Stephenie Meyer kitaplarından Alatoranlıq kitap alıntıları sizlerle…
Alatoranlıq Kitap Alıntıları
Dünyanın sonu gelmeyecek.Sadece insanlık sona erecek;o da kedi eliyle.
” Yine alacakaranlık, başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, her zaman sona ermek zorunda. ”
Ölmek huzurlu, kolay Yaşamak daha zor.
“Belki de tercihlerimiz kim olduğumuzu açıklıyordur.”
‘Sevdiğin tek kişiyle olamadığında, seni seven tek kişiyle kalabilir misin ?’
Yine alacakaranlık. Bizim için günün en güvenli saati.
-Yani aslan kuzuya âşık olur..
-Ne aptal bir kuzuymuş,
-Ne hasta ve mazoşist bir aslanmış.
-Ne aptal bir kuzuymuş,
-Ne hasta ve mazoşist bir aslanmış.
Üç şeyden emindim. Birincisi, Edward bir vampirdi. İkincisi, bir yanı benim kanıma susamıştı ve bu yanının ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Üçüncüyse, koşulsuz ve geri dönülemez bir biçimde ona âşık olmuştum.
Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğun
da, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
da, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
Her güzel şeyin bir sonu vardır. Ne kadar heyecanlı, güzel, mutlu ve keyifli yaşanırsa yaşansın, her heyecan bir yerde son bulur. Tıpkı her gün doğan güneşin, her gece batması gibi. Nasıl ki her sıkıntı bir gün çözüme kavuşur, her karanlık gece sabahında aydınlanırsa; mutluluklarımız da böyledir işte.
Şimdi daha iyi anlıyorum ki, nefes almak değilmiş, yaşamak. Ateşlerde yanmak gibi bir şey, seni severken, sensiz olmak
Sevdiğin tek kişiyle olamadığında, seni seven tek kişiyle kalabilir misin?
İyi rol yapıyorsun, dedi yavaşça. Ama bahse girerim, insanlara gösterdiğinden çok daha fazla acı çekiyorsun.
Nasıl öleceğimi hiç düşünmemiştim ama sevdiğin biri için can vermek, ölmek için güzel bir yol gibi görünüyor.
+ Ve aslan kuzuya aşık olur..
– Ne aptal bir kuzu..
+ Ne hastalıklı mazoşist bir aslan..
– Ne aptal bir kuzu..
+ Ne hastalıklı mazoşist bir aslan..
Eğer sen varsan cennete ihtiyacım yok.
Bu bir son değil, bir başlangıç
Eğer sen varsan cennete ihtiyacım yok.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Eğer sen varsan cennete ihtiyacım yok
Eğer sen varsan cennete ihtiyacım yok.
Eğer sen varsan cennete ihtiyacım yok.
Eğer sen varsan cennete ihtiyacım yok
yine alacakaranlık, diye mırıldandı, ‘başka bir son daha. günün ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, her zaman sona ermek zorunda.’
eğer sen varsan, cennete ihtiyacım yok.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
Ne yazık ki bütün bu işler yalnızca ellerimi meşgul ediyordu. Aklımda bir sürü şey vardı ve bunları kontrol etmekte güçlük çekiyordum.
“Belki de tercihlerimiz kim olduğumuzu açıklıyordur.”
“Her sessizliği gevezelikle doldurmaya kalkmıyordu.”
Belki de yeniliklerin pek olmadığı bir yerde yeni olduğum için böyle bir ilgi görüyordum.
“Ama şimdi sen mutsuzsun,” dedi.
“Ve?” diye üzerine gittim.
“Bu pek adil görünmüyor,” diye omuz silkti ama bakışları hâlâ çok derindi.
Espri yapmadan güldüm. “Sana kimse söylemedi mi? Hayat adil değil.”
“Ve?” diye üzerine gittim.
“Bu pek adil görünmüyor,” diye omuz silkti ama bakışları hâlâ çok derindi.
Espri yapmadan güldüm. “Sana kimse söylemedi mi? Hayat adil değil.”
Yaşıtlarımla iyi geçinemiyordum. Belki de aslında insanlarla iyi geçinemiyordum. Bu gezegende herkesten daha yakın olduğum annem bile hiçbir zaman benimle uyum içinde olmamış, tamamen aynı görüşleri paylaşmamıştı. Zaman zaman dünyadaki diğer insanların gördüğü şeyleri görüp görmediğimi merak ediyordum.
Yalnız olmak güzeldi, gülümsemek ya da memnun görünmeye çalışmak zorunda kalmıyordum.
Bu onu neden hatırlamadığımı açıklıyordu. Bana acı veren, gereksiz şeyleri hafızamdan çıkarmak konusunda ustayımdır.
Gerçekten burada olacak mısın? diye sordum heyecanla.
Beni istediğin sürece, dedi.
Seni her zaman isteyeceğim. Sonsuza kadar.
Beni istediğin sürece, dedi.
Seni her zaman isteyeceğim. Sonsuza kadar.
Ve aslan kuzuya âşık olur.
Bana göre sen, kendi cehennemimden beni mahvetmek için gönderilmiş bir şeytandın.
Seninle birlikteyken rahatça kendim gibi davranabiliyorum.
Merak etme. Şoka falan girmiyorum, dedim.
Girmelisin, normal bir insan girerdi. Sen sarsılmadın bile.
Senin yanında kendimi güvende hissediyorum, diye itiraf ettim.
Girmelisin, normal bir insan girerdi. Sen sarsılmadın bile.
Senin yanında kendimi güvende hissediyorum, diye itiraf ettim.
İyi rol yapıyorsun, dedi yavaşça. Ama bahse girerim, insanlara gösterdiğinden çok daha fazla acı çekiyorsun.
Sana kimse söylemedi mi? Hayat adil değil.
Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
Ve kuzu kurda aşık oldu
Bazen gerçekten kendimden nefret ediyorum. Daha güçlü olmalıyım, daha
Hayat size beklentikerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
Saçların ot yığınına benzemiş ama hoşuma gitti.
Sadece bir kaç milyon sorum daha kaldı .
Şaraba karşı koymam, kokusunu takdir etmeyeceğim anlamına gelmez
Ne aradığımı bilmiyordum. Bir şey bulamıyordum çünkü sen henüz doğmamıştın.
Ama kıskançlık çok tuhaf bir şey. Düşündüğümden çok daha güçlü ve mantıksız bir şey .
Benim insani içgüdülerim var. Biraz derinlerde olsalar da var.
Keşke benim hissettiğim karmaşayı, kafa karışıklığını hissedebilseydin. Keşke anlayabilseydin.
Ve aslan kuzuya aşık olur
ben geri zekalıyım
Sen geri zekalısın , diye onayladı gülerek.
Yine alacakaranlık, diye mırıldandı. Başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun bir önemi yok, her zaman sona ermek zorunda.
Burası cennet olamazdı değil mi? Burada bir cennet için fazla acı vardı.
Şimdi daha iyi anlıyorum ki, nefes almak değilmiş, yaşamak. Ateşlerde yanmak gibi bir şey, seni severken, sensiz olmak.
Her kuralın istisnaları vardır.
Bilinmeyen bir taştan yontulmuş heykele benziyordu. Mermer gibi pürüzsüzdü, kristal gibi parlıyordu.
Bu kutsal yaratığın benim için yaratılmadığı kesindi.
Melekler bile ondan gösterişli olamazdı.
Alacakaranlık, diye mırıldandı, Edward bulutlarla kaplı ufka bakarken. Birden dalmıştı, aklı başka yerlerde gibiydi. Ben de ona baktım.
Sonunda gözlerini bana çevirdi.
Bizim için günün en güvenli saati, dedi gözlerimdeki soruya cevap verir gibi. En kolay saatler. Ama aynı zamanda da hüzünlü. Bir günün sonu, gecenin başlangıcı. Karanlığı tahmin etmek ne kadar kolay, değil mi?
Sonunda gözlerini bana çevirdi.
Bizim için günün en güvenli saati, dedi gözlerimdeki soruya cevap verir gibi. En kolay saatler. Ama aynı zamanda da hüzünlü. Bir günün sonu, gecenin başlangıcı. Karanlığı tahmin etmek ne kadar kolay, değil mi?
Belki de tercihlerimiz kim olduğumuzu açıklıyordur.
Okyanusu bulursam güneşi de bulabileceğimi biliyordum.
Belki de tercihlerimiz kim olduğumuzu açıklıyordur.
Üç şeyden emindim. Birincisi Edward bir vampirdi, ikincisi bir yanı benim kanıma susamıştı ve bu yanının ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Üçüncüsüyse, koşulsuz ve geri dönülmez bir biçimde ona aşık olmuştum.
Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.
Kitapların arasında kendimi kaybettiğimi, gözümün başka bir şey görmediğini bilmiyorlardı.
Hayat adil değildir.
Bazen dünyadaki insanların gördükleriyle aynı şeyi görüp görmediğimi merak ediyordum. Belki de bende bir sorun vardı.
Yalnız olmak güzeldi, gülümsemek ya da memnun görünmek zorunda kalmıyordum.
Hafızamdan, bana acı veren, gereksiz şeyleri çıkarabilme yetisine sahiptim.