İçeriğe geç

Akıl ve Tutku Kitap Alıntıları – Jane Austen

Jane Austen kitaplarından Akıl ve Tutku kitap alıntıları sizlerle…

Akıl ve Tutku Kitap Alıntıları

“Senin masumiyetini ve iyi niyetini nasıl asaletle taşıdığını görüp kendi kötü ruhlu zaferlerinin boşa çıktığıyla kalsınlar. Böyle bir hainliğe karşı koyan gurur takdire şayandır.”
“Bana kalsa yine inanmazdım, çünkü akıl inanmak istemeyince her zaman şüphe edecek bir şey bulur…”
O kendi başına daha güçlüydü; kendi sağduyusu onu öyle iyi ayakta tutuyordu ki, acıları ne denli şiddetli ve ne denli tazeyse kararlılığı o denli sarsılmaz, neşeli görünümü o denli değişmezdi.
Onu sevdiği apaçıktı. Bu inanç kalbine nasıl da huzur verdi!
“…aşkın hiçbir zevkini yaşayamadan tüm cezasına katlandım.”
“-Yine de onu sevdin!
-Evet”
Dünyayı tanıdıkça gerçekten sevebileceğim bir adamla karşılaşmayacağıma daha çok inanıyorum.
“çünkü insanlar yanlış olduğunu bildikleri bir davranış şekline karar verdikleri zaman aslında daha iyisini yapmaları beklendiği için kendilerini yaralanmış hissederler.”
“Bazen insanların kendileri hakkında söyledikleri şeyler, sık sık da başkalarının o insanlar hakkında söyledikleri şeyler yanıltıcı oluyor, insana düşünme ve karar verme fırsatı bırakmıyor.”
“Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkân değildir; sadece karakterdir. Bazen yedi yıl yetmez bazı insanların birbirini tanımasına, ama bazılarına da yedi gün rahat rahat yeter.”
İşi gücü olmayan bir adam başkalarının işlerine vicdansızca burnunu sokar durur.
Çünkü akıl inanmak istemeyince her zaman şüphe edecek bir şey bulur.
Yakınlığını belirleyen şey zaman ya da imkan değildir, sadece karakterdir.
Kendi mutluluğunuzu tanıyın.
Kalbine mutluluk, ruhuna neşe verecek sıradan aşkın olağan zaferinden daha fazlasını hissediyordu.
İnceliğin, aklının kınadığı şeyi savunmasın
Çünkü akıl inanmak istemeyince her zaman şüphe edecek bir şey bulur.
Kendi akrabalarınızın acımasızlığı yüzünden, dostluğu başka yerde bulmak sizi şaşırtıyor
“Çünkü akıl inanmak istemeyince her zaman şüphe edecek bir şey bulur.”
“Çünkü akıl inanmak istemeyince her zaman şüphe edecek bir şey bulur.”
Yok; duygularımı pek paylaşan da yok, pek anlayan da. Ama bazen de oluyor.
Kendi mutluluğunuzu tanıyın.
Çaresizliğe hiç mi pay vermeyeceksin ya da taze bir hayal kırıklığının sarstığı bir ruh haline?
Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkan değildir, sadece karakterdir.
Bana kalsa yine inanmazdım, çünkü akıl inanmak istemeyince her zaman şüphe edecek bir şey bulur
Tehlike bana ait; kendimden başka kimseye zarar vermiyorum.
Kendi duygularımın kendi acılarımı hazırladığını, acılar karşısındaki dayanıksızlığımın beni neredeyse mezara götürdüğünü gördüm.
Ruhu öyle zayıf düşmüştü ki, şimdi bir çaba göstermeye imkansız buluyor, böylece daha da güçsüz düşüyordu.
Benim yüzümden acı çekmeni istemezdim; çünkü seni temin ederim, ben artık önemli bir acı duymuyorum.
Milletin para ve asalet için bu kadar yaygara yapmasını doğru bulmuyorum.
Ama diğer kişilerin hayal güçleri onları bizim davranışlarımız hakkında yanlış yargılara varmaya, görünüşe bakarak karar vermeye yöneltirken, insanın mutluluğu bir ölçüde şansı kalır.
Hiç mi avunacak bir şeyin yok? Hiç mi yakının yok? Kaybın hiçbir teselliye imkan tanımayan türden mi?
Ah, kendi kederleri olmayanlar için ne kadar kolay gayret et demesi!
Kalbim nasıl hala parçalanmadı şaşıyorum.
Kendi mutluluğunuzu tanıyım. Sabırdan başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok – ya da daha hoş bir isim verelim, umut diyelim.
Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkan değildir; sadece karakterdir.
Hareketlerin o kadar açık konuştuğu bir yerde hiçbir kelimeye ihtiyaç yoktur
Dünyayı tanıdıkça gerçekten sevebileceğim bir adamla karşılaşmayacağıma daha çok inanıyorum.
“Ölecek gibiydi, sarsılmış, yıkılmış.”
Diğer kişilerin hayal güçleri onları bizim davranışlarımız hakkında yanlış yargılara varmaya; görünüşe bakarak karar vermeye yöneltirken, insanın mutluluğu bir ölçüde şansa kalır.
O kendi başına daha güçlüydü ; kendi sağduyusu onu öyle iyi ayakta tutuyordu ki , acıları ne denli şiddetli ne denli tazeyse kararlılığı o denli sarsılmaz, neşeli görünümü o denli değişmezdi.
“Hüzünlü bir ruh halindesiniz ve size benzemeyen herkesin mutlu olduğunu sanıyorsunuz…Kendi mutluluğunuzu arayın.”
Dünyayı tanıdıkça asla gerçekten sevebileceğim bir adam görmeyeceğimden daha çok emin oluyorum.
Zevki her noktada benim kendi zevkimle uyuşmayan bir adamla mutlu olamam ben. Benim tüm hislerime ortak olması lazım; aynı kitaplar, aynı müzikler ikimizi de cezbetmeli.
Dünyayı tanıdıkça gerçekten sevebileceğim bir adamla karşılaşmayacağıma daha çok inanıyorum
“Anne, dünyayı tanıdıkça gerçekten sevebileceğim bir adamla karşılaşmayacağıma daha çok inanıyorum.”
Ama insan her şeyi beklememeli
Yakınlığı belirleyen şey zaman yada imkan değildir; sadece karakterdir.
Onlar için dilemek umut etmek, umut etmek de beklemekti.
Sonra serveti de! Çünkü bu devirde, biliyorsun, herkes buna bakıyor; gerçi ben servet nedir bilmem, bilmek de istemem, ama besbelli iyi bir şey olmalı.
Hemen her insan karakterinde büyük bir tutarsızlık var bana kalırsa.
-Kendi akrabalarınızın acımasızlığı yüzünden dostluğu başka yerde bulmak sizi şaşırtıyor.
İlk tercihlerinde karşıdakinin sadakatsizliğinden ya da şartların olumsuzluğundan hayal kırıklığına uğrayanlar hayatlarının geri kalanında yine kayıtsız mı olmalılar?
Herkes beğeniyor ama kimse umursamıyor; görmek herkesin hoşuna gidiyor, ama kimse dönüp konuşmuyor.
Kinayeli tüm bayağı sözlerden nefret ederim; birini tavlamak ya da birini elde etmek ise en iğrençleri. Anlamları ağır ve densiz; Uydurulduğunda hoşa gittiyse bile zaman tüm hoşluklarını çoktan yok etmiş.
“Hareketlerin o kadar açık konuştuğu bir yerde hiçbir kelimeye ihtiyacım yok.”
Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkan değildir; sadece karakterdir.
“İlk tercihlerinde karşıdakinin sadakatsizliğinden ya da şartların olumsuzluğundan hayal kırıklığına uğrayanlar hayatlarının geri kalanında yine kayıtsız mı olmalılar?”
aşkın hiçbir zevkini yaşayamadan tüm cezasına katlandım.
tek ve sürekli bir bağlılık fikrinde cezbedici olan her şeye rağmen, insanın mutluluğunun sadece tek bir kişiye bağlı olmasıyla ilgili söylenebilecek her şeye rağmen, bunun böyle olması kolay değil, uygun değil, mümkün değil.
Milletin para ve asalet için bu kadar yaygara yapmasını doğru bulmuyorum.
insanlar yanlış olduğunu bildikleri bir davranış şekline karar verdikleri zaman aslında daha iyisini yapmaları beklendiği için kendilerini yaralanmış hissederler.
İnsanlar arasındaki yakınlığı yaratan şey dostluk süresinin uzunluğu ya da görüşmelerin sıklığı değil, doğrudan doğruya ruhların anlaşmasıdır. İnsanlar vardır birbirlerini tanımalarına yedi yıl yetişmez. Bazılarınaysa yedi gün yeter de artar bile
Anne, dünyayı tanıdıkça gerçekten sevebileceğim bir adamla karşılaşmayacağıma daha çok inanıyorum.
kişilerin hayalgüçleri onları bizim davranışlarımız hakkında yanlış yargılara varmaya, görünüşe bakarak karar vermeye yöneltirken, insanın mutluluğu bir ölçüde şansa kalır.
Gerçekten gerekmedikçe inandığım şeyden hileyle vazgeçirilmem mümkün değil.
Kalbim nasıl hâlâ parçalanmadı şaşırıyorum.
Dilemek umut etmek, umut etmek de beklemekti.
Elimde değil, seni bunaltıyorsam bırak beni, bırak; beni bırak, benden nefret et, beni unut; ama bana böyle işkence etme. Ah, kendi kederleri olmayanlar için ne kadar kolay gayret et demesi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir