğum benim, o lekesiz yıllar!
Seviyor seni ama Ne diye birbirinize açılmıyorsunuz? Ne bekliyorsunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir