Suzanne Collins kitaplarından Alaycı Kuş kitap alıntıları sizlerle…
Alaycı Kuş Kitap Alıntıları
&“&”
Ancak eski alışkanlıklar kolay ölmezdi.
Kendim de onlardan biriydim, evet. Ama artık insanoğlu denen o yaratığa karşı en ufak bir sadakat beslemiyordum.
Hiçbir şey değişmemişti. Bundan sonra da değişmeyecekti
Çaresizlik, insana her türlü delilik yaptırabilir.
İntikam ihtiyacı uzun süre yanabilecek bir ateşti. Hele aynaya atılan her bakış bu ihtiyacı güçlendiriyorsa.
Onu o kadar çok özlüyordum ki içim acıyordu.
Kaçımızın güneşi bir kez daha görebileceğini merak ettim."
Kaçımızın güneşi bir kez daha görebileceğini merak ettim."
– Kaçımızın güneşi bir kez daha görebileceğini merak ettim."
Ne yapıp edip o kütüphaneye girmeliyim! Tekrar kitaplara kavuşmalıyım. Okuyamazsam, öğrenemezsem ve düşünmeye değer şeyler bulamazsam yaşamaktansa kendimi yakarım daha iyi.
“Geriye dönmek imkansız. Bu yüzden tutunmak için elimizden geleni yapmak zorundayız.”
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir.
“Kendi iyiliğim için insanların bana yalan söylemesinden usanmıştım. Çünkü aslında çoğu zaman kendi iyilikleri için söylüyorlardı bu yalanları.”
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir.
“İçimde bir tamamlanmamışlık hissi vardı.”
“Gerçekten yapmak istediğimiz bu mu? Bizden geriye tek bir kişi kalmayana kadar kendimizi yok etmek mi istiyoruz? Bunu ne için, neyi umut ederek yapıyoruz? Bizden daha iyi bir türe, dünyanın dumanı tüten kalıntılarını bırakmak için mi?”
Aradaki yüzlerce milin üstünden ona ulaşmaya, düşüncelerimi zihnine göndermeye, yalnız olmadığını hissettirmeye çalıştım ama o yalnızdı…
Geçmiş karman çorman bir torba"
Bazı yürüyüşleri tek başınıza yapmanız gerekirdi.
Çaresizlik insana türlü delilik yaptırabilir.
Bizi mahveden şeyler, en çok sevdiklerimizdir.
İnsanın kendini toparlaması, dağıtmasından on kat daha fazla çaba gerektiriyor.
Yine de onlardan nefret ediyordum. Ama tabii ki artık hemen herkesten nefret etmekle meşguldüm. En çok da kendimden nefret ediyordum.
Bazı yürüyüşleri tek başınıza yapmanız gerekirdi.
Hiçbir şey kusursuzluğu beyaz kadar iyi temsil edemez.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Kahkahalar çığlıklara dönüştü."
Hiç bir şey kusursuzluğu beyaz kadar iyi temsil edemez."
Bu dünyada beni koşulsuz seven kaç kişi vardı?
Bazı yürüyüşleri tek başınıza yapmanız gerekirdi.
Kaçımızın güneşi bir kez daha görebileceğini merak ettim.
Kendi iyiliğim için insanların bana yalan söylemesinden usanmıştım. Çünkü aslında çoğu zaman kendi iyilikleri için söylüyorlardı bu yalanları.
Kahkahalar çığlıklara dönüştü.
Zayıflıklarım mı?
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı.
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Kahkahalar çığlıklara dönüştü.."
Neden bu kadar üzüldüğümü derinlemesine anlamam biraz zaman aldı. Ve anladığım zaman ,itiraf edemeyeceğim kadar küçülmüş hissetim."
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
-Vahşi. Güvenilmez. Çıkarcı. Ölümcül.
Ve bunun için ondan nefret ediyordum.-"
Ve bunun için ondan nefret ediyordum.-"
Gerçek."
Adım Katniss Everdeen. Ben neden ölmedim? Ölmüş olmam gerekirdi.. Ölmem herkes için en iyisi olurdu…"
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir."
Ama anlamış olmalıydı. Akla bile gelmeyen bir şeyin gerçekleştiğini ve bundan sonrasında hayatta kalmak için de daha önce akla gelmemiş şeyler yapmak gerektiğini anlamış olmalıydı."
Neden ölü değilim? Ölü olmalıydım. Ölü olmam herkes için en iyisi olurdu…"
Kahkahalar çığlıklara dönüştü."
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Kahkahalar çığlıklara dönüştü."
kahkahalar çığlıklara dönüştü"
-Ve o zaman…
Seni önemsediğimi fark ettim."
Seni önemsediğimi fark ettim."
Kahkahalar çığlıklara dönüştü."
– Kaçımızın güneşi bir kez daha görebileceğini merak ettim."
Yine de onlardan nefret ediyordum. Ama tabii ki artık hemen herkesten nefret etmekle meşguldüm. En çok da kendimden nefret ediyordum."
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
….Mıntıkalar olarak özgürlüğümüzü ilan ettiğimiz anda başkent çöker.Ve Başkan Snow,sayenizde,ben bugün kendi özgürlüğümü ilan ediyorum…!!!
Zayıflıklarım mı?
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı."
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı."
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir."
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir."
Bu dünyada beni koşulsuz seven kaç kişi vardı?"
Zayıflıklarım mı?
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı."
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı."
Zayıflıklarım mı?
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı."
Bu açmayı bile istemediğim bir kapıydı."
Onu o kadar çok özlüyordum ki içim acıyordu
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir
…böyle şeylerin olabildiği bir dünyada yaşamak, kimsenin yararına değildi."
Çaresizlik insana her türlü deliliği yaptırabilir
Ama artık insanoğlu denen o yaratığa karşı en ufak bir sadakat beslemiyordum."
Ama bir gün onlara kabuslarımı anlatmak zorunda kalacağım. Neden bu kabusları gördüğümü. Neden onlardan asla kurtulamadığımı. Nasıl hayatta kaldığımı anlatacağım…
Kötü sabahlarımda, elimden alınacağı korkusuyla sahip olduğum hiçbir şeyden mutluluk duyamadığımı. Aklımda, insanların yaptığı iyi şeyleri neden listelemeye başladığımı. Bu bir oyun gibi. Tekrara dayalı. Hatta yirmi yıldan uzun bir sürenin ardından, biraz sıkıcı.
Ama bundan çok daha kötü oyunlar var…
Kötü sabahlarımda, elimden alınacağı korkusuyla sahip olduğum hiçbir şeyden mutluluk duyamadığımı. Aklımda, insanların yaptığı iyi şeyleri neden listelemeye başladığımı. Bu bir oyun gibi. Tekrara dayalı. Hatta yirmi yıldan uzun bir sürenin ardından, biraz sıkıcı.
Ama bundan çok daha kötü oyunlar var…
+ Beni seviyorsun… Gerçek mi, değil mi?
– Gerçek…
– Gerçek…
+ Buna nasıl dayanabiliyorsun?
– Dayanabildiğim falan yok! Her sabah kendimi kabuslarımdan dışarı sürüklemem gerekiyor…
– Dayanabildiğim falan yok! Her sabah kendimi kabuslarımdan dışarı sürüklemem gerekiyor…
Bizler hafızası yetersiz ve kendi kendini yok etmek konusunda son derece hünerli, dönek yaratıklarız."
Onu o kadar çok özlüyordum ki, içim acıyordu."
Annie’ye hemen mi aşık oldun, Finnick?" diye sordum.
" Hayır." Uzun süren bir sessizlikten sonra ekledi. " Zamanla içime işledi."
" Hayır." Uzun süren bir sessizlikten sonra ekledi. " Zamanla içime işledi."
Alaycı Kuş, Suzanne Collins
Tabii ki artık hemen herkesten nefret etmekle meşguldüm. En çok da kendimden nefret ediyordum.
Yaz, insanın iliğini kemiğini kurutan kavurucu bir sıcakla geçip gidiyordu.
Seni ben öldürdüm.
Çaresizlik insana her türlü delilik yaptırabilir."
Adalet Binası’nın yerindeyse siyah bir kauçuk yığını yükseliyordu."
Yine de onlardan nefret ediyordum. Ama tabii ki artık hemen herkesten nefret etmekle meşguldüm. En çok da kendimden nefret ediyordum."