İçeriğe geç

Alamut'un Piri Hasan Sabbah Kitap Alıntıları – Ahmet Haldun Terzioğlu

Ahmet Haldun Terzioğlu kitaplarından Alamut'un Piri Hasan Sabbah kitap alıntıları sizlerle…

Alamut'un Piri Hasan Sabbah Kitap Alıntıları

Zamanı,zamanında yargılamak gerek!
Zamanı, zamanında yargılamak gerek!
Yürümek, gezmek, görmek okumak kadar önemlidir. Okumak kadar değerlidir. Yerinde görmek, insanları tanımak, ülkeleri
Kimin haddi yüreğe yerleşen aşkın hesabını sormak?
Anlamak erdemdir ve zordur.
Savaş olacak elbet. Savaşsız bir dünya kurulmadı, kurulamayacak, ancak savaş hiçbir şeyi çözmez.
Dinlemeden, anlamadan suçlu ilan etmek ancak ve ancak cahillerin işidir.
Ayrılık bedendedir, ruhta değildir.
İnsanların ne zaman neye inanacakları bilinmez. Doğruyu anlatırsın inanmazlar, yanlış dersin ısrarla doğruluk güderler!
Sürgün öyle mi? Ben zaten sürgünüm!
Neden? Aynı Tanrı’ya inanan, aynı peygamberin ümmeti olan bu insanlar arasındaki adaletsizlik neden?
İnançlar kişilerin davranışları ile yargılanamaz.
Görmek istenmedikçe görülmeyecek, bulunmak istenmedikçe bulunmayacak
İnsanlar göçüp gidecek ama düşünceler yaşayacak!
Çok uzak geçmişi, dünü, bugünü, yaşanılan anı anlamak Yaşandıktan sonra değil yaşarken anlamak
Azlık olunca çokluğa karşı dikkatle ve akılla savaşmak gerekir!
Kalın perdeler ardına gizlenmiş bilgi olmaz . Bütün perdeler kalkacak ve öze ulaşılacak !
Düşünce özgür olmalı, akla asla kilit vurulmamalı, dokunulmazlar , dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. Gerçeğin ışığı özgür düşünce ile ortaya çıkacaktır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Zamanı, zamanında yargılamak gerek.
Duvarlar dahi yok olur da düşünceler yok olmaz.
Yol değiştirmek yeni yollar açmak kadar zordu.
Allah sabredenleri sever.
İnanç, inandığınca anlatılıp, bağlılıkla desteklenince, olmayacaklar bile olmuş kabulü görür!
Bir de kütüphane!
İslam’ın özü bilim Hz. Peygamber’in nerede olursa gidip alınmasını istediği bilim
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kartal yuvası
Bu nasıl bir yansımadır Tanrı’m? Selçuklu kendisine tamga (damga, simge) diye çift başlı kartalı seçmiş. Sen de benim kaderime bir kartal yuvası yazmışsın!
Yol değiştirmek yeni yollar açmak kadar zordu.
İnanan inandığınca, bilen bildiğince, anlayan anladığınca kalacak!
Hep öyle oldu!
Hep öyle kalacak!
Dindaşmış, ırkdaşmış, soydaşmış, kandaşmış kimin umurundaydı?
Bir inanca kilitlenmiş, bağlanmış, gözleri görmez, kulakları duymaz, ruhu hissetmez olmuş.
İnanmış!
Hepsi bu!
Bilgi soruda, sorguda gizlidir.
Anlamak erdemdir ve zordur. Bilgelerin kendilerini anlamak için çırpınmalarının nedeni de budur. Yetinmemek, anlamak ve dahasını aramak için gerekçedir.
Bir de reddetmeye cesaret, karşı koymaya hazır olmak, mücadeleye soyunmak, sormak ve sorgulamak
Zorlamalar boşunadır çünkü kendincedir anlamak. Anladığınca, anlayabildiğincedir. Aklının yettiğince, ufkunun erdiğincedir. Bilginin, görgünün sınırsız sınırlarında

Bir de inandığın çadır.
Belki de en geçerlisi bu!

Zamanı,zamanında yargılamak gerek!
Zamanı, zamanında yargılamak gerek!
Yol değiştirmek, yeni yollar açmak kadar zordur.
Doğru bilinen, doğru değilse
Gerçeği aramaktan başka yapılacak yok!
Ayrılık bedendedir, ruhta değildir.
Ayrı yollara dönerken bedenleri, aynı yol üzerindeydi düşleri.
Atasının vasiyeti, kılıcının gücü, soyunun hakkı ile tahta çıkmış olan Melikşah’ın sultanlığının, Abbasi halifesi tarafından onaylanması, tamamen temsili bir hareketti ve Türklerin, islam’ a verdikleri yüksek değeri işaret ediyordu.
Sürgün öyle mi? Ben zaten sürgünüm!
Doğru bilinen, doğru değilse
Gerçeği aramaktan başka yapılacak yok!
Doguda konuklara acilan kapilarin kapanmadigini iyi biliyordu.
zaman ne ki ? tükenirken tüketir
Anlamak erdemdir ve zordur. Bilgelerin kendilerini anlamak için çırpınmalarının nedeni budur. Yetinmemek, anlamak ve dahasını aramak için gerekcedir.
İnsanların kim oldukları sadece adlarından mı anlaşılır sanıyorsun?
Bakışlarından, yürüyüşünden, görüntüsünden, kullandıkları ses tonundan tanırsın onları..
Zaman ne ki? Tükenirken tüketir!
“Yoldan önce yoldaş seçilmelidir. Yolu seçilen yoldaş belirleyecektir. “
Çok uzak geçmişi, dünü, bugünü, yaşanılan anı anlamak.
Yaşadıktan sonra değil yaşarken anlamak
Kişileri,insanları,dünyayı
Yaratılanı anlamak
Yaradanı anlamak
Yol seçimdir!
Seçim yüreğin,ruhun hakkıdır!
Kişiseldir.
Bilgi soruda, sorguda gizlidir.
Değil çok uzak geçmişi, dünü, bugünü, anı anlamak
Yaşadıktan sonra, dahası yaşarken anlamak
Kişiyi, halkı, dünyayı, âlemleri
Yaratılanı anlamak
Yaradanı anlamak!
Anlatılanlardan, kalanlardan, yazılardan, düşünülenlerden, konuşulanlardan, aktarılanlardan, davet edenlerden, zorlayanlardan, bilenlerden, bildiğini sananlardan anlamak!
Anladığını söyleyenlerden anlamak!

“Yaşadım!”
“Yaptım!”
“Gördüm!”
“Duydum!”
“Okudum!”
Sonunda
“Anladım!”

“Anladım mı?”
Neyi ve nasıl?
Ne kadarını?
Hangi ölçülerle?
“Etkilendiklerim ”

“Peki, anlatabilecek miyim anladığımı?”
Yetecek mi?

Ayrılık bedendedir,ruhta değildir.
Ayrı yollara dönerken bedenleri,aynı yol üzerindeydi düşleri.
İnsanların ne zaman neye inanacakları bilinmez.Doğruyu anlatırsın inanmazlar,yanlış dersin ısrarla doğruluk güderler!
Hep birdi birlik.
Hep çokluk tekti.
Teklik içinde kalabalıklar,kalabalıklar içinde teklik etkindi.
İnsanlara bu dünya da öbür dünyada da derdi, arzusu, beklentisi cennettir.
“Sayısal çokluk, güç değildir.”
Güç yürekte inançtı!
Red etmek ve inkar etmek hakkı kullanmadıkça gerçek nasıl değerlendirilecek? Evet! Gerçeği bulmanın yolu rettir. Çünkü red, sorgu yolunu açar. Tartışmasız kabuller ise yalnızca olanı tutar yerinde. Olan Yerinde saymakla aynı şeydir. Bir adım ileri gitmemektir.
İnsan böyle bir rahatlığın içinde Tanrı’ya nasıl ulaşır? Çile çekmeye hazır ruhum, böylesi rahatta nasıl huzur bulur?
Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek. Ömer Hayyam
Baskı ve zulümle ilelebet devlet olunamaz.
İnsanların ne zaman neye inanacakları bilinmez.Doğruyu anlatırsın inanmazlar,yanlış dersin ısrarla doğruluk güderler!
Türk,öyle her öne çıkanın ardından gitmez.
10 Muharrem Hicri 61,cuma
Zalimler ve mazlumlar karşı karşıya
Bir umut!
İnsanlar bu kadar kötü olamaz!
Ölümlüler dünyaya egemen olmak için öldürmek ve yok etmek gerektiğine inanıyorlardı.Garip bir egemenlik anlayışıydı,ama geçerliydi.
Sonunda köy, görünmezliğine sığındı. En kolay başardığı iş olduğu için de hiç yadırganmadı yaptığı. Kim bilir ne zaman birileri yeniden farkına varacaktı orada insanların yaşadığının?
Yok olmak! Bilinmemek! Onca yaşanmışın unutulması
Hiç kimse unutulmayı hak etmez.
Mümkün müydü unutulmak?
İnanan inandığınca, bilen bildiğince, anlayan anladığınca kalacak!
İnsanlar göçüp gidecek, ama düşünceler yaşayacak!
Hep öyle oldu!
Hep öyle olacak!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir